Enflasyon ve  Küresel Durgunluk

www.gazetetekirdag.com

Enflasyon ve enflasyon bekleyiÅŸleri kontrol edilemezse, para politikalarının daha fazla sıkılaÅŸtırılması olasılığı çok güçlü durmaktadır. Özellikle bu son olasılık, “küresel resesyon riskini” ortaya çıkaran baÅŸat faktör olmaktadır

ERSİN DEDEKOCA

Küresel ekonomi zor günlerden geçiyor. Bir yandan enflâsyon beklenenin çok ötesinde “yüksek düzeylerde”, diÄŸer yandan büyüme de, 1990-2019 döneminde gözlenen ortalama büyümenin “belirgin biçimde altında” seyretmektedir.

Küresel ekonominin güncel durumunu ele alan, global sistemin “ekonomik jandarmalığını” yapan Dünya Bankası (DB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Raporlarıyla[1], IMF Ekonomisti Tryggvi Gudmundsson’in IMF Blog’da yer alan yazısı[2] bu haftaki yazımızın konusunu oluÅŸturmaktadır.

IMF’YE GÖRE KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM

2010-19 yılları arasında ortalama olarak yüzde 3,6 düzeyinde olan “küresel enflasyonun”, 2022 için ortalama yüzde 8,8 oranında gerçekleÅŸmesi beklenmektedir. Bu arada enflâsyon artışı yönünden farklı ülkeler de bulunmaktadır. ÖrneÄŸin Japonya’da 2022 ortalama enflasyonunun eksi yüzde 0,2 olacağı (fiyatların düÅŸeceÄŸi) tahmin edilirken, G-20 grubunda Türkiye’nin yüzde 73 ile rekor kırması, hemen ardından yüzde 72 ile Arjantin’in gelmesi beklenmektedir.

Küresel ölçekte yüzde 8,8 oranı “büyük bir sıkıntı” olarak görünürken, Türkiye ve Arjantin için o dert edilen düzeye ulaşılması –kısa dönemde- olanaksız durmaktadır (çeliÅŸkiler dünyası).

Artan enflâsyon nedeniyle çoÄŸu merkez bankası, uzun bir süredir görülmemiÅŸ biçimde “politika faizini” yükseltmektedir. Büyük ekonomilerde önce İngiltere, sonra ABD ve Avrupa merkez bankaları faiz artırmaya baÅŸladılar.

Bunlar arasında ÅŸu anda en yüksek politika faiz oranı ABD’de. G-7 ülke grubunda faiz artırmayan tek ülke Japonya’dır. Bunun nedeni de, söz konusu ülkede enflâsyon yaÅŸanmıyor olmasıdır. “Büyük ölçekli yükselen ekonomilerin” çoÄŸunluÄŸunda da faizler yükseltilmektedir. Bu grubun artırmayan en büyük ekonomisi Çin’dir. Onun gerekçesi de Japonya’ya benzemektedir: Enflasyon sorunu yaÅŸamaması. Bunun dışında bir diÄŸer neden de, “konut piyasasında” yaÅŸanan “arz fazlası”. Faiz düÅŸüren iki büyük ekonomiden Rusya savaÅŸ koÅŸulları içinde olup, Türkiye’de ise, ekonomist olduÄŸunu söyleyen bir lider öncülüÄŸünde, “kendine has bir ekonomi modeli” deneyimlendiÄŸi söylenmektedir.[3]

Yılbaşından bu yana (3 Kasım’a kadar) G-20 ülkelerindeki “politika faiz oranları deÄŸiÅŸimi” aÅŸağıdaki grafikte izlenebilmektedir. GöründüÄŸü gibi faiz düÅŸüren iki ülke Türkiye ve Rusya’dır.

Kaynak: G-20 Report on strong, Sustainable, Balanced, and Inclusive Growth, IMF

Hem çok sayıda ülkenin eÅŸzamanlı biçimde faiz artırmaları, hem de Covid-19 Salgını sırasında gevÅŸettikleri para ve maliye politikalarını sıkılaÅŸtırmaya baÅŸlamaları nedenleriyle, “küresel büyümenin önemli ölçüde yavaÅŸlaması” beklenmektedir. 2010-19 döneminde ortalama büyüme yüzde 3,7, ve 2021’de 6,0 olarak gerçekleÅŸmiÅŸ “küresel büyüme” nin, 2022 ve 2023’te sırasıyla yüzde 3,2 ve 2,7’ye düÅŸeceÄŸi (DB ise, 2022 ve 2023’de sırasıyla 2,3 ve 1,2) öngörülmektedir.[4] “Küresel büyüme yavaÅŸlaması” tahmini, sadece sıkılaÅŸtırılan para ve maliye politikalarından kaynaklanmamaktadır. “Tedarik zincirlerindeki sorunlar” önemli ölçüde azalsa da, hâlâ 2020 öncesine göre “yüksek düzeyde” seyretmektedir. Bu sorunun dışında, Rusya-Ukrayna savaşının nasıl ÅŸekilleneceÄŸi ve “arz kısıtlarının ne zaman azalacağı” sorunsalları da henüz açıklığa kavuÅŸmuÅŸ deÄŸildir.

BilindiÄŸi gibi PMI endeksleri önemli “öncü göstergelerden” biridir. IHS Markit tarafından oluÅŸturulan endeksler, 40’tan fazla ülkede imalât, hizmet, inÅŸaat gibi sektörler için aylık olarak açıklanmaktadır. Düzenlenen anketlerde, katılımcı firmalara üretim, yeni sipariÅŸler, stok düzeyleri, istihdam, tedarikçi performansı ve fiyat eÄŸilimleri gibi parametrelerin hangi yönde geliÅŸtiÄŸi sorulmaktadır.

PMI, her ayın açıklanan “ilk öncü göstergesi” olduÄŸu için, hem basın hem de ekonomistler tarafından yakından izlenmektedir. Keza, anket sonuçları ile gerçekleÅŸmeler arasında yüksek bir iliÅŸki olduÄŸu için, PMI’a oldukça fazla itibar edilmektedir.

PMI’ların 50’den büyük olması, önceki aya kıyasla bir iyileÅŸmeye ya da artışa iÅŸaret ederken, 50’den küçük rakamlar önceki aya göre kötüleÅŸme ya da düÅŸüÅŸ olarak deÄŸerlendirilmektedir. Türkiye’de manÅŸet PMI ise 8 aydır 50’nin altında kalmaktadır.

Sadece Türkiye deÄŸil, birçok G20 ülkesinde de benzer bir durum söz konusudur. Mavi renkler PMI’ın büyüdüÄŸünü, kırmızı renkler ise küçüldüÄŸünü (koyudan açık renge doÄŸru) göstermektedir.

GELİŞMİŞ EKONOMİLER

GELİŞMEKTE OLAN EKONOMİLER

Kaynak:   Tryggvi Gudmundsson, “Slowing Global Economic Growth is Increasingly Evident, High-Frequency Data Show”, IMF Blog.

Yukarıdaki grafikte de görüldüÄŸü gibi, G-20 örneÄŸinden hareketle” küresel çapta bir yavaÅŸlama” söz konusudur. Böylesi bir geliÅŸmenin küresel çapta olması, Türkiye’yi rahatlatan deÄŸil aksine, daha da kaygılandıran bir geliÅŸme olarak görülmesi gerekir. Çünkü sadece Türkiye’ye özgü bir yavaÅŸlama olsaydı, bunu dış pazarlara yüklenerek ve ihracata dönük çalışarak aÅŸmak mümkündü. Ancak dış pazarlarda da yavaÅŸlama söz konusu olduÄŸunda, manevra alanı kısıtlanmakta ve “dış talebe dayalı bir toparlanma” olanağı zayıflamaktadır. Zaten grafikteki Türkiye konumuna baktığımızda, Åžubat ayından bu yana “kırmızı hâkimiyeti” açıkça izlenmektedir.

DB’YE GÖRE KÜRESEL RESESYON RİSKİ

Dünya Bankası’nın Eylül ayında yayınladığı çalışmada, küresel yavaÅŸlamanın “küresel bir resesyona dönüÅŸmesi” riski incelenmektedir. Rapora göre, bu yılın başından bu yana küresel ölçekte yükselen “enflâsyon” ve artan “parasal/mali sıkılaÅŸtırmanın” yol açtığı “büyümedeki kötüleÅŸme”, küresel “durgunluk/resesyon”(kiÅŸi başı GSMH’nın daralması) tartışmalarını ateÅŸlemiÅŸtir.[5]  

Bu amaçla, bundan önce gözlenen beÅŸ küresel resesyondan (1975, 1982, 1991, 2009 ve 2020) hemen önce ve resesyon sırasında olanlar, ÅŸimdi yaÅŸananlarla karşılaÅŸtırılmaktadır.[6] Genellikle resesyonlardan önce küresel yavaÅŸlama, güvende azalma, varlık fiyatlarında düÅŸüÅŸ gözlenmiÅŸtir. Bir diÄŸer anlatımla, o dönemlerde yaÅŸanan olgular ÅŸimdi de mevcuttur. Bu baÄŸlamda günümüzde yaÅŸanan koÅŸulların bir diÄŸer etkin faktörünün de, eÅŸzamanlı parasal sıkılaÅŸtırma ve daha sıkı maliye politikası uygulaması olduÄŸunu vurgulamak gerekmektedir. Ayrıca enflâsyon ve enflâsyon bekleyiÅŸleri kontrol edilemezse, para politikalarının daha fazla sıkılaÅŸtırılması olasılığı çok güçlü durmaktadır. Özellikle bu son olasılık, “küresel resesyon riskini” ortaya çıkaran baÅŸat faktör olmaktadır.

SONUÇ YERİNE

Enflâsyon, resesyon, büyüme ve beklenti anketi PMI baÅŸlıklarında irdelemeye çalıştığımız “küresel ekonomik sistemin kurumlarının” görüÅŸlerinden en ilginç olanı IMF’e aittirIMF, “küresel yavaÅŸlama” olgusuna karşın ülkelere enflâsyonu düÅŸürmeye odaklanmalarını tavsiye etmektedir. Çünkü enflâsyonun yüksek seyretmesi “yaÅŸam maliyetini” artırırken, düÅŸük gelir gruplarını ve toplumun kırılgan kesimlerini fazlasıyla olumsuz etkilemektedir. IMF’nin tahmini, birçok G20 ekonomisinde parasal sıkılaÅŸmanın önümüzdeki aylarda da süreceÄŸi yönünde. Bunun açık anlamı, küresel ekonomik faaliyetlerdeki “olumsuz etkilenmenin” devam edeceÄŸidir.

Bu baÄŸlamda yapacağımız “ülkemize özel” bir çıkarım da, iktisat kuramında yeri olmayan bir “ısrarlı ezber” yüzünden ülkemiz yurttaÅŸlarının yaÅŸadığı sıkıntı ve yoksullaÅŸmanın, küreselden daha uzun ve derin olarak süreceÄŸi gerçeÄŸidir.

 

[1] “Is a Global Recession Imminent?”, The World Bank, 15.09.2022, https://www.worldbank.org/en/research/brief/global-recession; “WORLD ECONOMIC OUTLOOK REPORT OCTOBER 2022/ Countering The Cost of Living Crisis”, IMF, Ekim 2022, https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2022/10/11/world-economic-outlook-october-2022;                                                                        “G-20 Report on Strong, Sustainable, Balanced, and Inclusive Growth, November 2022”, IMF, 13.11.2022,               https://www.imf.org/external/np/g20/111322.htm

[2] Tryggvi Gudmundsson, “Slowing Global Economic Growth is Increasingly Evident, High-Frequency Data Show”, IMF Blog, 13.11.2022, https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2022/11/13/slowing-global-economic-growth-is-increasingly-evident-high-frequency-data-show

[3] Yazımızı hazırladığımız 24 Kasım günü TCMB/PPK, bu ülkede ne iÅŸlevi olduÄŸu bilinmeyen “politika faiz oranını”, yüzde 9’a indirdi. Böylece Türkiye: Politika faizi %9, yıllık enflâsyon artışı %85,5, Kredi faiz oranı %30, mevduat faiz oranı %21-22, 2022 için yeniden deÄŸerlendirme oranı %122 olan, “parametre dengesi bozulmuÅŸ” bir ülke oldu.

[4] IMF agr. s.9

[5] Daha geniÅŸ bilgi için: Ersin Dedekoca, “Kaçınılmaz Bir Süreç: DüÅŸük Faiz-Enflâsyon- Stagflâsyon-Resesyon”, Eskimiyen.com.,13.07.2022, https://eskimiyen.com/kacinilmaz-bir-surec-dusuk-faiz-enflasyon-stagflasyon-resesyon/

[6] The World Bank agr. s.10