Yerel yönetimlerin önemi her geçen gün artmaktadır.
Yerel halkın ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla özerk kamu tüzel kişileri olarak kurulmuş olan yerel yönetimler demokrasinin olgunlaşmasında ve yerleşmesinde son derece önemli roller üstlenmişlerdir.
Yerel Yönetimlerin çalışmaları 1911 yılında yürürlüğe girmiş olan İl İdaresi Kanunu 2005 yılında 5302 Sayılı Kanunla yeniden düzenlenmiştir.
1930 yılında yürürlüğe giren Belediye Kanunu, 1984 yılında 3030 Sayılı Kanun ve 2004 yılında çıkarılan 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu, 2005 yılında 5393 Sayılı Kanunlarla düzenlenmiştir.
Anayasa’nın 127. maddesinde yerel yönetimlerin tanımı şu şekilde yapılmaktadır: “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir.
Nihayet, 2012 yılında 6360 Sayılı Kanun, Büyükşehir Belediyeler ile ilgili kapsamlı bir düzenleme getirmiştir.
Bu değişiklikle, 30 ilde 16 bin 220 köy mahalleye dönüştü. Türkiye’deki 34 bin 434 olan köy sayısı 18 bin 214 köye düştü. Yasa ayrıca, 1053 belde belediyesini de mahalleye dönüştürdü. Yasa, 2012’de çıkarıldıktan sonraki ilk yerel seçimde 30 Mart 2014’te uygulamaya geçti.
Bu Kanunla getirilen düzenlemelerden bizce en çok üzerinde durulması gerekenin büyükşehir sınırları içerisinde yer alan belde ve köylerin tüzel kişilikleri ortadan kaldırılmış; köyler mahalleye dönüştürülmüş ve ortak malları da büyükşehir belediyelerine devredilmiş olmasıdır
Geçen bu süre zarfında çok önemli sıkıntılar yaşandı. Mahalleye dönüşen köylerin ve beldelerin ortak kullanılan tüm malları, meraları, taşınmazları bağlandıkları belediyeye geçti
Köyler mahalleye dönüşünce Büyükşehir Yasası ve kuralları uygulandığı için köylülerin ihtiyaç duydukları ahır ve benzeri yapıları yapmaları zorlaştı. Bürokrasi arttı. Hayvancılık yapanlar “koku yapıyor” diye şikâyet edilerek bulundukları yerlerden uzaklaştırılmaya zorlandı. Tarımsal üretim, özellikle hayvancılık yapanlar için her geçen gün daha zor hale geldi.
Oysa biz neyi biliyoruz; 442 sayılı Köy Kanununa göre köyün ihtiyar heyetinin olağan iki üyesinden biri imam diğeri köy öğretmenidir! Mahalle olan köylerde artık ne köy ihtiyar heyeti yani encümen, ne köy sandığı, ne imece kaldı, per çok yerde okul da kalmadı.
Bu uygulama tarımın kesiminde olumsuz gelişmelere neden olmuş, kırsalın nüfus yapısını, kültürünü, üretim ve yaşam biçimlerini doğrudan etkileyecek uygulamalar getirmiştir. Kırsal mahallelerde yaşanan sıkıntılar Tarım Şurasında da dile getirilmiş, yetkililer nezdinde genel kabul görmüş, 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7254 Sayılı Kanun” ile mahalleye dönüşen köy ve beldelerle ilgili önemli bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak, Kırsal Köy olabilmek için muhtarların işçe belediyelerine başvuru şartı getirilmiştir.
“MADDE 10 – 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 3 – Köy veya belde belediyesi iken, mahalleye dönüşen ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde bulunup sosyo-ekonomik durumu, şehir merkezine uzaklığı, belediye hizmetlerine erişebilirliği, mevcut yapılaşma durumu ve benzeri hususlar dikkate alınarak ilgili ilçe belediye meclisinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin en geç doksan gün içinde alacağı karar ile kırsal yerleşim özelliği taşıdığı tespit edilen mahalleler, kırsal mahalle kabul edilir.
Bu belirlemenin mahalle düzeyinde yapılması esastır. Ancak; tamamı kırsal mahalle olarak tespit edilmeyen diğer mahallelerde de on bin metrekareden az olmamak kaydıyla kırsal yerleşik alan belirlenebilir. Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan vasfı bu fıkrada belirtilen usulle kaldırılabilir.
Büyükşehir belediyesi, birinci fıkra uyarınca ilçe belediyesinden gelen teklifi aynen veya değiştirerek kabul edebilir ya da reddedebilir.
Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde; gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullanılan bina, arsa ve araziler 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaftır. Bu yerlerde, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisi %50 indirimli uygulanır. Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçlar alınmaz; anılan Kanuna göre alınması gereken diğer vergi, harç ve harcamalara katılma payları %50 indirimli uygulanır. Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için %50’sini, konutlar için %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için bu fıkrada belirtilen muafiyet ve indirimler uygulanmaz.
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 12 nci maddesinin yedinci fıkrası ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 17 nci maddesi hükümlerinden yararlanan yerler; kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenmesi halinde bu madde hükümlerine aykırı olmayan hak, sorumluluk ve imtiyazlardan faydalanmaya devam ederler.
Bu madde uyarınca kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerler hakkında 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin on beşinci ve yirmi dokuzuncu fıkraları uygulanmaz.”
YENİ DÜZENLEME NE GETİRİYOR?
Bütünşehir Yasası’nın köylerimizde yarattığı olumsuzluklar ortadan kalkmayacak olsa da yapılan yeni düzenlemeyle, eski Köy Statüsündeki yerleşim merkezlerinin, kırsal mahalle statüsüyle ; esnafa basit usulde gelir vergisine tabi olmak, burada yaşayanlar tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullanılan bina, arsa ve araziler 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaf olmak, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisi yüzde 50 indirimli uygulanması gibi kolaylıklar getirilmektedir.
Bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçlar alınmayacak. Vergi, harç ve harcamalara katılma payları yüzde 50 indirimli uygulanacak. İçme ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için yüzde 50’sini, konutlar için yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde belirlenecektir.
Bize göre bu değişikliklerle beklenen çözümün sağlanmayacağı, konunun belediye encümenlerinin kararına bırakılması yerine, köy ve köylünün kaderinin orada yaşayanlar tarafından belirlenmesi için, yeniden Köy Kanununa dönülmesinin yerinde olacağı düşünülmektedir.