Sinan BİRDAL
Siyaset Bilimci-Güney Kaliforniya Üniversitesi Misafir Yardımcı Doçent
Bugün uzmanları zorlayan sorulardan birisi Amerikan basınının Erdoğan ziyaretini nasıl gördüğüydü. Heyhat gazetelerin ilk sayfasını süsleyen fotoğraf Erdoğan’la değil, Lavrov’la el sıkışan Trump’ı gösteriyor. Erdoğan’ın geldiği gün patlak veren Trump’ın Lavrov’la çok gizli bir devlet sırrını paylaştığı iddiası bu ziyaretin zaten olmayan havasını iyice söndürdü. Ziyaretten önceki hafta basında çıkan değerlendirmeler Trump’ın YPG’yi silahlandırma politikasının değişmeyeceğini tespit etmişti zaten. Fethullah Gülen ve Rıza Zarrab’ın iadesi konusunda da Trump’ın eli bağlıydı.
Her iki konu da Erdoğan’ı kontrol edebilmek için Trump’ın elinde tutmak isteyeceği kozlar. Ancak taviz vermek istese bile bu pek mümkün değil: Erdoğan’ın aylardır bu konular üzerinde mesai yaptırdığı heyetin görüştüğü Trump danışmanlarının hepsi şimdi Kongre tarafından incelenmekte. Aralarında eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn ve New York Cumhuriyetçi eski Belediye Başkanı Guiliani’nin olduğu üst düzey Trump danışmanları Erdoğan yönetimiyle yasadışı ilişkiler içinde olmakla suçlanıyor.
Aynı ekibin Rusya’nın Washington elçisiyle de iş tutması ve bunları araştıran FBI başkanının görevden alınması başkentte Trump’a karşı müthiş bir tepki yaratmış durumda. Bu ortamda kimsenin Ankara’nın Rakka ve Musul’un IŞİD’den kurtarılmasını geciktirmekten başka bir sonuç getirmeyen mızmızlanmalarını dinleyeceği yok. Dinlemeyeceğinin sinyalini de zaten YPG’yi silahlandırma kararıyla ziyaret öncesi belirtmişti. Ziyaretin amacı fotoğraf çektirmekti. En azından o bakımdan başarıya ulaşmış bir diplomasi atağı olduğunu söyleyebiliriz.
ÖNEY: ‘ARAYA SIKIŞTIRILMIŞ TOPLANTI’ İZLENİMİ VERDİ
Sezin ÖNEY
Siyaset Bilimci
Herşeyden önce, Donald Trump ve Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’daki görüşmesi, açıkçası, Ankara tarafından beğenilmeyen Barack Obama görüşmelerinin diplomatik zarafetinden yoksun. Ayaküstü, “öğle yemeğinden önce toplantı dağılımı arasına sığdırılmış” izlenimi veriyor.
Neden peki?
Öncelikle, Trump yönetimi döneminde, zaten Beyaz Saray’da birçok karmaşa var. Yönetim içinde de koordinasyon eksikliği var; iç ve dış politikada bir “Trump doktrini” oluşamadı. Bugünün ABD medyası gündemine baktığınızda, öncelikli konu “Erdoğan-Trump görüşmesi” değil; Trump’ın, ABD’nin son derece gizli istihbarat bilgilerini, Rusya’ya aktardığı...
Trump’ın yakın profilini çıkararak çalışmış biri olarak buna şaşırmıyorum: Trump, dedikodu seven biri...Günlük hayatta, dedikodu yapmayı, “geyik muhabbetini” çok seviyor. Ancak, bir ülkenin lideri; özellikle de bir rakip ülke temsilcileri ile dedikodu yapabilir mi? Açıkçası, Rusya (üstelikte İsrail kaynaklı bilgileri, izinsiz olarak) ile paylaşması çok ciddi ve Trump’ın görevden alınmasına gidecek kadar da vahim.
Kendi meşruiyeti sarsılan ve ülkesinin temel demokratik ilkelerine aykırı hareket ettiği öne sürülen Trump’ın, bugünlerde “demokrasi açığına” neden olduğu özellikle vurgulanan bir liderle bir arada gözükmekten de, kendi imajı açısından, özellikle hoşnut olmadığı söylenebilir.
Trump, ABD’nin iş birliği yaptığı diğer “anti-demokrat” ülkeleri liderleri ile görüştüğünde o ülke veya liderle özdeşleştirilmiyor; ama, ABD ve dünya medyasında, Trump ve Erdoğan’ın özdeşleştirilmesi, bir tür “negatif ayna etkisi” yaratıyor gibi.
*****
YAŞLI: İLİŞKİLERİN SEYRİ GERİLİMLERE AÇIK VE DÜŞÜK YOĞUNLUKLU OLACAK
Yrd. Doç. Fatih YAŞLI
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi
AKP yönetimi ve Erdoğan, bütün bir seçim süreci boyunca Trump’a yatırım yapmış, seçimi Trump’ın kazanmasını istemişti; genel olarak Cumhuriyetçilere özel olarak ise Trump’a yönelik beklentilerle ilgiliydi bu. Trump’ın kazanmasının ardından havuz medyasının ve genel olarak iktidar entelijansiyasının verdiği tepkiler de bunu ortaya koyuyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı, Trump seçildikten ancak çok sonra Erdoğan’la bir telefon görüşmesi yaptı, yüz yüze görüşme için ise yaklaşık dört ay geçmesi gerekti.
Görüşmenin gerçekleşmesinden önce yaşananlar ise yine iktidarı hayal kırıklığına uğratacak cinstendi. Akar, Fidan, Kalın üçlüsü ön görüşmeler için ABD’deyken, Trump YPG’nin doğrudan silahlandırılmasına izin veren kararnameyi imzaladı ve Rakka operasyonunun YPG ile yapılacağı kesinleşti. Erdoğan ve iktidar çevreleri buna da yüksek perdeden bir tepki vermedi ve nihayet görüşme günü geldi. Ancak programa bakıldığında, yirmi dakika civarında, yani kısa bir vakit belirlenmişti, sahiden de öyle oldu. Heyetler arası görüşmeler ise öğle yemeğine bırakıldı ki, orada da onca birikmiş meselenin çözülmesine dair somut adımlar atılacağını pek beklememek lazım.
GÜLEN’İN VERİLMESİ OLASILIK DAHİLİNDE DEĞİL
Bu görüşmelerde Zarrab meselesine dair ne konuşuldu, bunu sadece kulis bilgisi olarak öğrenebileceğiz büyük ihtimalle. YPG’ye silah verilmesi ve Rakka operasyonuna ise dostlar alışverişte görsün tarzı tepkiler verilmeye devam edilecek olsa da razı olunduğunu tahmin edebiliyoruz. Bunun karşılığında ABD bir Sincar operasyonuna izin verdi mi ya da Suriye’de yeni askeri hamleler için birtakım pazarlıklar yapıldı mı, bunları ise izleyerek göreceğiz. Gülen’in Türkiye’ye verilmesi gibi bir durumun ise pek olasılık dâhilinde olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Dolayısıyla yakın vadede Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrinin gerilimlere açık ve düşük yoğunluklu bir seyir izleyeceğini söylememiz mümkün görünüyor.