BirleÅŸik Krallık Maliye Bakanı Rishi Sunak, 5-8 Haziran tarihlerinde Londra’da gerçekleÅŸen G7 Maliye Bakanları toplantısının ardından, “tarihî” olarak nitelendirdiÄŸi “küresel vergi reformu anlaÅŸmasını” duyurdu.
Küresel vergi reformunun, Galler’de 11 Haziran’da baÅŸlayan G7 Liderler Zirvesi’nde de uygun görülmesi durumunda, önümüzdeki ay yapılacak olan G20 toplantısının gündeminde olması ve G20 ülkeleri tarafından da kabul edilmesi beklenmektedir. G7 ülkelerinin anlaÅŸmasına göre, tüm ülkelerde geçerli olacak ÅŸekilde kurumlar vergisinin en az yüzde 15 olması ve bununla birlikte dijital hizmet vergisinin kaldırılması plânlanmaktadır.
GENEL DURUMUN KISACA TANIMI
Son kırk yılın en “sihirli” ekonomi sözcüÄŸü “küreselleÅŸme” oldu. Neoliberal kapitalist sisteme koltuk çıkan küreselleÅŸme, bu kırk yılın ilk otuz yılında övüldü, son on yılında ise yerildi. “Sermaye hareketlerinin serbestliÄŸidir” kuralını temel alan küreselleÅŸme bir diÄŸer uygulaması da, dünya ölçeÄŸinde dolaÅŸan bu sermayenin, aynı zamanda “kazancını vergilendirmekten de kaçınır” olmasıydı.
1990’lı yıllardan sonra sermaye hareketlerinin serbestisine, sadece bankalar deÄŸil, aralarında Apple, Facebook, Twitter, Microsoft, Google’ın da bulunduÄŸu “teknoloji ÅŸirketleri” de katılmaya baÅŸladı. Bu ÅŸirketler çok hızlı büyüdü ve yüksek kârlar saÄŸladılar.
Ancak, böylesine yüksek kâr oranlarıyla çalışan bu dijital ÅŸirketlerin gözünü o kadar kadar “hırs” bürüdü ki, vergiye taraf olmamak için, faaliyet gösterdikleri ülkede ofis bile açmıyorlardı. Vergi ödemekten kaçınan, yüksek kâr oranlarıyla çalışan” teknoloji-dijital ÅŸirketler” merkezlerini, vergi oranları düÅŸük ya da vergi muafiyeti veren ülkelerde gösterir oldular. Kurumlar vergisi de merkez ÅŸirket tarafından ödendiÄŸi için, kazançlarını saÄŸladıkları ülkelerinde vergi ödemekten kurtulma yolunu bulmuÅŸlardı. Çok “likit bir pozisyon” taşıdıklarından, son dönemde para ve sermaye piyasasında da boy göstermeye ve bu kanaldan da kazanç saÄŸlamaya baÅŸlamışlardı.
Söz konusu bu büyük çok uluslu teknoloji ve dijital ÅŸirketlerin yüksek kazançlarına raÄŸmen faaliyet gösterdikleri ülkelerdeki düÅŸük vergi oranlarına tabi olmaları, faaliyet gösterdikleri ülkelerde bir süredir rahatsızlık yaratmaktaydı.
Bugüne kadar geçerli olan uygulamaya göre, çok uluslu ÅŸirketler sadece merkezlerinin olduÄŸu ülkede kurumlar vergisi ödüyor, faaliyet gösterdikleri diÄŸer ülkelerde vergi dairesine bile uÄŸramıyorlardı. Keza anılan ÅŸirketlerin birçoÄŸu merkezlerini, kurumlar vergisinin düÅŸük olduÄŸu ülkelere taşır olmuÅŸlardı.
Böylece dijital devrimin yarattığı olanakları iyi kullanan yetenekli giriÅŸimcilerin, kısa sürede ekonomi tarihinin en güçlü tekellerini oluÅŸturmasının sakıncaları da net biçimde ortaya çıkmış oldu.
KÜRESEL VERGİ DÜZENLEMESİ
“Küresel asgari vergi” olarak da adlandırılan, büyük uluslararası ÅŸirketlerin merkezlerinin bulunduÄŸu ülkelerde vergi ödemekten kaçınmasını zorlaÅŸtırmayı içeren bu giriÅŸim, son dönemlerde ABD ve büyük Batı ekonomilere sahip diÄŸer ülkelerde giderek hız kazanmıştı.
ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya’nın oluÅŸturduÄŸu G7 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası baÅŸkanları, 28 Mayıs’taki toplantının ardından geçtiÄŸimiz hafta sonunda, IMF, Dünya Bankası ve OECD baÅŸkanlarıyla bir araya gelmiÅŸti. Küresel ekonomik istikrar, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, düÅŸük gelirli ülkelere desteÄŸin devamlılığı ve küresel vergi reformu toplantının baÅŸlıca konuları arasındaydı. Toplantıların sonunda, ÅŸirketlerin “küresel asgari vergi ödemeleri” için bir düzenleme yapılması konusunda prensipte anlaÅŸma saÄŸlandı. Söz konusu düzenleme, elde ettikleri kârı vergilerin düÅŸük olduÄŸu ya da vergi uygulamasının olmadığı yerlerdeki yan kuruluÅŸlara aktaran büyük ÅŸirketlerin, merkezlerinin bulunduÄŸu ülkelerde yüzde 15’e varan oranlarda vergi ödemesini kapsamaktadır.
Yazımızın giriÅŸinde de belirttiÄŸimiz gibi, bu hafta sonu yapılmakta olan G7 Liderler Zirvesi’nde de uygun görülmesi durumunda, önümüzdeki ay yapılacak olan G20 toplantısının gündeminde olması ve kabul edilmesi beklenmektedir.
AnlaÅŸmanın uygulamaya konulması hâlinde Google, Facebook, Amazon gibi çok uluslu ÅŸirketler etkilenecek tarafların başında gelmektedir. Hâlihazırda çok uluslu teknoloji devleri gelirlerini, elde ettikleri ülkelerden çok, beyan ettikleri ülkelerde vergilendirebiliyor. Bu nedenle pek çok teknoloji devi geçtiÄŸimiz yıllardaki operasyonlarını, düÅŸük kurumlar vergisi uygulayan İrlanda, Hindistan, Singapur gibi ülkelere taşımıştı.
DÜZENLEMENİN GERİ PLÂNI
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, geçtiÄŸimiz aylarda ülkelerin kurumlar vergisinde “dibe ulaÅŸmak için yarış” hâlinde bulunduklarını, bunun sona ermesi gerektiÄŸini ve G20 ülkeleri ile görüÅŸtüklerini açıklamıştı. OECD verilerine göre, yüzde 15’ten düÅŸük oranda kurumlar vergisi alan vergi cennetleri Bahamalar, BirleÅŸik Arap Emirlikleri ve ManÅŸ Adaları Jersey ve Guernsey’dir. Britanya Virjin Adaları, Cayman Adaları, Bermuda gibi “yüzde 0” oranında kurumlar vergisi olan “vergi cenneti” ülkelerin yanında İrlanda, Bulgaristan, Macaristan, Lüksemburg ve Hollanda gibi AB üyesi ülkeler de düÅŸük kurumlar vergisi oranlarıyla; Lüksemburg ve Malta’da vergi oranları yüksek olmasına raÄŸmen, ÅŸirketlere saÄŸlanan önemli imtiyazlarla çok uluslu teknoloji devlerinin ülkelerinde operasyonlarını artırmalarına zemin hazırlamışlardı. Bir baÅŸka ifadeyle, kurumlar vergisinde yaptıkları bu indirimlerle teÅŸvik ettikleri “doÄŸrudan yabancı yatırımları (FDI)” giriÅŸiyle, ülke ekonomilerine önemli katkılar saÄŸlamışlardı.
DiÄŸer yandan Cayman Adaları ve Bermuda gibi ülkeler, “sıfır kurumlar vergisi politikaları” yoluyla vergi geliri elde edemeseler de, ülkelerinde bulunan ÅŸirketlere saÄŸlanan finansal ve yasal hizmetlerden önemli gelirler elde etmekteydi.
Bugüne kadar geçerli olan uygulamaya göre çok uluslu ÅŸirketler, sadece merkezlerinin olduÄŸu ülkede kurumlar vergisi ödüyor, faaliyet gösterdikleri diÄŸer ülkelerde bunu ödemiyorlardı. Bu nedenle özellikle dijital teknoloji ve hizmet alanında çalışan birçok büyük ÅŸirket de merkezlerini kurumlar vergisinin düÅŸük olduÄŸu ülkelere taşıyordu.
G20 bünyesindeki sanayileÅŸmiÅŸ ve yeni sanayileÅŸen ülkeler grubu, vergi dağılımının adil bir ÅŸekilde yapılabilmesi için gereken yöntemlerin belirlenmesi konusunda 2017 yılında Ekonomik İşbirliÄŸi ve Kalkınma TeÅŸkilatı’nı (OECD) görevlendirmiÅŸti. OECD’nin 38 ülkeyi kapsayan çalışması, ABD’deki iktidar deÄŸiÅŸikliÄŸi ile yeni bir ivme kazandı. ABD BaÅŸkanı Joe Biden, küresel vergi oranının en az yüzde 15 olması önerisini getirdi. Bunun yanı sıra, küresel Covid-19 salgını ile birlikte ülkelerin, ekonomilerine destek olmak için yeni gelir kaynakları arayışına girmesi de süreci hızlandırdı.
OECD’nin hazırladığı reform önerisinin iki temel ayağı bulunmaktadır. Reformun birinci ayağı, “maliye kurumlarına, merkezi ülke dışında olan çok uluslu ÅŸirketlerin kârlarının vergilendirilmesi” olanağını tanımaktadır. Bu deÄŸiÅŸiklik, özellikle dijital hizmetler sunan ÅŸirketler ile teknoloji alanında faaliyet gösteren tröstlere odaklanmaktadır.
Reformun önerisinin ikinci ayağı ise “küresel vergiden” oluÅŸmaktadır. G7 ülkelerinin maliye bakanlarının Londra’da üzerinde uzlaÅŸmaya vardığı küresel vergi reformu, çok uluslu ÅŸirketleri çekmek için ülkeler arasındaki rekabete ve vergi indirimlerine son verilmesini hedeflemektedir.
Söz konusu vergiyi kimin ödeyeceÄŸine baktığımızda, Google, Facebook ve Apple gibi dijital hizmetler sunan ÅŸirketlerin “özel bir ÅŸekilde vergilendirilmesi” Avrupa’da destek bulurken, bu ÅŸirketlerin çoÄŸunun ABD merkezli olması nedeniyle Washington’un bu fikre sıcak bakmadığını görmekteyiz. OECD’nin sunduÄŸu reform önerisinin birinci ayağı, cirosu milyonlarca Euro’ya ulaÅŸan, dünya çapında merkezleri bulunan büyük ÅŸirketleri kapsamaktadır.
OECD’den Pascal Saint-Amans, burada söz konusu olan ÅŸirketlerin, küreselleÅŸmenin kazananı olan, dünyanın en kârlı 100 dev tröstlerin olduÄŸunu belirtmektedir. ABD merkezli internet devleri de bu grupta yer almaktadır.
OECD’nin planına göre, ikinci ayakta yer alan küresel vergiyi ise yaklaşık 10 bin ÅŸirketin ödemesi öngörülmektedir.
OECD’in anılan raporunda, küresel düzeyde en az yüzde 12,5 vergi alınmasının yılda 81 milyar Amerikan Doları ek kaynak yaratacağını tahmin etmektedir. Avrupa Vergi Kontrol Birimi’nin tahminlere göre ise, ÅŸirketlerden yüzde 25 vergi alınması halinde, AB ülkelerinin kurumlar vergisi geliri ÅŸimdikinin yarısı kadar artacaktır.
Avrupa Vergi Kontrol Birimi’nin tahminlerine göre, yüzde 25 vergi alınması halinde Avrupa bankaları yüzde 44 daha fazla vergi ödeyecek, İngiltere-Hollanda ortaklığındaki petrol ÅŸirketi Shell veya Alman sigorta ÅŸirketi Allianz’ın da ödeyeceÄŸi vergi oranı yüzde 35 ile 50 arasında artacaktır. ABD’li dijital hizmetler veren ÅŸirketlerin kazançları ülkelere göre belirlenmediÄŸi için, bu ÅŸirketlere iliÅŸkin tahminlerde bulunmanın pek mümkün olmadığı belirtilmektedir.REFORM İLE İLGİLİ FARKLI GÖRÜÅžLER
G7 ülkeleri yüzde 15 vergi oranı üzerinde uzlaÅŸma saÄŸladı. Ancak Fransa bu ödenecek asgari vergi oranının daha yüksek olmasını talep ediyordu. ABD ise bu vergi oranının daha yüksek olması halinde, G20 ülkeleri arasında uzlaÅŸma saÄŸlanamayacağı konusunda uyarıda bulunuyordu. Anlaşılan o ki, küresel düzeyde asgari kurumlar vergisinin hayata geçirilebilmesi için, G20 ülkelerinin de bu uzlaÅŸmaya destek vermesi gerekmektedir. G20 ülkeleri maliye bakanlarının önümüzdeki ay yapacağı toplantıda konunun ele alınması beklenmektedir.
AnlaÅŸmadan en çok etkilenmesi gereken ülkelerin başında İrlanda Cumhuriyeti gelmektedir. İrlanda’da kurumlar vergisi oranı 12,5 seviyesinde ve inovasyon ÅŸirketleri için bu oran 6,5 seviyesine kadar düÅŸebilmektedir. Kurumlar vergisi İrlanda’nın tüm vergi gelirlerinin yüzde 20’sine karşılık gelmektedir. İrlanda’nın bu anlaÅŸma sonunda 2 milyar $ civarında bir kayba uÄŸrayacağı beklenmektedir. Bu tutar, İrlanda’nın kamu gelirlerinin yüzde 2,4’üne denk gelmektedir. İrlanda Maliye Bakanı Paschal Donohoe, İrlanda’nın diÄŸer geliÅŸmiÅŸ devletlere kıyasla düÅŸük vergi oranlarıyla cezbedici olabildiÄŸini, bunun rekabet açısından meÅŸru olduÄŸunu söylemektedir. Donohoe, çok uluslu ÅŸirketlerin İrlanda’da oluÅŸturduÄŸu yaklaşık 250 bin kiÅŸilik istihdamın güvende olduÄŸunu ve hükümetin gelir azalmalarının önüne geçmek için gerekli eylemleri uygulaması gerektiÄŸini düÅŸündüÄŸünü vurgulamaktadır.
Avrupa Komisyonu BaÅŸkanı Ursula von der Leyen, anlaÅŸmanın adalet ve eÅŸit ÅŸartlar oluÅŸturma adına çok önemli bir adım olduÄŸunu belirtmektedir. AB üyesi Macaristan ve Polonya ise öneriye ÅŸimdiden karşı çıkarak, “vergi oranı ülkelerin kendi kararı olmalı” demektedir. İrlanda, Macaristan gibi ülkelerin bu anlaÅŸmadan dolayı kayıplar yaÅŸayacağı tahmin edilse de, bu ülkelerin veto haklarına raÄŸmen AB’de oybirliÄŸiyle kabul edilmesi beklenmektedir.
İngiltere Maliye Bakanı Rishi Sunak, birçok bankanın genel merkezinin bulunduÄŸu finans merkezi City of London’ın yüzde 15’lik uluslararası kurumlar vergisi tabanından muaf tutulmasını istemektedir. Bu konudaki iddialar, İngiltere’nin, Londra’nın G7 küresel kurumlar vergisi plânından muaf tutulması için ısrarcı olduÄŸu yönünde yoÄŸunlaÅŸmaktadır.
Çok uluslu ÅŸirketlerden ÅŸimdiye kadar gelen tepkilere baktığımızda da, Facebook yöneticisi Nick Clegg, farklı ülkelerde daha fazla vergi ödemelerine sebep olmasına karşın, reform sonucunda küresel vergi sistemine olan güvenin artacağına inandığını ve anlaÅŸmanın baÅŸarılı olmasını istediÄŸini açıklamıştır. Keza Amazon ve Google da benzer ÅŸekilde, alınan kararı “memnuniyetle” karşıladıklarını ifade etmiÅŸlerdir.
Sivil toplum örgütü Oxfam’ın baÅŸkanı Gabriela Bucher’a göre belirlenen vergi oranı son derece yetersizdir. Bucher, varılan uzlaÅŸmanın, salgından kaynaklanan eÅŸitsizliklere bir çözüm getirmediÄŸini, yüzde 15 oranının, hâlihazırda “vergilendirme oranı düÅŸük” olarak nitelendirilen ülkelerin kurumlar vergisi oranına çok yakın olduÄŸunu ve bu anlaÅŸmanın tepeden inmeci bir yaklaşımla yapıldığını belirtmiÅŸtir. EleÅŸtiri ve tereddütlerden bir diÄŸeri de,
anlaÅŸmanın uygulanabilirliÄŸi ve 200’den fazla ülke tarafından onaylanma zorunluluÄŸunun, süreç açısından büyük zorluklar getireceÄŸi beklentisidir.
DiÄŸer yandan ekonomistler Gabriel Zucman ve Thomas Piketty, yüzde 15 verginin düÅŸük olduÄŸuna dikkat çekiyorlar. Ekonomi uzmanları zaten, dünyadaki ortalama kurumlar vergisi oranının 1985 yılından beri yüzde 50’den yüzde 22’ye düÅŸtüÄŸünü belirtmektedirler.
SONUÇ YERİNE
Küçük vergilerle astronomik kârlar eden dev çok uluslu teknoloji ve dijital ÅŸirketlerin asgari yüzde oranında bir küresel vergi ödemesini öngören bu düzenleme, önemli ve radikal bir deÄŸiÅŸimin ilk adımı da olabilir. Hatta bu adım, 40 yıllık “küresel kapitalizmin” geliÅŸimine damga vuran “neoliberal ekonomi” sistemine vurulmuÅŸ önemli bir darbe olarak da görülebilir.
Söz konusu küresel vergi düzenlemesinin “iÅŸlevsel önemi” ve sürecin henüz tamamlanmamış olması nedenleriyle, vergi cephesinde atılan bu ilk adımla sonuca ulaÅŸmanın hiç de kolay olmayacağını bilmek durumundayız. İlk etapta olumlu geri dönüÅŸ yapmış olan büyük çok uluslu ve mevcut düzenin hâkimi olan ÅŸirketlerin, düzenlemeyi engellemek için her yola baÅŸvurabileceÄŸini de unutmamak gerekiyor.
Son söz olarak ülkemize ve yaÅŸananlara takılmadan geçemeyeceÄŸiz: Dünya ve ülkemizin uÄŸraÅŸ konuları ve deneyimledikleri ne kadar farklı ve uzak…