ÜRETİMİ VERGİYE GÖMMENİN AKLA ZİYANLIÄžI

Bülent SOYLAN

Bir ülkede halkın refahının “acaba biraz daha borç bulabilir miyiz” arayışı ile deÄŸil, ancak ve ancak yapılacak üretimle artabileceÄŸini söylemek için “ekonomist” olmaya gerek yok ÅŸüphesiz.
Çünkü ancak üretirseniz deÄŸer yaratırsınız,
Çünkü ancak üretirseniz kazandığınız deÄŸerle aldığınız borçları kapatabilirsiniz,
Çünkü ancak üretirseniz karnınızı doyuracak duruma gelebilirsiniz,
Çünkü ancak üretirseniz, artan kazancınızla refahınız biraz daha yükselir.
Buraya kadar anlaÅŸtıksa, ÅŸimdi gelin bu söylediklerimizin bir de -eski dildeki söyleniÅŸi ile- “mefhumu muhalif”inden yani, konuyu bir de tersinden düÅŸünerek “ya üretmezseniz ne duruma düÅŸersiniz” diyerek açmaya çalışalım.
*
“Üretim” her ÅŸeyden önce bir süreçtir.
Emek, sermaye gerektirir ve tabii ki “zaman alıcı”dır.
Üretmeye kiÅŸisel olarak karar verecekseniz bu iÅŸe sarf edeceÄŸiniz emeÄŸi de, yatıracağınız parayı da ve bu iÅŸe kalkıştığınızda beklediÄŸiniz kazanca ne zaman ulaÅŸabileceÄŸinizi de hesaplar, iÅŸinize geliyorsa “giriÅŸirsiniz”
Ancak “giriÅŸimci” açısından böyle bir hesap söz konusu iken, olayı toplumsal olarak ele aldığınızda ne yazık ki iÅŸin içine daha “ince hesaplar” girer.
Nedir bunlar?
Bir kere “toplumsal” kararı artık tek tek kiÅŸiler deÄŸil, o kiÅŸilerin “hepsi” adına ama uygulamada ancak bir kesimin arkasında durmasıyla “siyaset kurumu” ve kimi zaman o siyasetin başındaki sınırlı sayıdaki kiÅŸiler hatta çoÄŸu zaman bir tek kiÅŸi verir.
Nedir o belirleyici soru ve karar?
“Üretelim mi, borçlanalım mı?”
*
“Devlet adamlığı” bir kenara ama “Siyaset” ne yazık ki desteÄŸini halkın algılarından, beÄŸenilerinden alan bir kurum.
Bu nedenle de, siyasetçinin bütün gayreti o iki seçim arasındaki dönemde -ki bir ülke geleceÄŸi açısından adeta teferruat sayılacak kadar kısa süredir- halkın beÄŸenisini saÄŸlamaya odaklanır.
Dolayısıyla, eÄŸer baÅŸka bir çıkarı da yoksa siyasetçi “üretelim mi, borçlanıp dışarıdan mı satın alalım” sorusuna deÄŸiÅŸik bir açıdan “Bu kısa sürede acaba hangisi daha kolay, hangisi halkta daha büyük refah hissi yaratır?” diye bakar ve çoÄŸu zaman da ikincisini seçer.
Bu durum, bu günü kurtarmak uÄŸruna geleceÄŸi ve geleceÄŸin neslini yük altına sokmak, ülkenin geleceÄŸini bir çıkmaz sokaÄŸa yönlendirmektir ama günlük yaÅŸam derdinde olan halkın çoÄŸunluÄŸunun bunu fark edecek, yanlışa direnecek bir “durumu” da yoktur.
Ya bu tercih yanlış diyenler?
Demokrasilerde halkın iradesi “çoÄŸunluÄŸun” ya da “en geniÅŸ kesimin” kararıyla ortaya çıktığına göre ve uygulamada “halka raÄŸmen halk için” bir ÅŸeyler yapmak öyle kolay bir ÅŸey olmadığına göre sonuç bellidir:
Siyasetçi karar alırken kendisine güç veren kitlenin algı ve tercihi neyse onu yapacaktır.
Haydi, spekülasyona yol açmasın diye örneÄŸi dışarıdan verelim: Hatırlar mısınız, İngilizlerin ikinci Dünya savaşında kaderini deÄŸiÅŸtirip ülkenin tarihi bir deÄŸeri haline gelen Winston Churchill, savaşı kazandırmış, ülkesini Nazi iÅŸgaline uÄŸramaktan, imparatorluÄŸunu batmaktan kurtarmış ama halkın karşısına çıktığı ilk seçimde iktidarını kaybetmiÅŸtir.
Bu, her zaman siyasetçinin yararlı olsa da tercih etmekte zorlandığı bir konu mudur yoksa kim bilir baÅŸka hangi nedenlerle pek de hoÅŸlanmadığı, “Üretmesek bize daha yararlı oluyor” dediÄŸi bir durum mudur?
Bu çok spekülatif konuyu okura bırakarak bundan sonrasına “Siyasetçinin yanlış vergi tercihleri” üzerinden devam edelim.
*
Aynen kiÅŸiler için olduÄŸu gibi bir ülkenin kazanıp refah düzeyini yükseltebilmesi için birinci önceliÄŸin “üretim yapmak” olup “gerisinin teferruat” olduÄŸunu kabul etmemiz gerekir.
Yani: Bir ülke yönetiminde uygulanan vergiler üretimi “kasıyorsa” ortada bir yanlış vardır.
“Peki, üretim de vergisiz olursa vergiyi nereden alalım?” sorusu sadece “teferruat”tır.
Yapılacak olan, üretimi vergi baskısından kurtarmak, ardından gereken kaynağın nereden saÄŸlanacağına karar vermek!
*
Bizim gibi üretkenliÄŸi düÅŸük, hemen hemen tek diÅŸe dokunur sermayesi “ucuz emek” olan ülkelerde vergi politikalarında yapılan en büyük yanlış, üretimin bu en ağırlıklı ve en bol “girdi”sini vergilendirerek kullanımını pahalılaÅŸtırmaktır.
Bunu yaptığınızda, elinizdeki üretim girdisinin önüne devlet eliyle set çeker, toplam üretim imkanınızı daraltırsınız.
ÖrneÄŸin en basitinden; çöp toplayan iÅŸçi ücreti üzerinden aldığınız gelir vergisi yüzünden belediyenizde çöpler bir köÅŸede, iÅŸ bekleyen insanlar bir baÅŸka köÅŸede kala kalırlar. Çünkü o belediye bir tür hizmet üretimi olan çöp toplamada, yapılan üretim üzerinden devlet “bak üretim için çalıştırırsan vergi verirsin” demektedir.
Bu durum maalesef çok büyük yatırım, çok büyük teknoloji istemeyen basit üretimlerde daha da açık biçimde söz konusudur.
Örneklendirelim: Üretimindeki iÅŸçilik üzerinden “istihdam vergisi” diyebileceÄŸimiz “adam çalıştırma vergisi” alındığı için yerli iÅŸletmelerimizin üretemediÄŸi ucuz ve neredeyse tek seferlik ÅŸemsiyeyi, neredeyse dört tane boruyu büküp birleÅŸtirerek yapılan çamaşır kurutma aparatını dünyanın nakliye bedelini de üstlenerek gider Çin’den satın alırız.
Sonra da saf saf sorulur: “Aman Allahım, ÅŸu Çinliler bunu nasıl da bu kadar ucuza üretip buralara kadar satabiliyor?”
*
Bizde bol ve ucuz olan “Emek”, üretimin en önemli bileÅŸenlerinden olmasına raÄŸmen 1949 yılındaki “reform”dan bu yana, -az bir farkla- neredeyse ticaretten saÄŸlanan kazanç gibi vergilendirilmiÅŸ ve ne yazık ki bu vergilendirmenin çok önemli olan ekonomik etkisi gözden kaçırılmıştır.
Evet, üretim sürecine dahil olan emek de payına düÅŸeni alırken bir “gelir” elde eder ama, bu gelir aynı zamanda yapılan üretimin “iÅŸçilik maliyeti”dir.
Buradaki “gelir”i vergilendirmek aynı zamanda üretimde kullanılan iÅŸçiliÄŸin maliyetini yükseltmektir.
Siz bu iÅŸçilik üzerindeki verginin yararını görüp buradan beklediÄŸiniz vergiyi ülkedeki servetten, ticari kazançtan, ÅŸehir rantlarından, bir kısım tüketimden ve saireden alıp mali dengenizi böyle kurmazsanız, sonuçta gider en basit üretim malını dışarıdan almak zorunda kalır, parasını bulmak için yüksek faizlerle borçlanır sonra da “neden orta gelir tuzağında debeleniyoruz” diye yıllarca düÅŸünür durursunuz.
Haydi uzatmayalım: “İndirin üretimin en önemli ve sizde en bol olan ÅŸu iÅŸçiliÄŸinin vergisini, görün etkisini”