"İBB DERGİSİNDEN ALINTIDIR"
ÇİFTÇİNİN SATAMADIĞI ÜRÜNÜ İBB ALIYOR KIR YOKSULU ILE KENT YOKSULUNUN DERDINE AYNI ANDA ÇARE BULMAYA ÇALIŞAN İBB, HAYATA GEÇIRECEĞI TARIM POLITIKALARI ILE İSTANBULLULARA SAĞLIKLI VE GÜVENLI GIDA TEMIN EDECEK. İSTANBUL’UN 151 KÖYÜNDE TARIM SEFERBERLIĞI BAŞLATILIRKEN AYNI ZAMANDA ANADOLU VE TRAKYA ÇIFTÇISI DE GİRDİ, HIBE VE DOĞRUDAN ALIMLARLA DESTEKLENMEYE BAŞLANDI.
İstanbul’un meşhur bağları, bostanları, bahçeleri artık kitaplarda kaldı; verimli toprakları maalesef plansız kentleşmeye, aşırı göçe, ranta teslim oldu. Yenikapı’dan Büyükçekmece’ye, Bostancı’dan Tuzla’ya uzanan sebze ve meyve bahçeleri, Boğaz’ın iki yakasındaki tarım vadileri artık yok. Mecidiyeköy’ün dutlarını; Üsküdar’ın incir ve eriklerini; Arnavutköy’ün kokulu vişnelerini; Langa bahçelerinin yağlı marullarını; Kartal’ın, Bakırköy’ün havuç, soğan ve sarımsağını; Hasköy ve Kalaycı bahçe’deki Arnavut bahçelerinin sebze ve meyvelerini bugün hayal etmek bile mümkün değil. Türk ekonomisinin kalbi olan İstanbul’da, gayri safi hasılanın yüzde 40’ı sanayi, yüzde 30’u ticaret ve geri kalanı diğer sektörlerden sağlanıyor. Tarımın kent ekonomisindeki payı neredeyse yok denecek kadar az; maalesef bu oran sadece yüzde 1. Tarımdaki bu gerileme sadece İstanbul’a değil, ülkenin geneline hâkim. Dünyada kendine yeten 7 ülkeden biri olma iddiasındaki Türkiye, bugün tarımda net dışa bağımlı bir ülke hâline gelmiş durumda; buğdayını, pamuğunu, mısırını, soyasını, çeltiğini, canlı hayvanını, samanını ithal ediyor. Nüfusun 82 milyon, yıllık artışın 1 milyon olduğu; mülteci baskısının devam ettiği şartlarda, şüphesiz Türkiye’yi çok daha zor günler bekliyor. Özellikle 90’lı yılardan itibaren siyasetin gündeminden uzaklaşan tarım, 2019 Yerel Seçimlerinin ana gündem maddelerinden biri oldu; sebze meyve fiyatlarındaki artış nedeniyle açılan tanzim çadırları gündeme oturdu. Kendine yeterlilik, kooperatifleşme, üretici destekleri yeniden ön plana çıktı.
Yalnızca ekonomisi tarıma dayalı illerde değil, Türkiye’nin sanayi merkezi İstanbul’da da, tarım seçim vaatlerinin ilk sıralarında yer aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tarım ve hayvancılık politikalarını yürütmek üzere İSYÖN Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Gökhan Günaydın atandı. Alanında uzman ve yetkin bir kişi olan Ziraat Odaları Eski Genel Başkanı Günaydın, Türkiye’de tarımın durumunu; İstanbul’daki tarım seferberliğini ve yapılacak çalışmaları İstanbul Bülteni’ne şu başlıklar altında değerlendirdi:
ÇIFTÇI YAŞI 55’E YÜKSELDI
Türkiye’nin kapsamlı ve geliştirici yeni bir tarım politikasına ihtiyacı var. İnsanlar tarım ve hayvancılık sektöründe bir gelecek görmüyorlar. Şu anda çiftçi yaşı ortalaması 55’e yükselmiş durumda. Bu durumun bütün yöneticilerin uykusunu kaçırması gerekir. Neden biz gençlerimizi tarlada, ahırda tutamıyoruz? Köylerinde rahatlıkla geçinebilecekken göç ettikleri büyük şehirlerde çok zor şartlar altında yaşamak zorunda kalıyorlar.
ANADOLU BOŞALIYOR
Türkiye’de 30 büyükşehir var, toplam nüfusun yüzde 75’ini barındırıyor. Âdeta Anadolu boşalıyor, büyük kentlere akıyor. Bu, toplumu üretimden koparan hormonlu bir büyümedir. Anadolu kan ağlıyor, bağırıyor; üretiyorum satamıyorum, böyle giderse üretmekten vazgeçeceğim, diyor.
KÖYLERI GELIŞTIRMEK ZORUNDAYIZ
Büyükşehir Yasası ile 35 bin köy mahalleye dönüştürüldü. Bunları bir günde kapatıp da, sen köydün, şimdi mahalle oldun deyince kentsel özellik kazanmıyorlar. Köyleri boğmak değil, geliştirmek zorundayız.
KURBANLIKLARIMIZI BILE ITHAL EDIYORUZ
1960 yılında 28 milyon hektar çayır ve meramız varken, bugün 14 milyon hektarın altına düştü. Dünyanın bütün ülkelerine hayvan satan bir memleketken kurbanlıklarımızı bile dışarıdan ithal eder hâle gelmemizde çayır meralara yönelik bu vahşi saldırılarımızın etkisi olduğunu göz ardı etmemeliyiz.
UZAYA ÇIKANLAR BIZE BUĞDAY SATIYOR
Almanya, BMW, Audi, Mercedes, Airbus yapıyor, hayvancılıkta da kendine yetiyor. Şunu unutmayalım, uzaya çıkanlar bize buğday satıyorlar. Bize uçak satanlarla mısır satanlar, soya satanlar aynı ülkeler. Artık aklımızı başımıza almak; üretim alanlarımızı, çayır meralarımızı korumak; tarımımızı yeniden desteklemek ve ayağa kaldırmak zorundayız.
BIR GEN BANKASI ÜZERINDE YAŞIYORUZ
Dünyanın en stratejik ürünleri olan buğdayın, nohudun, mercimeğin ana vatanı bu topraklardır. Biz aslında bir gen bankası üzerinde yaşıyoruz. Biyolojik çeşitlilik ve atalık tohumlar açısından eşsiz bir coğrafyadayız. Buna karşın nohudu Kanada’dan, mercimeği Hindistan’dan ithal ediyoruz. Bu iyi oluyor kardeşim, ben bundan memnunum, paramız var nohut, mercimek alıyoruz diyebilen insanın aklıyla, vicdanıyla arayı bozmuş
İSTANBUL’U KENDI KIRSALI DOYURAMIYOR
İstanbul’un etrafında 600 bin dönümden daha fazla tarım alanı var. Biz, öncelikle kendi etrafımızdaki kırsal yaşamı yeniden renklendiren ve çeşitlendiren bir anlayışa sahip olacağız. Bununla birlikte bu kentin doyurulmasının sadece İstanbul kırsalıyla mümkün olamayacağını da bildiğimiz için İstanbul kentinin dışındaki alanlarda da üreticiyi destekleyerek hem İstanbul’a hem Türkiye’nin gıda güvenliğine bir katkı sağlayacağız.
HALLER BÜYÜKŞEHIRLERIN TASARRUFUNDA OLMALI
Bayrampaşa ve Ataşehir halleri, gerek fiziki gerekse depolama şartları bakımından artık İstanbul’un ihtiyaçlarına cevap veremeyecek durumda. Önceki dönemde Tuzla’da yeni bir hal yapımına başlanmış, 550 milyon liraya ihale edilmiş. Hak edişleri, maliyetleri ve kamulaştırmalarıyla beraber 700 milyon liralık bir harcama yapılması gerekiyor. Laboratuvarları ve günün en çağdaş araçları ile inşaatı tamamlarız ama diğer taraftan şu anda TBMM’de görüşülmeye hazırlanan bir hal tasarısı var. Bu tasarı ile haller büyükşehir belediyelerinden alınarak anonim şirketlere devredilmek isteniyor. Bundan bir yıl önce gündemde olmayan böyle bir tasarının şimdi gündeme getirilmesini doğrusu iyi niyetli bulmuyoruz. Haller büyükşehirlerin tasarrufunda olmaya devam etmelidir. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde yalnız anonim şirket yönetimiyle haller yönetilemez; bir kamu otoritesinin varlığı ve denetimi gereklidir. 700 milyonluk bir yatırımın bir kanunla bizden alınarak başka bir şirkete verilmesini belediyemiz açısından riskli görüyoruz. Bu nedenle inşaatı tasarının görüşülmesinden sonra tamamlayacağız
İBB, TARIM SEFERBERLIĞI IÇIN ILK ETAPTA ŞU ADIMLARI ATACAK
151 KÖYÜN ENVANTERI ÇIKARILACAK
Muhtarlık ve Gıda Daire Başkanlığı bünyesinde İstanbul’un 151 köyünün envanteri çıkarılacak. Bütün köylerde eskimiş mimari dokunun yenilenmesi iktisadi faaliyetlerle birlikte sürdürülecek. Belediye şirketi BİMTAŞ, ilk uygulamayı Pendik Göçbeyli köyünde hayata geçirecek.
KOOPERATIFLEŞMEYE DESTEK OLUNACAK
Mevcut kooperatiflerden uygun olanlar desteklenecek. Uygun olmayan yerlerde yeni kooperatiflerin kurulması teşvik edilecek. Hibe desteğinden girdisine, bilgi desteğinden üretileni doğrudan satın almaya kadar üreticilere katkı sunulacak. Kooperatiflere kalibrasyon ve paketleme tesisleri hibe edilecek. Bir denge denetleme sistemi devreye sokularak Türkiye’nin kooperatif çöplüğüne dönmesinin, kooperatif ağalarının ortaya çıkmasının önüne geçilecek.
İSTANBUL PIRINCI DÜNYA MARKASI OLACAK
Pek çok insanın adını bile duymadığı İstanbul Pirinci dünya markası hâline getirilecek; İstanbul’da, Türkiye’de ve dünyada aranır bir pirinç olacak.
MANDA VARLIĞI GELIŞTIRILECEK
Türkiye’nin 1980’de 1 milyon olan manda varlığı 171 bine düşmüş durumda. Gelecekte çocukların mandayı sadece hayvanat bahçesinde görmemesi için manda varlığı geliştirilecek; manda ürünleri desteklenecek.
SU HAVZALARINDA ORGANIK TARIM YAPILACAK
Eşsiz bir coğrafya ve ekosisteme sahip olan İstanbul’un su havzalarında organik tarım yapılacak; gül, sebze ve meyve yetiştirilecek. Bu alanlarda tespit ve kamulaştırma çalışmaları yapılıyor.
BILGE TARIM HAYATA GEÇIRILECEK
Doğa ve çevreyle uyumlu tarımsal üretim yapılacak; çevre ve su kaynakları kirletilmeyecek. Sürekli aynı ürün ekimi yerine ekim nöbeti sistemi uygulanacak. Kimyasal kullanım azaltılacak, bilge tarım hayata geçirilecek
PAZARLAR KOOPERATIFLERE TAHSIS EDILECEK
İstanbul’daki semt pazarları haftada bir gün kooperatiflere tahsis edilecek. Kooperatifler hem kendi ürünlerini satacak hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi, uygun gördüğü ucuz satışları buralarda yaparak piyasayı regüle etmeye çalışacak. Uygun mekânların bulunamaması durumunda, satışlar birer satış organizasyonuna dönüştürülecek tırlarla gerçekleştirilecek. TARIM ORGANIZE BÖLGELERI KURULACAK Var olan fabrikalardan biri alınarak ya da kiralanarak UHT süt üretilecek. Soğuk hava ve lojistik depoları temin edilecek. Nohut ve mercimek için kalibrasyon ve paketleme tesisleri kurulacak. İBB’nin Tekirdağ’daki yem fabrikasında üretilen yemin İstanbul’un da içinde bulunduğu kentlere dağıtılması için yeni bir düzenleme yapılacak