VERGİ ALMADAN ÜLKE YÖNETMEK

Bülent SOYLAN
Åžimdi Sicilya’da, Eski Yunan’ın ise Siracusa’sinda doÄŸup yaÅŸamış ünlü fizikçi ArÅŸimed’i (MÖ 287- MÖ 212) bilirsiniz mutlaka…
Ve kuÅŸkusuz onun adı kadar ünlü sözünü de:
Der ki: “Bana bir destek noktası bir de saÄŸlam sırık verin, Dünyayı yerinden oynatayım.”
Aslında ne bu Dünya’da öyle bir destek noktası var ne de bu Dünyanın ağırlığını kaldırabilecek kadar saÄŸlam bir sırık ya da kalas; ama ArÅŸimed’in bunu söylerken dayandığı mantık çok doÄŸrudur.
Günlük yaÅŸamımızda hani “kanırta kanırta” dendiÄŸi gibi çalışan, kullandığımız pek çok alet aynen bu prensibin uygulamasıdır.
ÖrneÄŸin konserve ya da gazoz kapağı açacağı, levye falan…
*
Åžu bizim vergi iÅŸleri de buna benzer biliyor musunuz?
Ben de “Bana bir yetki verin, memleketi kimseden vergi almadan yönetebilirim” diyebilirim.
Hatta baÅŸka iÅŸlere harcayacak kadar param bile olur.
EÄŸer, bu güne kadar pek aklınıza gelmemiÅŸ, “ben de farkındaydım” falan demiyorsanız bakın ÅŸimdi size bu iÅŸin nasıl olduÄŸunu anlatacağım.
Haydi önce genel uygulamadan yola çıkalım.
Diyelim ki bir devletin kabaca beÅŸ çeÅŸit iÅŸlevi ve harcaması var:
Bunlar da sırasıyla:
-Bayındırlık yani yollar köprüler yapmak,
-Sağlık hizmeti vermek
-EÄŸitim
-Yargı
-İç-dış güvenlik
Ve siz de devlet olarak bütün bunları yapabilmek için halktan 100 lira topluyor, her bir alanda da ortalama 20 lira harcıyorsunuz.
Bütçeniz denk, gelen vergilerle iÅŸler yapılıyor, her ÅŸey de yolunda olsun.
Åžimdi gelelim modeli çalıştırmaya:
Diyorsunuz ki “ben ÅŸimdi ÅŸu yol, köprü yapma iÅŸini özelleÅŸtiriyorum”. “Bundan sonra devletten beÅŸ para çıkmasın”.
Güzel deÄŸil mi?
İşte bu güzellik sonucunda devlet topladığı verginin yol, köprü falan için 20’sini harcamaktan kurtuluyor ve bütçesinde artık yeni bir vergi koymaya ihtiyacı olmadığı gibi üstüne de bir 20 lirası kalıyor.
Peki ya yol, köprü harcaması ne oluyor diyeceksiniz…
E onları bu sefer araya devleti koymadan doÄŸrudan yine siz yani halk ödüyor ya…
Sonra bu iÅŸi geniÅŸletin; SaÄŸlığı özelleÅŸtirin, eÄŸitimi özelleÅŸtirin; yargı masraflarını mahkemelere iÅŸi düÅŸenlere “harç” adı altında yükleyin…
Toplanan 100 lira vergiden geriye yine de harcanması gereken ne kaldı?
Güvenlik mi? Haydi onun iç güvenlik kısmını da özel güvenlik üzerinden yükleyin kim kendini güvende hissetmiyorsa.
Kaldı dış güvenlik. Eh o kadar da olacak tabii, o konuyu daha fazla zorlamanın anlamı yok.
İşte bu durumda bir de bakıyorsunuz ki, eskiden bu iÅŸler için örneÄŸimizdeki gibi100 lira kadar vergi toplayıp sonra da eyvah yeni vergi koymazsak açık vereceÄŸiz diyenlere nisbet “İşte budur, bakın ben ne vergi arttırıyorum ne para bitti diyorum” yine iÅŸler yürüyor, “Bu iÅŸten herkes benim kadar anlamaaazzz” diyebiliyorsunuz.
Hikaye iÅŸte böyle.
Peki ne anladık bu anlatılanlardan?
Demek ki devlette “Hazineden beÅŸ kuruÅŸ çıkmadan” yapılan iÅŸlerin eÄŸer o devletin aslında topladığı vergilerle yapması gereken klasik görevi ve harcamaları” olduÄŸunu düÅŸünmezsek; görüyorsunuz ya; yeni yeni vergiler koymak ne kelime, toplanan vergileri bile bu iÅŸlere harcamadan olabiliyor.
Haydi uzatmayalım:
Bir ülkedeki “vergi yükü” kimi zaman görünüÅŸte artmazken, yurttaşın devletten beklediÄŸi hizmetlerin “müÅŸterisi” haline getirilmesi aslında sırtındaki vergi yükünün ustaca ağırlaÅŸmasıdır.
Bu gün Türkiye’de yaÅŸanan geçim sıkıntısının -aslında hepsi birbirine baÄŸlı çok nedeni var ama- ana nedeni budur.
Denebilir ki; “Ama özelleÅŸtirildiÄŸinde bu iÅŸler çok da güzel yapılıyor, hizmette en ufak bir kusur bile yok”
Güzeeell… Bu da bir görüÅŸtür.
Haydi bir an için o tarafından biz de memnunuz diyelim…
Peki daha önce bu iÅŸler görülsün diye ödemekte olduÄŸumuz vergilerle toplanan paralar oralara harcanmıyorsa ÅŸimdi nerelere harcanıyor?
Görülen kamu hizmetleri daralırken toplanan paranın kalanı nerede?
Gelin bunu da bir örnekle bitirelim:
Diyelim ki fırıncıya her gün 10 lira veriyorsunuz, ama o size önce 10, sonra 9, sonra 8, sonra 7…. Liralık ekmek veriyor ve nedir bu dediÄŸinizde “yahu senden aldığımıza zam yapıp 11 lira mı istedik ki?” diye cevap veriyor.
Ya da adamın benzine hep 50 lira verip her seferinde daha az alabildiği gibi...
Aynı hesap: Ödenen vergiler aynıyken onların karşılığında alınan hizmet azalıyorsa aslında vergiler ağırlaşıyor demektir.
Ha ekmek, ha benzin, ha beklediÄŸiniz hizmetler.
Nasıl buldunuz?
Aynen ArÅŸimed’in kaldıracındaki mantık deÄŸil mi?
“Verin bana istediÄŸimi yapacak gibi bir yönetim yetkisi, sizden asla vergi mergi almadan idare edeyim memleketi.