Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
İSTANBUL- ÇORUM
İstanbul’da hem Annem, Kardeşlerim vardı, hem de evimizi boşaltmamıştık. Lojman için gerekli eşyaları taşımakla yetinmiştik. Küçükçekmece’de kendi evimizde kalıyordum. Personel servisi vardı. Okulların kapanmasına iki ay vardı. Hafta sonları Eskişehir’e gidiyordum. Bu arada Teftiş Kurulu Başkanlığına da Ahmet Bıçakçı üstadımız tayin olmuştu. Sevdiğimiz, ilkeli birisi olduğu için Kurul’da herkes tarafından sevilir sayılırdı. Yaz programları bitmek üzere idi. Bu nedenle kış dönemi için teftiş programı alacaktım. Bu arada inceleme ve soruşturma yapıyordum.
Türkiye 1994 yılına da ekonomik krizle girmişti. Sermaye çıkışları devam ediyor, dışarda bizi de ilgilendiren Bosna ve Karabağ sorunu derinleşiyordu. Başbakan Çiller, ekonomi kurmaylarının tamamını yenilemişti. Bu içerde kısmen rahatlama sağlamış olsa da uzun vadeli düzelme gözlenmiyordu. Dolar kurunda yükselmenin önüne geçmek için yüksek faizli hazine bonosu ihracı bir miktar sıcak para girişi sağlamış olsa da krizin atlatılmasına yeterli olmadı. Çünkü, yerel seçimler nedeniyle ekonomik önlemler sürdürülemedi. Yerel seçimlerde siyasal dengeler değişmedi. DYP, %25, anavatan %22, Hoca, %9, SHP,% 28, Ecevit % 9, Baykan % 5 oy almışlardı.
Okullar kapanır kapanmaz, Altınser’in Bakırköy Verem Savaş’a nakli ile birlikte İstanbul’a taşındık. Güneş için de Bahçelievler’de bulunun Andan Menderes Anadolu Lisesini tercih ettik. Evimize uzaktı. Ancak, İstanbul’da çocukların hepsi servislerde zaman kaybetmekten kurtulamıyorlardı. Artık Orta Okul 2. Sınıf öğrencisi olmuştu.
Eskişehir’den eşyalarımız İstanbul’a taşıdıktan sonra,1994 yaz programı olan, Çorum Başmüdürlüğünün teftişi için İstanbul’dan ayrıldım. Çorum’da İstanbul’da görev yaptığı için yakın tanıdığım bir arkadaşımız vardı. Çalışkan, mevzuata hakim bir arkadaştı. İşle ilgili sorunla karşılaşmadım. İş saatleri dışında çoğu kez diğer daire müdürlerinin de devam ettiği memur lokallerinde zaman geçirdik. Başmüdür diğer daire müdürleri tarafından da seviliyordu. Çorumspor yönetim kuruluna Vali tarafından seçtirilmişti. Çimento Fabrikası konuk evinde kalıyordum. Doğup büyüdüğüm yöreler olduğu için akraba ve dost ziyaretlerim de oluyordu. Bu turnede daha önce fırsat bulup inceleme olanağı bulamadığım tarihi Sümer kalıntılarını ziyaret imkanı buldum. Çok etkilendim.
İstanbul’a döndüğümde Genel Müdürlük yönetiminde, yeniden yapılanma sonrası değişiklikler devam ediyordu. Eski Sigara Sanayi Müessese Müdürü Muzaffer Arısoy üstadımız, Teftiş Kurulu Başkanlığından sonra Genel Müdür Yardımcısı olmuş, Alkollü İçkiler Müessesi Müdürlüğünden sorumluydu. Genel Müdürün Müesseseler bünyesinde teftiş kökenli yöneticiler bulundurmak prensip kararı olduğunu, beni de Alkollü İçkiler için düşündüğün anlattı. Müfettişliği severek yapıyordum. Ancak, belirli bir yaştan sonra yönetici olarak çalışmak da çekici geliyordu. Üstat ” Müessese Müdürlüğü için iki seçenek olduğunu, ben hangisi ile çalışmak istersem Genel Müdürün onu Yönetime sunacağını söylemişti. Normal koşullarda Müdür olarak atanmam da mümkündü. Fakat o günün dengeleri bunu gerektirmiş olmalıydı. Söz konusu seçeneklerden ikisi de aynı dönemde Fabrika Müdürü olarak birlikte çalıştığımız arkadaşlardı. Her ikisini de Müfettişlik yıllarımda teftiş etmiş yakından tanıyordum. İzmir Fabrikası Müdürünün ismini verdim. Yönetimden de onun ataması benimle birlikte çıktı. Bu benim, meslek yaşamımda yaptığım önemli hatalardın biri oldu.
Yıllar sonra dahi tam olarak nedeni konusunda konuşmadığım bir tepki göstermişti, İzmir Şarap Fabrikası Müdürü. Göreve başlamak için İstanbul’a gelmek konusunda nazlanıyordu. Nedeni ile ilgili olarak sinsi bir çalışma yürütüyordu. Resmen bir açıklama yaptığını duymamakla birlikte, benim Müessese Müdür Yardımcısı olarak atanmamdan rahatsız olduğu söyleniyordu. Oysa, Genel Müdürlük makamı her müessese için benzer bir önlem almış, bir tür iç denetim sistemi oluşturmuştu.
Bir süre sonra gelip görevine başladı. Ben mümkün olduğu kadar hoşgörülü davranmaya çalıştımsa da, o inadını sürdürdü. Mevzuatımız gereği Müessese Yönetim Komitesinde yardımcıların üye olması gerektiği halde benim onayımı bir türlü teklif etmiyordu. Aylar geçti Yönetim Komitesinde Muhasebe Müdürü üye olarak devam ediyordu. Nitekim sekiz ay sonra, yerine atandığım yardımcının, Bölge İdare Mahkemesinden atamasının iptali kararını almayı başardılar.
Alkollü İçkiler Müessese Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım süre içinde, bana bağlı olan şubeler iş ve işlemlerinin aksamadan yürütülmesi konusunda elimden geleni yaptım. Bu arada yaşadığım ilginç bir olayı aktarmadan geçemeyeceğim. Bir gün iktidar partisinin MKYK üyeleri de içinde bulunan bir grup ziyaretime geldi. Beni tanımaktan çok memnun oldular. Neden benim müdür olmadığımı araştırıyorlarmış. Sonunda yakından tanıştık. Grubu yolcu ederken içlerinde etkili birisi koluma girdi, geride kaldık, bana bir liste verdi. Bu listedeki kişilere uygun hediyeler göndermemi, sonrasında geçip müdür odasına oturacağımı söyledi. Söyledikleri ne kadar doğrudur bilmem olası değil. Ancak, benim böyle bir şeyi gerçekleştirecek ne imkanım vardı, ne de niyetim. Bu olayı takip eden günlerde, Beni bazı yurtları da kapsayan toplantılara davet ettiler. Tanınmış kişiler de katılıyordu bu toplantılara.. Bir süre bu böyle devam etti. Hatta bir gün evime gelip aile hayatımı yakından tanımak istediler. Çaresiz bir akşam evimde konuk da ettim. Fakat baktılar benden beklediklerini bulamıyorlar, beni kendi halime bıraktılar. Bir süre sonra da Bölge İdare Mahkemesi kararı çıktı.
Genel Müdürümüz Mehmet Akbay, bu iptal kararından pek memnun olmadı. Tekrar durumu düzeltmek niyetinde olduğunu saklamıyordu. Benim geçici olarak Sigara Sanayii Müessese Müdürlüğüne kararnamemi çıkardılar.
Sigara Sanayii Müessese Müdürü de durumdan hiç memnun olmadı. O da aynı mobing yöntemlerini uyguladı. Benim mevzuat gereği bulunmam gereken Yönetim Komitesine teklifimi bir türlü yapmadı. Bir süre sonra, o da Bölge İdarenin adalet ! temsilcilerinden buraya atanmama ilişkin kararın iptalini sağladı.
Lijubliana Uluslararası Şarap Yarışması
Yıl 1994 . Yugoslavya İç Savaşı henüz bitmemiş. Ancak, Lujubliana Şarap Yarışması yapılacak. Yarışmanın ir öyküsü var. İkinci Dünya Savaşı yıllarında bile ara verilmemiş. Bu kez de yapılacak. Her yıl yarışmaya Tekel görevlisi katılıyor. Bu yıl ben görevlendirildim. Yarışma için numuneler gönderildi. Biletimi aldım. Zagrep’ten sora kara yolu ile gideceğim. Henüz ülkenin çeşitli yerlerinden silah sesleri duyuluyor. Lijubliana’da öyle. Kaldığım otel tarihi bir şato. Elçilikten bir tercüman verdiler, Yarışma binasına gidene kadar, yol üzerinde ne kadar bar varsa uğruyoruz. Tercüman bir tek atıyor, yola öyle devam ediyoruz. Bir hafta böyle geçti. Şaraplarımız güzel dereceler kazandılar.
Alkollü İçkilere veda
Sigara Sanayii Müessese Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım günleri dolu dolu geçirmeye çalıştım. Her gün, Küçükçekmece – Maltepe yolunu işe gidip gelmek için kullanmama rağmen şikayetçi olmadım. Fabrika ziyaretleri ve üretim toplantılarına katıldım.
Bölge İdare kararı üzerine, Genel Müdürümüzle görüştük. Ben artık bu gel-gitlerden sıkıldığımı söyledim. Ama kendisi, “Benim idari göreve adapte olduğumu, mutlaka birlikte çalışacağımızı iltifat olarak söyleyerek, bu kez Genel Müdür Müşavirliğine kararnamemi çıkarttı.”
Genel Müdürlükte, bağımsız bir oda da tahsis ederek, mağdur olamamamı sağladı. Bu süre içinde bana bazı dosyaları incelemem için veriyor, görüşlerimi alıyordu. Ben fırsat buldukça, yeni gelişmekte olan bilgisayar konusunda kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Fakat bir süre sonra başka bir görev atanma konusundaki girişimlerin askıya alındığını gözlemler gibi oldum. Belki ben yanılıyordum. Ama yeniden Teftiş Kuruluna dönmek istediğimi söyledim. Genel Müdürümüz beklememi öneriyordu.
O sırada, Tekelden sorumlu Devlet Bakanı Nafiz Kurt, çok eskiden tanıdığım bir ağabeyimdi. Doğru Ankara’ya gittim. Beni teftişe gönder dedim. Bankan Bey de aynı Genel Müdür gibi, idarenin ihtiyacı olduğunu, acele etmemem gerektiğini söylese de ben ısrarcı oldum. O zaman ”Git Kızılay’da akşama kadar dolaş öyle gel, kararını bildir dedi. Söylediği gibi yaptım. Kuğulu Parkta ördeklerle oynadım. Gima’nın önünde buluşanları seyrettim. Sıhhıye’de Necatibey’de gençlik günlerimi yad ettim. Akşam oldu. “Abi ben teftişe dönüyorum” dedim. Telefonu açtı. Genel Müdürümüze, benim teftişe dönmem için kararnamemi yazmalarını söyledi. Ben pek çok memur için kolay yaşanmayacak bu olay için rahmetli Nafiz Kurt ağabeyime hep müteşekkir olmuşumdur. Doğum gümüm olan 28 Eylül tarihli atama ile Başmüfettiş olarak Teftiş Kuruluna yeniden döndüm.
DEVAM EDECEK.