Ege Bölgesi 1987 teftiş çalışmalarını bitirmiş İstanbul’a dönmüştüm. Her yıl olduğu gibi İ.Ü. İktisat Fakültesi sınıfımızla yemekli buluşmamızı gerçekleştirdik. Bizim Fakülte sınıfımızın büyük çoğunluğu okulu bitirdiğimiz 1971 yılından bu yana birbirimizden haberdar olduk. Bir araya geldiğimizde, yeniden okul günlerine dönüyor güzel vakit geçirebiliyoruz. Bu arada, çoğu arkadaşımız toplantılara eşleri ile katıldığından onları da tanıma imkanımız oluyordu. Fakülte sınıfımızla bu şekilde görüşmelerimiz hala devam ediyor. Çok güzel anlar paylaşıyoruz. Daha ileri yıllarda, lise sınıfımızla da Bakırköy Lisesi Mezunları Derneği bünyesinde aynı heyecanları yaşamaya başladık. Onlarla birlikte olacağımız günleri de iple çekerim hep. Emeklilikten sonra bu buluşmalar daha fazla önem kazandı. Çoğu zaman okul günlerinde olduğu gibi toplu geziler de düzenlenmektedir.
Bu sene Başkanlık, 1984 yılında kurulan Müessese Müdürlüklerini Şubeler olarak teftiş programına almış, Merkez ünitelerinin de teftişi ağırlıktaydı. Merkez ünitelerinin teftişi, Müfettişler Derneği olarak bizim de savunduğumuz bir uygulamaydı. Ancak, bu yıl bizim dönem için yurt dışı programlarımızın onayı birinci derecede önemliydi. Bizden önceki dönem dönmüş, bizim grubun sırası gelmişti. Her yıl bu böyle olurdu. Başkanlık yurt dışına gidecekleri belirleyip teklif ederdi. Kasım sonunda yapılan seçimleri, Turgut Özal rahat kazanmıştı. Genel Müdür görevine devam ediyordu. Ekonomik durumda da önemli bir değişiklik beklenmiyordu. Genel politikalarda bir değişiklik gündemde olmadığına göre bizim yurt dışı staj programları da sürecek demektir. Müfettişler Derneği olarak yaptığımız görüşmelerde de bu konu ile ilgili gerekli destekler sağlanmıştı. Bütün hızımla, bir yıl yokluğumuzda aile düzenimizi planlamaya, çocukların okul ve benzeri işleri düzenlemeye çabalıyordum. Bir gün, Başkan Saltık beni çağırdı. Odasına girdiğimde her zamankinden farklı bir şekilde karşılamasından tedirgin oldum. Ağzından baklayı çıkardı. Yurt dışı için olurlarınızı Umum Müdüre götürdüm dedi. Teşekkür ettim. O camdan dışarı bakarak, “Şahabettin hariç diğerlerini yaz getir” dedi diye devam etti. Hiçbir şekilde bunu gerektirecek bir durum söz konusu olmadığı için büyük bir sürpriz idi. Bütün serinkanlılığımla sordum. “Ne yapmayı düşünüyorsunuz?” “Umum Müdürün talimatı Ben yazar götürüm “ Cevabı kendisinin de büyük keyif aldığını gizleyemeyecek şekilde döküldü dudaklarından. Sürekli olarak, ben ve bazı arkadaşlarımı solcu diye niteleyen, bazı tartışmalarda sizinkiler-bizimkiler gibi yakışıksız tabirler kullanan bir müfettiş idi başkan olmadan öncede. Hiçbir şekilde panik olmadan kendisinden bana bir hafta süre tanımasını, ondan sonra yurt dışı yazısını yazmasını rica ettim. Bir hafta bekleyemeyeceğini, bana üç gün süre verebileceğini söyledi. O günün koşullarında iletişim araçları günümüzdeki kadar yaygın olmadığı gibi, Müfettişlerin odalarında ancak dahili telefonlar vardı. Alkollü İçkiler Müessesi Müfettiş odasında direkt telefon vardı. Orada üstat Ömür Şeref çalışıyordu. Yurt dışından da yeni dönmüştü. Ziyaretine gittim. Konu bizim yurt dışı göreve gelince Başkanın tutumunu anlattım. O da aslında şaşırmadı. Odasındaki telefonu kullanabileceğimi söyledi. Boş bir masaya geçtim. Telefon rehberlerimi açtım. Ankara’da görevde olan yetkili tanıdıkların listesini çıkardım. Sırasıyla arayıp yardım istiyordum. Bu arada, sınıf toplantısında tanıştığımız, Genel Müdürün ODTÜ’den sınıf arkadaşı olduğunu öğrendiğim, Hikmet Kubilay’ın eşi Hazım Bey geldi aklıma. Hemen Hikmet’i aradım. Durumu ona da anlattım. Akşam eve geldikten sonra da telefonlarıma devam ediyordum. Aramızdan çok erken ayrılmış olan, Hazım Berzeg, aynı gün akşam Hikmet ile birlikte Genel Müdür’ün ziyaretine gidip konuyu görüşmüş ve Genel Müdürün benim yurt dışına gönderilmem konusundaki direncini kırmış olduğunu daha sonra öğrendim. Uğrayacağım bu haksızlığı başka türlü önleyebileceğim olasılığı görünmüyordu. Teşekkürler Hikmet. Ertesi günü Teftiş Kurul Başkanı, beni Genel Müdür’ün çağırdığını söyledi. Özel Kalem geldiğimi haber verdi. Beklemeye başladık. Genel Müdür, 6 Yardımcısını da odasına çağırdı. Sonra beni odaya aldılar. En son gelen Yardımcı Niyazi Adalı, yeni kapıdan giriyordu. Genel Müdür, “Niyazi, Şahabettin istediği ülkeye gidebilir, işlemlerini başlatın” dedi. Ben hiç konuşmadan ayakta onları seyrediyordum. Bütün genel müdür yardımcıları önemli bir olaya tanıklık ediyormuş gibi oturuyorlardı. Niyazi Adalı, “ İsviçre istiyordu efendim” dedi. O ana kadar, yurt dışı programlarımı yaparken aklıma hiç İsviçre gelmemişti. Hep ABD üzerinde yoğunlaşmış ve hazırlık yapmıştım. kural olarak, bütün müfettişler istedikleri ülkeye gidebiliyordu. Hatta, lise ve fakültede Fransızca yabancı dil eğitimi aldığım halde, Amerika’ya gideceğim için son birkaç yıldır İngilizce kursları almıştım. İsviçre ile ilgi hiçbir hazırlığım yoktu. Yıllar geçti. Geriye baktığımda bu konuda kanımı net olarak söyleyebilirim. Genel Müdür'ün, “nedenini bilemediğim” beni yurt dışına göndermemek kararlılığından kendisini, Rahmetli Hazım Berzeg ve onu yalnız bırakmadığını sonradan öğrendiğim eşi Hikmet Kardeşimden başka kimse vaz geçiremezdi. Gerekli yazışmalar yapılmış, kadro derecemiz henüz yeşil pasaport için yeterli olmadığından, Gri Görev Pasaportlarımız Bakanlıktan gelmiş, yurt dışı çalışma programlarımız onaylanmıştı. İsviçre için gerekli bilgi ve belgeler hazırlığına girişmiştim. Phihip Morris Avrupa Merkezi Lausanne’da idi. Ayrıca, Tekel’in Vevey’de bir ortaklığı bulunuyordu. İsviçre’de zengin kaya tuzu işletmeleri vardı. Ayrıca, PM Avrupa'nın dağıtım merkezi Lausanne'da idi. Lausanne’da ikamet edecektim. Ev buluncaya kadar kalacağım bir otel ararken, Leman gölü kıyısında Konferansın yapıldığı Hotel Aulac’tan yer ayırttım. Elimizdeki işlerin bitirilmesi, raporların yazılması, yol hazırlıkları derken 1988 yıl başını İstanbul’da ailemle kutladım. Şubat/1988 tarihinde Cenevre Hava Limanındaydım. Daha önce İsviçre’de bulunmuş olan Kardeşim Meliha’nın tarifine uygun olarak uçaktan çıktım, polis kontrolünü geçtim, bavulumu çekerek kapının önüne geldim, gümrükçüler geride kaldı. Dönüp sordum, kontrol. Dediler devam et. İşte Gare de Geneve. DEVAM EDECEK (Avrupa Günleri)