Baskı ile yönetim (Management by Pressure), yöneticinin çalışan üzerinde, kişiye ve duruma bağlı olarak, farklı derecelerde belirli bir baskı uygulaması gerektiğini vurgulayan bir yönetim anlayışıdır. Bilimsel yönetim anlayışı ile insan ilişkileri yaklaşımının bazı yönlerini bir araya getiren bir tarzı ifade eder. Daha farklı ve daha fazla yöneticilik becerisi gerektirir.
Bu yönetim tarzı, bazen şirketi etkileyen iç ve dış olumsuz faktörlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Kriz dönemlerinde, risklerin ve belirsizliğin yüksek olduğu geçiş/dönüşüm süreçlerinde yöneticiler, daha hızlı karar almak, eyleme geçmek ve sonuçlara ulaşmak için baskı altında yönetim tarzını bilerek ve isteyerek seçerler. Diğer taraftan, bazı yöneticiler de stres ile performans düzeyi arasında bir ilişki olduğuna ve yüksek performans elde etmek için belirli bir düzeyde stres yaratmak gerektiğine inandıkları için bu tarzı benimserler.
Baskı ile yönetimde başarılı olmak için yöneticilerin, durumun gerçek boyutlarını doğru değerlendirmeleri ve gerçekte ne istediklerini iyi bilmeleri gerekir. Baskıyı haklı gösterecek güçlü nedenlere sahip olmaları; bilgiler, ölçülebilir miktarlar, tarihler ve kriterlerle iletişim kurmaları önemlidir. Baskı ile yönetim, yöneticilerin duygularıyla ve önyargılarıyla davranmaktan kaçınmaları ve suçlamak, yargılamak yerine sorun çözme yaklaşımını benimsemeleri durumunda başarılı bir tarz olabilir. Burada, baskının adaletli bir şekilde uygulanması ve çalışanların iş güvenliğine özen gösterilmesi de önemlidir.
Yöneticinin, özellikle, şirketin zor zamanlarında baskıyı nasıl uyguladığı, ekip üyeleri üzerinde kalıcı etkiler bırakır. Baskının niteliği ve süresi ekip performansını doğrudan etkiler. Baskı, haklı ve adil görülmez ve gereğinden uzun sürerse ekip üyelerinin sakin, odaklanmış, kontrollü, açık, tarafsız, dinlemeye açık ve çalışmaya istekli olarak kalması zorlaşır. Ekibin tedirgin olması, içe kapanması, kızması, direnmesi, hatta dürüst olmayan davranışlar içine girmesi olasılığı artar.
Genel anlamda, destekleyici bir iş ortamı yaratmış olan ve girişkenliği cesaretlendiren bir yöneticinin şirket veya kendisi için zor zamanlar yaşandığında yönetim tarzını ani ve köklü bir biçimde değiştirip; bitiş tarihleri, bütçe kısıtları ve kalite standartları gibi konularda sert baskılar uygulamaya başlaması ekip üzerinde moral ve motivasyon anlamında ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Bu durumda, ekip üyelerinin kafaları karışır, içlerine kapanır, katılımcı olmayı bırakırlar ve genel anlamda iş performansları düşer.
Yöneticinin insan psikolojisini iyi anlaması ve belirli bir çalışanı harekete geçiren güdünün ne olduğunun farkında olması gerekir. Belirli bir baskı türünün her çalışan üzerinde aynı etkiyi yaratması beklenemez. Günümüzde, yöneticiler, insan davranışları ve yönetim psikolojisi konularında geçmiş yönetici kuşaklarından çok daha donanımlı oldukları için Baskı ile Yönetim yaklaşımını etkili bir şekilde uygulaması olasılığı oldukça yüksektir.
Şüphesiz, motivasyon (ve performans) sağlamak için belirli bir düzeyde strese ihtiyaç vardır, ancak bu, hiçbir zaman bir kişinin taşıyamayacağı kadar fazla olmamalıdır. Uygun baskı düzeyini belirlemek zordur ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Düşük ve orta derecede, kısa süreli baskı, çalışanın ihtiyacı olan motivasyonu ve enerjiyi sağlayan bir tepkiyi yaratabilir.
Baskı, çalışanın en iyisini yapmasına yardım edecek düzeyde ve sürede olmalıdır. Ağır ve sürekli baskı çalışana hiç fayda sağlayamaz. Performansı düşürmesinin yanı sıra onun fiziksel ve zihinsel sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. En uygun baskı düzeyinin görevin ve çalışanın nitelikleri ile de bağlantısı vardır. Basit bir görev ve niteliksiz bir çalışan daha yüksek miktarda uyarılmayı (baskıyı) gerektirirken, daha karmaşık bir görevde nitelikli bir çalışan daha düşük bir uyarılma ile daha yüksek performans düzeyine ulaşılabilir.