dakika dakika tekirdağ çorlu haberleri

gazete tekirdağ
ANA SAYFA   |  HAKKIMIZDA   |  GÜNDEM   |   POLİTİKA    |   EKONOMİ    |   SPOR   |     İLETİŞİM  

YÜKSELEN FİNANSALLAŞMA ve BİREYİN METALAŞMASI

  1. GİRİŞ

Yeni yılın Ocak ayının son günlerinde, New York Borsası’nda işlem gören GemeStop hisselerinin 3 gün içinde yüzde 300 civarında yükselmesi ve bu nedenle büyük fonlardan Melvin Capital’in iflâsı yaşandı. Küçük yatırımcılardan oluşan sosyal medya haberleşme kümesi olan “Reddit Forumu” üyelerinin, çok kısa sürede GameStop hisselerinde yarattığı “büyük dalgalanma” ve bir büyük fonun iflâsı çok ses getirdi.

Bir sosyal medya haberleşme plâtformunda kümelenen yatırımcıların, GameStop hisselerinde yarattığı bu hareket,  1980’lerde iktisatçı John Williamson tarafından, 1989 yılında “Washington Uzlaşısı (Washington Consensus)” adı altında toplanan 10 ilke ile korunan “neoliberalizm”e karşı küçük yatırımcının “sanki bir başkaldırısı” olarak yorumlandı. Çünkü yaşananlar, örneğine sık rastlanır bir durum değildi. Sosyal medya platformları sayesinde birbirinden uzaktaki milyonlarca kişi, birisinin tetiklemesi ile kısa sürede örgütlenip, bir amaç için harekete geçmişlerdi. Yaşananları Arap Baharı hareketine de benzetenler de vardı. Çünkü birilerinin kıvılcımı ateşlemesiyle kitleler, o zaman rejimleri devirmek için harekete geçmişlerdi. Bu defa ki amaç da, “açığa satış yapan büyük fonlara ders vermek” şeklindeydi.

Melvin Capital isimli anılan “yatırım fonunun” değerinin yaklaşık 13 milyar Amerikan Doları ($) olduğu ve içinde “süper zenginlerin” de bulunduğu dikkate alındığında, yaşananların nitelik ve nicelik olarak önemli olduğu anlaşılmaktadır. Hele konunun, dünyada “Büyük Sıfırlama (Great Reset)” hareketinin gündemde olduğu ve Covid-19 salgını ile tetiklenmiş “neoliberalizm karşıtlığının” ön sıralarda bulunduğu bir dönemde yaşanması, önemini ve dalga boyunu yükseltmiştir.

Neoliberalizm tarafından “finansallaştırılmış” küçük yatırımcıların konuya bu kez “birlikte etkin” bir şekilde dâhil olmaları, düzenleyici ve denetleyici otoritelere, Servet Yıldırım’ın tanımıyla, piyasaların başında “her an çatlayabilecek ince bir buz tabakası” olduğunu göstermiş; bu tabaka üzerinde buz pateni yapan yatırımcılara da,  karşı karşıya oldukları riskleri bir defa daha hatırlatmıştır.[1] Toplum bilimcilere ise, bu Wall Street başkaldırısının, “kapitalizmin sonunun yaklaştığının” bir işareti olup olmadığını tartışmaları için zemin hazırlamıştır.

Aşağıdaki çalışmada, GameSpot hisselerinin başına gelenler üzerinden, neoliberalizmin mevcut kırılganlıklarına destek olması için piyasaya sürülen ve 1980’ler sonrası yoğun olarak yaşanan “finansallaşma” ile 2000 sonrasında güçlenen “bireysel finansallaşma” olgularının irdelenmesi amaçlanmıştır.

  1. GAMESTOP, REDDIT ve AÇIĞA SATIŞ ÖYKÜSÜ

“Küçük balıkların bir araya gelmesinin anlatımı” da diyebileceğimiz söz konusu öykü, geçtiğimiz hafta New York finansal piyasalarında,[2] yıllardır mali sıkıntı içinde yaşayan GameStop şirketi ile Melvin Capital isimli fon arasında yaşanan kapışmayı içermektedir. “Açıktan satma (kısa pozisyon almak, short selling)” yöntemiyle GameStop hisselerini satan Melvin Capital’ın, Reddit platformunda durumun duyulması ve gelen karşı atak sonunda iflâs etmesi, beraberinde gelen önemli tartışmalar da hikâyenin tetikleyicisi olmuştur.

Yaşananlar, her gün piyasalarda yüzlerce örneğine rastlanan basit bir “açığa satış” ile başladı. Sermaye piyasası işleyişinin bir parçası olan açığa satış kısaca, sahip olunmayan menkul kıymetlerin ödünç alınmak yoluyla satılmasıdır.

  • Öykünün Aktörleri

Konu olan olayda hissesi satılan GameStop, oyun ve oyun konsolu satan bir zincir mağazaydı. Yıllardır mali yönden zor durumda olup, ayakta kalabilmek için sürekli mağaza kapatarak küçülen bir ticaret şirketi.

Diğer yanda Reddit forumlarında, WallStreetBets alt kümelenmesinde bir araya gelen forum sakinleri de, görüş alış verişinde bulunarak yatırım yapan, genelde küçük yatırımcılardır.

ABD’deki yatırımcı fonlardan Melvin Capital, hisse fiyatının düşeceği beklentisi ile sahibi olmadıkları GameStop hisselerini, borçlanarak sattılar. Amaçları, hisse fiyatı gerilediğinde, düşük fiyattan hisseyi alarak borçlarını ödemek ve aradaki farkı ise kâr yazmaktı. Anılan fonun GameStop şirketinin hisselerini ödünç alması ve satmasıyla başlayan olaylar zinciri, finansal piyasalarda “sınıfsal” tartışmaları ve müdahaleleri de içeren adımlara neden oldu.

  • Açığa Satışın Tanımı

Genel olarak borsa yatırımcıları özelde ise ABD’deki yatırım fonları, hisse fiyatının düşeceğini tahmin ettikleri şirketlerin hisselerini, belli bir ödünç alma ücretiyle alırlar. Bir hisseyi açığa satmak, elinde olmayan hisse senedini “ödünç alıp” fiyatının düşeceği yönünde bahse girmek anlamına gelmektedir. Fonlar, hissenin düşeceğini tahmin ettikleri için, aldıkları hisseyi o anki fiyatından elden çıkarırlar. Böylece açığa satan, küçük bir bedelle elinde olmayan hisseleri kiralayıp piyasaya satmaktadır. Fiyatı yeterince düşünce de, piyasadan alım yapıp açığını kapatır.

Aslında bu işlemin bir de “opsiyon” denilen yöntemi de bulunmaktadır. Söz konusu bu yöntemde hisseyi borç almaya bile gerek yoktur. Bu usulde satılan hissenin yerine konması için yatırımcı daha uzun süreli bir zaman kazanmakta, opsiyon vadesine kadar, düştüğü yerden hisseyi alarak pozisyonu kapatma hakkına sahip olabilmektedir.

Sonuçta, hisseyi kiraladığı süre boyunca oluşan “kiralama ücretini” öder. Kiraladığı hisseyi açığa sattığı günkü hisse fiyatıyla, alım yapıp açık (kiraladığı) pozisyonu kapadığı günkü fiyatı arasındaki fark (kiralama ücretini düştükten sonra) da kârı olmaktadır.

Peki, bu işlemin riski nedir? Açığa satma yönteminde, yatırımcıya göre en yüksek noktadan ödünç alınan hisse satılır. Konumuz işlemde ise daha sonra hissenin fiyatı düşmedi, hatta karşı atakla yükselmeye başladı; işte burada oluşacak kaybın sınırı yoktur. Hisselerin yükselebileceği seviyenin sonsuz olduğu dikkate alındığında, oluşacak kayıp da sonsuz olacaktır.

  • GameStop Hisselerinin Açığa Satışı ve İşlerin Terse Dönmesi

Aslında kuraldışı olan bir şey yoktu. Her şey kitabına, piyasa kurallarına uygun gerçekleşiyordu. GameStop isimli mağazalar zinciri yıllardır zor durumdaydı. Ayakta kalabilmek için durmaksızın mağaza kapatıyor, küçülüyordu. Yaklaşık 13 milyar $ değeri olan Melvin Capital yatırım fonu, hisse fiyatının düşeceği beklentisiyle, sahibi olmadıkları ve fiyatı 16-17 $ arasında seyreden “GameStop hisselerini borçlanarak” sattılar. Amaçları hisse fiyatı gerilediğinde, düşük fiyattan hisseyi alarak borçlarını ödemek ve aradaki farkı ise kâr yazmaktı.

Ancak işler bekledikleri gibi gitmedi. Melvin Capital’in bu adımı daha çok küçük alıcılar ve sıradan insanların yer aldığı sosyal medya platformu Reddit’te fark edildi. Bu noktada grup üstünden örgütlenen insanlar, GameStop hisselerini hızla almaya başladı. Talep artışına bağlı olarak “hisse fiyatları” yükselişe geçti ve “bir haftada dört katına çıktı”. Fiyat arttıkça borçlandıkları hisseyi satanlar daha fazla teminat yatırmak zorunda kaldılar, finansman ihtiyacına girdiler ve sonuçta ciddi rakamlarda zararlar yazdılar.[3]

Eylemin duyulmasıyla beraber, Elon MUSK’tan Kongre üyesi Alexandria OCASİO-CORTEZ’e kadar pek çok isim eyleme destek olmaya başladı. Nitekim 28 Ocak 2021 itibariyle GameStop’ın hisseleri 340 $ gibi bir seviyeye çıkmıştı.[4]

  • Yatırım Fonunun İflâsı

Melvin Capital, açığa satış yapmak için ödünç aldığı hisseleri iade etmekle yükümlüydü. Ancak 16-17 $’dan sattığı hisseleri geri almak istediğinde, “hisse başına neredeyse 330 $ fazla ödeme” yapmak zorunda kalmıştı. Yaşanan, “Short Squeeze”, yani “yandım Allah!” denilen, “düşeceğini düşündüğünüz ve sattığınız hissenin yükselişi karşısında hızla hisse almaya dönük panik” durumuydu.  Kısacası “evdeki hesap çarşıya uymamıştı”.

Yaşananlar aslında, yeni olmayan, “bilindik bir oyun”. Hatta finans piyasalarında dengeleyici bir adım olarak da görülmektedir. Bugüne kadar böylesine örgütlü bir karşı adım gelmediği için, risk hep teoride kalmıştı. Ancak bu sefer 13 milyar $ gibi büyük ve süper zenginlerin içinde olduğu bir fonun batmasına neden olmuştu.[5]

  1. YAŞANANLARIN EKONOMİ ve TOPLUM BİLİMİ YÖNLERİNDEN İRDELENMESİ

New York finansal piyasalarında, “açıktan satma” yöntemiyle GameStop hisselerini satan Melvin Capital’ın, Reddit platformunda durumun duyulması ve gelen karşı atak sonunda iflas etmesi, beraberinde bazı önemli tartışmaları getirdi. Bunların en başında da, günümüzde bireylerin de dâhil edilmesiyle adeta “sarmal” niteliğinde olan “finansallaşma” gelmektedir.

Finansallaşma, neoliberal ekonomi anlayışının zirvesinde yaşanmakta olan bir süreçtir. Bu nedenle, “finansal piyasaların ve ürünlerin gelişmişliği” de ileri boyuttadır. Finansallaşmaya piyasa yönünden bakıldığında; finansal işlemlerin büyüklüğü artmış ve finansal piyasalar derinlik kazanmıştır. Finansallaşma sürecinin bu hızlı ilerleyişi, başta bankalar olmak üzere finansal kurumların “büyüme iştahını” arttırmıştır.

  • Finansallaşmanın Tanımı ve Etkileri

Ülke ekonomileri son 30 yılda “derin bir finansal dönüşüm” sürecine girmişlerdir. Bu dönüşümün bazı boyutları; piyasaların işlevinin artması karşısında devletin rolünün azalması, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin öneminin artması, yurtiçi ve yurtdışı finansal işlemlerin çok hızlı büyümesi olgularıdır.

Dünya ekonomilerindeki bu değişen ortam, “neoliberalizmin yükselişi, küreselleşme ve finansallaşma” ile karakterize edilmiştir.[6] Son 3 yıldır küresel ölçekte yaşananlara baktığımızda, finansallaşma için, “kapitalizmin ömrünü uzatmak için yoğunlaştırılmış bir sistemdir” denilmesi yanlış durmamaktadır.

Bir tanım olarak finansallaşma, ulusal ve uluslararası ölçekte finansal işlemlerin ağırlığının artmasıdır. Aynı zamanda finansallaşma, finansal piyasaların öneminin artmasını, “finansal derinliği ve çeşitliliği” ifade eder. Başka bir anlatımla finansallaşma, önceden finansal faaliyette bulunmayan işletmelerin de finansal piyasalar ile eskisinden daha yoğun bir şekilde ilgilenmesi ve bu doğrultuda kararlar almalarını da içermektedir.

Literatürde finansallaşma kısaca, finansal güdülerin, finansal piyasaların, finansal aktörlerin ve finansal kurumların ulusal ve uluslararası ekonomik arenada rolünün artması olarak da tanımlanmaktadır.

İktisat kuramında finansallaşma, “finansal alanın reel üretimden bağımsızlaşması”, kendi mantığı ile çalışması ve nihayetinde “finansal sermayenin sanayi sermayesi üzerinde hâkimiyet kurması” çabası olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle, finansal piyasaların, finansal kurumların ve finansal seçkinlerin, ekonomi politikasında ve ekonomik çıktılar üzerinde daha fazla etkide bulunmalarıdır.

Finansallaşmayı, 30 yılı aşkın süredir meydana gelen bir dizi gelişmenin kestirme bir tezahürü olarak da ifade edebiliriz. Finansallaşma, ekonominin fonksiyonlarını, hem makro hem de mikro düzeyde dönüştürmektedir. Finansallaşmanın ekonomi üzerindeki temel etkilerini, aşağıdaki başlıklarda toplayabiliriz.[7]

-Reel sektöre göre finansal sektörün önemini yükseltmek,

-Reel sektörden finansal sektöre transfer geliri sağlamak,

-Artan “gelir eşitsizliği” ve “ücretlerin artmaması”na yol açmak.[8]

  • Finansallaşma Sarmalı

Faiz oranları üzerindeki kısıtlamaların finansal sistemi baskılayarak ekonomik gelişmeyi olumsuz yönde etkilediğini ileri süren McKinnon-Shaw hipotezi ve finansal sistemin dışa açılma yönündeki baskıları, 1970’li yılların başlarında finansal serbestleşmeye dönük politikalara öncülük etmişti.[9]

Bu gelişmelere koşut olarak, önce gelişmiş ülkelerin, daha sonra de gelişmekte olan ülkelerin yürüttüğü “kuralsızlaştırma” politikaları çerçevesinde, yurtiçi finansal piyasaları uluslararası finansal piyasalara açılmıştı. 1980’li yıllardan itibaren “dalgalı döviz kuru rejimine” geçilmesi ve sermaye hareketliliği önündeki engellerin kaldırılmasıyla, uluslararası finansal sistem dünyada giderek bütünleşmeye başlamış ve dünya ekonomisinde “finansallaşma“ adında yeni bir döneme girilmiştir.

1989 yılına gelindiğinde John Williamson, Washington Uzlaşısı (Washington Consensus) adı altında ekonomilerini yeniden yapılandırmak isteyen ülkelere “neoliberal ekonomi politikaları” hazırlamıştır.[10] Klâsik iktisat kuramına dayanan Washington Uzlaşısı’nda, tüm ekonomi sorunlarının çözümü için laissez-faire doktrinin gerekli olduğu öne sürülmüştür. Özellikle makroekonomi disiplini ve piyasa ekonomisinin dünyaya açılmasının gerekliliği savunulmuş, böylece “optimum kaynak dağılımıyla” tam istihdamın sağlanacağı savunulmuştur.

Yine ekonomi literatüründe, “GSYH büyüme oranındaki yapay şişmeden” hareket ederek, bu tür köpüğe finansallaşmanın neden olduğunu ileri sürülen çalışmalara rastlanabilmektedir. Bunlar arasında bir kısım yazar, finansallaşmayı krizlerin kaynağı olarak görmektedir. Ancak, çalışmaların çoğunda finansallaşma konusu, “küreselleşme ve neoliberalizm ile beraber üçlü bir yapı” olarak değerlendirilmekte ve bu üç konu birbirinin içerisinde ve birbirinin tamamlayıcısı olarak işlenmektedir.

Neoliberal politikalar genel olarak mevduat ve kredi faiz oranlarının serbest piyasada belirlenmesi, finansal kurumların serbestleştirilmesi, finansal piyasaların, kurumların ve araçların çeşitliliğinin artırılması ve sermaye hesabının serbestleştirilmesi etrafında şekillendirilmiştir. Bu yaklaşım da, finansallaşmayla neoliberal iktisat politikaları arasındaki “sıkı ilişkiyi” ortaya koymaktadır.[11]

Küresel ekonomi finansallaşırken, finansal kurum ve kuruluşlara, finansal ürünlere verilen önem de beraberinde artmıştır. “Reel sektördeki kâr marjlarının finansal sektörden daha düşük” olması, yapılan yatırımların getirisinin uzun dönemde dönmesi, bireysel ve kurumsal yatırımcıları finansal ürünlere yöneltmiştir. Özellikle son yıllarda ortaya çıkan çeşitli risk ve getiri seviyelerindeki finans ürünleri, finansallaşma sürecini daha da hızlandırmıştır.[12]

Bu bağlamda, finansal olmayan sektörlerdeki büyük şirketlerin, finansal getiri sağlayabilecek ürünlerin peşine düştükleri yaygın olarak gözlenmektedir.

Bu gelişmelerle finansal işlemlere aşırı şekilde ağırlık verilmesi “finansal şişkinlik (balon)” olgusuna yol açmıştır. Finansal şişkinlik özünde, mevcut olan bir finansal değerin defalarca yeniden değerlendirilmesini, yani yeni işlemlere dayanak yapılmasını ifade etmektedir. Çünkü yapısı gereği finansallaşma sistemi, üretime dayalı yeni bir değer yaratmamakta, mevcut olan bir değerin tekrar değerlenmesine dayanmaktadır. Bu durumda “finansal piyasaların kontrolü zorlaşmakta” ve piyasaların risk seviyesi yükselebilmektedir.

  • Kapitalizmin Finansallaşan Bireyleri

Bu konuda yapılan çalışmaların tamamında, hükümetlerden başlamak üzere, firmaların ve hane halklarının giderek finansal konulara daha yakından ilgi duydukları, varlıklarını sürdürebilmek ve “gelirlerini maksimize edebilmek” için finansal işlemleri sıkça kullandıkları, bu ilginin de, “finansal türevler” kavramını beraberinde getirdiği görülmektedir.

Finansallaşma, emeklilikten sağlığa, kredilere, kredi kartlarından mobil bankacılığa, yaşadığımız hayata bir yerden temas eden bir kavram olmuştur. Zaten neoliberal sistem de bunun böyle olmasına çaba sarf etmekte ve “bireyin sisteme dahli” sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda 2010’lardan bu yana gelişen teknolojiyle birlikte, daha önce sisteme dâhil olmayan kişilerin sistemin bir unsuru olması konusunda paneller, BM çatısı altında inisiyatifler oluşturulmaktadır.

Neoliberalizm içinde “bağımsızlığını kazanan finansın” yardımıyla, emeklilikten sağlığa, kredilere, mallara, ürünlere, konutlara, hisse senetlerine kadar her şey “meta niteliği” kazandı. Bunun sonucu olarak, bu metalar için borsaların karar verdiği “değişim değerleri” de, “kullanım değerinin” üstüne çıktı. Bu gelişme sırasında, belirli bir süre sadece mevduat mudisi olarak bankaların “kaynak deposu” olan bireyler, finans kapitalin en işlevsel ve vaz geçilmez aktörü, metası haline dönüştüler.

Özellikle günümüzde okumuş, işsiz ve güvencesiz genç kuşaklar, evde oturmaya mahkûm edilmiş insanlar, sınırlı gelirleri veya birikimlerini sermaye piyasalarına koymak zorunda kalmaları da, işin ayrı bir gerçek yanı olarak durmaktadır.

Söz konusu dönüşümle oluşan “finansın bağımsızlığı” şimdilerde, “gündelik hayatın finansallaşmasına (hayata borçla, kredi ile başlayan ve sürdüren bireylerin ihtiyaç, öğrenim, araç, konut kredileri, bireysel emeklilik, sağlık sigortası vb)” kadar uzanmış durumdadır. İlâveten birey, ödemekle yükümlü olduğu kredi ve borç ödeme profiliyle, bu “asal işlemin türevi olan araçlarla, bir başka finansal işleme dayanak” olmaktadır.[13] Böylesine iç içe geçmiş ve bütünleşmiş bir ilişki içinde, “sisteme tümüyle bağımlı bir birey” söz konusu olmaktadır.

  • Küçük Balıkların Birlikte Tepkisi

Hilderding’in “Finans Kapital” ine göre bankaların işin merkezinde yer aldığı sistem günümüzde,  ulusal ve küresel ölçekte, reel ekonomiden ziyade finans piyasalarının, kurumlarının ve aktörlerinin artan rolünün başat olduğu bir sistemi betimlemektedir. Bir başka anlatımla finansallaşma, gelirin sermaye lehine yeniden bölüşümü ve zenginlerin çıkarlarına hizmet eden bir sistem olarak durmaktadır.

Hep güçlünün kazandığı, bilmeyenin av olduğu, büyük yatırımcı ve fonların ellerinde toplanan trilyon Dolar’lık kazançları, günlük geliri 1 $’ın altında olan yüz milyonlarca insanda borsalara haklı bir öfkeye neden olmaktadır. Tam da bu nedenle, GameStop olayında küçük yatırımcılar ve elbette ona katılan bazı fon şirketleri, bir fonun batırılmasına çalıştılar. İlk defa küçük balıklar bir olup, sistem içinde kalarak, sistemin oyuncularından birini alt etme görüntüsü, bireylerin çoğuna hem sevinç duygusu, hem de umut vermektedir.

  1. SONUÇ

Finansallaşma, son yıllarda kurumlar ve bireyler üzerinde etkisini çok daha güçlü olarak yansıtmaktadır. Finansal piyasaların derinleşmesi, finansal ürün çeşitliliğinin artması ve uluslararası sermaye dolaşımının hızlanması, finansallaşmayı, giderek daha önemli bir konuma yerleştirmiştir. Finansal sektörün yanı sıra, “finansal olmayan (reel) sektörler de finansallaşma süreci içinde” yer almaktadır. Giderek artan finansallaşma süreci, üretimden finansal ürünlere doğru bir yatırım kaymasına yol açmaktadır.

Böylesi bir dönüşüm,” piyasa risklerinin ağırlık ve niteliğini değiştirmekte”, üretim firmalarının değerlendirilmesinde bile, “faaliyet dışı kâr/zarar” sonuçlarına bakılmasına, her bireyin veya CEO’nun kendisini “finans kuram ve kuralları uzmanı” olarak görmesi yanılgısına, üretim verimliliği yerine “köpük” konusuna emek ve zaman harcanmasına yol açmaktadır.

Böylesi yanılgıların bir türevi olarak da, geçtiğimiz hafta Wall Street’te olanlar da, sıradan insanların, piyasa kurallarına da uygun olarak, zenginlerin daha çok zengin olması ve “akbaba yöntemiyle”, zaten düşmekte olan şirketin hisseleri yoluyla yeni ve büyük kazanç sağlamalarına karşı çıkmaları şeklinde okunmaktadır. Keza GameSpop/Reddit adıyla anılan yaşananlar da, ulusal ve küresel ölçekte, reel ekonominin ötesinde, finansal piyasaların ve bu piyasaların kurum ve aktörlerinin artan rolüne işaret etmektedir.

Yaşanan bu harekete “finansın demokratikleşmesi” gözüyle bakanlar bulunsa da,  keza “piyasa oligarklarına” karşı geniş bir kitlenin harekete geçmesi gibi yorumlayanlar olsa da bizce, en azından şimdilik bu tür çıkarımlar “abartılı” olarak durmaktadır. Tüm yaşananlar finansallaşmanın, gelirin sermaye lehine yeniden bölüşümü ve zenginlerin çıkarlarına hizmet eden bir sistem olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Hızla ilerleyen iletişim teknolojilerinin desteğiyle önümüzdeki dönemde finansın diğer alanlarda da bu tip, kurulu düzene karşı başkaldırma örnekleri görülebilir.

Ersin DEDEKOCA .

Yapılan Yorumlar
BACAKLARINIZI GÜÇLÜ TUTUN