2019 yılı seçim dönemine tam bir yıl kaldı.
Yerel Yönetimlerin seçimleriyle başlayacak süreç, bundan yaklaşık 8 ay sonra da Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimleriyle devam edecek. Her ne kadar yasal düzlemi içerisinde böyle tanımlanan bir takvim var ise de Demokratik Sol Parti olarak daha önceki tarihlere yönelik seçimlere de katılacağımızı, Yerel Yönetimlere, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve Cumhurbaşkanlığına adaylarımızı hazırladığımızı öncelikle ve altını çizerek belirtmek isterim.
Türkiye bu yükü bir süre daha taşıyamaz.
16 yıl öncesinde oluşturulan bu parlamento yapısı ve devlet yönetimindeki AKP iktidarı ülkeyi sağlıklı bir şekilde geleceğe taşıma iradesini ve gücünü kaybetmiştir.
Kurulduğu ve iş başına getirildiği gün söyledikleriyle bugünkü söylem ve eylemleri taban tabana zıt bir görüntü sergileyen, tutarsız, istikrarsız bir yönetim anlayışı Türkiye için ciddi bir badirenin habercisidir.
Başını ABD hükümetinin çektiği uluslararası emperyal sistemin, dünyanın Ortadoğu bölgesine yönelik istilâ ve şekillendirme stratejileri gerçek ulus devletlerin duvarına toslamış durumdadır.
2000 yılından itibaren bölgemizde 22 devletin sınırlarını değiştirme projesini hayata geçirmeye çalışan ABD, adına Arap Baharı dedikleri süreçte Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Irak’tan sonra Suriye’de Türk Nevruzuna çarpmıştır!
Esasen, geçmişte Türk’ün gücünü sınamanın önemli bedellerini yaşayanların bir unutkanlığın pençesine düştüklerini üzülerek izliyoruz.
Yakın tarihimizde Kıbrıs’ta, Ege’de, Haşhaş yasağında ortaya koyduğumuz irade, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Aydın’da ortaya koyduğumuz milli inancın, vatan sevgisinin devamıdır.
Devletimiz, milletin birliği ve vatanın bütünlüğüne yönelik saldırıların karşısında Türk Silahlı Kuvvetlerinin engin deneyim ve gücüyle bir mücadelenin içerisindedir. Bu uğurda gereken ne varsa elbette yapılacaktır, yapılmalıdır.
Ancak şu kadarını ifade etmek isterim ki, bu mücadele kadim Türk devletinin asli unsurlarının iradesi tahtında yürümekteyken bunu kendisine malzeme yapmaya kalkanlar da aynı iradeyi karşılarında bulacaklarını bilmelidirler.
Sınır komşularımız en değerli varlıklarımız olarak kalmalıdırlar. Ancak, bugün bölgemizin başına musallat olmuş terör yapılanmasının aynı topraklarda beslendiğini unuttuğumuzu sananlar tarihi bir yanılgı içerisindedirler.