ABD merkezli Bloomberg’in iddiasına göre Türkiye, birkaç ay önce BRICS’e üyelik baÅŸvurusu yaptı. Bu iddia, kısa süre içinde Rus medyasında da yer buldu ve BRICS’in X platformundaki resmi hesabında, Türkiye’nin örgüte resmi baÅŸvuru yaptığına dair bir paylaşım yapıldı. Kremlin Sözcüsü Dimitri PESKOV, Türkiye’nin BRICS’e katılma niyetine iliÅŸkin soruları yanıtlarken, “’Evet, gerçekten de Türkiye BRICS’e katılmaya ilgi gösteriyor, bunu uzun zamandır duyurdular” ifadeleri ile yanıt verdi.[2]

Yapılan baÅŸvurunun hazırlıklarına gelince; bu çerçevede Türk DışiÅŸleri Bakanı Hakan FİDAN’ın 3-5 Haziran tarihlerinde Çin’i, bir hafta sonra 10-11 Haziran’da Moskova’da düzenlenen BRICS+ toplantısına katılmak üzere ise Rusya’yı ziyaret ettiÄŸini anımsamak gerekir. Her iki ziyarette de,  Türkiye’nin BRICS’e üyelik baÅŸvurusunda bulunacağının iki ülke (Türkiye-Çin ve Türkiye-Rusya) siyasî yetkilileri tarafından görüÅŸülmediÄŸi düÅŸünülemez. Dolayısıyla, üyelik baÅŸvurusunun zemininin bu ziyaretler vasıtasıyla hazırlanmış olduÄŸu varsayılabilir.

Konuyla iliÅŸkili olarak Rusya DışiÅŸleri Bakanı Sergey LAVROVTürkiye’nin BRICS’e tam üyelik baÅŸvurusunun “ciddi niyetlere” dayandığını belirterek, “NATO üyesi olması sorun deÄŸil” dedi. Rus RBC televizyonuna verdiÄŸi röportajda Lavrov, “Bir ülkenin yönetimi belirli bir adım attığını söylediÄŸinde, bunun ciddi niyetlere dayandığını varsayıyorum” ifadesini kullandı. Lavrov ayrıca, “Türkiye’nin neredeyse 70 yıldır sahip olduÄŸu NATO üyeliÄŸi ve AB adaylık statüsüne gelince, belirli örgütlere üye ülkelerin BRICS’le iliÅŸkisi olamayacağına dair bir kural yok” diye ekledi.[3]

Türk halkı, Türkiye’nin BRICS’e yaptığı baÅŸvuru gibi dış politikada ülkenin geleceÄŸini tümden deÄŸiÅŸtirme potansiyeline sahip geliÅŸmeleri, son zamanlarda yabancı medya kuruluÅŸlarından öÄŸrenmeye baÅŸladı. Yani, daha önce Türk ekonomisinde atılacak pek çok kritik adım ve geliÅŸmeleri Reuters’ten, “adını açıklamayan bir Türk kaynaktan” duyan Türk kamuoyu, son olarak Türkiye’nin BRICS grubuna üyelik baÅŸvurusu yaptığını Bloomberg’den öÄŸrenmiÅŸ oldu.

Ankara konu ile ilgili resmi açıklama yapmadı ve yazımızı hazırladığımızda baktığımız Türk DışiÅŸleri Bakanlığı resmi sitesinde Bakan veya kurumsal bir açıklama görmedik. Bu konuda ancak, yukarıda deÄŸindiÄŸimiz Rusya Devlet BaÅŸkan Yardımcısı UÅŸakov’un, Kremlin sözcüsü Peskov ve Rus DışiÅŸleri Bakanı Lavrov’un, söz konusu baÅŸvuruyu doÄŸrulayan açıklaması ile yetinmek durumunda kalındı.  Kısacası, Türkiye’nin dış politika yönelimini deÄŸiÅŸtirebilecek bir hamle hakkında Türk kamuoyu, Moskova’nın açıklamaları ve bunu bizlere aktaran Türk ve yabancı medya yoluyla bilgilendi.

Kısacası, Moskova açıklamasa haberimiz olmayacaktı; yani Rusya’dan al haberi.

Yukarda özetlemeye çalıştığımız önemli bir karar için uygulanan süreç ve bu kararın TBMM’de görüÅŸülmeden, kamuoyu ile paylaşılmadan alınması, her ÅŸeyden önce konunun “demokratik” niteliÄŸini ve “hukuk devleti” kavramını zedelemektedir. Son örnekte Türkler, ülkelerinin bir ekonomik oluÅŸuma resmi olarak baÅŸvurduÄŸunu baÅŸka bir ülkenin Devlet BaÅŸkan Yardımcısı’ndan öÄŸrenmiÅŸ oldular.[4] Bir baÅŸka anlatımla, tek kiÅŸi karar ve imzasıyla, istendiÄŸi vakit “İstanbul SözleÅŸmesi” gibi anlaÅŸmalardan çıkılmakta veya ülkenin geleceÄŸini etkileyebilecek kuruluÅŸlara katılmak için baÅŸvuru yapılmaktadır.

Bu baÅŸvurunun Türk kamuoyundan gizlenmiÅŸ olması ve kamuoyunun bunu ilk plânda dış basından ve Rus üst düzey yetkililerin aÄŸzından duyması doÄŸal ve yaygın bir uygulama deÄŸildir. Dolayısıyla, baÅŸvuru süreci dahi ÅŸeffaflıktan uzak bir ortamda sürdürülmüÅŸ ve toplumun önüne bir emrivaki olarak getirilmiÅŸtir.

Böylesi bir dış politika yönetiminin tezahürdeki niteliÄŸi de, baÅŸlıkta da adlandırdığımız gibi ancak “muÄŸlaklık/ belirsizlik” olmaktadır. GözlediÄŸimiz kadarıyla, bir süredir ülke dış politikası da “muÄŸlaklık” üzerinden yürütmeye çalışılmakta; resmi açıklama yapılmadan, medya kuruluÅŸlarının kulağına fısıldanan “AB tarafına ‘BRICS’e üye oluruz” sopası gösterilirken, BRICS üyelerinin de, Türkiye’yi dâhil etmek konusunda nabızları tutulmaktadır.

Bu “belirsizlik” üzerine kurgulanan dış politika ülkeyi nereye kadar götürülebilir? İşte asıl iÅŸin belirsiz yanı da budur.

Bloomberg’de Ankara’nın BRICS’e resmî olarak üye olmak için baÅŸvurduÄŸuna iliÅŸkin haberi, DışiÅŸleri Bakanı Hakan FİDAN’ın Türkiye’nin 5 yıl sonra davet edildiÄŸi AB dışiÅŸleri bakanlarının Gymnich adı verilen gayri resmi toplantısına katılmasından çok kısa bir süre sonra gündeme geldi.

Ankara 5 yıl sonra Gymnich’e davet edilmesini AB üyelik süreci için olumlu bir adım olarak deÄŸerlendirirken, DışiÅŸleri Bakanı’nın Brüksel’e gitmesinden 4 gün sonra BRICS’e resmî üyelik baÅŸvurusuyla ilgili haberlerin basına yansıması da, zamanlaması bakımından dikkat çekicidir.

Brüksel’deki AB temaslarından Fidan’ın beklediÄŸini pek bulamadığı bir gerçektir. Åžöyle ki, Türkiye vize serbestisi ve Gümrük BirliÄŸi’nin geliÅŸtirilmesini koyduÄŸu masadan – beklendiÄŸi üzere- hiçbir olumlu geliÅŸme çıkmadığı bilinmektedir. Beklenenin aksine Fidan, Kıbrıs sorununda Rum tezlerini bu kez Avrupalı meslektaÅŸlarından dinlemek zorunda kaldı. Kısacası, sonuçsuz bu toplantıdan hemen sonra BRICS meselesi gündeme getirildi.

Türkiye’nin BRICS’e katılmak üzere baÅŸvuruda bulunduÄŸu dile getirilen haberinde, Ankara’nın “Batı’nın ötesinde ittifaklar kurmak” için böyle bir yol izlemek istediÄŸini yazılmıştı. Haberde, Türkiye’nin, AB’ye katılma çabalarında ilerleme kaydedilememesinden duyduÄŸu “hayal kırıklığı” nedeniyle BRICS’e baÅŸvurduÄŸu ifade edilmiÅŸti.

ABD ve Çin’den iddialarla ilgili açıklamalar gelmekte gecikmedi. Rus haber ajansı RIA Novosti’nin aktardığına göre; Çin DışiÅŸleri Bakanlığı sözcüsü Mao NİNG, “Çin, diÄŸer BRICS üyesi ülkelerle birlikte BRICS’in “açıklık, kapsayıcılık ve karşılıklı yarar” saÄŸlayan iÅŸ birliÄŸi ruhunu sürdürmeye ve BRICS iÅŸ birliÄŸine benzer düÅŸünen daha fazla ortağın katılımını desteklemeye hazırdır” açıklamasında bulundu.

VOA Türkçe’den iddialarla ilgili sorulan soruya yanıt veren ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John KİRBY ise, “ABD tüm ülkelerin iliÅŸki kuracağı ülke ve grupları kendilerinin seçebileceÄŸine inanmaktadır. Sizi plânları konusunda Türkiye hükümetine yönlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin BRICS’e resmi üyelik baÅŸvurusunda bulunduÄŸuna iliÅŸkin haber ve tartışmalar, ABD DışiÅŸleri Bakanlığı’nda geçtiÄŸimiz hafta Salı günü düzenlenen günlük basın toplantısında da gündeme gelmiÅŸti.

DışiÅŸleri Bakanlığı sözcüsü Matthew MİLLER konuya iliÅŸkin bir soru üzerine bu haberler konusunda “Türkiye’nin ABD için çeÅŸitli konularda birlikte çalıştığı önemli bir müttefik olmaya devam ettiÄŸini söylemekten baÅŸka bir yorum yapmayacağını” belirtmiÅŸti.

IMF Sözcüsü Julie KOZACK, Türkiye’nin BRICS’teki temasları ile ilgili olarak, BRICS veya diÄŸer ülke gruplarının derinleÅŸen baÄŸlarının, üyeler arasındaki parçalanmayı azaltmayı ve ticaret ile yatırım maliyetlerini düÅŸürmeyi amaçladıkları takdirde teÅŸvik edilmesi gerektiÄŸini dile getirdi ve bu tür giriÅŸimlere katılmanın her ülkenin kendi kararı olduÄŸunu vurguladı.[5]

Adının kısaltması, üyeleri Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın İngilizce isimlerinin ilk harflerinden oluÅŸan topluluk BRICS, 2001’de dönemin Goldman Sachs’ın baÅŸ ekonomisti Jim O’NEİLL tarafından kaleme alınan ve Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in büyüme potansiyellerini deÄŸerlendiren bir araÅŸtırma makalesinden alınan ilham katkısıyla oluÅŸturuldu.[6]

İlk baÅŸta Güney Afrika’nın üye olmadığı grup, 2009’da ABD ve Batılı müttefiklerin dünya düzeni hegemonyasına karşı veya alternatif bir platform oluÅŸturmak amacıyla, Rusya’nın giriÅŸimiyle kuruldu. BrezilyaRusyaHindistanÇin ve 2011’de katılan Güney Afrika‘nın oluÅŸturduÄŸu BRICS, üye ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari iÅŸ birliÄŸini teÅŸvik etmeyi amaçlayan bir “uluslararası iÅŸ birliÄŸi platformu” ÅŸeklindedir.

Mısır, Etiyopya, Ä°ran, Suudi Arabistan (yılbaşından sonra) ve BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) ise bu yılın başında BRICS’e üye olmuÅŸtur. BRICS’i önemli hale getiren ana unsur, Çin ve Rusya’nın yanı sıra Brezilya ve Güney Afrika gibi kendi coÄŸrafyalarında önemli ülkelerin de içerisinde yer almasıdır.

BilindiÄŸi gibi dünya ekonomisi ve ticareti 2023’ten bu yana giderek daralmakta ve sürecin bir süre daha bu ÅŸekilde devam edeceÄŸi tahmin edilmektedir. Dünya ticaretinin giderek daralmasıiklim deÄŸiÅŸikliÄŸi gibi sorunlar ülkeleri yeni “birliktelik” ve “dayanışma oluÅŸumları” içerisinde yer almaya itmektedir. BRICS’in giderek büyümesinin temelinde yatan baÅŸat olguyu da bu ÅŸekilde açıklayabiliriz.

BRICS, yeni dünya düzeninde AB’nin yanı sıra ABD’ye karşı da alternatif anlamda bir “ekonomik güç” olma iddiasındaki yeni bir bloklaÅŸmanın adresi olarak durmaktadır.

Platformun daha da geniÅŸlemesinin 22-24 Ekim tarihlerinde Rusya’nın Kazan kentinde yapılacak bir zirvede ele alınması beklenmektedir. MalezyaTayland ve Türkiye’nin yakın müttefiki Azerbaycan, gruba katılmak isteyen diÄŸer ülkeler arasında yer almaktadır.

BRICS’te ortak dış politika hedefi olmadığı için oluÅŸumdaki üye ülkelerin Batı ile iliÅŸkileri deÄŸiÅŸiklik göstermektedir. Bu baÄŸlamda Ä°ran, Rusya ve Çin; ABD ve Avrupa ile kötü iliÅŸkilere sahipken, diÄŸer üye ülkeler Batı ile iyi iliÅŸkilere sahip. Bu nedenle BRICS’in tümden AB veya G20’nin karşıtı olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸildir.

Grubun geniÅŸletilmiÅŸ hali için herhangi bir isim açıklanmadı. Büyük bir olasılıkla grubun yeni adının “BRICS +” olacağı konuÅŸulmaktadır.

BRICS ülkeleri dünya toplam nüfusunun yüzde 40’ına sahiptir. Batı nüfusunun giderek yaÅŸlandığı, ekonomik verimliliÄŸin azaldığı bu süreçte BRICS, büyük çoÄŸunluÄŸu 35 yaÅŸ altı genç nüfustan oluÅŸan önemli ve etkin bir oluÅŸum haline geldi.

ABD’nin baÅŸat rakibi olan Çin, BRICS’in en geliÅŸmiÅŸ ekonomisine sahip olup, ABD’den sonra dünyada ikinci sırada yer almakta ve 2023’te yaklaşık 18 trilyon $’lık bir GSYİH‘ye sahiptir. Küresel GSYİH’nin yaklaşık yüzde 17’sini ve “küresel imalâtın” yaklaşık yüzde 29‘unu temsil etmektedir. Ülkenin 2023’teki GSYİH’sı, 2022’nin yüzde 3’lük büyüme oranının önünde yüzde 5,2 büyüdü.

Hindistan’ın 2023’te 3,6 trilyon $ olan GSYİH‘si onu “dünyanın beÅŸinci büyük ekonomisi” yapmaktadır. 2023 yılında saÄŸladığı yüzde 7,6 büyümeyle, BRICS ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke oldu. Dünya Bankası verilerine göre Brezilya dünyanın dokuzuncu büyük ekonomisine sahiptir. GSYİH’si 2,2 trilyon $ ve 2023’te yüzde 2,9 büyüdü.

Rusya‘nın ekonomisi 2 trilyon $ ile dünyanın en büyük 11. ekonomisidir. 2022’deki sekizinci sıradan düÅŸmüÅŸ olsa da GSYİH büyüme oranı yıllık bazda yüzde -2,1’den yüzde 3,6’ya iyileÅŸmiÅŸtir.

Dünyada 40. sırada yer alan Güney Afrika’nın ekonomisi, 2023’te yüzde 0,6 büyüdüÄŸünde 377,8 milyar $ ile BRICS ülkeleri arasında oldukça küçük kalmaktadır. Etiyopya, sadece 163,7 milyar dolarlık GSYİH ile genel olarak en küçüÄŸüdür.

Ayrıca BRICS ülkeleri, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 45’ine sahiptir.

BRICS’in “önemini” aÅŸağıdaki baÅŸlıklarda toplayabiliriz:

-Yeni katılmalarla birlikte dünya nüfusunun yüzde 40’ını ve küresel GSYİH’nın yüzde 28’ini temsil etmektedir. (Yaklaşık 30 trilyon $) Bloomberg Economics’in hesaplamalarına göre BRICS 2040’a kadar küresel üretimin yarısını gerçekleÅŸtirecektir. Bu rakam G7 ülkelerinin iki katına karşılık gelirken yüzyılın başından itibaren ivmenin BRICS ülkelerine doÄŸru kaydığına iÅŸaret etmektedir.[7]

GeniÅŸlemekte olan 5 büyük ülkeyi kapsamına almaktadır.

“Çok kutuplu küresel sistemi” destekleyen bu iÅŸbirliÄŸinin amaçlarını da ÅŸu ÅŸekilde özetleyebiliriz:

-Ekonomik iÅŸbirliÄŸi ile toplam milli gelirlerini ve bu yolla pasta paylarını artırmak.

Küresel sistemde daha fazla söz sahibi olmak.

Uluslararası kurumlardaki etkinliklerini büyütmek.

-GeliÅŸmekte olan diÄŸer ülkelere destek olmak.

-GeliÅŸmiÅŸ Batı ülkelerince konulmuÅŸ “mevcut finansal sistemi” deÄŸiÅŸtirmek ve Güney Ülkelerinin çıkarlarını öncelemek.

– De-dolarizasyon: Kur krizlerinden ve yaptırımlardan korunmak amacıyla uluslararası ticarette USD yerine daha çok yerel para birimi kullanılmasını ve ülkelerin uluslararası döviz rezervlerinde” USD payını azaltmak. Kısaca uzun vade hedeflerinden en önemlisi, Amerikan Doları’na meydan okuyacak bir “ortak para birimi” oluÅŸturmaktır.[8]

Grup bünyesindeki ülkeler 2014’te, kalkınma projelerine destek vermek için yeni adıyla Yeni Kalkınma Bankası (NDB)’nı kurmuÅŸtu. Eski adıyla BRICS Kalkınma Bankası olan NDB, küresel sistemde IMF ve Dünya Bankası (DB)’na alternatif bir aktör olarak öne çıkmaktadır.

Merkezi Çin’in Åžanghay kentinde bulunan NDB, 100 milyar $ baÅŸlangıç sermayesiyle kuruldu ve bu zamana kadar toplam 98 proje için 32,4 milyar $’lık fon saÄŸladı. Bu projelerden 280 milyon kiÅŸinin yararlanması öngörülüyor.

BRICS’in geniÅŸlemesi büyük ölçüde, geleneksel olarak ABD ile müttefik olan ülkelere kur yaparak küresel nüfuzunu arttırmaya çalışan Çin tarafından yönlendirilmektedir.

Daha öncede belirttiÄŸimiz gibi, BRICS’in oluÅŸumunda yatan temel argümanlardan biri de ABD ve Batı etkisine karşı “alternatif ekonomik bir güç” oluÅŸturmak arzusudur. Dünya nüfusunun neredeyse yarısına yakın bir demografik sayı, Avrasya açısından da önemli bir olgudur.

Son dönemlerde AB üyesi Fransa ile iliÅŸkilerde sorunlar yaÅŸayan Azerbaycan’ın da kısa bir süre önce BRICS’e resmî baÅŸvuruda bulunması Rusya için önemlidir. Keza, Ankara’nın üyelik baÅŸvurusuna somut destek veren Rusya’nın, bir yandan eski Sovyet coÄŸrafyasındaki etkisini yitirirken diÄŸer yandan bu kaybını tamamlamaya çalıştığını izlemekteyiz. Azerbaycan gibi ekonomik açıdan daha geliÅŸmiÅŸ ülkelerin BRICS’e üyeliÄŸi ile Rusya’nın, Ermenistan’daki kaybını Azerbaycan ile gidermeye çalıştığı görülmektedir.

Ulaşım, alt yapı ve enerji koridorlarıyla ilgili mücadelelerinin yaÅŸandığı bir dönemde BRICS’in Avrasya coÄŸrafyası için önemi daha da belirginleÅŸmektedir. Özellikle Çin’in Bir KuÅŸak Bir Yol projesinin güzergâhı açısından da bu bölgenin önemi büyüktür. Yine enerji kaynaklarının transferi açısından da BRICS önemli bir potansiyel barındırmaktadır.

Ankara’nın BRICS’e yaklaşımını, Batı dünyası ile iliÅŸkilerde bir “alternatif arayışı” olarak deÄŸerlendirilmesi yerinde olur. Çünkü Türkiye’nin Batı ile dış politikada ortak alanlar kadar ayrıştığı konular da çok fazla. Kısacası Türk Dış Politikasını yönetenler ve kamuoyunun önemli bir kısmı, Batı dünyası ile iniÅŸli-çıkışlı bir iliÅŸki yürüten ülkenin, uzun zamandır hak ettiÄŸi desteÄŸi Batı’dan görmediÄŸini düÅŸünmektedir.

BilindiÄŸi üzere bir süredir Türkiye, dış politikada müttefiklerini çeÅŸitlendirmeye özel bir özen göstermektedir. Bu tutum ve politikalar Türkiye’nin müttefik sayısının zaman zaman deÄŸiÅŸmesine yol açmaktadır. Bu baÄŸlamda Türkiye, özellikle AB’ye üyelik konusunda karşılaÅŸtığı ayrımcılığın daha fazla “sürdürülebilir olamayacağı” konusunda Batı’ya da bir mesaj vermeye çalışmaktadır. Bu nedenle Ankara’nın BRICS’i aslında Batı’ya karşı bir “manevra alanı” olarak da deÄŸerlendirmek istediÄŸini söyleyebiliriz.

KuruluÅŸundan bu yana çok kısa bir süre geçmiÅŸ olmasına karşın, söz konusu yapının etrafında yer alan ülkelere bakıldığında, “ekonomik olarak” iyi bir gelecek vadettiÄŸini ve görünür süreçte de “geniÅŸlemesinin güçlenerek devam edeceÄŸini” söyleyebiliriz.

Her geçen gün jeopolitik risklerin daha da artmaya baÅŸladığı bir coÄŸrafyadaki Türkiye, jeopolitik konumu nedeniyle bu risklere en fazla maruz kalan ülkelerden birisidir. Sonuçta Ankara, mevcut konumunun kendisine saÄŸladığı olanakları artık iki bloÄŸa karşı da kullanabileceÄŸi bir sürece girecek gibi durmaktadır.

Tüm bu iyimser tabloya karşın BRICS çatısı altındaki devletlerinAB’de olduÄŸu gibi siyasi ve ekonomik konularda tam bir fikir birliÄŸinin olmadığını da unutmamak gerekiyor. İngiltere’nin Brexit süreci AB’ye önemli bir darbe indirmiÅŸ, birlik çatısı altında fikir ayrılıklarının ne kadar derin olduÄŸu Brexit ile gün yüzüne çıkmıştı.  BRICS üyesi devletlerin de hem birleÅŸtiÄŸi hem de ayrıştığı çok fazla baÅŸlık bulunmaktadır.

OluÅŸumun çeÅŸitli çevrelerce deÄŸerlendirilmesine baktığımızda, bazı kesimlerin AB’ye alternatif olarak görürken bazı kesimlerin ise tarihi DoÄŸu – Batı çekiÅŸmesinin yeni bir boyutu olarak algıladığını izlemekteyiz.

BRICS’e üye ülke sayının her geçen gün daha da artması, DoÄŸu ve Batı dünyasının tıpkı SoÄŸuk SavaÅŸ dönemindeki kutuplaÅŸmasıyla benzer bir yapıya doÄŸru ilerlediÄŸini akla getirmektedir. Burada önemli olan husus, NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin BRICS’e üyeliÄŸi konusunda nasıl bir yol izleyeceÄŸidir.

Hatırlanacağı üzere Türkiye’nin NATO’ya üyelik sürecinde, dünyadaki kutuplaÅŸmanın Türkiye üzerinde önemli etkileri olmuÅŸtu. SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde DoÄŸu ve Batı dünyası arasındaki mücadele, İkinci Dünya Savaşı’na girmemiÅŸ olmasına raÄŸmen Türkiye’yi ciddi anlamda etkilemiÅŸti. Türkiye modern Cumhuriyetin kuruluÅŸundan itibaren dış politikada Batıcılık ilkesini izlemiÅŸ ve sonrasında Ä°kinci Dünya Savaşı’nın ardından da bazı güvenlik kaygıları nedeniyle tercihini Batı’dan yana kullanmıştı. Günümüzde ise BRICS’e üye olması halinde tüm bu politikalardan koparak yepyeni bir eksen kaymasına neden olabilir.  Ancak böyle bir adım Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu uluslararası kurum ve kuruluÅŸların yapısıyla da örtüÅŸmeyeceÄŸi için beraberinde yeni sorunlar da doÄŸurabilir.

DiÄŸer yandan ilk beÅŸ ülkenin ve sonra katılan-katılması plânlanan ülkelerin yönetim sistemlerine baktığımızda, BRICS üyesi çoÄŸu ülkenin “demokrasi” ve “insan haklarına saygı” baÄŸlamında parlak sicilleri olmayan “otokrat” biçimde yönetilen ülkeler olduklarını bilmekteyiz. Tabii ki bu baÄŸlamda Türkiye yönünden ilk akla gelen kaygı, 100 yılı aÅŸkın bir zamandır “Batı yönetim sistemi ve deÄŸerlerini” hedefleyen ülke için bu katılımın, bu amaçlar için bir engel oluÅŸturup oluÅŸturmayacağı olmaktadır.

Bu sorunun yanıtını vermek için zaman henüz erkendir. DiÄŸer yandan, mevcut ülke yönetiminin, kendi dünya görüÅŸü çerçevesinde BRICS üyeliÄŸini de, özellikle “Batı’yı dengelemeye” dayalı bir yaklaşım doÄŸrultusunda formüle edebilir korkusu da yaygındır.

DiÄŸer yandan BRICS’in, özellikle iki ana aktörüyle (Rusya ve Çin)  olan ticareti bariz ÅŸekilde Türkiye’nin aleyhine iÅŸliyor bulunsa da, Türkiye’nin BRICS üyelerinin ekonomi-ticaret-finans-yatırım alanlarında sunabileceÄŸi fırsatlardan çoklu bir çerçevede olabildiÄŸince yararlanma fırsatına sahip olacağı da güçlü bir olasılıktır.

Ankara’nın üyeliÄŸe kabul edilmesi halinde Türkiye, BRICS grubundaki ilk NATO ülkesi olacaktır. Sonuçta olarak BRICS’in, müttefik sayısını artırma çabası içinde olan Türkiye için, pek çok ülke yönünden olduÄŸu gibi önemli fırsatlar potansiyelini taşıdığını göz önünde bulundurmakta fayda görmekteyiz.

Türkiye’nin BRICS üyeliÄŸi konusunun gerçekleÅŸmesi, bu oluÅŸuma dâhil tüm ülkelerin onayını gerektirmektedir. Nitekim Kremlin Sözcüsü Peskov bu konuda ÅŸöyle demiÅŸtir: “BRICS grubunun geniÅŸlemesinin sınırları vardır. Ve üye ülkeler, kaç ortaÄŸa sahip olmak istediklerine kendileri karar verir.”

Kurucu üyelerden Rusya, hemen her fırsatta Türkiye’nin BRICS’e katılması konusunda olumlu görüÅŸ bildiriyor. Ancak bunun NATO’yu karıştırmak için diplomatik hamle mi, yoksa ciddi bir yaklaşım mı olduÄŸunu, ancak üyeliÄŸin resmileÅŸmesinden sonra anlamak mümkün olabilecektir.

Yine kurucu üyelerden Çin ve Hindistan sessiz durmaktadır. Son dönemde Çin’in, ekonomik çıkarları için öncelikli gördüÄŸü Afrika’da karşısında sürekli Türkiye’yi görmeye baÅŸlaması, Pekin açısından bir “sıkıntı” görünümündedir. Bir de Hükümet’in hiç bahsetmediÄŸi ancak Türk halkının büyük hassasiyetle izlediÄŸi Uygur sorunu bulunmaktadır. Bu durum Pekin’in Ankara’nın önünü kesmesine varır mı, ÅŸimdiden bir ÅŸey söylememiz olanaklı deÄŸil.

Hindistan’da ise, Müslüman nüfusa karşı sürekli yeni ayrımcı yasalar uygulamaya koyan Hindu Milliyetçisi BaÅŸbakan Modi ile Türkiye’deki Hükümet arasının pek de iyi olmadığını söylemek yanlış olmaz. İsimlerinin baÅŸ harflerini oluÅŸuma veren diÄŸer iki üye, Brezilya ve Güney Afrika’nın ise büyük bir sorun çıkarması pek beklenmez.

BRICS’e bu yılbaşından itibaren üye olan ülkelere bakıldığında da sorun çıkabileceÄŸi düÅŸünülebilir. Mısır, bir dönem “katil” ve “darbeci” diye anılan Sisi’nin Ankara’da ağırlanmasının ardından “çantada keklik” olarak görülebilir mi? Çünkü Türkiye ile Mısır arasında Libya’dan, Müslüman KardeÅŸler meselesine, DoÄŸu Akdeniz’in paylaşılmasına kadar hâlâ çözülmemiÅŸ pek çok sorun ve görüÅŸ ayrılığı bulunmaktadır.

DiÄŸer yeni üyelerde Ä°ran ve Etiyopya üzerinden sorun çıkabilirTürkiye son günlerde Afrika’da, Etiyopya’nın sıcak çatışmanın eÅŸiÄŸinde dolaÅŸtığı Somali’yle iliÅŸkilerini her geçen gün derinleÅŸtirmektedir. Keza Ankara’nın Somali ve Etiyopya’yı barıştırmak için yaptığı giriÅŸimler de boÅŸa çıkmış görünmektedir. Eylül’de “yeni tur barışma görüÅŸmesi” plânlayan Ankara, bizzat Somali CumhurbaÅŸkanı’nın yaptığı “Etiyopya ile masaya oturmayacağız” açıklamasının deÄŸiÅŸmesini saÄŸlayabilecek mi?

İran ise, OrtadoÄŸu’da sessiz bir “etkinlik rekabeti” içinde olduÄŸu Türkiye’nin önünü açar mı? Bu da yanıtlanması zor bir soru.

Yukarda sıraladığımız “siyasi sıkıntıların” yanında iÅŸin bir de ekonomik yanı bulunmaktadır. ABD öncülüÄŸünde Batı cephesinin kurduÄŸu ekonomik düzeni deÄŸiÅŸtirmek üzerine politika üreten BRICSekonomik kriz içindeki, kronik cari açıklarla boÄŸuÅŸan Türkiye’yi oluÅŸuma dâhil etmek ister mi? Keza, Türkiye’nin kırılgan ekonomik yapısı BRICS’i küresel ekonomik alanda daha mı güçlü yapar, yoksa zayıflatır mı?

DiÄŸer yandan Türkiye tercihini BRICS’e tam üyelik yönünde kullanırsa bunun, AB ile ekonomik iliÅŸkilere nasıl bir etkisi olacak? AB ile üyelik süreci tıkanmış olsa da, büyük ölçüde iÅŸleyen bir Gümrük BirliÄŸi bulunmaktadır. BRICS platformu üyeliÄŸi, Türkiye’nin AB ile Gümrük BirliÄŸi’nden vazgeçmesinin maliyetini karşılayabilir mi? Bu sorunun yanıtını verirken, BRICS’in en büyük iki ekonomisi Rusya ve Çin’le Türkiye’nin ekonomik iliÅŸkisine baktığımızda, Türkiye’nin Çin ve Rusya ile ticaretinin sırasıyla 1/10 ve 1/8 “açık” verdiÄŸini görmekteyiz. Gümrük BirliÄŸi’nden vazgeçip, bu açıkları Türkiye lehine kapatmak sadece kısa deÄŸil, orta ve uzun vadede bile pek olanaklı durmamaktadır.

Ersin Dedekoca                                                                                          17 Eylül 2024

Kaynakça:

[1] “Rusya: Türkiye’nin BRICS’e tam üyelik baÅŸvurusunu deÄŸerlendireceÄŸiz”, BBC News Türkçe, 4.09.2024, https://www.bbc.com/turkce/articles/cy54v7rxledo

[2] “Turkey seeks to join the BRICS bloc of emerging economies, a Kremlin official says”, AP News, 4.09.2024, https://apnews.com/article/russia-turkey-brics-bloc-developing-economies-525b68836de1301187c5805ead872b65; “Kremlin welcomes Turkey’s reported desire to join BRICS”, Reuters, 4.09.2024, https://www.reuters.com/world/kremlin-welcomes-turkeys-reported-desire-join-brics-2024-06-04/

[3] “Lavrov: Türkiye’nin BRICS konusunda ciddi olduÄŸunu görüyoruz”, Sputnik, 6.09.2024, https://anlatilaninotesi.com.tr/20240906/lavrov-turkiyenin-brics-konusunda-ciddi-oldugunu-goruyoruz-1087711706.html

[4] “Rusya: Türkiye BRICS’e tam üyelik baÅŸvurusu yaptı”, Bloomberg HT, 4.09.2024, https://www.bloomberght.com/rusya-turkiye-brics-e-tam-uyelik-basvurusu-yapti-2359582

[5] “IMF’den Türkiye için BRICS üyeliÄŸi açıklaması”, Habertürk, 13.092*24, https://www.haberturk.com/imf-den-turkiye-icin-brics-uyeligi-aciklamasi-3719533-ekonomi

[6] “Building Better Global Economic BRICs”, Goldman Sachs- Global EconomicsPaper No: 66  Jim O’Neill, 30.11.2001, https://www.almendron.com/tribuna/wp-content/uploads/2013/04/build-better-brics.pdf

[7] “BRICS Zirvesi’nde ana gündem dolar hegemonyasından kurtulmak”, Bloomberg HT, 22.08.2023, https://www.bloomberght.com/brics-2336983

[8] Jennifer Sor, “BRICS countries could swing an ‘economic wrecking ball’ at dollar dominance even without a shared trade currency, former White House economist says”, Business Insider, 26.12.2023, https://markets.businessinsider.com/news/currencies/dedollarization-brics-currency-wars-dollar-international-trade-central-bank-reserves-2023-11