ÜZÜM SİRKESİ Mİ, ELMA SİRKESİ Mİ ?
Son yıllarda bir “elma sirkesidir” reklamı aldı başını gidiyor.
Diyetlerde, tariflerde ve zayıflama kürlerinde marifetleri ve üstünlükleri sürekli vurgulanıyor. Ve bu propaganda atakları sayesinde “elma sirkesi”, sirke sektöründe çoktan ciddi bir pay sahibi oldu bile.
EÄŸer ben bu yazımın baÅŸlığında “ elma sirkesi mi, üzüm sirkesi mi” yazarak elma sirkesini soru cümlesinin başına önceleyerek koysa idim, ben de bu “elma sirkesini” gündeme sokan propagandaların algısına teslim olmuÅŸ olurdum.
Üzüm sirkesi nerede ise üvey evlat gibi, ikincilik kürsüsüne itilmiÅŸ durumda.Sadece kelle-paça çorbasını içerken hatırlanır oldu.
Peki bu “elma sirkesini” önceleyen propagandaların sebebi nedir ve aslında hangi sirke daha faydalı ve kalitelidir ?
Derdimiz “sirke mi arkadaşım” demeyin sakın. Bakın bu hikayenin arkasında neler var, neler var ?
Bir Türk Milliyetçisi olarak olgusunda ve sonucunda “milli” renk ve iddası olmayan bir konu ile sizin kıymetli vakitlerinizi boÅŸa harcatmayacağıma güvenin lütfen.
Öncelikle belirteyim ki “üzüm sirkesinin tahtını” hiç bir yayın, hiçbir propaganda ve pazar kapma oyunları yıkamaz ve hiç bir meyve sirkesi üzüm sirkesi kadar faydalı deÄŸildir, olamaz. Üzüm sirkesi “ÅŸuna buna faydalıdır” diye anlatılan diÄŸer meyve sirkelerinin tüm özelliklerini bünyesinde bulundurur ve bir de üstüne üstelik diÄŸer meyve sirkelerine faydaları açısından on tur fark atar.
Nasıl mı?
İlk önce sirke ile ilgili üç beÅŸ hatırlatma yapalım.
Sirke özünde bir asit türlüdür ve bu asitin kimyasal adı “asetik asittir”.
PH değeri 4,5- 5 aralığındadır.
Piyasada sirke üretimi iki yolla yapılır.
Birisi hiç meyve kullanılmadan inorganik olarak kimyasal yolla üretilen “asetik asite, meyve aroması ve renklendirici katılarak yapılan ve oldukça ucuza satılan sirkelerdir. Piyasa da satılan sirkelerin çoÄŸunluÄŸu bu yolla üretilen sirkelerdir.
İçinde asitten baÅŸka hiç bir enzim, mineral ve organik madde, probiyotik bulunmaz.
Tat ve lezzet olsun diye, bir de yoÄŸunlukla kimyasal sirkeler sanayileÅŸmiÅŸ “turÅŸu sektöründe” kullanılır. Bu sirkeler cansızdır.
Yani evin mutfağına sokulmayacak kadar gıda ötesi bir zararlı haline dönüÅŸtürülmüÅŸ, kimyasal maddeden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.
İkinci üretim ÅŸekli “ÅŸekerli meyvelerin” sularından elde edilir. Herhangi bir meyvenin suyu ve parçaları bekletilerek doÄŸal yolla meyvede ki ÅŸekeri önce alkole, sonra sirkeye dönüÅŸtüren ve “asetik asit” üreten bakteriler sayesinde doÄŸal yola elde edilir.
İşte içinde probiyotik yani faydalı bakteriler, enzimler ve mineraller olan saÄŸlık için faydalı gerçek sirke bu yolla üretilen sirkedir. Tat ve lezzet unsuru da bu faydalarının yanında bizlere ilave hediyesidir. Ve elbette içinde hayatın olduÄŸu “canlı” bir üründür.
İçinde meyve ÅŸekeri olan her meyveden doÄŸal sirke yapılabilir. Üzüm hariç diÄŸer meyvelerin ÅŸeker oranları sirke oluÅŸumuna sebeb olan bakterilerin, sirkenin olgunlaÅŸmasına kadar sürecek dönemde beslenecekleri miktarda yeterli ÅŸekere sahip olmadıkları için, yapımı esnasında içlerine bal, ÅŸeker ya da bulgur gibi gıdalar ilave edilir.
Sadece üzümün böyle bir desteÄŸe ihtiyacı yoktur. Onun sahip olduÄŸu meyve ÅŸekerleri fazlası ile bünyesinde bulunmaktadır.
Elma da güzel bir sirke yapımı için yeterli ÅŸekere sahip deÄŸildir ve ilave ÅŸekerin ya da ÅŸekere dönüÅŸecek karbonhidratların ( bulgur gibi ) elma sirkesi yapımında kullanılmasına ihtiyaç duyulur.
Yani saf elma suyundan içine hiç bir ÅŸey katılmadan kaliteli sirke elde edilemez.
En güzel, muhteÅŸem tat ve lezzet sahibi ve de saÄŸlık açısından eÅŸsiz sirkeler ancak siyah üzüm suyu ve kabuÄŸu kullanılarak üretilen sirkelerdir.
Åžimdi gelelim yazımızın konusunun “bam teline” !..
Elma sirkesinin propagandasının arkasında “ABD ve AVRUPA” ülkelerinin “elma lobilerinin” pazar payını arttırma gayret ve çabaları yatmaktadır.
Bu ülkelerde “üzüm”, ÅŸarap yapımı ve tüketiminde kullanılır. Üzümden elde edilen ÅŸarabın katma deÄŸeri ve kazancı elbette sirkeden çok çok daha fazladır.
Åžarap kültürü ve pazarı büyük ve de vazgeçilmez olan ülkeler bu sebeple “üzümü” öncelikli olarak ÅŸarap sektöründe deÄŸerlendirirler. Ancak, bozuk ve kalitesiz ÅŸarap stoklarını sirke üretiminde kullanırlar. Üzüm üretimlerinin yüzde 99’u ÅŸarap üretiminde kullanırlar.
Sirke yapımında ise üzümden doÄŸan meyve açığını elma ile kapatırlar.
Bilhassa Avrupa baÅŸta olmak üzere ABD’de de elma üretimi çok çok fazladır.Avrupa’nın İklim koÅŸulları ve coÄŸrafi konumu elma yetiÅŸtirmeye en uygun bölgelerdir.
Seçilerek aynı boy ve standartta pazara sunulan birinci sınıf kaliteli elmalardan sonra ikinci kalite ve kusurlu, hasarlı elmalarda meyve suyu fabrikaları baÅŸta olmak üzere olmak meyve konsantresi ve sirke üretiminde kullanılır.
Oldukça bol üretilen bu elma sirkelerinin ciddi pazar paylarına ihtiyacı vardır.
İşte bunun için kollar sıvanır ve “emperyal liberal ekonominin” çarkları dönmeye baÅŸlar.
Üniversitelerde finansman desteÄŸi ve katkılar verilerek yaptıkları “elma sirkesinin” analizleri ile ortaya çıkarılan bilgilerin yorumları yayın haline getirilir. TV programlarında yemek,diyet ve saÄŸlıklı beslenme programlarında sunucular ayarlanır ve “elma sirkesi” övülür de övülür.
Maalesef bizim “milli refleks ve önceliklerden” uzak akademisyenlerimiz ve gıda sektörümüz, tembel tembel yatarken bir bakarsınız medyamızın beleÅŸçi, taklitçi ve de lobilerin parasına tav “medya” kuklaları ABD ve BATI medyasından devÅŸirilen “Elma sirkesi”’propagandasının borazanı olurlar.
Artistler, yemek ve diyet proÄŸramlarını sunanlar “elma sirkesi” üzerine övgüler düzerler.
Elma sirkesinin pazar payını arttırmak için yurt dışında yapılan elma lobilerinin benzer faliyetlerini Türkiye’de üretilen eÅŸsiz ve rakipsiz meyveler için yapmak kimsenin aklına gelmez ne hikmetse.. Acaba niçin üniversiteler baÅŸta olmak üzere hiç bir gıda sektöründe ve tarımsal üretimde örgütlü sivil toplum örgütünün aklına bu tür araÅŸtırmaları destekleme gelmez?Bürokrasi desen zaten böyle teknik ve taktik bir konuyu düÅŸünüp aklına bile getirmez.
Elma sirkesi ile Üzüm sirkesinin tüm içerikleri ve bünyelerinde bulunan enzimlerin neler olduÄŸu ve probiyotik güçleri hususunda karşılaÅŸtırmalı olarak kamuoyunun anlayacağı ÅŸekilde bugüne kadar acaba kaç araÅŸtırma ve yayın yapılmıştır derseniz ?!!..
Üzüm ve Zeytin çok özel ve hiç bir meyveye benzemeyen özellikler taşıyan meyvelerimizin başında gelir. Bu iki meyvenin ilginç özelliÄŸi, üzümün suyunda ve zeytinin yağında, üretildikleri toprak yapısına ve iklim ÅŸartlarına baÄŸlı olarak bir çok meyvenin aromasını, lezzetini ve kokusunu bünyelerinde toplamaları ve yerken de bu tadları hissedebileceÄŸiniz ender iki meyve olmalarıdır. Taze sıkılmış soÄŸuk sıkım zeytin yağını tattığınızda, sevdiÄŸiniz meyvelerin taze iken bilinen tatlarının karmaşık bir aromasını hemen hissedersiniz.
Üzüm suyundan elde edile şıra, ÅŸarap ve sirkede farklı meyve tatarlarını bünyesinde taşır. Hatta bir çok ÅŸarap tanıtımlarında profesyonel “tadımcılar” farklı ÅŸarapların üstünlüklerini, kalite ve lezzetlerini öne çıkarırken bazı meyvelerin isimlerini söylerler. BöÄŸürtlen, Ahududu, taze elma, kiraz gibi.
Kısaca Üzümün içinde elma dahil bir çok meyvenin aroma ve lezzet özellikleri varken, elmada sadece elma meyvesinin özel karakteristik tat ve özellikleri vardır.
Özetle Üzüm bir çok meyvedir, fakat elma sadece elma ve armutta sadece armuttur.
Üzümün Anavatanı ve genetik merkezi Anadolu ve Kafkasya’dır. Tüm dünyaya bu bölgelerden yayılmıştır. İlk asma baÄŸlarının ve ÅŸarap üretiminin arkeolojik buluntuları 10 bin yıl öncesine dayanır ve Diyarbakır, Lice’de bulunmuÅŸtur.
Elma sirkesi üzerinden anlatmaya çalıştığım esas mesele ÅŸudur.
“Emperyal pazar ekonomileri” hangi ürünü ve türevlerini reklam ediyorlarsa
bilin ki bu çalışmalar kendi ülkelerinin ekonomik çıkarına ve önceliklerine dayanır. SaÄŸlık açısından yapılan propagandalar ise bu reklamların vazgeçilmez oltalarıdır.
Mesela size bu olaya örnek iki üründen daha bahsedeyim : Brüksel lahanası ve Brokoli…
Tohumlarında tamamen dışa bağımlı olduÄŸumuz ve artık Türk mutfağına sokulmuÅŸ pazar payı hızla büyütülen iki sebzedir Brüksel lahanası ve Brokoli !…
Brüksel Lahanası ve Brokolinin faydaları diye yazın, internette onlarca yabancı kaynaklardan aşırılmış araÅŸtırma ve yayın görürsünüz. Halbuki bizim coÄŸrafyamızın yüz yıllarca tanınan, bilinen ve severek yenilen her çeÅŸit lahanası ve karnıbaharı üzerine aynı oran ve derinlikte bir yazı yayın ve överek öne çıkaran tek bir bilimsel makaleyi aynı internette göremezsiniz. Aslında Brüksel lahanası, bildiÄŸimiz lahanadan ve Brokolide, bildiÄŸimiz karnıbahardan melezleme yöntemi ile elde edilmiÅŸ, özünde çok farkı olmayan iki sebzedir.
Fakat bizde üretilen karnıbahar ve Lahananın yerli tohumları elimizde var olmasına raÄŸmen her yıl brokoli ve Brüksel lahanasının tohumlarını ithal etmek mecburiyetindeyiz.
Sirke üzerine yazalım derken iÅŸ nerelere geldi.
Aslında “MilliyetçiliÄŸi” sadece güvenlik parantezine sıkıştıran ve böyle algılanması iÅŸlerine gelen çevreler gidiÅŸattan oldukça memnun.
Sadece “kanla yapılan” vatan savunmasının sınırlarına hapsedilmeye çalışılan ve çoÄŸu zamanda “aşırılığı” ırkçılıkla suçlanıp tokatlanmaya çalışılan “milliyetçilik” olgusundan; “emperyal güçler” fazla endiÅŸe etmez. Onlar asıl “milli bir ÅŸuurla “ ayaÄŸa kalkacağından korktukları “alın teri ve emek milliyetçiliÄŸinin” vatan coÄŸrafyasında milletle buluÅŸmasından korkarlar ve bunun önlemini alırlar.
Tarımın yerlerde sürünmesinin, gıda sektörünün saÄŸlığımızı tehdit eden canavarlıklarının kaynağı ne zannediyorsunuz ?
Silahlı terör örgütleri yılda kaç kurÅŸun sıkarak kaç vatandaşımızın böbreklerini, ciÄŸerlerini iflas ettirebilirler.?
Buna karşılık “niÅŸasta bazlı ÅŸeker” yedirilen kaç çocuÄŸumuz ve vatandaşımız kronik hastalıkların pençesine her yıl düÅŸürülmektedir.
Milliyetçilik bayrakla, vatanla söze baÅŸlar ama, unutmayın zafere ulaÅŸan imzasını ancak alınteri, emek ile, milli hassasiyetle planlanan ve rakip tehditlere duyarlı ve de kapalı “üretim” ile atar.
Atatürk cephede kazandığı zaferlerini, Anadolu’nun üretim gücü ile “milli ÅŸahlanışla” ayaÄŸa kaldırmasa ve yatırmalar ile taçlandırmasa idi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilk kuruluÅŸundan sadece 15 yıl sonra Dünyada adından saygı ve övgü ile söz ettirebilir miydi?
Åžimdi söyleyin bakalım. Üzüm sirkesi mi? Elma sirkesi mi?
Brüksel lahanası mı? yoksa Bafra, Ulukışla lahanası mı?
Brokoli mi? Beyaz karnıbahar mı?
Daha sırada siyah turbumuz ve şalgamımız da var.
Bir gün onlarıda anlatırız inÅŸallah.
Sağlıkla kalın.
Hakkı Şafak Ses