BeÅŸ bin nüfuslu küçücük bir kasabada dünyaya gelmiÅŸti, yoksul bir ailenin çocuÄŸuydu, çobanlık yaptı, garsonluk yaptı, park bekçiliÄŸi yaptı, bir yandan kereste fabrikasında çalıştı, bir yandan okudu, hukuk fakültesinden diplomasını aldı, savcı oldu.
42 yaşındaydı.
Milano'da görevliydi.
1992 yılıydı.
Önüne sıradan bir nafaka davası geldi.
Milano belediyesinin temizlik iÅŸleri taÅŸeronu olan Mario Chiesa, eÅŸini boÅŸamıştı, nafakayı ödemiyordu, eÅŸi de intikam için savcılığa bir ihbar mektubu yazarak, “Mario rüÅŸvetle ihale alıyor” demiÅŸti.
Savcı Di Pietro dosya üzerinde çalıştı, kadın doÄŸru söylüyordu, Savcı'nın talimatıyla iÅŸadamı kimliÄŸine sokulan bir gizli polis, Mario'ya temas kurdu, belediyeden alınacak bir ihale karşılığında yedi milyon liret rüÅŸveti verdi, Mario aldı, suçüstü yapıldı.
Yedi milyon liret, bugünkü parayla sadece üç bin euroydu.
O an için henüz kimse farkında deÄŸildi ama, sadece üç bin euroluk rüÅŸvete suçüstü yapılarak, İtalya'yı temellerinden zangır zangır sarsan “temiz eller” operasyonu baÅŸlamış oldu.
Çünkü…
Mario Chiesa'nın bilgisayarına el koyan savcı Di Pietro gözlerine inanamamıştı, yedi bin bin kiÅŸilik rüÅŸvet listesi çıkmıştı.
Namuslu savcı hiç tereddüt etmedi, arı kovanına elini soktu.
Mario Chiesa rüÅŸveti topluyor, Milano belediye baÅŸkanı Paolo Pillitteri'nin banka hesabına yatırıyor, belediye ihaleleri rüÅŸveti verenlere dağıtılıyordu.
Astronomik rakamlar vardı.
Üstelik, Milano belediye baÅŸkanı Pillitteri, İtalya'da baÅŸbakanlık yapmış olan Sosyalist Parti lideri Bettino Craxi'nin kayınbiraderiydi.
Hadisenin nerelere uzandığını gören savcı Di Pietro, kendisi gibi namuslu savcılardan ekip kurdu, Gherardo Colombo, Camillo Davigo, Saverio Borelli… Hukukun üstünlüÄŸü için, İtalyan halkının haklarını korumak için, hayatlarını ortaya koyarak mücadeleye baÅŸladılar.
Gerçekten cesaret istiyordu, İtalya dediÄŸin ülke adeta mafya cumhuriyetiydi, savcılar vuruluyor, havaya uçuruluyordu.
Ama, gözünü budaktan sakınmayan bu dört savcı kolları sıvadı, beÅŸ binden fazla kiÅŸi hakkında yolsuzluk davası açtılar.
Siyasetçilerden mafya babalarına, spor kulübü baÅŸkanlarından sanatçılara kadar, rüÅŸvete bulaÅŸmış herkesi hakim önüne çıkardılar.
BeÅŸ eski baÅŸbakan, adalet, maliye, dışiÅŸleri, saÄŸlık ve tarım bakanları, parti genel baÅŸkanları, ayrıca 150 milletvekili hakkında dava açtılar.
Tablo korkunçtu, rüÅŸvetin bulaÅŸmadığı devlet kurumu kalmamıştı, her yıl beÅŸ milyar dolardan fazla rüÅŸvet dağıtılıyordu.
Yeniden baÅŸbakanlığı aday olan Craxi'nin 100 milyon dolardan fazla rüÅŸvet aldığı ortaya çıktı, 30 yıl hapse mahkum edildi ama, Tunus'a kaçtı, Tunus'ta ölene kadar İtalya'ya dönemedi.
Hıristiyan Demokrat parti genel baÅŸkanı, 33 defa bakanlık, yedi defa baÅŸbakanlık yapan Andreotti'nin mafya kuklası olduÄŸu ortaya çıktı, Sicilya mafyasının “amca” dediÄŸi Andreotti'yi ABD'deki İtalyan mafyası yönetiyordu, kirli iliÅŸkileri hakkında haber yapan bir gazeteciyi öldürttüÄŸü iddia ediliyordu, sanık sandalyesine oturtuldu, 24 yıl hapisle yargılandı, zamanaşımıyla kurtuldu.
800 iÅŸadamı itirafçı oldu.
İnsan içine çıkamayıp intihar eden siyasetçiler, iÅŸadamları oldu.
Kapatılan partiler oldu.
GeçmiÅŸini silmek için adını deÄŸiÅŸtiren partiler oldu.
Ülke genelinde 400'den belediye meclisi feshedildi.
Yolsuzluk her şeyi kirletmişti ama, bu lağım ortamına rağmen, bağımsız yargı ve halkın vicdanı tertemiz kalmayı başarmıştı.
İtalyan halkı, savcı Di Pietro'ya ve ekibine öylesine sahip çıktı ki, ne karanlık siyasi güçlerin, ne de mafyanın gücü yetebildi.
Bütün siyasi partiler gırtlağına kadar rüÅŸvete bulaÅŸmışken, parlamentonun yarısı sanık sandalyesinde otururken, farklı farklı dünya görüÅŸlerine sahip milyonlarca vatandaÅŸ, ülkenin her ÅŸehrinde savcı Di Pietro'ya destek mitingleri düzenledi.
Dünyaya ilham veren, adalet cesareti veren, namuslu siyaset için güç veren “temiz eller” operasyonu, halkın gücüyle baÅŸarıya ulaÅŸtı.
Tüm dünyada hukuk kavramının sembolü haline gelen savcı Di Pietro'nun üç düsturu vardı… “Savcılar, kendileri için deÄŸil toplum için yaÅŸamalı, polisler hırsızlardan hızlı olmalı, hakimlerin atamasını bağımsız kurullar yapmalı ” diyordu.
Mızrağı çuvala sığmayan bakanlar, ayyuka çıkmış kara paralar, gemi dolusu uyuÅŸturucular, Susurluk türevi infazlar, oligarklarla kolkola bürokratlar, çete liderleriyle kanka paÅŸalar, makam odalarında poz veren kriptocular, çantacı medyacılar, Netflix'i bile gölgede bırakan Dubai'den videolar…
Hepsinden daha tehlikeli, yasal gelirlerinin üzerinde bir hayat sürdürenler.