Sana bu satırları
bir sonbahar gecesinin
felç olmuÅŸ köÅŸesinden yazıyorum
BeÅŸyüz mumluk Ampullerin Karanlığında
saatlErdir boÅŸalan kadehLerE
şarkılarını dolduruyorum
tabağımdaki her zeytin tanesine
simsiyah bakışlarını koyuyorum
ve kaldırıp kadehimi
bu rezilcesine yaÅŸamaların ÅŸerefine içiyorum.
burası agora meyhanesi
burada yaşar aşkların en madarası
ve en ÅŸahanesi
burada saçların her teline bir galon içilir
gözlerin her rengine bir ÅŸarkı seçilir
sen bu sekiz köÅŸeli meyhaneyi bilmezsin
bu sekiz köÅŸeli meyhane seni bilir
burası agora meyhanesi
burası arzularını yitirmiÅŸ insanların dünyası?
ÅŸimdi içimde sokak fenerlerinin yalnızlığı
boÅŸalan ellerimde kahreden bir hafiflik
bu akÅŸam umutlarımı meze yapıp içiyorsam
elimde deÄŸil
bu da bir nevi namuslu serserilik
dışarda hafiften bir yağmur var
bu gece benim gecem
kadehlerde alaim-i semaların raksettiği
gönlümde bütün dertlerin hora teptiÄŸi gece bu
camlara vuran her damlada seni hatırlıyorum
ve sana susuzluÄŸumu
birazdan şarkılar susar, kadehler boşalır
umutlar tükenir, mezeler biter
biraz sonra bir mavi ay doÄŸar tepelerden
bu sarhoÅŸ ÅŸehrin üstüne
birazdan bu yaÄŸmur da diner
sen bakma benim böyle delice efkarlandığıma
mendilimdeki o kızıl lekeye de boş ver
yarın gelir çamaşırcı kadın
her şeyden habersiz onu da yıkar
sen mesut ol yeter ki ben olmasam ne çıkar?
dedim ya burası agora meyhanesi
bir tek iyiliÄŸin tüm kötülüklere meydan okuduÄŸu yer
burası agora meyhanesi
burası kan tüküren mesut insanların dünyası."
(ALINTIDIR)