İSTANBUL’UN FETHİNİN TARİHÇESİ

Osmanlı'nın bölgede topraklarını geniÅŸletmesi ile II. Mehmet tahta geçtiÄŸinde İstanbul'un çevresi sarılmıştı. Bizans İmparatorluÄŸu, kuÅŸatmada Haliç'e zincir gerdi ayrıca donanmasını takviye etti. Bizans'ın bir baÅŸka savunma aracı ise grejuva idi. Grejuva, suda sönmüyordu ve hem kara hem deniz savaşında etkin ÅŸekilde kullanılacaktı. KuÅŸatma esnasında sıkıntı çekilmemesi için erzak, mühimmat depoları takviye edildi; çeÅŸitli ülkelerden gelen askerlerle muhafızların sayısı arttırıldı ve ÅŸehir surları güçlendirildi. Papalık tarafından üç kadırgayla beraber 200 asker ve mühimmat gönderildi, 30 geminin ise sefer için hazırlanmakta olduÄŸu bildirildi. Ocak 1453'te iki gemiyle beraber Cenevizli komutan Giovanni Giustiniani komutasındaki 700 askerle yardıma geldi. İmparator Konstantin tarafından Guistiniani baÅŸkomutan olarak atandı. Muharebe Bizans zaferiyle sonuçlanırsa Giustiniani'ye Limni adası verilecekti.

Bizans'ın savunma planında ana unsur İstanbul surları idi. İstanbul surları sadece karadan gelebilecek taarruza karşı tasarlanmamıştı; kentin deniz kıyısı da bütünüyle surlarla çevriliydi. Günümüzde Sarayburnu olarak bilinen bölge bütünüyle denizden izole edilmiÅŸti.

İSTANBUL'U KUŞATMA HAZIRLIKLARI

KuÅŸatmada Osmanlılar tarafından kullanılmak üzere ağır toplar döküldü. Bizans zindanlarından lağımcılar tarafından kaçırılan Urban adlı bir mühendisin yaptırdığı ÅŸahi topu bunlardan biriydi, tek güllesi 550 kilogram civarındaydı ve topun uzunluÄŸu 8, çevresi de 2.5 metreydi.

İstanbul'un deniz baÄŸlantısını tümüyle kesmek, kuÅŸatma esnasında ÅŸehre herhangi bir yardımın gelmesi önlemek için II. Mehmet, Anadolu Hisarı'nın karşısına Rumeli Hisarı'nın yapımını gerekli gördü.

Osmanlı ordusunun mevcudu hakkında çeÅŸitli düÅŸünceler bulunmaktadır, Hammer'a göre 250.000, Barbaro'ya göre 160.000, Sfrantzes ve Dukas'a göre 200.000 asker idi. KuÅŸatmada denizden destek vermesi için Osmanlı Donanması da hazırlanmıştı; BaltaoÄŸlu Süleyman PaÅŸa'nın komutasına verilen filonun mevcudiyeti hakkında farklı düÅŸünceler mevcuttur; Dukas 300, Yeorgios Francis ise 160 demektedir.

KuÅŸatmadan önce kentin çevresindeki bazı kaleler ve kasabalar Karaca PaÅŸa komutasındaki 10.000 asker tarafından ele geçirildi.

İSTANBUL'UN FETHİ

6 Nisan 1453'te Osmanlı kara ordusu, Haliç'ten Marmara'ya uzanacak ÅŸekilde surların önüne mevzilendi. Osmanlı ordusu, hücumdan önce kentin etrafındaki varoÅŸları yıktı. Topların konuÅŸlanacağı yerleri seçmek için surların en zayıf kesimleri tespit edildi. Topların konuÅŸlanmasından iki gün sonra BaltaoÄŸlu Süleyman PaÅŸa komutasındaki Osmanlı Donanması Prinkipos'u (Büyükada) ve Antigoni'yi (Burgaz Adası), Tarabya'daki bir Bizans kalesini de Osmanlı ordusu ele geçirdi.

Topların da konuÅŸlanmasından sonra, II. Mehmet veziri Veli Mahmud PaÅŸa'yı İmparator Konstantin'e göndererek ÅŸehrin teslimini istedi. Konstantin, ÅŸehri korumaya yeminli olduÄŸunu ancak istenilirse vergi verebileceÄŸini söyledi. 12 Nisan 1453'te Osmanlı topçu ateÅŸi baÅŸladı. Dönemine göre kuvvetli görülen bu toplar, birçok kaynaÄŸa göre büyük gürültü çıkarmaktaydı ve ÅŸehri savunanların moralini bozmaktaydı. Osmanlı topları yaklaşık iki saatte dolduruluyordu, bundan dolayı topçu ateÅŸi sık deÄŸildi. II. Mehmet, topların daha sık ateÅŸlenmesini istedi ve sonuç olarak bir top patlayarak parçalandı, topu döken usta Urban ile çevresindekiler öldü. Topların bakımı için ordugahta bir tamirathane kurulmuÅŸ olsa da, tarihçi Hammer'a göre Urban'ın ölmesi sebebiyle parçalanan top tamir edilemedi. Osmanlı topçu ateÅŸi, 18 Nisan gününe kadar devam etti.

18 Nisan günü Osmanlı merkez ordusunun bulunduÄŸu noktada, BayrampaÅŸa Deresi taraflarında birinci ve ikinci surlarda gedik açıldı. II. Mehmet'in emriyle surların önündeki hendek taÅŸlarla, kum torbalarıyla dolduruldu. Osmanlı ordusu, gece taarruzu baÅŸlattı. Taarruzu desteklemek için II. Mehmet'in emriyle savaÅŸ kuleleri inÅŸa edilmiÅŸti. Ancak Osmanlılar gece taarruzundan bir sonuç alamadı; yürüyen kuleler grejuvayla tutuÅŸtu ve surlara çıkmayı baÅŸaran Osmanlı askerleri de inatçı bir savunmayla karşılaÅŸtı. Aynı günlerde Osmanlılar deniz taarruzu da baÅŸlatmıştı; 15 Nisan 1453 tarihinde Haliç önlerine yığılan Osmanlı donanması, Bizans ve müttefik donanmalarının savunması sebebiyle zinciri kıramayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Her iki taarruzun da baÅŸarısızlığa uÄŸraması Bizans tarafında moralleri yükseltti.

OSMANLI DENİZDE HÜSRANA UÄžRADI

20 Nisan'da kaptan Flantanellas'ın komuta ettiÄŸi bir Bizans ve üç Ceneviz kalyonundan oluÅŸan yardım filosu İstanbul'a yaklaÅŸtı. II. Mehmet, BaltaoÄŸlu Süleyman Bey'i 18 gemi ile yardım filosunun üstüne gönderdi. Rüzgarı arkasına alan yardım filosu daha hızlı ilerlemekteydi ve Osmanlı gemileri bir türlü yanaÅŸamamaktaydı. Günümüzde YeÅŸilköy adını taşıyan bölgenin açıklarında rüzgar kesilince dört kalyon hareketsiz kaldı; Osmanlı gemileri kürek çekerek kalyonlara yetiÅŸti. Çarpışmaların uzaması sebebiyle arkadan gelen Osmanlı gemileri de yetiÅŸti ve dört gemiden oluÅŸan Ceneviz-Bizans filosunun etrafını yaklaşık 150 Osmanlı gemisi sardı. Ancak kalyonların Osmanlı kadırgalarından daha yüksek olması, en öndeki Osmanlı gemilerindeki tayfaların acemiliÄŸi sebebiyle üstünlük kurulamadı. Ağır kayıp verildiÄŸini gören BaltaoÄŸlu Süleyman Bey, donanmaya geri çekilme emri verdi. Hakim bir tepeden yenilgiyi gören II. Mehmet sinirlendi ve atını denize sürerek BaltaoÄŸlu Süleyman'a emirlerini duyurmaya çalıştı. Ancak Osmanlı donanması yenilmiÅŸti, yardım filosu yoluna devam etti ve karanlık bastırınca Haliç'i kapatan zincirin gevÅŸetilmesiyle iki Venedik gemisinin eÅŸliÄŸinde limana sığınarak Konstantinopolis'e yardımını baÅŸarıyla ulaÅŸtırdı.

Ertesi gün II. Mehmet, on bin atlıyla beraber yenilginin hesabını sormak için donanma komutanlığına gitti. BaltaoÄŸlu Süleyman Bey'i idam etmek isteyen öfkeli padiÅŸah, diÄŸer devlet adamlarının yalvarması sonucu idamdan vazgeçti ancak BaltaoÄŸlu'nu topuzuyla döverek azletti; boÅŸalan kaptan-ı deryalığa ÇalıbeyoÄŸlu Hamza Bey getirildi.

GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ

Åžehre yapılan hücumların baÅŸarısızlığından sonra yardım getiren kalyonların Osmanlı donanmasını yarıp geçmesi üzerine II. Mehmet, devlet adamlarıyla ve komutanlarla toplantı yaptı. Toplantıda Avrupa devletlerinin yardıma geleceÄŸini tekrarlayan Çandarlı Halil PaÅŸa, kuÅŸatmanın kaldırılmasını ve Bizans'ın 70.000 duka altın vergiye baÄŸlanmasını önerdi. Ancak aralarında II. Mehmet'in eniÅŸtesi ZaÄŸanos PaÅŸa ile hocası Molla Gürani'nin de bulunduÄŸu diÄŸer kiÅŸiler bu öneriye itiraz etti. Buna raÄŸmen toplantıda Haliç'e nasıl girileceÄŸi konusunda kimse teklifte bulunamıyordu. Mehmet tahta geçmeden 14 yıl önce Venedikli komutan Gattamelata, Adige'den Garda Gölü'ne gemilerini karadan götürmüÅŸtü. Gemilerin karadan yürütülmesinde bu olayın örnek alındığı tahmin edilmektedir.

İlk olarak ZaÄŸanos PaÅŸa'ya Galata ile Konstantinopolis surları arasında kara baÄŸlantısı kurmak için Haliç üzerine köprü kurması emredildi. Fakat bu köprünün Haliç'teki Bizans ve müttefik gemilerine karşı savunmasız olacağı düÅŸünüldü. Bunun üzerine II. Mehmet, Diplonsion (Günümüz adı BeÅŸiktaÅŸ) önlerindeki Osmanlı donanmasının Galata surları önünden kaydıralarak Haliç'e indirilmesini emretti. Ek olarak, Haliç surlarını ve Haliç'teki donanmayı vurmak için Galata civarında hakim tepelere toplar yerleÅŸtirildi. Gemilerin geçeceÄŸi mesafe 2 ilâ 4 kilometreydi ve ormanlıktı; güzergâh üzerindeki aÄŸaçlar kesiliyor sonra da aÄŸaçlar Cenevizlilerin verdiÄŸi zeytinyağı ile kayganlaÅŸtırılarak topraÄŸa sabitleniyordu. Cenevizliler, savaÅŸ boyunca denge politikası izlemiÅŸ ve hem Bizans hem Osmanlı tarafına yardım etmiÅŸtir. Gemiler yürütülmeden önce, Galata taraflarına mevzilenen Osmanlı topçuları Haliç'teki gemileri topa tuttu. Bizanslıların fark etmemesi için gemiler 21-22 Nisan gecesi yürütüldü. Bu sırada dikkatlerini baÅŸka yöne çekecek biçimde St. Romanos Kapısı civarında büyük bir gedik açıldı. O gece ÅŸehirde bulunanlar, bu gediÄŸi kapatmakla meÅŸgul oldu. Sabah olduÄŸunda 72 Osmanlı savaÅŸ gemisi baÅŸarıyla indirilmiÅŸ ve Haliç'i kapatan zincir iÅŸlevsiz kalmıştı.

Osmanlılar, planın ikinci aÅŸaması olan ahÅŸap köprünün yapımına baÅŸladı. 24 Nisan'da Giustiniani'nin bir kadırgası gemileri yakmak üzere yaklaÅŸtıysa da Osmanlı topçuları tarafından batırıldı. Olayın ardından Bizans tarafındakiler St. Maria Kilisesi'nde toplandı ve ikinci bir saldırı yaparak gemileri yakmayı gerekli gördü. Saldırı, Venedikli kaptan Jacomo Coco'nun komutasında gece vakti yapılacaktı. Gemileri saldırıya hazırlama bahanesiyle saldırıyı bir gün erteleten Galata Cenevizlileri, kazandıkları vakitten istifade ederek planı II. Mehmet'e gizlice iletti. Planı öÄŸrenen II. Mehmet, Haliç'teki gemilerin takviye edilmesini ve kıyılara iki top daha yerleÅŸtirilmesini emretti. 28 Nisan gecesi Jacomo Coco komutasında grejuvayla yüklü iki veya üç gemi, Osmanlı gemilerine yaklaÅŸtı. Fakat saldırıdan haberdar olan Osmanlı donanması ateÅŸ açtı; Coco'nun gemisi batırıldı. Cabriel Trivixan komutasındaki diÄŸer kadırga, topların gürültüsü sebebiyle Coco'nun gemisine olanları farketmedi ve ilerlemeye devam etti. Osmanlı topçuları bu kadırgayı da vurdu; gövdesinde delik açıldı, ancak iki mürettebatın pelerinlerini deliÄŸe sıkıştırması sayesinde kadırganın su alması önlendi. Buna karşılık Osmanlıların bir gemisi yanmıştı, esir alınan denizciler ÅŸehirden görülecek biçimde öldürüldü. Misilleme olarak Bizanslılar da ellerinde bulunan 260 esiri infaz etti ve kesik baÅŸlarını surlara dikti.

HALÄ°Ç SURLARININ TOPA TUTULMASI

Osmanlı gemilerinin Haliç'teki Bizans karşı taarruzlarını savuÅŸturmasından sonra Galata'da mevzilenen topçular Haliç'teki gemilerle birlikte surları da bombalamaya baÅŸladı. Bunun üzerine Bizanslılar, Haliç surlarına asker kaydırmak zorunda kaldı. Yine de Osmanlı topçusu uzun mesafeden dolayı surları yıkamıyordu; 150 atıştan sadece 1 tanesi isabet etmiÅŸ ve bir kadın ölmüÅŸtü. Haliç surlarının hasar görmemesinden dolayı rahatlayan Bizanslılar, yoÄŸun ateÅŸ altındaki gemilerini korumak için 3 Mayıs'ta Haliç surlarına iki adet top yerleÅŸtirdi. Açılan ateÅŸ sonucunda iki Osmanlı gemisi batırıldı. Osmanlıların cevabı ise karşı kıyıya üç top getirerek bu iki topu ateÅŸ altına almak oldu, gece gündüz devam eden çatışmaya raÄŸmen iki taraf da birbirinin toplarını imha edemedi.

Haliç'te karşılıklı bombardıman devam ederken, St. Romanos civarındaki surlar da bombalanmaktaydı. Sayısı arttırılan yürüyen kuleler ÅŸehir surlarından yüksekti ve içlerine küçük toplar yerleÅŸtirilmiÅŸti, bu kuleler vasıtasıyla Osmanlı askerleri açılan gediklerin kapatılmasına mani oluyordu. Surlardan düÅŸen parçalarla dolan hendekler, Osmanlı ordusuna taarruz yapma fırsatı veriyordu. Bizans savunması Osmanlılara kayıp verdirmeye devam ediyordu; dört yürüyen kule yakılmıştı. Surların yeterince yıprandığını düÅŸünen II. Mehmet, 6 Mayıs akÅŸamı taarruz baÅŸlattı. Fakat sonuç alınamadı ve ağır kayıp veren ordu geri çekildi. Bu taarruzun ardından surların en yıpranmış bölgesi olan St. Romanos, 400 kadar Venedikli denizciyle takviye edildi. Bundan sonra topçu ateÅŸi Kaligaria Kapısı (EÄŸri Kapı) ile Blakernai Sarayı arasındaki surlara yoÄŸunlaÅŸtı. 12 Mayıs günü açılan gediklere giren Osmanlı ordusu, baÅŸlarda üstün geldiyse de Bizans ihtiyat güçlerinin yetiÅŸmesi sonucu püskürtüldü. Ardından tekrar taarruz yapıldı; bunda da Kaligaria'dan yardıma gelen bin kiÅŸilik Bizans kuvveti sebebiyle Osmanlılar sonuç alamadan geri çekildi.

19 Mayıs sabahı Osmanlı ordusu, surlardan yüksek bir yürüyen kuleyi Adrianapolis Kapısı yakınlarına getirdi. Kat kat öküz/deve derisiyle kaplanmış ahÅŸap bir iskeletten oluÅŸuyordu ve iskeletin boÅŸlukları toprakla doldurulmuÅŸtu, ok taÅŸ ve ufak güllelerin zarar veremediÄŸi bu kule sayesinde surdaki askerlere ok atılırken hendekler de toprakla dolduruldu. Aynı gün Osmanlı ordusu Haliç'in daraldığı yerde birbirine baÄŸlanmış fıçılardan oluÅŸan bir köprü inÅŸa etti; Bizanslıların açabileceÄŸi bir ateÅŸle yok edilmemesi için Haliç surlarındaki Kynegos Kapısı'na uzatılmadı. Bizans tarafı, yarım kalmış bu köprünün Kynegos Kapısı'na uzatılması ihtimaline karşın Haliç surlarına asker konuÅŸlandırmak zorunda kaldı. 21 Mayıs'ta bütün Osmanlı donanması Haliç önlerine geldi, genel taarruzun baÅŸlayacağını zanneden ÅŸehir halkı paniÄŸe kapıldı ve kiliselerde çanlar çalındı; fakat herhangi bir kara taarruzu olmadığı gibi Osmanlı donanması da birkaç saat sonra geri döndü. KuÅŸatma esnasında ÅŸehirde bulunan Venedikli doktor Barbaro'ya göre surlar aralıksız her gün bombalanmaktaydı; tarif ettiÄŸi bir top 544 kiloluk gülle atıyordu ve her atışı ÅŸehir içerisinde paniÄŸe yol açıyordu.

LAÄžIMCILARIN SAVAÅžI

16 Mayıs sabahı Kaligaria Kapısı civarında yeraltından sesler iÅŸiten muhafızlar, Osmanlı lağımcılarının tünel kazdığını farketti ve bunu durdurmak üzere kendileri de bir tünel kazmaya baÅŸladı. Kısa süre içerisinde iki tünel buluÅŸunca yeraltı savaşı baÅŸladı; Osmanlıların tünelini her ne pahasına olursa olsun yok etmekle görevli Bizans lağımcılarının kasten çıkarttığı yangın kendileriyle beraber Osmanlı lağımcılarının da ölümüne, her iki tünelin de çökmesine sebep oldu.

21 Mayıs günü Osmanlı lağımcıları, gözetleme kulelerinden yoksun Kaligaria Kapısı civarında ikinci bir tünel daha açtı ve o da ÅŸehirdekiler tarafından farkedildi; önceki tünelde olduÄŸu gibi Bizans lağımcılarının yine yangın çıkartacağını tahmin eden Osmanlı lağımcıları fırsat vermeden kendi tünellerini ateÅŸe vererek kendileriyle beraber Bizans lağımcılarının da ölümüne yol açtı.

Ertesi gün aynı yerde bir tünel daha keÅŸfedildi; muhafızların döktüÄŸü kızgın yaÄŸlar ile içerisindeki lağımcılar öldürüldü ve tünel ateÅŸe verildi, aynı gün yakınlardaki henüz keÅŸfedilmemiÅŸ bir Osmanlı tüneli çöktü. Åžehri savunanlar arasında bulunan mühendis Jean Grant, baÅŸka tünellerin olup olmadığını öÄŸrenmek için çalışmaya baÅŸladı ve kuÅŸatmanın son haftasına girilirken her gün birkaç Osmanlı tüneli daha keÅŸfedilir oldu; 23-24-25 Mayıs günleri yine aynı yerde baÅŸka tüneller bulundu. 25 Mayıs'ta farkedilen tünel surların altına ulaÅŸmıştı; imha edilmesi halinde surların çökmesi mümkündü; Bizans lağımcıları tüneli duvarla kapatmakla yetindi.

VE SON HÜCUM

Haliç'e indirilen donanma, ÅŸehirde baÅŸlayan kıtlık, yeraltındaki savaÅŸlar ve surlardan yüksek yürüyen kuleden sonra Osmanlı ordusunun son hücum için hazırlıkları baÅŸlamıştı. 23 veya 24 Mayıs günü II. Mehmet, eniÅŸtesi İsfendiyaroÄŸlu Kasım Bey'i İmparator Konstantin'e elçi olarak gönderdi. Teslim olmaları halinde Konstantin ve ailesinin arzu ettikleri yere güvenle gidebileceÄŸi, halkın canına ve malına dokunulmayacağı, son olarak Paleologos Hanedanı'yla dostane iliÅŸkilerin kurulacağı ancak teslim olmazlarsa imparator ve diÄŸer asillerin öldürüleceÄŸi, ÅŸehir halkının esir edileceÄŸi, orduya yaÄŸma için müsaade verileceÄŸi belirtiliyordu.

İmparator ÅŸehri teslim etmeyi reddetti fakat vergi vermeye hazır olduÄŸunu belirtti.Sadrazam Çandarlı Halil PaÅŸa'nın endiÅŸelerine raÄŸmen kuÅŸatmanın sürdürülmesine ve 29 Mayıs'ta son hücumun yapılmasına karar verildi. Hücum kararı ve günü Osmanlı ordusuna duyuruldu; ÅŸehrin fethedilmesi halinde bütün askerlerin üç gün boyunca ÅŸehri yaÄŸmalama hakkına sahip olduÄŸu padiÅŸah tarafından ilan edildi. Ayrıca padiÅŸah, surların üzerine çıkacak ilk askere ödül vereceÄŸini fakat savaÅŸtan kaçanları da idam ettireceÄŸini ilan etmiÅŸti; yaÄŸma izninin çıkmasından sonra Osmanlı ordusunda ÅŸenlikler baÅŸladı ve çadırlar, gemiler ışıklandırıldı; ÅŸehirdekiler duyacak biçimde tekbir sesleri yükselmekteydi.

Sultan Mehmet ordusunu üç gruba ayırmıştı; ilk grup yaÅŸlılardan ve Hristiyanlardan, ikinci grup orduya katılmış Müslüman köylülerden ve azablardan, üçüncü grup ise yeniçerilerden oluÅŸmaktaydı. Her grubun yaklaşık 50 bin askerden oluÅŸtuÄŸu kaydedilmiÅŸtir. Ordunun büyük kısmı ağır hasarlı St. Romanos Kapısı önlerindeydi. İmparator Konstantin ve Giustiniani de bu hattı savunmak üzere birlikleriyle beklemekteydi. 29 Mayıs Salı günü güneÅŸ doÄŸmadan Osmanlı ordusu namaz kıldı ve mehter takımı hücum marşı çalmaya baÅŸladı. YaÅŸlılardan ve Hristiyanlardan oluÅŸan ilk grubun öncelikli görevi merdivenleri surlara taşımak idi. GüneÅŸ doÄŸmadan muharebe baÅŸlamıştı fakat surlara dikilen merdivenler derhal Bizans askerleri tarafından devriliyor, surlara yaklaÅŸan askerler de fırlatılan taÅŸlarla oklarla öldürülüyordu. Bu grubun taarruzu iki saat sürdü. ÇoÄŸunluÄŸu imha edilen bu grup, ordugâha doÄŸru kaçmaya baÅŸladı. Fakat bir gün önce II. Mehmet'in verdiÄŸi emir uygulandı; kaçmakta olan askerler kılıçtan geçirildi ve surlara geri dönmeleri için zorlandı.

Sıra ana muharip askerlerden oluÅŸan ikinci gruptaydı, bu grubun da hücumu baÅŸladı. Saldırı giderek St. Romanos civarında yoÄŸunlaşıyordu fakat ikinci grubun askerleri bir türlü surlara çıkamıyor, merdivenleri dikemiyordu. Bizans askerleri kızgın yaÄŸ, grejuva, ok ve taÅŸ kullanarak bütün saldırıları püskürtüyordu. İkinci grup da bitkin düÅŸmekteydi ve bu durum Bizans kuvvetlerinin morali üzerinde olumlu etki yaratıyordu; bir buçuk saatlik savaşın ardından ikinci gruptan da bazı askerler geri kaçmaya baÅŸladı. SavaÅŸtan kaçanlar da yine komutanlarının infazlarıyla karşılaÅŸtı ve Sultan II. Mehmet, birkaç kaçak askeri topuzuyla cezalandırdı.

II. Mehmet elinde kalan son grup olan yeniçerileriyle birlikte surlara yaklaÅŸtı. Bizans birlikleri artık yorgun düÅŸmüÅŸtü, dinç ve tecrübeli yeniçeriler saflarını bozmaksızın surlara ulaÅŸtı; bir gece önce karşı taarruz için Konstantin'in emriyle açılan Kerkoporta Kapısı, elli kadar Osmanlı askerinin içeri girmesine olanak saÄŸlayınca Bizans askerlerinin morali bozuldu. O esnada büyük Osmanlı topu ateÅŸlendi ve yeniçerilere bir geçit açıldı, toz bulutunun içerisinde yeniçerilerle Bizans askerlerinin çarpışması baÅŸladı. Gözetleme kulesine girmeyi baÅŸaran Osmanlı askerleri imha edildi ve yeniçerileri de püskürttüÄŸünü gören Bizans askerleri zafer sevinci yaÅŸamaya baÅŸladı ancak Osmanlı topu tekrar ateÅŸlendi; geride kalan Osmanlı birliklerinin taarruzu baÅŸlamıştı. Direnci kalmayan ilk sur Osmanlıların eline geçti, azabların da desteÄŸiyle burayı saÄŸlama alan yeniçeriler var güçleriyle ikinci sura yönelik saldırıyı baÅŸlatmıştı.

Her iki sur da harap haldeydi ve çarpışmalar sürüyordu. Bozgunun etkisiyle güneydeki Piyi Kapısı da düÅŸtü, Osmanlı askerlerinin yaÄŸması baÅŸlamıştı. Ordunun ağırlığı ÅŸehrin merkezine doÄŸru ilerlemekteydi, oradaki zenginlikler daha fazlaydı ve sancaktarlar bir an önce Osmanlı bayraklarını dikmek istiyordu. ÖÄŸle olduÄŸunda ÅŸehir düÅŸmüÅŸ ve yaÄŸma baÅŸlamıştı ancak Haliç surlarında, Vasileos, Leon, Alexius burçlarında direniÅŸ devam ediyordu; daha sonra Haliç surları düÅŸürüldüyse de üç burç direnmeye devam etti, Giritli denizciler tarafından savunulan bu üç burç vire ile teslim oldu ve denizcilere evlerine dönmeleri için II. Mehmet tarafından izin verildi.

II. Mehmet, vezirleri ve komutanlarıyla birlikte St. Romanos Kapısı'ndan (Topkapı) ÅŸehre girdi. Ayasofya'nın önüne gelen II. Mehmet, secdeye kapanarak toprağı öptü ve kiliseye sığınan kalabalığın köle yapılmakla yetinileceÄŸini söyleyerek dışarı çıkmalarını istedi; canlarına dokunulmadı. Ayasofya'daki mozaikleri ve deÄŸerli mermerleri incelediÄŸi tarihî kaynaklarda geçmektedir. Bu sırada mermerleri sökmeye çalışan bir askeri görünce tepki gösterdi ve ÅŸehirdeki binaların kendi mülkü olduÄŸunu söyledi. Hücumdan önce askerlere verdiÄŸi üç günlük yaÄŸma iznine raÄŸmen yaÄŸma ve talanın derhal bitirilmesini, itaat etmeyenlerin idam edilmesini emretti.