ESKİ EVLER

3 adet ölmüÅŸ ev gördüm…Bu sebeple evimdeki lüzumsuz her ÅŸeyi vaktiyle dağıtmanın yoluna bakıyorum…

Sizin için deÄŸerli olan ÅŸeylerin baÅŸkaları için son derece deÄŸersiz olabileceÄŸini bu sayede öÄŸrendim. Vaktiyle dağıtın yoksa geride bıraktıklarınıza çok yük oluyorlar…

Siz hiç ölmüÅŸ bir evde kaldınız mı?Tabaklarının dolaplarında öldüÄŸü, en güzel fincanlarının, gümüÅŸ tepsilerinin, kristal bardaklarının raflarında can verdiÄŸi bir evde?

Bir ev, içinde yaÅŸayan öldüÄŸü anda ölmez, evin ölümü daha uzun sürer, onun ölümü illa ki daha yavaÅŸ ve daha acılıdır.

Açılmaya baÅŸlanan çekmeceler ve içindekiler ölür önce…

GümüÅŸ çatal bıçak takımları ve kutu kutu dantel sehpa örtüleri, rahibe iÅŸi masa örtüleri ölür…

Hiç kullanılmamış olsa bile o çekmecelerde o kutularda yaÅŸayan örtüler, evin sahibi öldükten sonraki “göz atılmalar” sırasında , büyük bir acıyla ölürler…

Çekmecesiyle birlikte ölürler; çekmecenin ferforje kulbu, topuzlu anahtarı, üzerindeki camlı büfesi, bir iki “bakılmadan sonra” ölür…

Sonra yerdeki hereke’ler bünyan’lar vardır sırada… Yıllarca üzerinde gezen sahibinin pazar iÅŸi terlik topukları delmez de, ondan sonra gelenlerin “acaba ne yapsak bunları” bakışları, kurÅŸuna dizmiÅŸ misali deler, öldürür onları…

Masalar ölür “ah nasıl taşıyacağız bunları” laflarını duyunca, biblolar ölür “kime vereceÄŸiz bunları” sözleri üzerlerinde uçuÅŸunca…

Onca yıl yaÅŸanan evdeki ayna sırları düÅŸmüÅŸtür, kenarı kırılmıştır, çerçevesi solmuÅŸtur ölmemiÅŸtir ama, ÅŸimdi yabancısı baktığı gibi ona, oracıkta ölmüÅŸtür…

Yatak bazası altındaki hurçta misafir takımları, banyodaki hasır kutuda lavanta keseleri; yıllardır el deÄŸmemiÅŸtir, ölmemiÅŸlerdir de, ne yapacağız bunları diye deÄŸen ilk el, öldürür onları…

Bakılmayan fotoÄŸraflar, bakılmadıkları yerlerde yaÅŸarlar; nereye koyacağız ÅŸimdi bunları diye bakan ilk kiÅŸinin ellerinde ölürler…

Tüm eÅŸyalar iç geçirirler son nefeslerinde “en azından o gün, elbiselerle biz de gitseydik, acı çekmeden ölüp bitseydik” diye…

Aynadaki sır deÄŸildir ki bu, herkes bilir; evin ruhu ÅŸimdi, tuvalet dolabındaki tuz ruhu olsa, daha deÄŸerlidir…

Siz hiç ölmüÅŸ bir evde kaldınız mı?..

Kalmayınız…

Ölmezsiniz ama, ağır yaralanırsınız.

FACE ALINTI