1) İlk Osmanlı anayasası olan Kanunu Esasî 23 Aralık 1876’da, Islahat Fermanı’nda olduğu gibi bir Hattı Hümâyun ile ilan edildi.
Madde 11- Devleti Osmaniye’nin dini İslam dinidir.
Bununla birlikte, aynı maddede, halkın asayişine ve genel ahlaka aykırı olmamak koşuluyla bütün inanışlar serbesttir ve Devletin koruması altındadır, denilmektedir.
2) 1921 Anayasası olan Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda devletin diniyle ilgili bir madde bulunmamaktadır.
3) 29 Ekim 1923 tarihli, “Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun” ile din Anayasa’ya girmiştir.
Madde 2- Türkiye Devletinin dini, Dini İslam’dır, Resmi lisanı Türkçedir.
4) 1924 Anayasası’nda devletin dininin, İslam dini olduğu belirtilmiştir. Hilafetin Anayasa’dan önce kaldırılmış bulunmasına, Anayasa’nın kendisinin de laik olmasına karşın, koşullar böyle bir kuralın Anayasa’da yer almasını gerektirmiştir. Kuralın Anayasa’nın 2. maddesinden çıkartılması ancak 10 Nisan 1928’de yapılan Anayasa değişikliği ile olabilmiştir.
5) 5 Şubat 1937’de yapılan değişiklikle, 2. maddeye, Devletin temel nitelikleri olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin programında yer alan altı ok, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır” biçiminde girmiştir.
6) 1961 Anayasası Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve ‘Başlangıç’ta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
7) 1982 Anayasası Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Madde 4: Anayasa’nın 1’inci maddesindeki Devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Madde 174: Anayasa’nın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasa’nın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz.