BANA "İKTİDAR MI YOKSA PARTİ Mİ?" DİYE SORSALAR

 ( Bu ne yeni bir yazı, ne de bu günün siyasetine bakarak yazıldı;

Değişik tarihlerde tekrar tekrar yayınlanmış bir yazı.

Sadece bir dünya görüÅŸü, bir siyaset anlayışı...)

2011 yılında -yani tam 12 yıl önce- "Siyaseten bol güneÅŸli, ufkun çok açık göründüÄŸü bir günde" yazılıp yayınlanan bu yazının yeniden güncellik kazanması ve daha önce gözden kaçmış olabileceÄŸi düÅŸüncesiyle)

-----

Aşağıdaki konuyu bence herkes bir kere de kendisine sormalı.

İktidar mı yoksa parti mi?

Bana, hemen iktidara gelmek mi yoksa partiyi düzeltmek mi önemlidir deseler “önce partiyi düzeltelim” derim.

Hele parti yeni bir lider ile yola çıkmış, daha solda ve yeni bir çizgiye oturmaktaysa.

-Neden?

-Çünkü gerçek sosyal demokrat partiler, tanımı gereÄŸi kurulu (liberal) düzeni deÄŸiÅŸtirmek için iktidara gelmek isteyen partilerdir.

Bir parti, kurulu düzeni deÄŸiÅŸtirmeyi düÅŸünmeden sadece iktidar olmayı düÅŸünüyorsa, doÄŸaldır ki o parti sadece var olan düzen içinde hareket eden, esaslı bir düzen deÄŸiÅŸikliÄŸi öngörmeyen partidir.

Büyük Atatürk de “İdarei maslahatçılar -yani kurulu düzenin iÅŸ görenleri- esaslı ıslahat –yani devrim- yapamazlar” derken sanırım aynı ihtiyaçtan hareket etmiÅŸtir.

***

İkisini bir arada yapalım o zaman da denebilir.

Hem iktidar olalım, hem kurulu düzeni deÄŸiÅŸtirelim;

Üretimi arttıralım, gelir dağılımını düzeltelim, iÅŸsizliÄŸi ve fakirliÄŸi ortadan kaldıralım.

Siyaset yoluyla edinilen rantları önleyelim;

Bu arada da iktidar olalım.

Bunu istemek kolay da, bunları yapmak için bir partinin disiplinli, gerçekten sosyal demokrasiye gönül vermiÅŸ, kendini bu konuda yetiÅŸtirmiÅŸ ve her türlü fedakârlığa hazır kadrolara sahip olması, tabanının da hatır-gönül kaydedilmemiÅŸ, deÄŸiÅŸimi büyük bir hasretle bekleyen bilinçli üyelerden oluÅŸturulmuÅŸ olması gerekmez mi?

Bu kadroların aynı inançlarla donanmış, birbirleriyle deÄŸil “düzenle” mücadele eden kimlikleri olması gerekmez mi?

Bu kadroların bu güne kadar hiç bir ÅŸaibeli iÅŸe bulaÅŸmamış kiÅŸilerden oluÅŸması gerekmez mi?

İçinde sol politikalardan yana olmadığı belli kimselerin olmaması gerekmez mi?

Tabii ki evet.

***

Siyasette en büyük yakınmalar yukarıda saydığımız niteliklere “hasret”ten deÄŸil midir?

Hayır, böyle bir yakınma yoktur diyorsanız buyurun; gazanız mübarek olsun.

Evet biz gerçekten de böyle kadrolara hasretiz diyorsanız, o zaman en baÅŸtaki soruyu bir kere daha sormakta yarar var:

Hemen iktidara özenmek mi?

Yoksa önce bunu saÄŸlayabilecek kadroları yetiÅŸtirmek mi?

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler felsefesine dayanan liberal düzen, aslında iktidara gelen kadroların pek de fazla bir ÅŸeyler yapmasına gerek duymaz.

Bu kadrolardan bir ÅŸeyler yapmaları deÄŸil, olsa olsa kendilerine cazip gelen bazı ÅŸeyleri yapmamaları, yapsalar da aşırıya kaçmamaları beklenir. Çünkü ülkedeki bütün düzenin temeli olan ekonomide güçlü olanın güçsüzü piyasadan silmesi, yabancı sermayenin yerli sermayeyi süpürmesi, herkesin iÅŸ bulamaması, beceremeyenin yoksul kalması, bal tutanın parmak yalaması gibi konular zaten bu dünyanın doÄŸal düzenidir.

Altta kalana ancak sadaka verilir.

O da gönülden koptuÄŸu kadar.

Bu düzende “ince siyaset” olsa olsa birileri göz göre göre kaybederken onları oyalayabilmek ve ekonomideki, sosyal hayattaki her türlü çeliÅŸkiyi gizleyebilmek için gereklidir.

Hâlbuki bu düzene karşı çıkmak, bu düzenin geniÅŸ halk kitlelerini ezen, geleceÄŸi ipotek altına alan ve bunu dışarıdan birilerinin desteÄŸiyle yapanların hesabını tersine çevirebilmek o kadar kolay bir uÄŸraÅŸ deÄŸildir.

DeÄŸildir tabii.

Bunu ancak bu yeni düzene inanmış, ne yapacağını bilen, zorluÄŸunu baÅŸtan kabul eden “sıkı” ekiplerle deneyebilirsiniz.

***

“Önce iktidar” istenmeyen ve “denenmeyecek” bir ÅŸey de deÄŸildir.

Denenebilir ama maalesef böyle bir deneme baÅŸarıya ulaÅŸamadığında, ileride daha iyi hazırlanılarak gelinse bile bir sonraki denemenin ÅŸansını çok azaltacaktır.

Tutun ki denendi ve bir biçimde kazanıldı da.

Peki bu iktidarı kazanırken kurduÄŸunuz ittifaklar, dayandığınız taban, yola çıktığınız kadro, bu deÄŸiÅŸikliÄŸe hazırlıklı ya da niyetli deÄŸilse, bazı köprüleri baÅŸtan atamamışsanız, geniÅŸ halk kitlelerinin “yeni politikalar” beklentisi boÅŸa çıkmayacak mıdır?

Böyle bir iktidar, düzen önemli deÄŸil “yeter ki biz iktidar olalım” diyenlerle ayni kulvarda yapılmış bir yarıştan ibaret kalmayacak mıdır?

Bana göre, kaybedildiÄŸi zaman bile kazandıran tutumun adı “önce parti”dir.

Çünkü parti, sadece iktidar hedefinde deÄŸil ama bununla birlikte bir ekonomik-sosyal model deÄŸiÅŸimi fikrinde de birliktir.

Siyasette bir an için iktidar olma ÅŸansı dolayısıyla bir araya gelenler, bu ÅŸans bittiÄŸi gün o ÅŸanslarını baÅŸka biçimlerde de denemeyi düÅŸünebilir ama aynı düÅŸüncede olanlar her zaman bir arada olurlar.

“Parti” de aslında her zaman ve her koÅŸulda aynı görüÅŸ ve idealde olanların birliÄŸi deÄŸil midir?

Bülent Soylan