______________________________________________________________________________________________
Laf edildi mi tüylerimiz diken diken olur.
İçimizden birileri -‘Türkçe’ konuÅŸup üstelik- Türkçe’nin ‘yetersiz’(!) olduÄŸunu söylemiÅŸ kasılarak,üstüne basa basa.
Bir çırpıda hatırladığımız Yahya Kemal, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Aşık Veysel,
Orhan Veli, F.H.DaÄŸlarca,Cemal Süreya, Atsız, Sezai Karakoç, C.ZarifoÄŸlu ve -adlarını buraya sığdıramayacağımız-daha yüzlerce ÅŸair, nice dizelerini, nice ÅŸiirlerini en üst düzey estetik yapı ve dil ahengi içinde terennüm edebilmiÅŸler, Türkçe’nin anıt ÅŸiirlerini bize armaÄŸan etmiÅŸler...
Yakup Kadri, Peyami safa, YaÅŸar Kemal, livaneli, Orhan pamuk, Vedat Türkali, Ömer Seyfettin, Sait Faik, Haldun Taner ve daha yüzlerce yazar, en ağır olay örgülerini, en karmaşık durumları, en derin düÅŸünceleri destan tadında anıt metinler yazarak ifade etmiÅŸler...
Her kademeden insanımız zevkle okumuş, anlamış...
Ömer lütfü Barkan,
Halil İnancık,
Osman Turan,
M.Altay Köymen,
Z.Velidi Togan,
İ.Hakkı Uzunçarşılı,
İlber Ortaylı,
Erhan Afyoncu ve daha yüzlerce tarihçi en çetrefilli tarih metinlerini okuyup Türkçe’ye aktarmış, tarihi sorunları Türkçe ile açıklamışlar...Ancak, bazı anlamamakta direnenler de olmuÅŸtur.
Ziya Gökalp, Hilmi ziya Ülken, Ali Fuat BaÅŸgil, Cemil Meriç, Abdülbaki Gölpınarlı, Erol Güngör, Süleyman UludaÄŸ, Ahmet Cevizci ve daha yüzlercesi en girift felsefik sorunları Türkçe ile ifade edebilmiÅŸler...
Cahit Arf, Ali Nesin, Nazım TerzioÄŸlu, Cengiz Uluçay gibi büyük matematikçiler;
Adil Denizli,Yusuf Yağcı, Metin Balcı,
Oktay Sinanoğlu gibi kimyacılar;
Turhan Baytop, Yusuf Vardar, Ali Demirsoy, Ayla Kalkandelen gibi biyologlar;
A. Yüksel Özemre, Erdal İnönü, Canan DaÄŸdeviren, Mete Atatüre gibi fizikçiler ve daha yüzlerce bilim insanı, bilimsel çalışmalarını Türkçeyle rahatlıkla ifade edebilmiÅŸler...
Hayret!..
Bir bu efendi/efendiler dilsiz kalmış!
Dünyanın deÄŸiÅŸik dilleriyle yazılmış en büyük romanlar, ÅŸiirler, bilim kitapları Türkçeye çevrilebilmiÅŸ...
Bilimsel sözcükler, terimler Türkçe ile karşılanmış; türlü türlü, cilt cilt ansiklopediler basılmış, on binlerce kelimelik kütük kalınlığında lügatlar çıkarılmış, her bilim dalına mahsus ayrı ayrı sözlükler ortaya konulmuÅŸ... Yediden yetmiÅŸe herkes anlamış, anlatmış...
Bir bunlar, bu kibir abidesi kasıntı herifler anlamamış, anlatamamışlar!
Elmalılı Hamdi Yazır ve onlarca saygın ilahiyatçı Kur’an‘ın Türkçe mealini büyük bir emekle millete sunmuÅŸ...
Sokakta insan, sırada öÄŸrenci, kürsüde öÄŸretmen, üniversitelerdeki koca koca profesörler her bilimsel konuyu rahatlıkla anlatabilmiÅŸler, açıklayabilmiÅŸler...
ÖrneÄŸin sadece at donları/renkleri için onlarca muhteÅŸem kelime türetip meramını her konuda ayrıntısıyla anlatabilmiÅŸ bu millet...
Daha da ötesi yüzyıllarca, çaÄŸlarca, gittiÄŸi her coÄŸrafyada -öteki milletlerin dilleriyle de
iliÅŸkiler geliÅŸtirerek- kendi dilini korumuÅŸ, geliÅŸtirmiÅŸ; hatta MoÄŸolistan‘dan Avrupa içlerine kadar milyonlarca insan Türkçe konuÅŸarak anlaÅŸmıştır.
Zafer AltunkozaoÄŸlu