“BİZDE BENZİN NE KADAR PAHALI”

DEMENİN UCUZ MUHALİFLİĞİ ÜZERİNE

Bülent SOYLAN

Durum malum:

Milletin tabanı yandı ya…

“Ver tepkiyi, gör etkiyi…”

Ve maÅŸallah, hiç ummadığımız ağızlarda bile aynı nakarat:

“Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz. Bir bak Almanın asgari ücretiyle kaç litre benzin alınıyor, bizimkiyle kaç litre…”

Dikkat edilirse "hedef gösterilen" bizdeki asgari ücretten ziyade benzin üzerindeki zam.

Yani isteniyor ki benzin bir ucuzlatılsın bir ucuzlatılsın da asgari ücretliler bile almanlar kadar ucuza araba kullansın.

Yahu tamam, iÅŸ yeterince sarpa sarmış ama senin bu iÅŸten çıkman için öncelikle neyin ne olduÄŸunu görebilmen, sonra da ona göre gerekli tepkiyi gösterip çözüm istemen gerekmez mi?

Ama maalesef bu iÅŸte de sap ile saman karıştığı için insanlar yedikleri golün nereden geldiÄŸini bilemeyip çoÄŸu zaman “yel deÄŸirmenlerine” bayrak açmış durumdalar.

Hadi çok basitinden ve örnekler üzerinden anlatmaya çalışalım:

Bir kere “pahalılık” ile "satın alma gücündeki yetersizlik"in Türkçesi olan “fakirlik” çok farklı ÅŸeyler.

Ve asıl isyan edilecek, neden böyle denecek olan ÅŸey; kiÅŸiye bir ÅŸeyin pahalı gelmesinden çok kendi fakirliÄŸi olmalı.

Sonunda iÅŸi benzine falan baÄŸlayacağız ama önce daha baÅŸka örneklerden baÅŸlamak lazım:

Domates mesela…

Diyelim ki bunun çiftçiye maliyeti, nakliyesi, dükkân kirası, makul bir kazancı falan hepsine bir toplam çektiÄŸiniz zaman bu gün için kilosu 40 lira.

“Olur mu böyle ÅŸey” diyorsunuz, bakıyorsunuz ki “evet, neresinden baksanız fiyatı bu”.

Gelelim size…

Parası olan kilo kilo alıp yiyor da, sizin cebinizde ona bu kadar verecek para yok.

Åžimdi böyle bir durumda tepki göstereceÄŸiniz -hadi sizden yana ağırlık koyalım- “kahredeceÄŸiniz durum”, acaba domatesin pahalılığı mıdır yoksa sizin parasızlığınız, fakirliÄŸiniz yada teknik ifadesi ile “satın alma gücünüzdeki kifayetsizlik” mi?

Cevabı için iki seçeneÄŸiniz var:

Birincisi, “bu domatesçiyi asmalı kardeÅŸim, ne bu fiyat? Neden yine ÅŸu kadar zam yapmış” demek,

İkincisi ise, “yahu ÅŸunun ÅŸurasında bir kilo domates alırken bile param yetmiyor, niye ben kazanamıyorum, niye maaşım düÅŸük, niye ekonomik gücüm yok!” düÅŸüncesi.

Geliriniz düÅŸükse, elinize geçen para size sıradan bir pazar alışveriÅŸinde bile yetmiyorsa, siz ÅŸimdi domates satan pazarcıya ya da manava mı yüklenmelisiniz bu durumda yoksa sizi bu fakru zarurete mahkum edenlere mi?

Tabii ki bu ikincisine…

Çünkü bu domatesin makul piyasa fiyatı budur ama sizde bunu alacak güç yok.

Åžimdi gelelim ÅŸu herkesin dilindeki “pahalı benzin” meselesine…

Bilirsiniz, ÅŸu benzin denen zıkkım her seçimde bol bol petrol bulmamıza raÄŸmen, kullanmaya gelince “dışarıdan ithal”dir.

Genellikle de Rustan, Acemden, Araptan çil çil dolar karşılığı satın alınır.

Aynen pazarda satılan domates gibi bunun da bir ithal maliyeti, bir nakliyesi, bir servis gideri ve kar payı ile birlikte bir “pazarlama maliyeti” vardır.

İşte bu maliyetin üzerine de devletler icraatlarını sürdürebilmek gerekçesiyle, pek çok tüketim malı için yaptıkları gibi bir miktar “vergi” koyarlar. Bunun adı ÖTV’dir, KDV’dir falan filan…

Åžimdi bu konuyu daha iyi anlayabilmek için “varsayalım ki” bu benzinin litre maliyeti pompacıya kadar 1 dolara geliyor ve devlet de bunun üzerine ne ÖTV ne KDV hiçbir vergi koymuyor…

Ne güzel deÄŸil mi? Devlet vergi koymayınca pahalılık da olmamalı denecektir.

Bu durumda, devlet araya girip ithal benzini hiç pahalılaÅŸtırmadığı durumda fiyatı 1 dolardır deÄŸil mi?

Ve siz benzini o 1 doların karşılığı olan 27 liraya alacaksınız ama bütçeniz -aynen domates iÅŸinde olduÄŸu gibi- bunu almaya yetmiyor ya da almaya kalksanız bile sızlanıyorsanız; ÅŸimdi ÅŸu karşılaÅŸtığınız durum o malın pahalılığı mıdır yoksa sizin "parasızlığınız" mı?

Tabii ki parasızlığınız.

Åžimdi bir adım daha atalım…

Åžeytan kulağına kurÅŸun, diyelim ki bir gün bizim TL daha da deÄŸer kaybetti ve o doların karşılığı 27 liradan 40 liraya çıktı.

Ve satın almada daha da sıkıntıya düÅŸtünüz…

Peki ÅŸimdi düÅŸünelim bakalım: 27 lirayken zorlandığınız ama kur 40 lira olunca yanına bile yaklaÅŸamadığınızda, bu bedeli ödeyemediÄŸinizde sizce benzin mi pahalılanmıştır yoksa liradaki ermeyle sizin satın alma gücünüz mü düÅŸmüÅŸtür?

Tabii ki satın alma gücünüz düÅŸmüÅŸtür ve sizin ÅŸikayet edeceÄŸiniz konu benzinin pahalıya satıldığı deÄŸil, sizin elinizdeki paranın, gelirinizin satın alma gücünün düÅŸmesidir.

Böyle bir durumda kime kızarsınız mesela?

Petrolü herkesle birlikte size de piyasa fiyatından satan araba, rusa, aceme mi yoksa memleketin ekonomisini idare edenlere mi?

Bakın, Dünya benzin fiyatları aÅŸağıda verdiÄŸimiz linkte(*) de görüleceÄŸi üzere her hafta yeniden ilan edilir.

Bu listeye baktığınızda, (ve özellikle sayfanın üst kısmındaki açıklamayı okuyunca) görürsünüz ki, Türkiye, üzerinden bu kadar da vergi almasına raÄŸmen tüketiciye yine de pek çok ülkeden daha düÅŸük fiyatla yani üzerine diÄŸerleri kadar vergi koymadan satan ülkelerdendir.

Ama biz, kendi ekonomimizin durumu, paramızın dünya paraları arasındaki müthiÅŸ düÅŸüÅŸü dolayısıyla hep “Niye bizde benzin bu kadar pahalı” deriz de bu iÅŸin “niye”si konusunda pek fazla düÅŸünmeyiz.

Sözünü ettiÄŸimiz listede, kendi petrolünü çıkarıp kullanan ülkeler dışındaki bütün ülkeler petrolü dünya piyasasından yaklaşık aynı maliyetlerle alırlar. Üzerine bir miktar vergi koyarlar ve satarlar.

Burada pahalılık yaratma konusunda hükümeti sorgulamamızı gerektiren ÅŸey petrolün herkesle aynı olan maliyeti deÄŸil, üzerine eklenen vergilerdir deÄŸil mi? Ama her ÅŸey ortada ki, Türkiye benzini diÄŸerlerinden daha düÅŸük vergiliyor. Buna karşılık fakirleÅŸme o kadar hızlı ki, kitleler bu fakirleÅŸmeyi kendine konduramayıp faturayı yetiÅŸemediÄŸi benzin fiyatlarına kesiyor.

Åžimdi yine baÅŸa dönelim:

Diyelim ki pazarda domates 40 lira ve bu, haklı-makul bir fiyat. Üstelik üzerinde devletin ÖTV-KDV’si de yok… Pazarcıya dönüp “bana bu kadar pahalı satamazsın benim asgari ücretim düÅŸük, dolayısıyla satın alma gücüm de düÅŸük, ÅŸimdi bana herkesten ucuza ver” diyebilir misiniz?

Arap'a "Ya haci, bizde asgari ücret mafiÅŸ, Almanya da deÄŸiliz, sen var bize ucuz petrol satmak" denebilir mi?

Ama anlı ÅŸanlı insanlar söylüyor iÅŸte "Biz almanyayla bir miyiz, bizde benzin asgari ücrete uygun olmalı" diye.

Hadi bir örnek daha; dünyada gıda fiyatları düÅŸerken bizde “bize” neden el yakacak kadar yüksek görünüyor?

Bırakalım domatesi, benzini bir kenara; bakın ÅŸu dövizci tabelalarına; bizim TL’miz çakılı topçu gibi yerinde dururuken ÅŸu yetmiÅŸikibuçuk milletin parası da mı pahalılanıyor da alamıyoruz?

Efendim?

Aman sakın bu sefer de “pahalılığı yaratan dövizcidir, kabzımaldır, markettir” “benim gelirimde bir sorun yok” hele bunlar bir ucuzlatılsın her ÅŸey düzelecek falan demeyin.

Onların fiyatları inmez, zaten ne zamandır yerlerinde duruyorlar.

Ama fiyatlarına yetiÅŸebilmeniz için sizin çıkmanız lazım.

Bırakın kabahati “pahalılığa” baÄŸlamayı ucuz siyaset yapanlarla rüzgârın estiÄŸi yönde konuÅŸanlar söylesin.

Fakirseniz tabii ki size her şey pahalı gelir.

Siz gelin bu eko-politiÄŸin memleketi neden bu hallere düÅŸürdüÄŸünü düÅŸünün, gücünüz varsa asıl ona karşı çıkın.

(*) Dünyada benzin fiyatları

https://tr.globalpetrolprices.com/gasoline_prices/