Yurt dışında, Suudî Arabistan’da geçen yıllarımdan bir hâtıram var. Arabamı yıkatmaya götürmüÅŸtüm. Yıkayıp yaÄŸ falan deÄŸiÅŸtiren garajlardan birine. BulunduÄŸum yerde, Dhahran’da böyle iÅŸleri Pakistanlılar veya Yemenliler yapardı. Pakistanlı usta bana İngilizce, “Uncle (Amca)” diye hitap edince ÅŸaşırmıştım. İngilizcede pek garip gelmiÅŸti. Fakat kafamdan Türkçeye çevirince ÅŸaÅŸkınlığım geçti. Biz de birbirimize amca, teyze, dayı, abla, vs. diye hitap etmez miyiz? Bir sülale bağı olunca daha rahat iliÅŸki kuruyoruz, deÄŸil mi?
İşte Batı’da, o “acayip” ülkelerde olmayan bu. Onun için “amca, aÄŸabey” hitapları bize normal geliyor da “uncle, brother” acayibimize gidiyor.
BATIYI BATI YAPAN SİVİL KURUMLAR
Geçen yazımdan devam ediyorum: Joseph Heinrich, Roma Katolik kilisesinin, kendi çıkarı için, en uzak kuzenler dâhil akraba evliliklerini ve boÅŸanmayı yasakladığını gösteriyor. Dünyanın pek çok yerinde izin verilen çok eÅŸlilik, Hristiyan dünyada zaten yasak. Bu kısıtlamalarla her zaman erkek varis doÄŸmuyor, bazen kadın varis de. Sülaleler kesiliyor. Dullar miraslarını kiliseye bağışlıyor. Vasiyet hukukunu, miras kanununa üstün kılan kilise malın kendine bağışlanmasını kolaylaÅŸtırıyor. Miras hâricinde de kilise, ahirette kurtuluÅŸ ve cennet satıyor. Reform ve Protestanlık ortaya çıkana kadar Roma Katolik Kilisesi, Avrupa’nın en zengin “ÅŸirket”i.
Fakat öngörülmeyen bir ÅŸey daha oluyor. Sülale, klan, aÅŸiret, kabile baÄŸları çözülünce, bizim İbn-i Haldun’un asabiyesi yok edilince, insanlar baÅŸka asabiyeler aramaya ve yaratmaya baÅŸlıyor. Çünkü bir topluma mensubiyet, bir toplum içinde yaÅŸama ihtiyacı, insanın genlerinde var. Bu ihtiyaç, güçlü sivil toplum kuruluÅŸlarının doÄŸmasına yol açıyor. Heinrich bunların yedisini sayıyor:
(1) Çıraklık- kalfalık kurumları, (2) ÅžehirleÅŸme ve kiÅŸilerden bağımsız piyasalar, (3) Bölgeleri aÅŸan manastırlar, keÅŸiÅŸlik, (4) Üniversiteler, (5) Mektup Cumhuriyeti, (6) Bilgi cemiyetleri (ve onların Encyclopédie gibi yayınları), (7) Okuryazarlığı önceleyen, aynı zamanda bilimi, baÅŸarıyı ve çalışmayı kutsayan yeni dinî ekoller, mezhepler.
ANAYASALI ÅžEHİRLER, ÖÄžRENCİLERİN KURDUÄžU ÜNİVERSİTELER
Tarih bilgimin yetersizliÄŸinden, ben, Avrupa ÅŸehirlerinin bir kısmının kuruluÅŸ “charter”ları, bir nevi ÅŸehir sözleÅŸmeleri olduÄŸunu bilmezdim. Bu sözleÅŸmeler, kabiliyetli insanları kendilerine çekebilmek için yapılıyor: Ne vergi alınacağı; daha önemlisi ne vergi alınmayacağı; ÅŸehre katılanlara saÄŸlanan fırsatlar, sunulan haklar… Feodaller, krallar da bu yeni ÅŸehir oluÅŸumlarını destekliyor, çünkü bunlardan iyi vergi topluyorlar.
Bolonya’daki ilk Avrupa üniversitesini, kendi seçtikleri hocaları maaÅŸa baÄŸlayan bir grup öÄŸrenci kurmuÅŸ. Heinrich’in saydığı yedi kurumu da o kurumların mensupları kurmuÅŸ, üstten emirle deÄŸil, alttan, köklerden yukarı doÄŸru. Tıpkı ÅŸirketler gibi ki ÅŸirketler de bu anlayışın uzantısı. Bizde bu anlamda ÅŸirket yok. En fazla ortaklardan biri ölünce son bulan adi ortaklıklar var. Bir de faaliyet alanını deÄŸiÅŸtiremeyen, çeÅŸitlendiremeyen vakıflar.
MEKTUP CUMHURİYETİ VE BİLİM AKADEMİLERİ
Mektup Cumhuriyeti, Avrupa çapında atlı posta ile birbiriyle haberleÅŸen entelektüellerin, bilim insanlarının ağına verilen isim. Burada da ilerleyen zamanlarda bir çift anlam sanatı doÄŸmuÅŸ gibi. “Letters” kelimesi artık edebiyat ve diÄŸer yazı sanatlarını da kapsıyor. Bugün “mektup insanı” veya “harf insanı” diye yanlış tercüme edilecek ifadeler, kendini okumaya, yazmaya adamış kimseleri anlatır. Bu mektuplaÅŸma ağından A. C. Grayling’in Deha Зağı kitabında, bu aÄŸ uzunca anlatılır (https://bit.ly/3wtii1n ).
Sonra bilim akademileri ortaya çıkıyor. Fransız Akademisi, İngiliz Kraliyet Akademisi gibi… Kraliyet olduÄŸuna bakmayın, Britanya’da genel telefon kulübeleri bile kraliçenindir; bunlar bilim adamlarının kendi kendilerine kurdukları cemiyetler. Kraliyet Akademisi olmadan önce de bu oluÅŸuma, gцrÑŒnmez kolej deniyordu. Heinrich bu sosyal sermaye aÄŸlarına, WEIRD (= acayip), yani Batılı insanların ortak beyni diyor. Ortak beyin büyüdükçe verimi de büyüyor ve sonunda bu beyin, dünyaya hâkim oluyor. Acımasız ve sömürücü olsa da.
İngilizcede acayip anlamına gelen WEIRD’in aslında bir kısaltma olduÄŸunu hatırlatayım: White (Beyaz), Educated (EÄŸitimli), Industrialized (EndüstrileÅŸmiÅŸ), Rich (Zengin) ve Democratic (Demokratik).
Teknolojide, bilimde, ekonomide kalkınmanın temel sebebi; insanların tanımadıklarına da güvenmesi, birlikte iÅŸ yapması, birlikte kurumlar kurması, bu kurumların amacına kendilerini adaması ve bunları demokrasiyle yönetmesidir.