TARİKAT, TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILMASI

" 91. YILDÖNÜMÜ "

91 yıl önce, 30 Kasım 1925 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen yasayla tekke, zaviye ve tarikatlar gibi ortaçaÄŸ kalıntısı, baskıcı, yurttaÅŸları iktidarların her buyruÄŸuna sorgulamasız boyun eÄŸecek uyruklar olarak koÅŸullandıran kurumlar kapatıldı.
Åžeyh, mürit, mansıp, çelebi, halife, nakip, falcı, büyücü .. gibi sanların ve bunlara özgü giyim kuÅŸamların kulanılması, bu sanların anlattığı etkinliklerde bulunulması yasaklandı.
Bu ortaçaÄŸ kalıntısı, kara-bilgisizlik üreten örgütlerin kapatılarak halkın ÅŸeyhler, derviÅŸler, dedeler, postniÅŸinler, nakipler .. elinde sömürül¬mesi yollarının tıkanması; bey, paÅŸa, paÅŸazade, hacı, hafız, molla, hazret gibi sanlar kullanılarak toplumsal ayrıcalıklar oluÅŸturulmasının yasak¬lanması; bunların yerine Cumhuriyet düzeninin kültür evleri olan halkevleri açılarak tüm bu önlemlerin en uzak yurt köÅŸelerindeki yurttaÅŸlara deÄŸin ulaÅŸmasına çalışılması ve böylece Türk ulusal kimliÄŸini oluÅŸturan ve besleyen kaynakların her türlü engellerden kurtarılıp özgürce geliÅŸ¬tirilerek çaÄŸdaÅŸ Türk ulusal kültürünün geliÅŸtirilmesi, bugün Atatürk Cumhuriyeti'nin ve onunla özdeÅŸleÅŸen büyük Türk ulusunun, süregelen dış ve iç destekli tüm demokrasi düÅŸmanı gerici örgütlenmelere karşın dimdik ayakta olmasının yıkılmaz temelleri olageldiler.
Türk Devriminin özellikle bu laik boyutlarından en çok gocunanlar, baÅŸta İngiltere ve ABD olmak üzere, Batılısı ve DoÄŸulusuyla TÜM sömürgeci devletler olagelmiÅŸlerdir.
Çünkü sömürgeciliÄŸin kökünü kazıyacak olan asıl güç, ussal ve bilimsel düÅŸüncenin, yani özgür düÅŸüncenin egemen durumda olduÄŸu ulus varlığıdır.
Akılcı, yani laik düÅŸüncenin Türkiye'de egemen konuma gelmesi tüm Türk ve İslam dünyasına örnek olacak, oralarda da özgür düÅŸüncenin geniÅŸ kitlelere kazandırılmasını, böylece sömürgeci boyunduruÄŸundan kurtularak hem siyasal, hem de ekonomik bağımssızlığa kavuÅŸmalarını saÄŸlayacaktır..
İşte bu nedenledir ki sömürgeci ülkelerin hiç istemediÄŸi, olur vermeÄŸi hiç düÅŸünmediÄŸi geliÅŸme, bu ülkelerde özgür düÅŸüncenin yerleÅŸmesini saÄŸlayacak siyasal ve eÄŸitsel devrimlerdir.
Türkiye'de de, gerek Atatürk dönemindeki Åžeyh Sait ve Dersim ayaklanmaları, Menemen vahÅŸiliÄŸi ve İzmir suikastında, gerekse 1946'dan sonraki çok partili siyasal yaÅŸamımızı zehirleyegelen yine hepsi dinsel kılıflı gericilik kalkışmalarında, baÅŸta İngiltere ve ABD olmak üzere sömürgeci "yetiÅŸtirmesinden" geçirilmiÅŸ ögeler kilit iÅŸlev göregelmiÅŸlerdir.
Tekke ve tarikatların yasaklanmasıyla simgelenen bu ulus-kurtarıcı, insanlık onuru koruyucu devrimlerin temelindeki ölümsüz düÅŸünceler, tarihsel, toplumbilimsel, hukuksal, ekonomik, ahlaki – inançsal temelleriyle Atatürk tarafından, hem de kafalara ve gönüllere nakış gibi iÅŸlenen bir güzellikle anlatıma kavuÅŸturulmuÅŸtur.
Tekke ve tarikatların kapatılışına iliÅŸkin bu düÅŸünceleri 91. Yıldönümünde, Atatürk’ümüzün kendi anlatımından okuyalım:
Atatürk 5 Kasım 1925 günü Ankara Hukuk Fakültesi’nin açılışı dolayısıyla bu konuda ÅŸunları vurgulamaktaydı:
Türk ulusunun varlığını sürdürmek için bireyleri arasında düÅŸündüÄŸü ortak baÄŸ, yüzyıllardan beri gelen biçim ve niteliÄŸini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, yeni ulus dinsel ve mezhepsel baÄŸlantı yerine Türk ulusluÄŸu bağıyla bireylerini toplamıştır.
Ulus, uluslararası genel mücadele alanında yaÅŸama ve güç nedeni olacak ortam ve araçların ancak çaÄŸdaÅŸ uygarlıkta bulunabileceÄŸini, kanıtlanmış bir gerçek olarak ilke edinmiÅŸtir.
Atatürk, 30 AÄŸustos 1925 günü de Kastamonu'dan ulusumuza ÅŸöyle seslenmiÅŸti:
"Efendiler ve ey ulus, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti ÅŸeyhler, derviÅŸler, müritler, mansıplar ülkesi olamaz. En doÄŸru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır. Uygarlığın buyurduÄŸunu ve istediÄŸini yapmak, insan olmak için ye-terlidir. Tarikat baÅŸkanları hemen bu dediÄŸim gerçeÄŸi bü¬tün açıklığıyla kavrayacak ve kendiliklerinden hemen tekkelerini kapatacak, müritlerinin artık erginliÄŸe ulaÅŸ¬mış olduklarını elbette kabul edeceklerdir."
NUTUK'ta da:
Bir takım ÅŸeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve talihlerini, yaÅŸamlarını falcıların, büyücülerin, üfürükçülerin, muskacıların ellerine bırakan insanlardan oluÅŸmuÅŸ bir topluluk, uygar bir ulus olarak görülebilir mi? İşte biz ulusumuzun alnını, olduÄŸu gibi, açık ve temiz göstermek, .. ulusumuzun baÄŸnaz ve ortaçaÄŸcıl olmadığını kanıtlamak istedik.” demekteydi.
Türk ulusunu bilim dışı düÅŸüncenin baskıcılığından, inanç sömürüsünden kurtararak özgürleÅŸtirmek üzere tarikat, tekke ve zaviyelerin kapatılışının 91. yıldönümününde, Türk demokrasi devriminin baÅŸ mimarı ölümsüz önderimiz Atatürk'ü en derin baÄŸlılık duyguları, sevgi ve saygılarla anarken, bütün siyasal kurum ve kiÅŸilikleri bu demokrasi yasalarına aykırı örgütlenme ve eylemlerin Yasa gereÄŸidir.