Türkiye çok büyük ve çok güçlü bir ülke. Her bir insanımızın içerisinde inanılmaz bir güç var. Bunu insanları yeterince motive ettiÄŸinizde görebiliyorsunuz. Bizim millet olarak böyle bir gücümüz var. GeçmiÅŸimize baktığımızda bunu görüyoruz. Yokluk içerisinde bile nice savaÅŸlar kazanmışız. Ama burada önemli olan tek ÅŸey "motivasyon". Bunu saÄŸlayacak, yol gösterecek birilerine mutlaka ihtiyaç duyuyoruz.
Türkiye'nin bu sabah bir röntgenini çekmek istedim, biraz araÅŸtırdım. Ülke nüfusunun yüzde 90'ına karşılık gelen 76.5 milyondan fazla tüketici düÅŸük gelirle yaÅŸamını sürdürüyor. Yani ülkemiz insanının çoÄŸunun yeterince yaÅŸamsal geliri yok. İstatistikler böyle diyor. Bu durumun doÄŸuracağı en büyük sorun "gizli açlık" dediÄŸimiz, yetersiz beslenme. Aslında bu durum tüm ülkemizin sorunu çünkü paranız olsa bile yetersiz beslenebiliyorsunuz. Çünkü gıdalarımızın bir çoÄŸu yeterli oranda besleyici özellik taşımıyor. Özellikle büyük ÅŸehirlerde beslenmenin kalitesizliÄŸi çok açık bir biçimde hissedilebiliyor.
O nedenle ÅŸehirlerdeki insan sayısının kırsala göç etmesini saÄŸlayacak yeniliklerin mutlaka ülkeye kazandırılması gerekiyor.
Ülkenin birinci önceliÄŸinin mutlaka tarım ve tarımsal eÄŸitim olması gerekiyor. Bir çok insan ülkemizde tarımla uÄŸraÅŸmak istiyor ama nasıl yapılacağını bilmiyor. Çünkü unutmuÅŸuz. Bu eksiÄŸin mutlaka giderilmesi gerekiyor.
Tarımsal ürünlerden "mutlaka" yüksek katma deÄŸerli ürün üretimine gitmemiz gerekiyor. Bunun için de özellikle yüksek teknoloji içeren tesislerin tüm ülkeye yaygın bir ÅŸekilde kurulması gerekiyor. Bunun için hem devletimizin, hem de özel sektörün yenilikçi giriÅŸimlere, farklı olana yatırım yapmaları gerekiyor. Ya da orta gelirli ailelerin birleÅŸerek, yüksek teknoloji tesisleri kurmaları gerekiyor. Böylece sorunların çözülmesi daha kolay olacaktır.
Ülkemizin neredeyse tüm tükettiÄŸimiz gıda ürünlerinde kendine yeterli seviyeye ulaÅŸması gerekiyor. Bunu da büyük bir ÅŸekilde organize etmemiz çok zor. O nedenle özellikle "permakültür" uygulamaları ile toprağın iÅŸlenmesi ve taşıma olmadan yerelin kendi kendini besleyeceÄŸi modellerin oluÅŸturulması gerekiyor. Yani İstanbul'u Antalya'nın beslememesi gerekiyor. Çünkü transport maliyetleri giderek daha da artacak.
Küçük aile çiftçiliÄŸi çok ama çok önemli. Tarımın kalbi zaten tam olarak burası. Çünkü ailelerin yaptığı çiftçilik, bir çok kiÅŸiyi doyurabilecek güçte. O nedenle bu ekim döneminde ülkemizde tohumun düÅŸmediÄŸi toprak kalmamalı. AlabildiÄŸine ekmeliyiz. Ektiklerimizden yenilikçi ürünler geliÅŸtirmeliyiz. Ve bana kalırsa ÅŸehirdeki evlerin balkonlarında bile üretimler yapılmalı. Bir öÄŸün, bir öÄŸündür deyip, mutlaka ekimlere önem vermeliyiz. Ayrıca tarımla uÄŸraÅŸmanın saÄŸlayacağı mental huzuru da es geçmemiz gerekiyor. Bu da tedavi edici bir unsur.
Türkiye'nin bu sabah bir röntgenini çekmek istedim, biraz araÅŸtırdım. Ülke nüfusunun yüzde 90'ına karşılık gelen 76.5 milyondan fazla tüketici düÅŸük gelirle yaÅŸamını sürdürüyor. Yani ülkemiz insanının çoÄŸunun yeterince yaÅŸamsal geliri yok. İstatistikler böyle diyor. Bu durumun doÄŸuracağı en büyük sorun "gizli açlık" dediÄŸimiz, yetersiz beslenme. Aslında bu durum tüm ülkemizin sorunu çünkü paranız olsa bile yetersiz beslenebiliyorsunuz. Çünkü gıdalarımızın bir çoÄŸu yeterli oranda besleyici özellik taşımıyor. Özellikle büyük ÅŸehirlerde beslenmenin kalitesizliÄŸi çok açık bir biçimde hissedilebiliyor.
O nedenle ÅŸehirlerdeki insan sayısının kırsala göç etmesini saÄŸlayacak yeniliklerin mutlaka ülkeye kazandırılması gerekiyor.
Ülkenin birinci önceliÄŸinin mutlaka tarım ve tarımsal eÄŸitim olması gerekiyor. Bir çok insan ülkemizde tarımla uÄŸraÅŸmak istiyor ama nasıl yapılacağını bilmiyor. Çünkü unutmuÅŸuz. Bu eksiÄŸin mutlaka giderilmesi gerekiyor.
Tarımsal ürünlerden "mutlaka" yüksek katma deÄŸerli ürün üretimine gitmemiz gerekiyor. Bunun için de özellikle yüksek teknoloji içeren tesislerin tüm ülkeye yaygın bir ÅŸekilde kurulması gerekiyor. Bunun için hem devletimizin, hem de özel sektörün yenilikçi giriÅŸimlere, farklı olana yatırım yapmaları gerekiyor. Ya da orta gelirli ailelerin birleÅŸerek, yüksek teknoloji tesisleri kurmaları gerekiyor. Böylece sorunların çözülmesi daha kolay olacaktır.
Ülkemizin neredeyse tüm tükettiÄŸimiz gıda ürünlerinde kendine yeterli seviyeye ulaÅŸması gerekiyor. Bunu da büyük bir ÅŸekilde organize etmemiz çok zor. O nedenle özellikle "permakültür" uygulamaları ile toprağın iÅŸlenmesi ve taşıma olmadan yerelin kendi kendini besleyeceÄŸi modellerin oluÅŸturulması gerekiyor. Yani İstanbul'u Antalya'nın beslememesi gerekiyor. Çünkü transport maliyetleri giderek daha da artacak.
Küçük aile çiftçiliÄŸi çok ama çok önemli. Tarımın kalbi zaten tam olarak burası. Çünkü ailelerin yaptığı çiftçilik, bir çok kiÅŸiyi doyurabilecek güçte. O nedenle bu ekim döneminde ülkemizde tohumun düÅŸmediÄŸi toprak kalmamalı. AlabildiÄŸine ekmeliyiz. Ektiklerimizden yenilikçi ürünler geliÅŸtirmeliyiz. Ve bana kalırsa ÅŸehirdeki evlerin balkonlarında bile üretimler yapılmalı. Bir öÄŸün, bir öÄŸündür deyip, mutlaka ekimlere önem vermeliyiz. Ayrıca tarımla uÄŸraÅŸmanın saÄŸlayacağı mental huzuru da es geçmemiz gerekiyor. Bu da tedavi edici bir unsur.