1942′de Kırşehir’de dünyaya gelen Uğur Mumcu, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden olmuş, bir süre avukatlık yaptıktan sonra gazeteciliğe başlamıştır.
Uğur Mumcu, askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı “ordu uyanık olmalı” sözleriyle, “orduya hakaret etmek” ve “sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak” suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alınmış, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkûm olmuştu. Fakat bu karar Yargıtay tarafından bozulmuş ve Mumcu serbest bırakılmıştır.
Ancak, askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği halde, 1972-1974 yılları arasında Ağrı’nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla “sakıncalı piyade eri” olarak tamamladı.
Gazetecilik hayatında; araştırmacı gazetici olarak dikkat çekmiş, pek çok odül almıştır.
Türkiye ‘nin en aydın isimlerinden biri olarak görülen Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993′te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi.
Usta gazeteci, yaşamı boyunca yek çok yolsuzluk dosyasını araştırmış, gerçeklerin ortaya çıkmasına çalışmış, Çetin emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter Vedat Aydın gibi karanlık cinayetlerin takipçisi olmuş, ne acıdır ki kendisi de aynı karanlık güçler tarafından, evinin önüne yerleştirilen uzaktan kumandalı bir bombanın patlatılması suretiyle katledilmiştir.
Dönemin iktidar yetkililerinin, cinayetin çözülmesi ve faillerin yakalanmasının devletin namus borcu olduğunu söylemelerine rağmen failler yakalanamamıs, aradan geçen 23 yılda hala cinayet çözülememiştir.
Kendisi, Kuvayı Milliye ruhuyla yaşayan, yurtsever bir devrimciydi. Hayatı boyunca, hiç bir şekilde din, dil, ırk ve mezhep ayırımcılığı yapmamıştır.
Uğur Mumcu’yu ölümünün 23. yılında sevgi, saygı ve özlemle anıyor, nice Uğurlar yetişmesini diliyoruz.
Bu vesile ile sözlerimi Uğur Mumcu’nun şu sözleri ile bitirmek istiyorum.
Sevgili Uğur Mumcu, kendisinden önce katledilen aydınlar için düzenlenen bir törende şunları söylemiştir: “ ..Sevdamız bir başka insanın sevdasıyla, düşünüz bir başka insanın düşüyse ve siz o sevda için yollara düşmüşseniz eğer, elbette öldürülecek ve ceza evlerinde süründürüleceksiniz. Ancak, adalet ve özgürlük aşktır. Bu uğurda mücadele edenler asla yenilmezler. Bu nedenle, Muammer Aksoylar, Abdi İpekçiler asla yenilmeyeceklerdir”