Bilinen Türk tarihi dört bin yıllıktır. Osmanlı Devleti, Türk tarihinin zirve noktasıdır. XVII.yy.a kadar da dünyanın en büyük gücü olan muazzam ve muhteÅŸem bir devlettir.
Böyle bir devlet sevilmez mi? Tabiî ki sevilir.
Osmanlının temel dayanağı bilimdi.
İlk medreseyi Orhan Bey, İznik'te kurmuştur.
Fatih, Fetihten sonra ilk iÅŸ olarak medrese kurmuÅŸtur.
Medreselerde, dinî ve müspet ilimlerle beraber Felsefe ve Mantık da okutuluyordu. Medreseler özerk kuruluÅŸlardı. Devlet müfredata karışmaz, yalnızca nizam-i âlemi bozacak davranışlara da izin vermezdi.
Keza, Osmanlı Devleti, teokratik esaslarla birlikte, hukuki esaslara dayanan kanunlarla yönetilmiÅŸtir.
Osmanlı Devleti, ,din ve fikir hürriyetine saygılı olmuÅŸ, sömürgeci ve asimilasyoncu bir politika izlememiÅŸtir.
Dönemine göre Osmanlı yönetimi en âdil bir yönetimdi.
Bu muhteÅŸem devlet neden dağılıp parçalandı ve yıkıldı?
1400 lü yıllarda top mermisi ile dönemin güçlü kalelerinin kapılarını zorlayan Osmanlı, 1600’lü yıllara gelindiÄŸinde, Hızır peygamberin saÄŸ olup olmadığını tartışıyordu.
Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü;
Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı.
-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediÄŸi tartışılıyordu.
Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini;
Newton, yerçekimi yasasını buldu.
-1700’lü yıllarda Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceÄŸi tartışılıyordu.
Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı.
Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı.
- 1700’lü yıllarda Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediÄŸi tartışılıyordu.
Avrupa’da J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı;
Montgolfier kardeÅŸler ilk uçan balon yolculuÄŸunu gerçekleÅŸtirdiler.
-Osmanlı bu yüzyıllarda Muhyiddin Arabî’nin Åžeyh-i Ekber (Büyük Åžeyh) kabul edilip edilmeyeceÄŸini tartışırken
Avrupa’da Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni (1804) yaptı.
-Bu yüzyıllarda Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışırken, Avrupalı stetoskobu ( Kalp ve akciÄŸer dinleme cihazı,1816) bulmuÅŸ;
Ampere, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yapmış,
Faraday, elektromanyetik kuramları geliştirmişti.
-Bu yüzyıllarda Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışırken;
Avrupalı Londra’da ilk yer altı trenini (metro) (1863) yapmış;
Plante, kurÅŸunlu akümülatörü(1859) ;
Graves Otis ise asansörü bulmuÅŸtu.
-Bu yüzyıllarda Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediÄŸini tartışırken;
Batı’da Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı buldu.
-Kanuni’den sonra yozlaÅŸmaya baÅŸlayan Osmanlı medresesi türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceÄŸini tartışırken
Batı’da Lavoisier (1781) kimyaya nicel yöntemleri yerleÅŸtiriyor, kütlenin korunumu yasasını buluyordu.
-Bu tarihlerde Osmanlı medresesi, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılınamayacağını tartışırken
Batı’da Avogadro BirleÅŸen Hacim Oranları Yasası’nı buluyor (1811) ve kimyada yeni bir çığır açıyordu.
-YozlaÅŸan ve gittikçe geriye giden medrese “Selamlaşırken eÄŸilmeli mi?” gibi (!) çok önemli bir soruya yanıt ararken
Batı’da J.J.Thomson atomun yapısındaki elektronları keÅŸfediyordu.
-Osmanlı okyanuslara dayanıklı gemi yapamadı; ikincisi yobazlara dayanıklı bir kafa yapısı geliştirecek felsefe oluşturamadı.
-Yani Osmanlıyı her ÅŸeyden önce, ama her ÅŸeyden önce FELSEFEDEN VE BİLİMDEN uzak olmak, TASAVVUF ve TARİKATLARA SAPLANMAK güçsüz bırakmıştır.
AMERİKA’DA MUHTEÅžEM SÜLEYMAN SERGİSİ VE KANUNİ DEVRİNİN ANALİZİ
( İsmail Cem İPEKÇİ /GüneÅŸ Gazetesi shf 8/8 1987)
Kanuni Sultan Süleyman’ın tarihimizde özel bir yeri vardır. İmparatorluÄŸun en güçlü olduÄŸu, sadece orduları ile deÄŸil, organizasyon becerisiyle, sanatı ve kültürüyle, düzeni ve adaleti ile de güçlü olduÄŸu dönem, Kanuni’nin tahtta bulunduÄŸu yılları kapsar (1520-1566).
Okul kitapları pek söz etmez ama, Osmanlı Devleti’nin çöküÅŸünü hazırlayan oluÅŸumlar da, Kanuni döneminin son kesitinde (1550-1566) uç vermiÅŸtir. Sonraları faturası çok pahalıya ödenecek bir dizi yanlış uygulamaya bu yıllarda baÅŸlanmıştır.
İlginç olan, Kanuni’nin son döneminde karşılaÅŸtığı ve çözümünü bulamadığı büyük sorunların kaynağında, “yeni dünyanın” yeralmasıdır.
Gerçekten, Amerika kıtasının keÅŸfi ile baÅŸlayan bir dizi geliÅŸim, çarpıcı sonuçlarını ilk kez Kanuni’nin son döneminde Osmanlılara hissettirecek ve Kanuni’yi zor, hatta çözümsüz sorunlar karşısında bırakacaktır.
Kanuni’nin son döneminde, Osmanlı temel dengelerinin bozulması, Amerika kıtasından Avrupalıların talan ettiÄŸi zenginliklerden öncelikle kaynaklanır. Güney Amerika uygarlıklarının hazineleri Avrupa’nın silah gücüyle eski dünyaya taşınırken, 1500-1550 döneminde Avrupa’nın altın varlığı 57 kat artmıştır. Aynı yıllarda tek başına İspanya’nın Yeni Dünya’dan elde ettiÄŸi ganimet, 18 bin ton gümüÅŸ ve 200 ton altındır.
Altın ve gümüÅŸ bolluÄŸu, 1500 yıllarının Avrupa’sında büyük bir zenginliÄŸe ve buna baÄŸlı olarak ekonomik canlılığa görülmemiÅŸ bir enflasyona ve gene çok büyük bir hammadde talebine dönüÅŸecektir.
1550’lerin Osmanlı Devleti, kendisini bu çok paralı alıcının birdenbire karşısında bulmuÅŸtur. Batı tüccarı, Osmanlıların hammaddesine, hububatına ve hayvanlarına “kendine göre düÅŸük, Osmanlılara göre çok yüksek” vererek ne var ne yok satın almaya baÅŸlamıştır. Bu yeni durum, fiyatların deÄŸiÅŸmezliÄŸine ve narha dayalı Osmanlı ekonomisinde 1550’lerin ölçüleri ile müthiÅŸ bir pahalılık ve darlık yaratmıştır. Yüzyıldır üç akçe dolayında olan buÄŸdayın kilesi dış talep nedeniyle 30 akçeye, koyun 20-30 arasından 70-80 akçeye fırlamış, bir çok ürün bu yolu izlemiÅŸtir.
Esnaf iÅŸleyecek hammadde bulamazken ve halkta yiyecek sıkıntısı baÅŸlarken, Osmanlı Devleti, “dışa satılması yasak maddeler” listesini geniÅŸlettikçe geniÅŸletmiÅŸtir; Hububat, barut, silahın yanı sıra, at, koyun, pamuk ve ipliÄŸi, kurÅŸun, balmumu, sahtiyan, don yağı, koyun derisi, zift, kereste, meÅŸin “memnu maddeler”e eklenmiÅŸtir. Ancak, Amerika çıkışlı Avrupa gümüÅŸü ve altını karşısında çaresiz kalınmıştır. Bu defa kaçakçılık alabildiÄŸine geliÅŸerek, Osmanlı düzeninin ihtiyaç duyduÄŸu tüm kaynakları Batı’ya doÄŸru akıtmıştır.
Sultanların en akıllısının bile baÅŸ edemeyeceÄŸi bu geliÅŸmeler sonucunda, Osmanlı dengeleri bozulmaya baÅŸlamıştır. YavaÅŸ fakat sürekli bir düÅŸüÅŸe girilmiÅŸtir. Kanuni’nin ölümünden iki yıl önce Anadolu büyük bir kıtlığı, hatta açlığı yaÅŸamıştır(1564). Devlet yönetimindeki yozlaÅŸma belirtileri, Fuzuli’nin “.selam verdim , rüÅŸvet deÄŸil deyu almadılar” yakınmasına bile yol açmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman, ÅŸimdi bütün haÅŸmeti ve kalıcı güzellikleri ile Amerika kıtasının merkezi Washington’da “MuhteÅŸem Süleyman” sergisinde, bir dönemin ve bir toplumun sanatı, hüneri, zarafeti, kültürü ve yaratıcılığı Amerikan halkına sunuluyor.