IŞIL CİNMEN
isil.cinmen@posta.com.tr
Birkaç yıldır arkadaşlarım gözümün önünde tek tek evleniyor. “Yapmayın etmeyin, evlilik sizin neyinize” dememe kalmadan ‘sabit şahit’ mertebesine yükseldim. Çeşitli aralıklarla, “Evet, bu evliliği onaylıyorum” cümlesini sarf ediyorum. Şahitliklerim için tek ön şartım var:
“Kişilerin özgürlük ve bağımsızlığınıyok etmeyen, heyecanı, tutkuyu ve yaşam enerjisini azaltmayan, cinselliğin devam ettiği bir evlilik formülü bulmak için çabalayacaksınız, söz mü?” diyorum. “Bulacağız, söz!” diye bağırıyorlar gözleri pırıl pırıl. Formülü bulurlarsa, ben de münasip bir koca arayışına geçeceğim. Bulamazlarsa, ‘sabit boşanma şahidi’ olarak görev yapacağım günlerin gelmesinden endişeleniyorum.
Onlar formülü araya dursun; Cosmopolitan Dergisi, Kasım sayısında ‘Sadakat Hormonu’nun bulunduğunu müjdeledi. ‘Sadakatin hapı olur mu?’ başlıklı makalede, ‘Aldatma ile fizyolojik yoldan mücadele etmek mümkün mü?’ sorusuna cevap aranıyor. Nörobilim uzmanlarının yaptığı son araştırmalara göre gelecekte bu soruya, “Evet” cevabı vermek mümkün olacakmış. Araştırmalar, AVPR1A geninin sentezlediği ‘Vazopressin’ hormonunun bağlanmayı sağladığını kanıtlamış. Bu sadakat iksiri, tek eşli ve uzun süreli ilişki istemiyle de bağlantılıymış.
Gelecekte genetik kod üzerinde kontrol sahibi olunduğunda, dışarıdan hormon takviyesiyle kişinin eşine duyduğu aşkın ve tek eşliliğin uzun süre korunması sağlanabilirmiş.
'SEKSE BAĞLI ROMANTİK TUTKU ARAYIŞI'
Vazopressin’i bilemem ama kişisel fikrim bazı insanlarda ‘evlilik geni’ bulunmadığı, onların bir noktada aldatmak zorunda kalacağı yönünde... Independent gazetesinde yayımlanan 423 kişilik araştırmanın sonucuna göre, kadınlar ilişkinin 6’ıncı yılından sonra aldatmaya başlıyor.
İngiltere’deki Winchester Üniversitesi’nden erkeklik ve cinsellik araştırmaları profesörü Eric Anderson ise daha ilginç bir bilgi veriyor: Aldatan kadınlar boşanmaz; aradıkları şey seks.
Prof. Dr. Eric Anderson, kocasını aldatan 35-45 yaş arasındaki 100 kadınla yaptığı araştırmanın sonuçlarını şöyle özetlemiş:
1 - Kocasını aldatan kadınların aradığı şey tutku ve seks. Boşanmak gibi bir istekleri yok.
2 - Aldatan kadınlar evliliklerini, ‘iyi, huzurlu, pozitif, kaybetmek istemem’ gibi sıfatlarla tanımlıyor.
3 - Evli kadınların yüzde 67’si aldatma motivasyonlarını ‘sekse bağlı romantik tutku arayışı’ olarak belirtiyor, yani arzu arayışı.
4 - Sonuçlar, aldatmanın sebebinin evlilikteki uyumsuzluk olmadığını gösteriyor.
5 - Aldatmanın nedeni, tek eşli ilişkilerin doğasından kaynaklanan cinsel monotonluk.
Kocasını yıllardır aldatan kadın anlattı: Evlilikte şefkat arttıkça şehvet azalıyor
Bunları okuduktan sonra 10 yıldır evli olan bir arkadaşımı aradım. 35 yaşında bir kadın. Uzaktan bakan biri için ‘mükemmel eş’ kategorisine rahatlıkla girer. Kocasını tanıyanlar, “Ne şanslı adam! Bu devirde böyle kadın”lı cümleler kurar.
'HAYATIMI İSTEDİĞİM GİBİ YAŞAMAMAK KENDİME İHANET OLMAZ MI?'
Kocanı neden aldatıyorsun?
Evliliğimle ilgili bir sorunum olmadığını biliyorsun. Kocamı seviyorum ve ona büyük saygı duyuyorum. Başka erkeklerle birlikte olmamı evliliğimden ve kocamdan bağımsız bir konu olarak görüyorum. Boşanmak, isteyebileceğim son şey... Onsuz bir hayatım olsun istemem.
Duygusal olarak kocasına bağlı bir kadının başkalarında aradığı ne?
İç dünyamdaki romantik bir sıkıntı. Birçok kadın için bağlılığın getirdiği huzur kadar önemli olan kendisinin bir tutku öğesi olduğunu hissetmek, şehvetin öznesi olduğunu bilmektir. Evlilikte şefkat arttıkça şehvet azalıyor.
Araştırma, “Aldatmak hayvani bir duyguya indirgenerek açıklanamaz. Aldatmak, daha büyük bir probleme geçici bir çözüm olarak işlev görüyor” diyor. Buna ne diyorsun?
Bir kadın için seks, asla yalnızca seks değildir. Kadın libidosuyla değil, içgüdüleriyle tahrik olur. Mutlaka duygusal bir temeli vardır. Kadının içindeki bir boşluk, ihtiyaç ya da eksiklik buna neden olabilir. Birlikte olduğum erkeklerden hoşlanıyorum ama onlarla birlikte olmamın nedeni onlardan hoşlanmam değil. Kendi içimde eksik hissettiğim heyecan, farklılık ve arzulanma ihtiyacını onlarla dolduruyorum.
Kendini kötü hissettiğin, ahlaki değerlerini sorguladığın oluyor mu?
Ahlak, siyah ya da beyaz değildir. Bu konuda söylediklerime öfke duyacak, insanlar çoğunluktadır. Ama ben hislerimi insanların ne düşündüğüne göre belirlemiyorum. İhtiyaçlarımı görmezden gelme yolunu seçmiyorum. Evet, olanlar ortaya çıkarsa üzüntü ve hayal kırıklığı yaratacaktır. Başka birini, hele ki kocamı incitmek bana da çok zarar verir. Ancak bu ihtimal yüzünden hayatımı istediğim gibi yaşamamak da kendime ihanet olmaz mı?