Bu konudan kısmen de olsa daha önceden söz etmiÅŸ olabilirim.
Ancak, yukarıda baÅŸlığa aldığım olayı bugün bir kere daha anlatma gereÄŸini duyuyorum.
Çünkü, yapılan yanlışı “hissediyor” ama bakar ya da eleÅŸtirirken yanlış tarafından yola çıkıyorsak, haklı olduÄŸumuz konuda saÄŸlıklı bir sonuca varamayabiliriz.
Olayı adım adım ve daha somut anlatabilmek için rakamlarla örneklendireceÄŸim.
Diyelim ki örnek olayımız memleketin falan bölgesinde yapılacak olan “Filanköy Hava Alanı”. Tutun ki siz iktidarsınız ve bir nedenle bunu gerçekleÅŸtirmeye karar verdiniz.
1.Tartışılması gereken ilk konu tabii ki devletin böyle bir yatırıma giriÅŸmesinin gerekli olup olmadığıdır.
Burada birkaç deÄŸiÅŸik görüÅŸ tartışılabilir.
-Bu bölgede taşımacılık açısından bir havaalanına ihtiyaç vardır ya da yoktur.
-Bölgede taşımacılık açısından ihtiyaç yoktur ama askeri ya da diÄŸer stratejik nedenlerle yapılmalıdır.
-Çok ihtiyaç vardır ama bölgenin daha öncelikli ihtiyaçları vardır.
-İhtiyaç vardır ama ne yazık ki bunu yapacak para yoktur
-İhtiyaç yoktur ama siyaset böyle bir gösteriÅŸ yapmak istiyordur.
-İhtiyaç yoktur ama bir yatırımcı burayı kendi parasıyla yapıp iÅŸletmeye gönüllüdür.
-İhtiyaç vardır ya da yoktur ama burada yapılacak bir inÅŸaatla birilerine rant yaratma fırsatı da yaratılacaktır.
2.Yukarıdaki durumları tartışır, uygun olup olmadığına ve dolayısıyla yapılmasına karar da verebilirsiniz.
Bu kararı verdiÄŸiniz zaman ortaya ÅŸu yeni seçenekler çıkar:
-Devlet olarak kararlıysanız ve paranız varsa verir parayı ihale eder yaptırırsınız.
-Kararlısınız ama paranız yoksa bunun için kredi kullanır, borçlanır yaptırırsınız.
-Kendi parasıyla yapıp iÅŸletmek isteyen yatırımcı varsa ona “buyur yap kazancı sana ait” dersiniz.
-Böyle bir istekli çıkmıyor ama hem devlette para yok hem yapmaya istekli yok hem yapılmasını çok gerekli görüyor ve çok istiyorsanız ortaya bir "karma” formül atarsınız:
"Hazine garantili Yap-İşlet modeli".
3.Türkiye, parası kıt ama yatırıma “ilgi ve sevgisi” çok büyük bir memleket olarak yukarıdaki modelle iÅŸe kalktığında, iÅŸin içinde tamamen iyi niyet olduÄŸu zaman ÅŸu hesap yapılacaktır.
-Havaalanı yapılmalı ama ne devlette ne de yap-iÅŸlet ile yatırıma girecek firmada böyle bir para ya da kredi kullanma imkanı yoktur.
-Böyle bir durumda ortaya çıkan maliyetin, aralarında bu havaalanından kısmen de olsa yararlanacak olan halkın da bulunduÄŸu birkaç tarafa bölüÅŸtürülmesi gerekir.
-Bu model, tartışmasız; yapılması “gerekli”, hesapları “samimi” bir yatırımda gayet baÅŸarılı bir finansman yöntemidir.
Kötüye kullanılması ya da yapılan bir beceriksizlik asla modelin suçu olamaz.
-Karar verip projesini hazırlarken, devlet olarak; eldeki imkanları kullanıp araziyi tahsis edecek, Havaalanına ulaÅŸacak yolları, elektrik-su gibi altyapı yatırımlarını yapacak, gerektiÄŸinde kullanılacak kredilere garantiler, ithal edilecek malzemeye gümrük kolaylıkları, iÅŸletme safhasında vergi bağışıklıkları getireceksinizdir.
-Åžimdi burada üzerinde durulması gereken en kritik ama belirleyici olan; bu iÅŸin “yapım maliyeti”dir.
Bu konu; ciddi istatistiklere, ciddi tahminlere, ciddi bir ihtisasa ihtiyaç gösteren bir iÅŸtir. Hatta alana kaç uçak ineceÄŸi, dükkanların kaça kiralanacağı, alan hizmetlerinin ne olacağı iÅŸletme süresi bile birincisi belli olduktan sonra üzerine düÅŸünülecek olan ikincil konulardandır. Modelin sonucunu belirleyecek olan ve eleÅŸtirilirken genelde göz ardı edilen iÅŸte bu “yapım maliyeti” konusudur.
-ÖrneÄŸin “Bu iÅŸ ÅŸu kadar milyar dolara çıkar” deyip abartılmış ya da büyük bir yanılgıyla belirlenmiÅŸ “maliyet bedeli” bu iÅŸte kaybı ya da suistimali belirleyen temel ölçüdür. İniÅŸ kalkış sayıları, kaç müÅŸterinin uçtuÄŸu gibi konular iÅŸin ikincil detaylarıdır.
-Yine örneÄŸin 10 milyar dolara çıkar diye belirlenen maliyet eÄŸer aslında 7 milyar dolarsa, bundan sonraki hesap ÅŸaÅŸmaları iÅŸte bu 3 milyar dolar fazla yüzünden ortaya çıkacaktır. Çünkü bundan sonraki hazine garantileri, iÅŸletme süreleri, uçuÅŸ-kalkış sayıları hep bu 10 milyar kabul edilen "abartılmış maliyeti" karşılamak için yapılmaktadır.
-Åžimdi iki durumda da modelimize çalışalım:
Burada çıplak maliyet 10 milyar denmiÅŸ, yatırımcıya %20’lik makul kar payı tanınmış, örneÄŸin 10 yıllık iÅŸletme dönemi faizi ile birlikte kendisine bir ÅŸekilde 14 milyar lira ödenmesi ya da ödetilmesi uygunsa, bu modelde Yap-İşlet’te devlet için söz konusu olan para, uçaklar az da inse, çok da inse hatta hiç inmese bile yine 14 milyar dolardır. Çünkü yatırımcının haklı beklentisi de yatırımın maliyet bedeli de budur.
-Daha sonraki hesaplar iÅŸte bu örnekteki 14 milyar doların belirlenmesi üzerinden türetilir.
Denir ki, “bak arkadaÅŸ, sen sonuçta 10 yılın sonunda hakkın olan 14 milyar doları cebine koyacaksın” tamam. Ancak, bu paranın bir kısmını iÅŸletmeci olarak yolcudan, kalanını devletten alacaksın.
Sen önce buraya inen kalkan uçaklardan belli bir para kazanacaksın, bu tabii ki yetmeyecek. İşte o 14’ü tamamen alabilmen için kalanını da benden “hazine garantisi” adı altında alacaksın. EÄŸer buraya -olmaz ya- beklenenin üzerinde bir iÅŸ çıkar, 14’ten fazla hasılat elde edersen aradaki sözleÅŸmeye göre ya tamamı senin olur vergisiz mergisiz hepsini kazanırsın, ya da hakkındır ama vergisini verir sahip olursun.
-Bu örnekten anlaşılacağı üzere: Yap-İşlet modelinde eÄŸer varsa “hazine zararı”, alana inen-kalkan uçak sayısındaki abartma ya da yanlıştan deÄŸil, bu iÅŸin maliyet hesaplarının yanlış ya da abartılmış olmasından kaynaklanır.
Yine bu iÅŸlerde, devlet “buraya bir havaalanı yapılması gereklidir” demiÅŸ, siyasetçiler halka ÅŸirin görünmek için “yılda 10 bin uçak inecek” demiÅŸ ama 400 uçak bile inmemiÅŸse, burada tartışılacak zarar asla aradaki 9600 uçak için garanti edilip ödenen para deÄŸil, sonuçta o alan iÅŸinden yatırımcının alacağı toplam hasılattır.
Anlaşılacağı üzere bu modelde yapılan ÅŸey; o yatırım zorunlu ama elde para yoksa, yatırımcı-iÅŸletmecinin beklediÄŸi paranın önceden belli olmayan bir kısmının müÅŸteriden, üstünün devletten ödenmesidir.
-Burada ÅŸu da düÅŸünülmelidir: EÄŸer bir havaalanı 7 milyar dolara yapılabilecek iken bu maliyet bilerek-bilmeyerek 10 milyara çıkar denmiÅŸ ama bu arada iÅŸler iÅŸler umulandan iyi gitmiÅŸ ve o alana 10 bin uçak inecek iken 12 bin uçak inmiÅŸ, iÅŸletmeci garanti edilen 14 milyar yerine 20 milyar dolar kazanmışsa burada yine de ciddi bir yanılgı-suistimal yapılmadı mı diyeceÄŸiz? Tabii ki yapılmıştır diyeceÄŸiz. Çünkü bu kadar karlı bir iÅŸ devlete kalacak iken birine “hediye” edilmiÅŸtir.
-Sözü çok uzatıp okuru rakamlara boÄŸarak iÅŸin daha da detayına girmeyelim:
Sonuç olarak, Yap-İşlet modelinde inen-kalkan uçak sayısı deÄŸil, o yatırımın yatırımcıya toplam maliyetinin sorgulanması, kendisine saÄŸlanan toplam garantinin gerçek maliyet ve makul kar miktarıyla ne kadar baÄŸdaÅŸtığı tartışılmalıdır.
Yine söyleyelim; yatırım zorunlu, hesaplar samimi ise bir havaalanına hiç uçak inmese de bu modelde tartışılacak bir konu olamaz.
Bu iÅŸlerde samimi hatalar ya da beklenmedik nedenler bir yana, eÄŸer bir kötüye kullanma aranacaksa ilk bakılacak ÅŸey, bu yatırımın maliyet hesaplarının abartılmış olup olmadığıdır.
Buradaki doÄŸru rakamı bulur, bilir ve esas alırsanız gerisi sadece bir dört iÅŸlem, yani toplama-çıkarma, çarpma bölme iÅŸlemidir.
Çünkü bu modelin “fıtratında” diyelim, her zaman bir hazine garantisi vardır ve her zaman inip kalkmayan uçaklar için bir garanti bedeli ödenecektir.
Siz yanlışlıkla modeli kötülerseniz, bu her zaman kullanılabilir ve muhtemelen kullanılacak ve yine de Hazineden üste para ödetecek bir finansman modelini kötülemiÅŸ, ÅŸaibe altına almış, üstelik -Nasrettin Hoca misali” kaybolan iÄŸneyi kaybolduÄŸu odada deÄŸil aydınlık olan diÄŸer odada aramış ve tabii ki bulamamış olursunuz.
Haydi konuyu son ama daha da basit bir örnekle kapatalım, hafızalara daha kolay yerleÅŸsin:
Diyelim ki ÅŸehirde boÅŸ bir arsanız var, üzerine bir dükkan yapılsa iyi para getirecek ama sizde de hiç para yok ve kendiniz yapamıyorsunuz.
Gidiyorsunuz bir müteahhide, “Buraya ÅŸöyle bir dükkan yap, yalnız bende para yok. Kirasını ÅŸu kadar yıl sen al, kendi paranı çıkar” diyorsunuz.
Müteahhit haklı olarak “İyi ama ya bu dükkan kiraları düÅŸük kalır beni zarara sokarsa, ben bu riske neden gireyim” dediÄŸinde ÅŸunu demez misiniz:
“Yap kardeÅŸim, iÅŸlet kardeÅŸim. Bu iÅŸten kaç para bekliyorsun? 10 Yıl iÅŸlet, yine de çıkaramazsan üstü benden”
Olay aynen bu ve zaten yaÅŸadığımız hayatın içinde de var.
Öyle ya, dükkanlar o sırada beklenen kirayı getirmese, müteahhit buna güvenip iÅŸe girmiÅŸ olsa, arsa sahibi olarak sizin ödeyeceÄŸiniz “garanti” bedeli gerçek bir zarar mıdır yoksa ertelenmiÅŸ olarak ödenen inÅŸaat maliyeti mi?
Siz siz olun, inÅŸaat maliyetini doÄŸru hesaplayın, artık kiralar ne kadarını kurtarırsa…
Yineliyorum; Maliyeti bırakıp "Åžu kadar uçak inecekti ama bak bu kadar indi" lafına hiç takılmayın.