“..LORDUM, YENİ BİR DEVLET KURUYOR! “

(aramızdan ayırılmasının yıldönümü nedeniyle)

KoÅŸarak geldi ve dedi ki: “Lordum, o adam yarın yeni bir devlet kuruyor”

Lord dedi ki:

Kursun, Osmanlı’yı yıktığımız gibi, onu da yakın zamanda yıkarız, Osmanlı’yı yıkmak uzun sürdü, ama bunları daha kısa sürede yıkarız. Cünkü Osmanlı’ya soktuÄŸumuz fitne hâlâ onların içinde.

-Lordum, ama bu adam çok zeki ve çok güçlü!

-Zeki olmak, güçlü olmak tek başına bir iÅŸe yaramaz.

-Lordum, o gücünü etrafına hissettiriyor!

-Güçlülük, birlik, beraberlikle olur, onlar birbirlerine girecekler, onun kurduÄŸu mecliste onlarca bizim amaçlarımıza hizmet edenler var, bazıları zaten bizim adamımız, bazıları da farkında olmasalar bile, söylemleri ve yaptıkları ile bizim amaçlarımıza hizmet ediyorlar.

-Lordum, onların ülkelerinden çok zeki çocuklar ortaya çıkıyor,. Bu zeki çocuklar, o adamın yolunu takip ederlerse, o ülkeyi Dünya’da hiçbir ülke tutamaz!

-Elbette biliyoruz, o topraklar Dünya’nın en deÄŸerli toprakları. O ülkede çıkan ekinler, üzümler, zeytinler, incirler, kayısılar, ÅŸeftaliler, armutlar, ahlatlar, alıçlar, haÅŸhaÅŸlar, her türlü meyve sebzeler, çocukların beyinlerini nasıl çalıştırdığını biliyoruz. Orada yaÅŸanan dört mevsim, Dünya’da baÅŸka bir yerde olay kolay yaÅŸanmıyor. Suyu, havası, toprağı, güneÅŸi, ülkenin insanlarının çok zeki olmasını saÄŸlıyor.

-Lordum, peki bunlara nasıl engel olacağız?

-Sen merak etme. Planlar hazır. Ana plan o ülkeyi ele geçirmek, gücünü kırmak, Osmanlı’ya soktuÄŸumuz fitneye devam etmek.

– Bunlar nasıl olacak Lordum?

– Planlara devam ederek olacak. Bak haritaları bile ona göre yaptık. Onların diÄŸer Türk Devletleri ile baÄŸlarını kopardık. Onların içine din fitnesi, mezhepçilik, tarikatçılık, cemaatçilik fitnesi, alevilik, sunnilik fitnesi, ırkçılık fitnesi, saÄŸcılık solculuk fitnesi, o partiden bu partiden deme fitnesi, soktuk. Bunlar daha da alevlenecek. Cemaat ve tarikatları kuran ve onları ayrı ayrı destekleyen zaten bizim atalarımız. Her cemaat tarikatın içinde onlarca adamımız var, Onları yönlendiren zaten biziz. Onlar “senden benden, senden deÄŸil benden deÄŸil” kavgasıyla, ayrımcılık yaparak ülkenin yıkılmasında en büyük etken olacak.

-Peki Lordum, Atatürk’ü destekleyenlere nasıl engel olacaksınız? Gelecek nesillerin onunla ilgili sevgileri, onu örnek almaları ne olacak?

– Atatürk’ü dinsiz, kâfir, deccal olarak göstereceÄŸiz.

– Ama Lordum, o adam çok zeki. O adamın dinin gerçeÄŸini bilmemesi mümkün deÄŸil.

-Bilse ne olacak? Önemli olan halkın neye inandığı, Halk’a ne empoze edildiÄŸi…

O adamı, bazı hocaların kitaplarında, sohbetlerinde dinsiz, kâfir, deccal ilan ettirerek, halkın kafasına fitnelik sokmaya devam edeceÄŸiz. Cemaat tarikatlarda her sohbette, Atatürk’ten bahsederek onun dinsiz, deccal olduÄŸunu akıllara kazıyacağız. Zaten bir ülkeyi yıkmak istiyorsan önce vatanseverlerini yok edeceksin, birbirine sokacaksın, içlere ayrımcılık, kin nefret sokacaksın, biz de onu yapacağız, vatanseverleri küçük düÅŸüreceÄŸiz, Halk’ın gözünde dinsiz gibi göstereceÄŸiz. Hatta kendini aydın zanneden birçok kimseyi de televizyonlara çıkararak, Atatürk’e “o dine inanmıyordu, o ateistti” diye beyanlar verdireceÄŸiz.

– Peki Lordum, yetiÅŸen zeki çocuklar ne olacak?

-Sen hiç merak etme, o da tamam, o zeki çocukları önce kendi kurduÄŸumuz okullara, aileleri ikna ederek alacağız. Sonra da onları kendi ülkelerimizin üniversitelerine alıp, kendi ülkemizin çıkarlarına hizmet ettireceÄŸiz.

– Ama Lordum, bunu anlayanlar gelmezler ki!

– Onların bazılarına; ilimden, eÅŸitlikten, adaletten, insanı deÄŸerlerden, özgürlükten bahsederek ikna edeceÄŸiz. Bazılarını da dinden, Allah’tan, kitaptan bahsederek ikna edeceÄŸiz. Onlar da bunlara inanacak. Gelecek ve çıkarlarımıza hizmet edecekler.

– Peki, ikna edemedikleriniz ne olacak Lordum?

-İkna edememek diye bir ÅŸey yok. Cemaatler tarikatlar ne güne duruyor? O çocuklar; din denerek Allah denerek, kitap denerek, cemaatlerin tarikatların eline düÅŸürülecek ve yine bize hizmet edecekler.

-Peki Lordum, basın, televizyonlar, siyasi alan, üniversiteler, nasıl kontrol edilecek?

– Sen hiç merak etme, Dünya’da Türkler kadar birbiriyle kavga eden ikinci bir millet yoktur, Bak tarihte birbirleriyle kavga ederek, nice kurdukları devletleri yıktılar. Basını, televizyonları zaten bir kontrol ediyoruz, Her gün orada tartışmalar yaptırarak, ülke insanının içine kin aşılamaya, ayrımcılık aşılamaya devam edeceÄŸiz.

Siyasilerin içine adamlarımız koyarak, onları her gün halkın gözü önünde birbirine saldırtacağız. Ayrımcılığı iÅŸleyip, halkın içine kin nefreti sokmaya devam edeceÄŸiz. Her partide her zaman adamlarımız olacak. Devleti yıkıncaya kadar devam edeceÄŸiz. Üniversiteleri zaten biz kurduk. İstediÄŸimiz gibi yapılanmaya devam edeceÄŸiz. Bize uyanları, makamlara ÅŸöhretlere getirerek besleyeceÄŸiz. Uymayanları pasifize edeceÄŸiz.

Evet, plan büyüktür ve oynanıyordu. Plan ince ince ortaya konuyordu. Halk, her gün televizyonlarda tartışmaları izleyerek taraf oluyordu. Hatta televizyonlarda, 3 kiÅŸi bir tarafta, 3 kiÅŸi karşı tarafta olarak görsel ayrımcılık beyinlere kazınıyordu. Sonra sözsel ayrımcılık, beyinlere ekilerek ayrıştırmalar devam ediyordu. Hele tartışmaların dozu artırılarak, kin ve nefret iyice alevlendiriyordu. Plan büyüktü. Siyasiler her gün televizyonlarda birbirine girerek, halkın içine, iyice ayrıştırma enjekte ediliyordu. Kahvelerde halk birbirine giriyordu. Üniversitelerde hocalar birlik olamıyor, içlerde kıskançlık oluÅŸturuluyordu. Zeki vatanperver çocukların hızla önü kesiliyordu. Üniversiteler, hızla cemaatlerin eline geçiyor, onlar da kendi taraftarlarını hızla kadrolaÅŸtırıyordu. Evet, plan büyüktü ve ince ince ortaya konuyordu.

Lâkin bir damar vardı; bir türlü ona engel olunamıyordu. Bir damar vardı, Atatürk’ün iÅŸaret ettiÄŸi “damarlarındaki asîl kan” ! İşte bu bir türlü ele geçirilemiyordu. Onlar planlarına devam ediyorlardı. Bizi zayıf bırakmaya, saldırmaya devam ediyorlardı. Biz de onların tuzaklarına düÅŸüyor ve birbirimize saldırmaya devam ediyoruz. Atatürk cumhuriyeti kurdu, kurduÄŸu gibi duruyor. Cumhuriyeti kurduk diye avunuyoruz, ama övünemiyoruz. Zeki çocuklarımız, yabancı ülkelerin üniversitelerine hocalık yapıyor, onların çocuklarını yetiÅŸtiriyor. Binlerce gencimiz yurtdışında, o zeki çocuklar onların çıkarlarına hizmet ediyor.

Atatürk; “Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır” dedi. Ama Türk çocuÄŸu zekiliÄŸini yurt dışında, yabancılara hizmet ederek gösteriyor. Türk çocuÄŸu çalışkanlığını, cemaat tarikatında peÅŸinde koÅŸarak eriyip bitiriyor, birbirine saldırarak harcıyor. Sadece Amerika’da universitelerde, 10 binin üzerinde Türk çocuÄŸu var. DüÅŸünün bir kez, 10 binin üzerinde zeki çocuÄŸumuz, onlara hizmet veriyor. Onların kalkınmasında rol oynuyor. Bu çocuklar ülkemize gelmeye kalktığında, ama içerden ama dışarıdan ne oyunlarla geri gönderiliyor. Hep, Cumhuriyet’i kurmakla avunduk durduk. Ama bir türlü Cumhuriyetimiz’le övünemedik, gurur duymadık.

Ekonomik olarak kalkınamadık, ülkemizin insanlarından gelecek kaygısını silemedik. Ülkemizin topraktan çıkan deÄŸerlerini, layıkıyla dünyaya pazarlayamadık. Bir ülkenin ekonomik olarak kalkınmışlığı parasının deÄŸeri ile belli olur. 8.000.000, evet bu 8 milyon nedir? Lütfen düÅŸünün. Onların 1 tanesi, bizim 8 milyonumuz. Yani onlar 1 dolar, 1 Euro veriyor, siz 8 milyon adet 1 tl veriyorsun. (6 sıfır atılmadan önce). Dünyada, ekonomik alanda bizim paramızdan daha deÄŸersiz bir para yok. Paranızın deÄŸeri, ülkenizin kalkınmışlığı ile ilgilidir.

Her yıl, Cumhuriyeti kurduk diye avunup duruyoruz.

Peki;

YaÅŸatabiliyoruz mu?

GeliÅŸtirebiliyoruz mu?

Kalkındırabiliyoruz mu?

DoÄŸan Cumhuriyeti, her gün biraz daha öldürüyoruz.

Atatürk onu kurdu, ama biz her gün biraz daha öldürüyoruz.

Bir Atatürk ortaya çıktı, ama hiç birimiz Atatürk olamadık.

Cumhuriyeti kurmakla avunduk, ama onu yüceltmekle övünemedik.

Ülkemizin her çocuÄŸunun yüksek bir potansiyeli var, onlar zeki, çalışkan, üretken, bir potansiyelle doÄŸuyor.

Yine de karamsarlık yok, umutsuzluk yok. Birlik olduÄŸumuz an, fazla deÄŸil 10 yılda dünyanın en kalkınmış devleti oluruz. Çünkü ülkemiz, yer altı, yerüstü kaynakları ile buna müsait. Bizler, Özbekistan Buhara’da, Horosan’da doÄŸan; İbn-i Sina’ların, Biruni’lerin, Harezmi’lerin, Cabir Bin Hayyam’ların, Ebu Bekir El Razi’lerin, El Kindi’lerin, Farabi’lerin damarından geliyoruz.

Ülkemizin her çocuÄŸunun damarında, bilim damarı, zekilik damarı her zaman var. Yeter ki uyanık olalım; yeter ki bize kurulan tuzakları görelim. BirliÄŸimiz beraberliÄŸimiz, geleceÄŸimiz için el ele verelim.

Atatürk’le avunmayalım, her birimiz Atatürk olalım.

İsmail Dinçer

 

Facebook'tan alınmıştır.