KURLARI BİR DE TERSİNDEN OKUMAYI DENEDİNİZ Mİ HİÇ?
BÜLENT SOYLAN
Bir cismin ne olup ne olmadığını söylemek için elbette öncelikle onu “görmek” gerekiyor.
Karanlıkta hiçbir ÅŸeyi göremeyiz mesela.
Aynen çocukluÄŸumuzda oynadığımız “körebe” oyununda olduÄŸu gibi.
Karanlıkta ancak el yordamıyla onu bunu yoklar ve yalnızca elinizle dokunduğunuz ya da elinize tutuşturulan şeyin ne olduğunu anlayabilirsiniz.
O da daha önceden bildiÄŸiniz, tanıdığınız bir ÅŸeyse.
Peki ya gözleriniz açıkken ne kadardır görebildikleriniz?
O da bakış açınıza baÄŸlıdır.
Åžüphesiz herkes bunu bilir ama bu olayı biraz daha iyi hissedebilmek için haydi ÅŸimdi kapatın bir gözünüzü ve açık kalan tek gözünüzle görmeye çalışın etrafı.
Bir ÅŸeyi daha iyi görmede o ikinci bakış açısı ne kadar da yararlı oluyor deÄŸil mi?
DüÅŸünelim bakalım:
İnsanın her iki gözünün yapısı da aynı yapıda ve aynı yetenekteyse birinin gördüÄŸünü bir de ikincisinin görmesindeki yarar ne olabilir dersiniz?
DüÅŸünelim tabii ama sonuç belli: Fark eden sadece, o iki gözün arasındaki en fazla iki-üç santimlik aradan kaynaklanan “bakış açısı”dır.
Ne enteresan, demek ki doÄŸa gözleri insan kafasına yerleÅŸtirirken bu ince ayrıntıyı boÅŸuna düzenlememiÅŸ. İki ayrı açıdan görsün, sonra bu ikisini beyninde birleÅŸtirsin demiÅŸ.
İş böyle olunca insan aklına neler gelmiyor ki…
Nasıl olabilirdi bilemiyorum ama bir düÅŸünsenize, insan gözünün öyle bu iki göz arasındaki birkaç santimlik mesafeyle saÄŸlanan birkaç derecelik açısı yerine hani ÅŸöyle 180 derece falan gibi bir farkla yani ters tarafından, arkasından da görebilseydik her ÅŸeyi.
ÖrneÄŸin aya baktığımızda ayın o arka yüzünü,
Cephesi güzel boyanmış binaların arka cephesindeki çöplüÄŸü,
Dolapların arkasına saklananları falan…
Kim bilir o zaman birilerinden bir ÅŸeyleri gizlemek, önünü gösterip arkasını saklamak ne kadar zorlaşırdı.
Bu bakış açısından yola çıkılınca ekonomide de çok ÅŸey farklı görülebiliyor ÅŸüphesiz.
ÖrneÄŸin günün her saatinde ilgi ve merakla izlediÄŸimiz “kur” meselesi.
Farkında mısınız, sanırım aslında “hepimiz” de diyebileceÄŸimiz bir çoÄŸunlukla halkımız, an be an, kiÅŸisel ilgisine baÄŸlı olarak “dolar kaça çıktı” “Euro” kaç oldu der durur ve o hep alışageldiÄŸimiz tek taraflı bakış açımızla “Bak dolar 14 lira oldu”, “15 oldu”, “20’yi bulur kısa zamanda” gibi de söyleÅŸiriz.
Niye hep o dolar, o Euro yükselir?
Niye bizler hep bulunduÄŸumuz yerden o “yükselene” bakarken kendi durumumuzu göz ardı ederiz? Niye bütün dünya karşısında kendimizin nasıl göründüÄŸüne bakmayız?
Åžöyle bir gidip sorsak bu paraların sahiplerine “Yahu bu sizin paralar neden olduÄŸu yerde duramıyor da bizi bu kadar sıkıntıya sokuyor?” diye.
Ne derler acaba?
Ya da bu söylediÄŸimizi duyunca ne kadar garipserler sorduÄŸumuz soruyu?
*
Bu yazının yazıldığı anda da dolar kuru yine yerinde durmamış, 15.95 düzeyine çıkmıştı(!)
Ah bu doların çıkışları ah!
Biz olduÄŸumuz yerde durup dururken(!) onda niye bu çıkışlar?
Åžimdi bu tek taraflı bakışa ikinci bir bakış açısı eklendiÄŸinde o tablo daha baÅŸka bir görüntüyle çıkıyor ortaya.
Artık bir espri haline geldi ya “benim dolarla ne iÅŸim olur” söylemi.
Åžimdi buna bir an için ben de katılıyorum: “Öyle ya, sen kendi paran düÅŸerken ne iÅŸin var elin dolarının ne kadar yükseldiÄŸini görmeye çalışmakta?”
Bak, bu olaya “Åžu Amerikalının doları nereye gidiyor?” demektense, kendi iÅŸimize bakıp “Bu TL nereye gidiyor?” demek daha doÄŸru, daha kendi iÅŸimiz olan bir konu deÄŸil mi?
Mesela siz ÅŸimdi “Ne oluyor ÅŸu Rusya’nın parasına” diye düÅŸünecek olsanız, doların Rusya’da ne kadar pahalılandığına mı bakmalısınız yoksa Ruble’nin dünya paraları karşısında ne kadar deÄŸer kaybettiÄŸine mi?
İşte bizim iÅŸimiz dolarla deÄŸil, TL ile olunca, ya da bizim liramıza dünyadan bakınca ÅŸu andaki durum: “1 TL=0,062” Yani bir liramız 0,062 dolar.
Ve bunu dolarla anlatma yerine onun yüzde biri olan sent (Cent) ile ifade etmek daha doÄŸru olacağına göre liramızın deÄŸeri ÅŸu anda sadece 6,2 sent demek daha gerçekçi, daha da kendi iÅŸimize uygun olmaz mı?
Ah TL ah…
Biz elin parası indi çıktı diye bu iÅŸlere “alıştırılmış” ve böyle bir açı ile bakarken meÄŸerse bin tane söylemden birinde bile ÅŸu kendi paramıza dünyanın gördüÄŸü gözle bakmamışız.
Bizim 1 lira da bu arada örneÄŸin 2021 başında 13,47 sent, 2022 başında 7,6 sent iken, günün ÅŸu saatinde 6,2 sente düÅŸmüÅŸ.
Ne dersiniz?
doların ÅŸu kadardan ÅŸu kadara yükseliÅŸine mi yansak doÄŸru olur, yoksa bizim TL’nin artık “dolarla ölçülür olmaktan da aÅŸağıya düÅŸüp” “Sent”lerle tanımlanır olmasına ve ÅŸu Amerikalıların en küçük para birimi olan 1 sente adım adım yaklaÅŸmasına mı?
Gerçi ÅŸu anda bizim liranın karşılığı 6,2 sent, yine de o tek sentten deÄŸerli ama ne diyelim; “Allah nazardan saklasın”.
Ve yüzde yüzü aÅŸtığı anlaşılan enflasyonumuzla hala yükselttiÄŸimiz(!) ÅŸu hain dolar yarın biraz daha yükselir, biraz daha ÅŸahlanırsa, bizim liramız o dolar karşısında belki de artık yeni nesillerin “var mıydı bizim böyle bir para birimi Amerika’da?” diyeceÄŸi “sent altı” bir birimle söylenir hale gelmesin?
Åžimdi bu geliÅŸme karşısında bizim “iÅŸimiz” doların yükselmesi mi yoksa liranın giderek küçülmesi mi?
Acaba bu tabloya neresinden bakarsak kendi ekonomik gidiÅŸatımızı, geleceÄŸimizi daha iyi görebilir kendi iÅŸimize daha doÄŸru bakarız?