Enerji, diÄŸer emtialara pek benzemez. Enerji, iktisadi faaliyet sürecine girer, hizmete ve ürüne dönüÅŸür. Gereken enerji saÄŸlanamazsa mal veya hizmet üretimi gerçekleÅŸemez. Bu yüzden “enerji tedariÄŸi” ve bir girdi olarak “fiyatı” belirleyici bir unsurdur. Hemen hemen son bir aydır bu kanalda sorunlar yaÅŸanmaktadır
ERSİN DEDEKOCA
Uzun süredir tedarik darboÄŸazlarıyla rekorlara koÅŸan emtia fiyatları, sonunda “küresel toparlanmayı” çelmelemeye baÅŸladı. Emtia fiyatlarını takip eden “Bloomberg Emtia Spot Endeksi”, son olarak 2011 yılında görülen “süper emtia döngüsündeki” düzeyleri de aÅŸtığı izlendi.[1]
Kaynak: Bloomberg.com.,8.10.2021
“Küresel tedarik zincirlerinde” on yıllardır aksamalar gerçekleÅŸmekteydi. DoÄŸal felaketlerden, daha geçtiÄŸimiz baharda yaÅŸanan SüveyÅŸ Kanalı tıkanıklığına kadar birçok aksaklık, kontrol altına alınabilen ve etkileri hafif hissedilen ÅŸoklarla etkisini göstermiÅŸti. Ancak, “küresel ekonominin bütünleÅŸmiÅŸliÄŸi” ile Covid-19 ve varyantlarının yol açtığı yeni koÅŸullar, öncekilerle kıyaslanamayacak kapsama eriÅŸen ve “kesintilere karşın süreklilik gösteren” bu sorunun neden olduÄŸu “emtia ve enerji fiyatlarındaki yükseliÅŸler”, günümüzün “baÅŸat ekonomik sıkıntısını” yaratmıştır.
Aslında her ÅŸey Covid-19 ile tetiklendi. Hayata getirilen sınırlandırmaların etkisiyle küresel ekonomi 2020 yılında yüzde 3,3 daralmıştı. 2021 yılında yüzde 6 oranıyla, 2000’li yılların büyüme rekorunu kırmaktadır. Bir yıl ertelenmiÅŸ talep ikinci yılda üretimi de sıçrattı.
Ancak üretimdeki yüksek oranlı artış, enerji ve hammadde kullanımını aynı ölçüde artırdı. Bu da, enerji ve hammaddelerde yüksek fiyat artışlarını beraberinde getirerek, “küresel enflâsyonu” tetikledi.
EMTİA FİYATLARI
2021 yılında küresel ölçekte yaÅŸanan “büyümeyle” birlikte gündeme gelen ilk konu “enflasyonda artış” olmuÅŸtur. Salgından çıkışla birlikte “ötelenmiÅŸ talebin” devreye girmesi; bu olurken de, bir yıldan fazladır ciddi zarar yazmış hizmetler baÅŸta olmak üzere, pek çok sektörün ister istemez fiyat ayarlamalarına gitmeleri; hâlâ “tedarik zincirlerinin” tam olarak düzelmemesi nedeniyle oluÅŸan “arz aksaklıkları” yüzünden “fiyatlarda süreklilik gösteren yükseliÅŸler” ve bunun sonucunda da “enflâsyon artışı” meydana geldi.
AÅŸağıdaki grafikte de görüldüÄŸü gibi emtia fiyatları, “peak noktasına” ulaÅŸtığı Eylül 2018’den sonra düÅŸüÅŸ kalına girmiÅŸti. Salgının ilk görüldüÄŸü sıralarda, 3 Ocak-24 Nisan 2020’de hızlı bir düÅŸüÅŸ yaÅŸadığı kanaldan Nisan 2020’de çıkarak, hızlı bir ÅŸekilde “uçmaya” baÅŸlamıştır.[2]
Kaynak: 7 Ekim 2021 tarihli S&P Dow Jones Indices[3]
Enerjiden metallere ve tarım emtialarına toplam 23 emtia vadeli kontratını izleyen “Bloomberg Emtia Spot Endeksi”, küresel emtia fiyatlarının, aşılamanın yaygınlaÅŸması ve kısıtlamaların kalkmasına koÅŸut olarak Mart 2020’de gördüÄŸü dipten yüzde 90’ın üzerinde yükselerek, bu hafta başında 2011 yılında gördüÄŸü tarihi zirveyi de aÅŸtı.
2010 yılında iÅŸlem görmeye baÅŸlayan endeks Mart 2020 karantinalarının talepte yarattığı çöküÅŸe baÄŸlı olarak dört yılın en düÅŸük düzeyi olan 265,43 düzeyine kadar inmiÅŸti. Bu yılbaşından bu yana yüzde 48’e yakın yükseliÅŸ kaydeden endeks, 4 Ekim itibariyle 516,84 ile tarihi rekor seviyesindedir.
ABD’den örneklersek, bu ülkede yaÅŸanan “enflâsyonunun kısaca nedenlerinin” ilki, geçtiÄŸimiz yaz ülkenin tam kapanma nedeniyle deflâsyonist bir süreçten geçmesi ve bu nedenle enflâsyonun önemli ölçüde artmasına yol açmasıydı.
İkincisi ise, arz yönlü sıkıntılar ve özellikle belirli sektörlerde hızlı bir biçimde üretim artışı yaÅŸanamıyor olmasıdır. Özellikle imalât sanayinde ve ithalâtta yaÅŸanan sorunların fiyatları arttırıcı bir rol oynamasıdır. Üçüncü faktör ise, iÅŸgücü talebindeki ve ücretlerindeki artıştır. Dördüncü faktör de, benzinin pompa fiyatındaki tırmanmadır. Bu sonucun etkin nedeni ise, 2008’de yaÅŸananların tersine, ABD hükümeti tarafından gönderilen harcama çeklerinin ve salgın döneminde artan tasarrufların hızlıca harcamaya dönüÅŸmesidir.[4]
İmalat sektörlerinde kullanılan tüm girdilere ve taşımacılık sektörünün kullandığı yakıtlara olan talep, kısıtlamaların kaldırılmasıyla çok güçlü ÅŸekilde artmıştır. Bu olgunun yeni madencilik ve petrol kuyusu yatırımlarının durakladığı bir dönemde gerçekleÅŸmesi, en büyük emtia tüketicisi Çin’in stoklarını yeniden yükseltmeye çalışması ve kuraklık nedeniyle tarımsal ürün miktarlarında yaÅŸanan düÅŸüÅŸler, hem tarım, hem metal, hem de enerji emtialarının fiyatlarında “yılbaşından bu yana rekor artışlar” getirmiÅŸtir.
BilindiÄŸi gibi kimi zaman bazı malların fiyatları çok artar. Bunlar genellikle arz yönlü ÅŸoklardan ileri gelir. Kısaca, “mal bulunamayınca” ya da “tedariÄŸi yeterince saÄŸlanamayınca” fiyatı fırlar. DiÄŸer mal fiyatlarında yükseliÅŸ yok ise, belli sektörler hariç, bu artışların etkisi sınırlı kalabilir. Ancak 2021 yılında bu konuda yaÅŸananlar “çoÄŸu emtiada” gerçekleÅŸtiÄŸinden, etkisi de “küresel ölçekte” hissedilmiÅŸtir.
Ne var ki “enerji”, diÄŸer emtialara pek benzemez. Enerji, iktisadi faaliyet sürecine girer, hizmete ve ürüne dönüÅŸür. Gereken enerji saÄŸlanamazsa mal veya hizmet üretimi gerçekleÅŸemez. Bu yüzden “enerji tedariÄŸi” ve bir girdi olarak “fiyatı” belirleyici bir unsurdur. Hemen hemen son bir aydır bu kanalda sorunlar yaÅŸanmaktadır. Önce Avrupa’da baÅŸladı, ÅŸimdi ABD ve Asya’ya yayılmaktadır. Hiçbir ülkenin bu artıştan etkilenmemesi olası deÄŸil.
Petrol de “sınırlı” olan fiyat artışları, “doÄŸal gaz” fiyatlarında rekor seviyede seyretmektedir. Yılbaşından bu yana ABD’de doÄŸal gaz fiyatı yüzde 130 arttı. Avrupa’da ise artış çok daha yüksek: 9 ayda yüzde 395’e vardı. İhtiyacının ciddi kısmını sıvılaÅŸtırılmış doÄŸalgazdan karşılayan Avrupa’nın, LNG gemilerinin Amerika ile Çin’in artan talebi karşılamaya yönelince, iyice sıkıştığı görünmektedir. YaklaÅŸan kışa karşın Avrupa’nın doÄŸalgaz stokları yetersiz olup, Rusya’dan gelen gaz ise sınırlıdır. Fiyatları bu ölçüde arttıran nedenlerin bir kısmı da Avrupa’nın bu durumudur.
Birkaç hafta önceye kadar, yeÅŸil dönüÅŸüm nedeniyle dışlanmış olan “kömürün” deÄŸeri ÅŸimdilerde artmıştır. Çin’de “kömür vadeli iÅŸlem kontratları”, son iki gün dışında “tavan fiyatlardan” kapanmaktadır. Bu arada, kömür kullanımının artmasıyla birlikte karbon fiyatları da yükseldi. Ton başına fiyatlar 2021’de 30 Amerikan Doların’dan ($) 60 $’a geldi. Keza uranyum da aynı durumda. DoÄŸalgazdaki kısıt ve elektrik yetersizliÄŸinden dolayı nükleer santrallerden elektrik üretimine ağırlık verileceÄŸi hesabıyla uranyum fiyatları da hızla yükseldi. Onun da 9 aylık primi yüzde 48 oranındadır.
Enerji fiyatlarındaki ÅŸok yükseliÅŸin “kalıcı” olması piyasaları üç kanaldan olumsuz etkileyebilir: (a) enflâsyondaki yükseliÅŸ “Fed’in faiz artışını öne çekerek” risk iÅŸtahını bozabilir; (b) Hane halkının harcama sepetinde enerji dışı mal ve hizmetlere ayrılan kısmı azalması bir “talep daralmasına” dönüÅŸebilir; (c) YoÄŸun enerji kullanan demir-çelik, cam, çimento gibi sektörlerin kâr marjlarını daraltabilir.
Çin’de çeÅŸitli sebeplerle demir – çelik üretimini sınırlama çalışmaları sürmektedir. Söz konusu üretimdeki aksamanın “gemi sipariÅŸlerinin de yavaÅŸlamasına” yol açacağı düÅŸünülmektedir. Bu geliÅŸmenin anlamı, zaten yüksek olan ve düÅŸmesi istenen navlun fiyatlarını düÅŸürmesini beklenilen “yeni filoların gecikmesidir”.
Haberleri yorumlayan piyasa hemen “navlun vadelilerini” hızlıca satın almaya baÅŸladı. Yük endekslerinden Capesize Endeksi vadeli iÅŸlemlerde 75 bin $’a kadar çıktı. Üretim ve tüketim artışı “taşıma maliyetlerini” sıçrattı. Navlunların 9 aylık artışı yaklaşık 3 katına ulaÅŸtı. Kısacası, navlun fiyatları düÅŸmek bir kenara, yükselecektir.
ELEKTRİK ÜRETİMİ ve FİYATINDA SORUNLAR
DiÄŸer yandan, tüm bu girdiler fırlayınca “elektrik cephesinde de stres” yükselmektedir. BilindiÄŸi gibi elektrik üretmenin önemli kaynakları arasında doÄŸal gaz ve kömür bulunmaktadır. Bu ÅŸekilde kaynak maliyeti artınca “elektrik fiyatı ne olacağı?” endiÅŸeyle beklenmektedir. DoÄŸalgaz arzının talebe yetiÅŸememesi ve fiyatının yükselmesi olgusu, doÄŸalgazdan elektrik üretimini sınırlandırmaktadır.
Mevcut bu sorunlara, yaÅŸanan kuraklıkla barajların düÅŸen su seviyesinden dolayı “sudan elektrik üretiminin” azalması da eklendi. Dahası, küresel ısınmanın ÅŸiddetlenmesi ve yaÅŸanan kuraklık enerji üretimini azaltırken, tüketimini artırdı. SoÄŸuk geçen kış mevsimi ısınma ihtiyacını, üzerine kurak geçen yaz da soÄŸutma ve serinleme ihtiyacını artırarak elektrik tüketimini yükseltmesi beklenmektedir.
TEDARİK ZİNCİRLERİNDE AKSAMALAR
Küresel tedarik zincirlerinde uzun zamandır aksamalar deneyimlenmektedir. DoÄŸal felaketlerden, örneÄŸin daha geçtiÄŸimiz baharda yaÅŸanan SüveyÅŸ Kanalı tıkanıklığına kadar birçok aksaklık kontrol altına alınabilen ve etkileri hafif hissedilen ÅŸoklar yaratmıştı.
18 aydır devam eden bu ve benzeri aksamaların çarpıcı sonuçları vardır. Girdiye daha pahalı ulaÅŸan üretici ürün fiyatını artırıyor. Ya da zaten hiç ulaÅŸamıyor, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi iÅŸleri hiç de kolaylaÅŸtırmıyor ve bazı ürünlerde üretim yerinde sayıyor, hatta gerileyebiliyor. Sonuç, öncelikle gıdada, ancak birçok baÅŸka sektörde hızlı fiyat artışları ÅŸeklinde olmaktadır.
Çevrimiçi sipariÅŸler nedeniyle artan kutu/paket fiyatlarından pandemi sırasındaki kapatmalar nedeniyle emek arzında görülebilen dalgalanmalara birçok faktör, liman yönetimlerinin deÄŸiÅŸmesi ve daha fazla taşıma kapasitesi inÅŸası ile hemen çözülemediÄŸi gözlenmektedir.
Özetle, “küresel tedarik zincirlerindeki aksaklıklar” yaygın fiyat artışlarını kamçılamaktadır.
KÜRESEL ENFLÂSYON İÇİN KALICILIK KORKUSU
Fiyatı yüksek oranda artan enerji emtiaları sadece doÄŸalgaz, elektrik, kömür, karbon deÄŸildir. Petrol de 80 $’ı geçerek yılbaşına göre yüzde 55 oranında artmış durumdadır. Eylül ayında ortalama ham petrol fiyatı geçen yılının Eylül ayına göre yaklaşık yüzde 80, kömür fiyatı yüzde 240, doÄŸal gaz fiyatı yüzde 470, sıvılaÅŸtırılmış doÄŸal gaz (LNG) fiyatı ise yüzde 135 oranında yükselmiÅŸtir.[5]
Nedeni ise, yazımızın önceki bölümlerinde belirttiÄŸimiz gibi, “yüksek küresel büyüme”, salgın nedeniyle uygulanan “gevÅŸek para politikaları” ve “likidite bolluÄŸunun” ÅŸiÅŸirdiÄŸi “tüketim ve üretimdeki yükselme kaynaklı talep artışıdır”.
Bütün bu sayılardan ortaya çıkan sonuç ise, hangi nedenle olursa olsun tam bir enerji krizinin ortasında olduÄŸumuzdur. Åžüphesiz yaÅŸanan, 1970’lerde yaÅŸanan petrol krizinin aynısı deÄŸildir. Çünkü petrol fiyatlarındaki fiyat artışı daha sınırlıdır. Ama tüm dünyada, doÄŸalgazdan baÅŸlayıp elektriÄŸi de kapsayan ve emtiaya da sıçrayan geniÅŸ bir enerji krizi yaÅŸanmaktadır.
BirleÅŸmiÅŸ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tüm dünyada gıda fiyatlarının AÄŸustos’ta olduÄŸu gibi Eylül ayında da artarak 10 yılın zirvesine ulaÅŸtığını açıkladı. AÅŸağıdaki Yıllık Gıda Fiyat Artışı Endeksi grafiÄŸinde görüleceÄŸi gibi, tahıl ve bitkisel yaÄŸ fiyatlarındaki yükseliÅŸ, bu artışta etkili olduÄŸu görülmektedir.
Kaynak: FAO, 2014-16 = 100
Bütün bu geliÅŸmelerin çıktığı yol “küresel yüksek enflâsyondur”. Keza bu yüksek enflasyon “geçici” deÄŸil, “uzun süreli” bir nitelik taşıyacağı da anlaşılmaktadır. Son günlerde finansal piyasaların içine girdiÄŸi “büyük stresin” bir nedeni de sanırız bu beklentidir.
Büyümenin yavaÅŸlama iÅŸaretleri göstermesine raÄŸmen enflâsyonun yüksek seyrettiÄŸi bir dönemden geçmekteyiz. GeçtiÄŸimiz haftalarda enerji fiyatlarında yaÅŸanan ÅŸok artış “stagflâsyon” endiÅŸelerinin artmasına neden oldu. Ancak piyasa fiyatlamaları henüz “risk iÅŸtahında” sert ve kalıcı bir bozulmaya iÅŸaret etmemektedir.
Sonuç olarak dünyada, “ekonomik büyümenin sindiremeyeceÄŸi ölçüde yüksek” bir enflâsyon ve bu olgunun da “büyümeyi kısıtlaması” gibi bir “kısır döngü”; Türkiye’de ise, mevcut “ekonomik- sosyal- politik kırılganlıklar” ve “hatalı maliye/ para politikaları” nedeniyle “deÄŸer yitiren Türk Lirasının” ek olumsuz etkisiyle “daha güçlü bir kısır döngünün” yaÅŸanacağı “sert” bir kış mevsimine girdiÄŸimizi söyleyebiliriz.