Kimine göre, ABD, 3 Ocak’ta İran’ın önemli adamı Kasım Süleymani’yi durup dururken öldürdü. Suikast, Ordadoğu ve Avrupa’de şaşkınlık yarattı. Süleymani’nin öldürülmesinin yeni bir hesaplaşmayı başlatacağını birçok kişi düşündü. Oysa gelişmeler bu yönde olmadığını düşünmekteyiz.
Öncelikle bilinmesi gereken, halen İran’da çok büyük bir ekonomik kriz olduğudur. İran da ekonomik sıkıntılardan dolayı çok ciddi protesto ve ayaklanmalar vardı ve mevcut iktidar ciddi bir otorite ve beka sorunu ile yüzleşmek üzereydi.
İkinci olarak Trump, Ülkesinde azil sürecini henüz atlatmış değil. Azil süreci ile başlayan ve ters gitmeye aday çok ciddi sıkıntıların olduğu bir seçim kampanyasına girmek üzereydi.
Üçüncü nokta ise, ABD Irak politikasında bir netlik sağlamış değil.
Nitekim, suikasttan beş gün sonra Trump, “ABD silahlı kuvvetlerinin, açık ara dünyanın en güçlü ve donanımlı orduları ve her şeye hazır olduğunu, İran’ın geri adım attığını, bunun taraflar ve dünya içindünya için de çok iyi bir şey olduğunu” Söyledi. Ve ekledi, “İran davranışını değiştirene kadar Tahran’a yeni yaptırımlar getirilecek”.
Türkiye’nin Durumu:
Türkiye, son yıllarda pek çok dengeyi ABD aleyhine değiştirmiştir. Türkiye’nin NATO ve Batı Asya siyasetinin değişmesiyle bölgede Avrasya güçleri etkinleşti. Batı Asya’nın parçalanmakta olan ülkeleri, birleşmeye başladı. Bu birleşme, ABD emperyalizmine karşı oldu. Batı Asya ülkelerindeki halklar, tarihlerinin en yüksek ABD karşıtlığı düzeyine erişti.
Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yaptığı Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Barış Pınarı harekâtlarıyla ABD’nin kurmakta olduğu Kürt Koridorunu engelledi. Hendek savaşlarıyla TSK, ABD’nin kara gücü PKK’nın omurgasını kırdı. Kuzey Irak’ta oldu bittiyle işgal edilen Kerkük, Türkiye ve Irak’ın birlikteliğiyle kurtarıldı. Bu konuda, ABD tarafında 3 Ocak günü öldürülen Süleymani’nin katkısı olduğu bilinmektedir. Böylece ABD’nin Batı Asya ile ilgili bölücü, yıkıcı planları parçalandı.
Diğer tarafdan Türkiye, Doğu Akdeniz’de Libya le anlaşarak, ABD önderliğindeki cephenin planlarını bozdu. Türkiye’nin bu atağından sonra İtalya, Doğu Akdeniz’deki ABD önderliğindeki andlaşmadan çekildi. Böylece Doğu Akdeniz’deki ABD planları da en azından şimdilik boşa çıktı.
Sonuç olarak bu gün varılan noktada, Batı Asya’nın güvenlik, birlik kilidi Türkiye’dir. Türkiye’yi zayıflatıp parçalamadan Batı Asya’nın kilidi açılamaz.
Bu açıdan baktığımızda, Türkiye, saf dışı edilmeden ABD’nin Batı Asya’daki hedeflerini gerçekleştirmesi olanaksız görünmektedir. Süleymani’nin öldürülmesini Türkiye için bir uyarı olarak da değerlendirmek mümkündür.
Suikast Sonrası
Süyeymani suikasti sonrasında, İran misillemesi, kalabalık gösteriler de senaryonun bir parçası olarak görülmektedir.
Irak da yeşil bölgle olarak belirtilen ve ultra güvenlikli olan bölgede binlerce kişi ellerini kollarını sallayarak giriyor. Esasen çoktan boşaltılmış olan ABD elçiliğinin önüne kadar piknik yapar gibi gelip saatlerce bağırıp çağırıp yalandan bir iki lastik yakıp, elçiliğin zırhlı dış bahçe kapılarına taş ve tuğlayla saldırıp (!) çekiliyorlar.
Tüm bu eylemleri an ve an tüm dünya kanallarından tam da kapının önünden dumanın en yüksek çıktığı açıdan çekilerek yayınlanıyor. Bu olaydan sonra, İran’ın güçlü adamı General Süleymani, kendisinden beklenmeyen bir ihtiyatsızlıkla, kalabalık bir konvoyla Bağdat Hava Alanına doğru yola çıkıyor. Ve dronlar tarafından konvoyu havaya uçuruluyor.
Sonuç:
Başa dönecek olursak, bugün itibariyle;
İran’da bir süre de olsa, ekonomik kriz ve sair sebeplerle gösteri, protesto yapılamaz. Rejim aleyhtarları sessizce susturulur.
Basına ve kamu oyuna, Trump’un bizzat emir verdiği söylenerek, hem azil sürecinde hem de, yaklaşan seçimlerde güç kazanmış olacaktır.
Yaratılan savaş atmosferi nedeniyle, petrol fiyatlarında dalgalanma, bunu önceden ilen aktörlere büyük çıkarlar sağlar.
Bu arada, Rusya da petrol fiyatları yükselmesi ile durumdan büyük kazanç sağlar. Göç dalgası gündemden düşer.
Türkiye, bu çatışmada tarafsız kalamaz. Astana sürecinde güçlenecektir.
Bununla birlikte,
ABD’nin bölgede zayıfladığı, boş da olsa üslerinin ve elçiliğini koruyamadığı algısı yayılacaktır.
Beş gün içinde gelişen olaylara bakarak, Süleymani ve cenazede ölenler ile düşen Ukrayna uçağındakilerin olayın kaybedenleri olduğunu söyleyebiliriz.