
Yerel seçimlerin tarihi Resmi Gazetede yayınlandı. Seçimlere beş ay gibi bir zaman bulunmasına rağmen, siyasi partilerin aday belirleme çalışmaları nedeniyle tüm yurtta seçim havasına girilmiş bulunmaktadır.
Fatih Kanunnamesinden bu yana, bütün vilayetlerimizde ve önemli şehir merkezlerinde Şehremini bulunduğu görülmektedir. Evliya Çelebi şehreminlerin geniş yetkilere sahip olduğunu yazmıştır.
İmparatorluk döneminde de doğum ve ölüm işlemlerinden, yol, su ve temizliğe kadar tüm hizmetleri karşılayan belediyeler, Tanzimat’la birlikte yılında Avrupa’daki örneklerine benzer şekilde yapılandırılmış, 5.Ekim.1877 Dersaadet ve Vilayet Belediye Kanunu ile tüzel kişilik kazanmış, Cumhuriyet, imparatorluktan 389 adet belediye idarei devir almıştır.
Mahalli idarelere, Belediye Kanunu ile şehremini isim ve unvanı Belediye ve Belediye Meclisi şeklinde değişmiştir.
Bu gün, 30 Büyükşehir, 51 İl Belediyesi, 519 Büyükşehir Belediye sınırlarında ilçe belediyesi ve 400 ilçe belediyesi ile 397 Belde Belediyesi bulunmaktadır.
Zamanla belediyecilik anlayışı gelişmiş, belediyelerin fonksiyonları artmış, belediyeler ekonomik ve sosyal yaşamda aktif hale gelmişlerdir. Ülkemiz son yirmi yılda büyük bir toplumsal dönüşüm geçirmiş, köy nüfusu ile kent nüfusu oranları yer değiştirmiştir. Bu değişim, sosyo-kültürel sorunların da değişikliğine ve karmaşık hale gelmesine neden olmuş, mahalli idarelerin sosyal alanlarda planlama ve düzenleme yapma görevini üstlenmesi zarureti doğmuştur.
Günümüzde farklı siyasi görüşlere sahip olsalar dahi, bütün partilerin, belediyelerin toplumcu, bölge halkını çeşitli dış ekonomik etkenlere karşı koruyan, insanlarının sağlıklı ve mutlu yaşayabileceği şehirler yaratmayı amaçladığı görülmektedir.
Toplumcu belediyecilik, insanı ve doğayı korumayı, kamu hizmetlerini geliştirmeyi ve halka ucuza hatta bedava sunulmasını hedeflemekle birlikte kamu erkini piyasayı denetleme amacıyla kullanmayı öngörmekte, toplumun ortak çıkarları konusunda halkın yönetime katılması yöntemlerini aramaktadır. Katılım ise halkın bilgilenmesi ve aydınlanması ile hayat bulacaktır. Bu anlamda bütün siyasi partiler politikalarını şeffaf ve demokratik belediyecilik üzerine kurmak zorundadırlar.
Toplumcu belediyecilik anlayışı, kent dayanışmasının da kaynağını oluşturduğundan modern belediyeler, yoksulluğun olmadığı kentler yaratmak, kamusal olanakları halk yararına kullanmak suretiyle yoksulluğu ortadan kaldırmayı amaçlamaktadırlar.
Bütün bunların yanında, ülkemizdeki çarpık ve yanlış yapılanmaların da üzerine gidilmesi, rantı düşünmeyen, yetenekli şehir mimarlarının uyarılarının dikkate alınması, kentlerin özgün yapılarının korunmasına yönelik çalışmaların desteklenmesi, teşvik edilmesi, caddelerde farklı yükseklikte, önde arkada kalan binalar, düzgün olmayan caddeler, estetikten uzak yapılaşma ile olabildiğince mücadele edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, günümüz belediyeciliğinde insan odaklı, kültür ve sanata saygılı, demokrasiyi ve katılımcılığı özümsemiş, çevreyi koruyan ve geliştiren, özgürlükçü, demokratik toplumcu, çalışanların emeğine saygılı uygulamalar, yoksullara gıda, kömür, ilaç, kırtasiye malzemesi, tekerlekli sandalye gibi sosyal amaçlı hizmetler, tanzim satış mağazaları, ekmek fabrikaları, aş evleri, sığınma evleri, sağlık ocakları gibi yatırımlar belediyeciliğin faaliyet alanına girmiştir.
KİMİ NASIL SEÇELİM?
Belediye başkanı, “Belde-i emin, o yörenin en emin insanı olmalıdır. Başkanlığında kendisine verilen emanet o beldedeki insanların hizmetine harcanmalı, dost ve yaren kayırması yapılmamalı, işler ehline verilmelidir.
Başkanının hak ve adaleti gözetmesi, bunun içinde, önce kendisinin hak ve adalete inanması lazımdır. Adaletin sözünü yapan değil kendisini uygulayan hatta hak ve adaletin her yere yerleşebilmesi için bu uğurda mücadele yapan bir insan olmalıdır.
Belediye başkanı zengin – fakir, kadın – erkek, havas (seçkin) – avam (halk) kendine rey vermiş veya vermemiş olanlar arasında hiçbir ayırım yapmamalıdır. Kısacası partizanlıkta bulunmamalıdır. Hizmetlerini imkânlar nispetinde ve adil ölçülerle yerine getirmelidir.
Kim olursa olsun insanı ve çevreyi seven, kalbinde sevgi çağlayanları coşan bir insan başkan seçilmelidir. Böylece herkesi kucaklamalı, her kese kol kanat germelidir. Hiçbir şey değişik zihniyette olanlarına bile sevgisini dağıtmaya engel olmamalıdır.
BAŞKAN KATILIMCI BİR YÖNETİMİ BENİMSEMELİDİR
Katılımcı Belediyecilik, toplumun bütününü kucaklayacak bir programı birlikte getirmekte, aklın ve bilimin önderliğinde emekçilerden yana uygulamalarla, halkın somut sorunlarına sahip çıkarak çözüm üretmeyi zorunlu kılmaktadır.
Bunun da yolu, kent bilincinin geliştirilmesi, demokratik katılımı sağlayacak halkın desteklediği sivil toplum kuruluşlarının taleplerinin dikkate alınması, yaşlı, genç, kadın ve çocuklar ve hatta engelliler için ayrı ayrı bir katılım sistemi geliştirilmesinden geçmektedir.
Buna bağlı olarak muhtarlıkların, katılım konusunda etkin hale getirilmiş olması, site ve sokak örgütlenmelerinin oluşturulması, kısaca sorunlara halkla birlikte çözüm aranması uygun olacaktır.
Keza, yerel üreticilerin, demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla kültür şenliklerinin düzenlenmesi, tarım ve hayvancılık alanında üreticinin desteklenmesi, hatta üreticilerin söz ve karar sahibi olacağı mahalle ve semt meclislerinin oluşturulması, tüketici kuruluşları ile kurumsal ilişkilerin sürdürülmesi, muhtelif konularda danışma kurulları oluşturulması başlıca yöntemler olarak sıralanabilecektir. Uzun dönemde, bu meclislerin birer demokrasi okulu gibi işlevleri olabilecektir.
Makamını ve kapısı her kese açmalı veya kuracağı organizasyonla halkın her zaman nabzını tutmalı ve yapacağı hizmeti görerek ve bilerek yapmalıdır.
Bu nitelikleri taşıyan başkan adaylarının, partilerin tüm üyelerinin katılacağı ÖN SEÇİM ile belirlenebileceğinin yerinde olacağı düşünülmektedir.