Yönetimin bu riski almak zorunda hissettiÄŸi anlaşılmaktadır. Bu tutumunun ardında, hem kendi beka sorununu, hem de temsil ettiÄŸi sınıfın, sermaye gruplarının ekonomik ve siyasal çıkarlarını; toplumun büyük bölümünün çıkarlarının ve bekasının önüne koyma anlayışı ve çabası yattığı çok açık. Bedelini, bugün hâlâ farkında olmayan halk yığınları ödedikten sonra…
17 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Projeye Dayalı Menkul Kıymetler TebliÄŸi“ ile, öncesine göre çok daha geniÅŸ kapsamlı “yeni bir menkul kıymetlendirmeye” izin ve düzenleme yapıldı. BaÅŸka bir ifadeyle, yeni ve kapsamlı bir “menkul kıymetlendirme atağı” söz konusu olmaktadır.
BilindiÄŸi gibi ülke merkezi yönetimi, baÅŸta Kamu Özel İşbirliÄŸi (KÖİ) projeleri olmak üzere, özel sektörün yurt dışından kullandığı çok büyük boyutlardaki kredilerdeki geri ödeme konusunda yaÅŸanan sorunlar ve bu projelerin devlet bütçesine getirmekte olduÄŸu yeni yükler nedeniyle sıkıntılar yaÅŸamaktadır. Bu nedenle de daha önce, KÖİ projeleri üstlenicilerinin önünü açmak amacıyla denediÄŸi, ancak sonuç alamadığı bazı finansal operasyonlara tekrar baÅŸvurduÄŸu anlaşılmaktadır.
Anılan TebliÄŸ “kolaylaÅŸtırmasıyla” amaçlananın izinden gidildiÄŸinde, yapılacak yeni uygulamaların hayata geçirilmesiyle, kamu iÅŸlerine bulaÅŸmış “özel sektörün zararını topluma ödetme etiksizliÄŸinin” yanında, yeni bir “finansal kriz bombasının fitilini ateÅŸleme” olasılığının yüksekliÄŸi nedeniyle bu haftaki yazımızı “menkul kıymetleÅŸtirme” konusuna ayırdık.
KISACA “MENKUL KIYMETLEÅžTİRME”
“Menkul kıymetleÅŸtirme” veya İngilizce karşılığı ile “securitization”, likit olmayan aktiflerin ihraç edilebilecek ve sermaye piyasalarında alım satımı yapılabilecek menkul kıymete dönüÅŸtürülmesidir. Menkul kıymetleÅŸtirme kavramı yapısal olarak, önce birçok sayıdaki tüketici kredileri veya çeÅŸitli kaynaklardan meydana gelen alacakların bir araya getirilerek bir havuz oluÅŸturması ve bu havuzdaki alacakların menkul kıymete dönüÅŸtürülerek yatırımcılara satılmaktadır. Bu kapsamdaki aktifler arasında ikametgâh amaçlı ipotekli krediler, otomobil kredileri, kredi kartı alacakları ve kira sözleÅŸmeleri yer almaktadır.
Son zamanlarda finansal sektörde, yeni bir finansman tekniÄŸi olarak kullanılan bu yöntem; kurumların gelecekteki nakit akımlarını bugüne taşıması (kaynak olanağı), bilanço yapısını daha likit hâle getirmesi yönlerinden önemli bir araç niteliÄŸindedir. OluÅŸturulan bu menkul kıymetler de “varlığa dayalı menkul kıymet” (VDMK) olarak tanımlanmaktadır.
İhraç edilen bu menkul kıymetlerin geliri, varlıkların sahibi olan finansal kuruluÅŸa ya da fona ait olurken, havuzdaki varlıkların geliri ise, anılan menkul kıymet yatırımcılarına ait olmaktadır. Bunun anlamı da, havuzdaki varlıkların deÄŸerine göre çıkartılan “türev menkuller”, havuzun deÄŸeri arttıkça daha yüksek, düÅŸtükçe daha düÅŸük gelir saÄŸlıyor olmasıdır.
BU YOLDA 17 TEMMUZ ÖNCESİ DENENENLER
Ülkeyi son 20 yıldır yöneten merkezi yönetimin daha önce de, kamu projelerinin sermaye piyasası yoluyla finansmanı için benzer giriÅŸimler olmuÅŸtu. Fakat o dönemde, hem “piyasanın çok sığ” olması, hem de kamu projelerinin yeterince ÅŸeffaf olmamasının yanında aleyhteki çevre raporları gibi engeller yüzünden, ihraç edilmiÅŸ olan menkul kıymetlerin yabancı fonlara satışı yeterince saÄŸlanamamıştı.
2017 Mayıs’ında dönemin BaÅŸbakan Yardımcısı N. Canikli ticari bankalara, verdikleri krediler üzerinden, sınırsız bir biçimde menkul kıymetlendirme yapma olanağı verileceÄŸini açıklamıştı. Bu baÄŸlamda Türkiye Varlık Fonu’nun aracı olarak kullanılacağının belirtildiÄŸi 2017 yılındaki bu düzenlemeyle, ticari bankaların piyasalara, ÅŸirketlere, ÅŸahıslara verdikleri iÅŸletme, yatırım, ihtiyaç ya da uzun vadeli konut kredileri de dâhil olmak üzere tüm kredilerine dayanarak kıymetli kâğıtlar çıkartabilmeleri, bunları satabilmeleri, nakde çevirebilmeleri, tahsil edemeyecekleri alacaklarını dahi hızlıca tahsil edebilmeleri, bu satışlar üzerinden de ayrıca hem kendilerine, hem de finans sektöründeki diÄŸer aracı kurumlara ek bir imkân kazandırabilmeleri hedeflenmiÅŸti. Söz konusu giriÅŸim aynı zamanda, o dönemde sistemik bir bankacılık krizinin olmasını önlemeye dönük de bir çabaydı.[2]
17 TEMMUZ DÜZENLEMESİ
17 Temmuz’da yapılan son düzenleme ise aslında, VDMK gibi menkul deÄŸerlerle artık yönetilmesi çok zor olduÄŸu anlaşılan KÖİ projeleri kapsamında, yabancı kredilerle yapılmakta olan alt yapı projelerinin finansmanına bir uyarlamadır.
*Tebliğin İlgili Maddeleri
Söz konusu TebliÄŸ aslında, menkul kıymet ihraç edebilecek fonların kurulmasını düzenleyen bir tebliÄŸdir. Åžöyle ki “bu fonların kurucularının kendilerine izin ya da yetki belgesi verilen herkes ya da kurumlar” olabileceÄŸi tebliÄŸin 7/1(a) bendinde belirtilmektedir.
Madde 4/8’de ise: “ Projeye dayalı menkul kıymet itfa edilinceye kadar, proje finansman fonu portföyünde yer alan varlık ve haklar, proje finansman fonunun kurucusunun ve kaynak kuruluÅŸun yönetiminin veya denetiminin kamu kurumlarına devredilmesi hâlinde dahi, teminat amacı dışında, tasarruf edilemez, rehnedilemez, teminat gösterilemez, kamu alacaklarının tahsili amacı da dâhil olmak üzere haczedilemez, iflas masasına dâhil edilemez, ayrıca bunlar hakkında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilemez“
denilerek, bu fonların “özel korumalı fonlar” olduÄŸu vurgulanmaktadır.
Madde 14’te fon portföyüne dâhil edilecek olan varlıklar ÅŸu ÅŸekilde sıralanmaktadır:
“a) Proje finansmanına yönelik kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacaklar,
1. b) Proje finansmanına konu olan projenin gelirleri ve diğer hakları,
2. c) Fon portföyünde yer alan varlıklardan elde edilen nakdin deÄŸerlendirilmesi amacına yönelik olarak yapılan vadeli mevduat, katılma hesabı, ters repo iÅŸlemleri, para piyasası fonu katılma payları, bankaların kaynak kuruluÅŸ olduÄŸu kira sertifikaları, kısa vadeli borçlanma araçları fonu katılma payları, devlet iç borçlanma senetleri, Hazine ve Maliye Bakanlığının kaynak kuruluÅŸ olduÄŸu kira sertifikaları, İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Åž. para piyasası ve diÄŸer yurtiçi organize para piyasası iÅŸlemleri ile katılım bankalarının muadil ürünleri veya Kurulca uygun görülecek diÄŸer varlıklar,
ç) Türev araçlardan kaynaklanan haklar ve yükümlülükler,
Bu madde “menkul kıymetlendirme havuzunun son derece geniÅŸ” tutulacağını göstermektedir. BaÅŸka bir anlatımla, akla gelen her türlü varlık “menkul kıymetlendirmede” kullanılabilecek. Bu durum büyük sermaye gruplarının finansman temini açısından ne kadar büyük bir olanak ise de, ÅŸiÅŸirilecek finansal balonun da o denli büyük, bu baÄŸlamda da finansal kriz riskinin o denli yüksek olduÄŸunun bir göstergesi olarak deÄŸerlendirilebilir.
*Yatırım tutarının yüzde 80’i kadar menkul kıymet ihraç etme imkânı
Madde 6/6’da ise “menkul kıymet ihraç tavanının proje maliyetinin yüzde 75’ini, kredilerin anapara ve tahakkuk etmiÅŸ faiz tutarı toplamını aÅŸamaz“ denilirken, Madde 6/7’de KÖİ projeleri için bu tavanın yüzde 80’e kadar yükseltilebileceÄŸi ayrıcalığı getirilmektedir.
Konuyu biraz daha anlamlı hale getirmek için mevcut verilere baktığımızda, ÅŸimdiye kadar yürütülmekte olan toplam 253 KÖİ projesi vardır (bunların yüzde 38’i enerji projeleridir). Toplam projelerin sözleÅŸme deÄŸeri yaklaşık 160 milyar Amerikan Doları ($), yatırım deÄŸeri ise yaklaşık 81 milyar $’dır (proje deÄŸerleri açısından en pahalı projeler yüzde 46’lık pay ile havaalanları, yatırım tutarı açısından ise yüzde 31 ile karayolları projeleri almaktadır).
Yukardaki veriler ışığında, anılan TebliÄŸe göre kurulacak olan fon ya da fonların (yatırım deÄŸeri baÄŸlamında) 65 milyar $’a yakın bir menkul kıymetlendirme yapabilmesi mümkün görünüyor. TCMB verilerine göre, Mayıs 2021 sonu itibarıyla, özel sektörün yurt dışından saÄŸladığı uzun vadeli toplam kredi borcunun 166 milyar $ olduÄŸu dikkate alındığında, menkul kıymetlendirilebilecek kaynakların ne denli büyük olabileceÄŸi ortaya çıkmaktadır.
*2022 yılı sonuna kadar alınacak izinler için ücret ödenmemesi
TebliÄŸ’in 29 ncu maddesinde, projeye dayalı menkul kıymetin ihraç deÄŸerinin “vadesi 364 güne kadar olanlar için on binde beÅŸ, vadesi 364 günden daha uzun olanlar için binde bir” olduÄŸu belirtilmektedir. Ancak Geçici madde 1’de ise: “31.12.2022 tarihine kadar yapılacak ihraçlarda 29 uncu maddenin birinci fıkrasında yer alan oranlar ‘binde sıfır’ olarak uygulanır” denilerek, menkul kıymet ihracının SPK tarafından ücretsiz yapılacağı belirtilmektedir.
DÜZENLEMENİN AMACI
Amaç çok net ve açıktır: Hedef borç krizini ötelemek ve erken bir seçimde iktidarda kalmayı sürdürmektir. Ana hedefin açılımına baktığımızda, büyük ölçekte döviz kredisi borcu ve riski olan sermaye gruplarının böyle bir menkul kıymetlendirmeden beklentisinin, KÖİ projeleri baÅŸta olmak üzere “dövizli kredilerin geri ödenmesinde yaÅŸamakta oldukları sorunları ötelemek”, bu arada ortaya çıkacak “zararı toplumsallaÅŸtırmak” olduÄŸu tahmin edilebilir.
Merkezi yönetimin ise, bu ve benzeri plân ya da programları; kriz içindeki ekonomide, sanal da olsa, bir canlanma yaratmak, ekonomik büyümeyi sürdürmek ve böylece olası bir erken seçimde iktidarını sürdürmek için hayata geçirmek istediÄŸi açıktır.
BilindiÄŸi gibi ekonomi politikalarına yön verenlerin hareket edebilecekleri baÅŸlıca iki alan bulunmaktadır. Bunlar, kamu maliyesi ve finansal alan. İlki ile ilgili olarak “bütçe açığı” ve “kamu borç stoku” hala diÄŸer ülkelerle kıyaslandığında düÅŸük düzeylerde seyrediyor. Bir sınıfsal-siyasal tercih olarak halka dönük desteklerde oldukça cimri davranabilen merkezi yönetimin, sermaye destekleri söz konusu olduÄŸunda son derece cömert olabildiÄŸini Covid-19 destekleri sırasında birlikte izledik. Bu baÄŸlamda, sermaye kesiminden alınan vergiler affediliyor, erteleniyor, indiriliyor, Varlık Afları ile servetlerin aklanması sürmektedir.
SONUÇ YERİNE
TebliÄŸ ile açılan yol ve kolaylıklarla kurulacak olan fonlar, oluÅŸturulan varlık havuzundan piyasaya (iç ve dış) menkul kıymet ihraç edeceklerdir. Böylece baÅŸta, KÖİ projelerinde kullanılan onlarca milyar $’lık riskli kredinin neden olabileceÄŸi zarar olmak üzere, yıllardır ötelenen “zarar toplumsallaÅŸtırılacaktır”. Bu arada bu iÅŸlemlere aracılık eden finansal kuruluÅŸlar (sigorta ÅŸirketleri, finansal aracılar gibi) bundan nemalanacaklar. Bu süreçte, kuÅŸkusuz, gerçek deÄŸerlerinin birkaç katı oranında, sahici olmayan (sanal), kurgusal bir deÄŸere sahip menkul kıymetlerden oluÅŸan” finansal balon ÅŸiÅŸirilecek” ve bir gün bu “balon patlayacak” gibi durmaktadır. Kısacası: “yerli ve milli bir finansal kriz riski”.
Ancak bu yerli ve milli finansal riski dünyanın 2008’de deneyimlediÄŸi ve hâlâ bunun yarattığı enkazın tam olarak temizlenemediÄŸi bilinmektedir.
Fakat Türkiye merkezi yönetimi son 20 yılda hem siyasette, hem de ekonomide öyle bir noktaya geldi ki, burada kendini bu riski almak zorunda hissettiÄŸi anlaşılmaktadır. Bu tutumunun ardında, hem kendi beka sorununu, hem de temsil ettiÄŸi sınıfın, sermaye gruplarının ekonomik ve siyasal çıkarlarını; toplumun büyük bölümünün çıkarlarının ve bekasının önüne koyma anlayışı ve çabası yattığı çok açık. Bedelini, bugün hâlâ farkında olmayan halk yığınları ödedikten sonra…
15 AÄŸustos 2021