Süheyl ÇOBANOĞLU
İç savaş yüzünden 11 milyon vatandaşı ülkesini terkeden Suriye krizi bizi de adım adım yangına süreklerken 100 yıl önce Balkanlarda Türk ve Müslümanlara yapılan SOYKIRIM’ı hatırlamadan edemiyorum.O devirde göç ettirme, Hristiyanlaştırma İşkence ve cinayetle yapılan SOYKIRIM sonucunda Balkanların etnik ve dini haritası kökten değiştirilmiş olup, Justin McCharth’nin Ölüm ve Sürgün adlı eserinde belirttiği gibi Balkanlarda 1821-1922 yılları arasında beş milyondan fazla Türk ve Müslüman, ülkelerinden sürülüp atılmıştır. Beş buçuk milyon Müslüman ve Türk te kimi savaşlarda öldürülerek, kimi de sığıntı durumunda iken açlıktan ve hastalıklardan canını yitirerek ölmüştür.
Bugün de Türkiye üzerine kurulan oyunla güneydoğu bölgemiz adeta Suriyeleşirken, çevremiz sayıları gittikçe artan düşmanlarla sarılmaktadır. Uçağını düşürdüğümüz için Rusya açık bir düşmanlık politikası izlemeye başlamıştır. Müslüman olmalarına rağmen komşularımız Suriye, İran ve Irak, Rusya ile birlikte karşımızdaki cephede yerlerini aldı. Ezeli ve ebedi düşmanlık üretim merkezi Ermenistan’ı zaten saymaya gerek yok. Ege’de 16 adamızı da göz göre göre işgal eden Yunanistan ise her zaman olduğu gibi sözde müttefik ama iflah olmaz düşmanlık politikasından bu aç halinde bile vazgeçmiş değil... Mısır’ı vs saymıyorum. Demek ki Müslüman Müslüman’ın kardeşidir denmesine rağmen din kardeşliği de dost olmaya yetmiyormuş !!! Geriye İngiliz’in meşhur “İngiltere’nin dostları yoktur, menfaatleri vardır politikasından başka ne kaldı!!! İki rekat namaz kılmayla islam aleminin dost olacağını zanneden bazı gafiller anladımı acaba???
Milli şairimiz M.Akif’in, “tarih tekerrür ’den ibarettir derler, ibret alınsa tekerrür mü ederdi?” sözünü bir kez daha hatırlamakta fayda var...
Bir yandan sanki ilan edilmemiş bir dünya savaşı yaşanır gibi gün geçtikçe artan kan ve gözyaşı, öte yandan Suruç’ta, Ankara’da, Paris’te patlayan bombalar... Avrupa’nın göbeğinde şehir merkezlerinde konuşlanan askerler, duran hayat, çalışmayan metrolar, kapanan okullar...
Suriye ve Irak’ta kana doymayan IŞİD terörünün vahşetinden aşağı kalmayan bölücü hainler ise okullları, kamu binalarını ve hatta hastaneleri bile yakmakta, ambulanslara saldırmakta, vahşette sınır tanımamaktadır.
Kendilerince hayal ettikleri “özyönetim”, ne menem şeyse halkı canından bezdirdiğinden, insanlar kafileler halinde evini barkını terketmekte. 2011’de ilan edilen “demokratik özerklik” çözüm sürecinde bir anlamda buzdolabına konmuştu. Fakat 7 Haziran seçimleri sonrasında dağdaki eşkiyanın başlattığı teröre karşı duramayan HDP’li siyasetçiler, bugün de “Hendek Siyasetinin” arkasına saklanmakta ve bir anlamda teröre arka çıkmakta.
Ortadoğunun haritaları yeniden çizilirken Bölünmüş Türkiye haritasını ciddiye alıp endişe edenlerle alay edildiği dönemler geride kaldı artık. (Haritaya göre Irak üçe bölünüyor ve büyük Kürt devleti öngörülüyor. Arap Şii Divleti, Sünni Irak Devleti, Büyük Ermenistan, Özgür Kürdistan, bölünmüş İran, Suriye ve malesef Türkiye) 2006 yılında ABD Silâhlı Kuvvetler Dergisi´nde yayınlanan bölünmüş Türkiye’yi de içeren Ortadoğu haritalarını hayata geçirmek istiyenler, Wilson Beyannamesi´nin 12´nci maddesinde Kürtlere bağımsızlık sözü verildiğini hatırlatılırken, IKYB Başkanı Barzani, “bağımsızlık referandumu” için talimat veriyordu. 2008 yılında ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan “Saddam Sonrası Kürtler” raporunda Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu bölgeleri Kürdistan sınırları içerisinde gösteriliyordu
Suriye´nin doğu ve kuzeydoğu bölgeleri ile Irak´ın batı ve güneybatı bölgeleri birleşti. Bir başka deyişle, Halep´ten Musul´a, Rakka´dan Felluce´ye kadar uzanan geniş bir coğrafyada sınırlar ortadan kalktı. Güney sınırımızda IŞİD’i safdışı etme bahanesi ve ABD’nin desteğiyle adım adım oluşturulan kantonlarla Akdeniz’e açılan Kürt koridoru inşa ediliyor. ABD ve Rusya dahil Batı dünyası PYD(PKK)’ya silah yardımı yapmakta, arsızlaşan teröristler güneydoğu şehirlerimizi “özyönetim” peşinde harabeye çevirmiş durumda. Birçok mahalle ve ilçede, güvenlik güçleri büyük bir özveriyle vatandaşa zarar vermeden teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Çaresizlik içinde olan Güneydoğulu vatandaşlarımız pkk teröründen bezmiş, bir an evvel kamu düzeninin ve huzurun sağlanmasını ve günlük yaşamın normale dönmesini bekliyor. Tuzağa düşmemek amacıyla, siyasetçisi, bürokratı, basını, işadamı, aydını, sanatçısı dahil hepimiz kardeşliğin, birlik ve beraberliğin tesisi için elinden geleni yapmalıyız. Yazık etmeyelim bu güzel ülkeye ve milletimize...