dakika dakika tekirdağ çorlu haberleri

gazete tekirdağ
ANA SAYFA   |  HAKKIMIZDA   |  GÜNDEM   |   POLİTİKA    |   EKONOMİ    |   SPOR   |     İLETİŞİM  

ANILARIM – 20

Şahabettin Küçükyazıcı

YİRMİNCİ BÖLÜM

ADANA -GİRESUN

Bir yıllık yurt dışı görevi sonunda yeniden İstanbul’dayım. Takvimler 1989 Şubatını gösterirken, kış programlarımızı almıştık. Yurt dışı görevi sırasında, müfettişler arasında  tasarruf da ön planda tutularak otomobil veya ev alınır genellikle. Bizim evde de bu yönde beklentiler vardı. Ben aile imkanları ile sahip olduğum evde oturmakta olsam da aynı talep ağır basınca, bütün tasarruflarımızı bir araya getirip, Küçükçekmece’de bir daire satın aldık. Haznedar’daki evimiz, her yere daha yakın olsa da eşim yeni evde oturmayı tercih ettiği için oraya taşındık.

Yurt dışında olduğumuz bir yıl boyunca, ülkemizde iyiye giden hiçbir şey yoktu. Körfez savaşı bizi de etkilemiş, SSCB dağılma süreci bütün Avrupa’yı etkisi altına almıştı. Eski SSCB’den ayrılan yeni devlet vatandaşları Türkiye’ye akın etmişlerdi. Özellikle Karadeniz sahillerinde  pek çok değişik eşyayı da beraberlerinde getiriyor çok ucuz fiyatlarla satıyorlardı.

Turgut Özal efsanesi de beklen sonuca ulaşamamıştı.  Kamu açıkları artmış, mali piyasalardaki dalgalanma faizleri kontrol edilemez hale getirmişti. Elimdeki tasarruflarımı gayri menkule  yatırma nedeni de buydu. Döviz  rezervleri azalan Türkiye, artık dışa açık bir serbest piyasa ekonomi ülkesi idi.

Güneş, ilkokula annesi ile birlikte, onun işyerine yakın Gazi İlkokulunda   gidiyordu, Bora liseyi bitirmek üzere idi. Küçükçekmece ulaşımı güç bir mahalle olmasına rağmen, kendi tercihi olduğu için katlanıyorduk. Tekel güçlü bir kuruluş olarak, İstanbul’un her semtine servis kaldırıyordu. Benim ulaşım sorunum yoktu.

Yaz turnesinde, on yıl önce anarşi ortamında kaldığımız Adana’ya gidecektim. İsmail Arslan yine grupta idi. Teftiş Kurulumuza yeni katılan Tekin Bey ve Ünal Kılınç’ta bizimle birlikte idi. İsmail ile  İsviçre’den oğlum için taşıdığım Comodore 64 te oyun yarışı yapıyorduk boş zamanlarda. Bazen Ünal’da bize katılıyordu. Konuk evinin bahçesine bir tenis  masası da bulmuştuk.  Akşamları Sular semtinde çay bahçelerine kadar yürümek en büyük eğlencemizdi. Bir ara rahmetli Ahmet Bıçakçı üstadımızda bize katıldı. Turne süresi kısa olduğu için erken ayrılmıştı.

Başmüdürlük, Sigara Fabrikası, Yaprak Tütün İşletmelerimiz vardı. İş hacmi yüksek bir bölgeydi Adana. Yemek için şehre   gittiğimiz yol üzerinde çadır Amerikan pazarlara vardı. Her seferinde  mutlaka uğrar bir şeyler satın alırdık.

Adana çalışmalarımız bittiğinde Ünal’ın yeni aldığı otomobili ile İstanbul’a birlikte  döndük.

1989 yılının sonuna geldiğimizde, Evren dönemi bitiyordu. Turgut Özal, Türkiye’nin yeni Cumhurbaşkanı olmuştu. Enflasyon içinde durgunluk (stagflasyon) dönemine girilmesi, ticari bankaların bile döviz açıklarının artması, kimsenin umurunda değildi.

Turgut Ozal Cumhurbaşkanı olunca, dört aday arasından Yıldırım Akbulut’u Başbakan olarak seçti. Kalkınma hamlesi adı altında, 6. Beş Yıllık  Plan için çalışmaya başladı. Plana göre, toplam tüketim hacminde kısıntıya gidilecek, yatırımların GSMH içindeki payı artırılacak, dış ticarette ihracat – ithalat dengesi sağlanacaktı.

1990 yılına girdiğimizde, Bora için heyecanlıydık. Lise bitecek, üniversite sınavları heyecanı başlayacaktı. Okul dışında hazırlık kurslarına da devam ediyordu. Denem sınavları çok iyi geçiyordu.

Kış dönemi çalışmalarımız sürüyor, Ben bir yandan da idari görev için girişimlerde bulunuyordum. Bu Genel Müdür kaldığı sürece olası değildi. Muhtemelen Teftiş Kurulu Başkanı etkisiyle bana karşı olumsuz ir tutum içinde idi. Uzun süredir boş bulunan genel müdür yardımcılığı görevi için, İktisatlılar Haftasında tanıştığım Özal’dan talepte bulunduğum için bana ayrıca içerlemişti. Bu görevlere talip olunmaz, bu görevler teklif edilir arkadaş diyor başka bir şey demiyordu. Bense, her gün Küçükçekmece’den Şehremini’ne ilk okulu giden kızımı düşünüyordum. Onun da Anadolu Liseleri giriş sınavları yaklaşıyordu.

Kış dönemi teftiş raporlarını teslim ettik. Yaz turnesi için Giresun’a Haziran ayını beklemeden hareket ettim. Çünkü, Bora’nın mezuniyet  töreni vardı. Onun için izin alacaktım. Çocukları tatile o zaman çıkaracaktım.

Giresun Tekel Başmüdürlüğü hizmet binası inşaatı devam etmekte olduğundan kiralık bir binada idi. Sayımların yapılmasından sonra, ikamet için Öğretmen Evindi yer ayırttım.  Teftiş çalışmalarında sorunla karşılaşmadım. Başmüdür Ali Kil, Yardımcısı İsmail Gürcüoğlu çalışkan iyi insanlardı.

Bora’nın mezuniyet balosu için geldiğimde,  Güneş’de kendisinin sınıf birincisi olacağını söylüyordu. Balo gecesi kızımı Babaannesine bıraktık. Cağaloğlu Anadolu Lisesi ilk mezunlarını veriyordu. Çok güzel bir balo oldu. Gençlerin “We are the best of İstanbul” şarkılarına Vakıf Yönetim Kurulu üyesi olarak biz de eşlik ettik.

Kısa bir tatil yaptıktan sonra, Giresun’a teftiş programını bitirmek üzere geri döndüm.

Daha sonra Ordu teftişim de vardı.

Ordu şirin bir yerdi. Bazı sorunları vardı ama zaman almadı. Konuk Evi yoktu. Fiskobirlik Misafirhanesinde kaldım. Güzel bir manzarası vardı. Sabah kahvaltıları muhteşemdi. Akşamları yemek de çıkıyordu. Mahalli yemekleri çok seviyordum. Isırgan ezme, pancar dibleğe.

Bu arada, Bakan Pakdemirli yerini Adnan Kahveci’ye bırakmıştı. Genel Müdürlükte de Yücel Özden dönemi sona ermişti. Yeni Genel Müdür Mustafa Güclü hem  İktisat Fakülteli, hem de denetim kökenli idi. Çanakkale Şarap ve Kanyak Fabrikası Müdürlüğünüz uzun süredir boş olduğunu öğrenmiştim. Müsesse Müdür Yardımcılarından, çok eski arkadaşım Nizamettin Gülle,  Çanakkale’nin ilk ve orta  öğretimin çok güçlü olduğunu söylemişti. Müessese Müdürü Fahri Akın üstadıma burayı istediğimi söyledim Neden olmasın? Diyerek o da yeşil ışık yakmıştı.

Çanakkale askeri birliklerde görevli subayların öğretmen olan eşleri nedeniyle öğretmen bakımından güçlü bir kadroya sahipti. Güneş için düşündüğümüz ilk okulda ayrı müzik ve resim öğretmenleri bile vardı. Beşinci sınıf öğretmeni, Anadolu Liseleri sınavlarını  öğrencilerinin mutlaka kazanması ile tanınıyordu.

Diğer taraftan, KİK’lerde çalışan kamu personeli için sözleşmeli statü uygulaması getirilmiş, müfettişler için belirlenen ücretler, yönetim kademelerine göre daha düşük belirlenmişti. Fabrika Müdürü ücreti, Başmüfettiş ücretinden yüksekti. Bu konudaki bütün girişimlerimiz sonuçsuz kalmıştı.

Üniversite sınav sonuçları belli olmuş, Bora iyi bir puan almıştı. Ancak, İstanbul tercihlerine yetmedi.  Hazırlık Kursunda deneme sınavlarında yüksek puanlar, son zamanlarda bahar havasına kendisini kaptırması olarak yorumlamıştım. Bununla birlikte Antalya Tıp Fakültesine kaydını yaptırmıştık. İstanbul dışında olması bizi ve daha çok da Bora’yı zorlayacaktı, ama tıp bir teselli olmuştu. Bu bakımdan da İstanbul ile bağımız kalmadığına göre Çanakkale’ye taşınabilirdik.

Beklemediğimiz şekilde İstanbul dışında bir üniversiteye kayıt, beraberinde pek çok sorunu da getirdi. Çok sıradan bir yurt meselesini çözemedik. Yurtlar, kapasiteleri nedeniyle yeterli olmadığından bazı koşullar belirlemiş, doğal olarak ekonomik bakımdan güçlü olmayan aileler çocuklarına öncelik tanıyorlardı. Özel yurtlar hem pahalı, hem devlet yurtları olanaklarını sunamıyorlardı. Aslında, bir çözüm vardı. Bizim mevzuatımızda müfettiş için Antalya merkez yapılabilirdi. Zaten, Ankara ve İzmir merkezleri vardı. Samsun ve Trabzon örnekleri de yaşanmıştı. Bu Başkan’ın  benim için bunu yapmayacağı da bir gerçekti. . Bora, çaresiz özel bir yurtta kalacaktı. Öyle de yaptık.

Sonrasında, 03.06.1991 tarihinde imzaladığım sözleşme ile Teftiş Kurulu Başmüfettişliğine  veda ederek, Çanakkale Şarap ve Kanyak Fabrika Müdürü oldum.

DEVAM EDECEK

Yapılan Yorumlar
BACAKLARINIZI GÜÇLÜ TUTUN