Şahabettin KÜÇÜKYAZICI
KKTC VATANDAŞI OLMAM NEDENİYLE, KIBRIS KONUSU İLE YAKINDAN İLGİLENMEKTEYİM.
YARIN ADA'DA SEÇİM VAR.
YENİ CUMHURBAŞKANI SEÇİMLERİ KAMPANYASINI YAKINDAN İZLEDİM.
ANCAK ADA'DA YAŞAMADIĞIM İÇİN SEÇİMLERE GİDERKEN YAŞANANLAR HAKKINDA YORUM YAPMAK YERİNE, BU KONUDAKİ YORUMLARI SİZLERE AKTARMAK İSTEDİM.
ŞK
BİRİNCİ YORUM:
Kıbrıs Türk halkı yeni liderini seçmek için yarın yeniden sandık başına gidiyor...
RESAT AKAR
Pandemiye karşın köylerde, kentlerde yoğun ziyaretler, toplantılar gerçekleştirildi… Haftalardır devlet dairelerinde iş yapılmıyor... Harcanan paranın hesabı, kitabı belli değil... Bunları seçim sonrasında çok tartışacağız... Önemli olan adayların karşılıklı saygıya önem vermesi ve taraftarları çirkin davranışlara teşvik etmemesidir… Adayların büyük bir kısmında yılların deneyimi vardır… O yüzden, seçmenleri kontrol etmede onlara büyük görevler düşüyor… Yarınki seçimler, geçmiş seçimlerden çok farklı bir atmosferde gerçekleşiyor… Yapılan kamuoyu araştırmaları vardır… Ancak bu araştırmalardan sonra yaşanan bir de hükümet krizi vardır… Halkın Partisi’nin, seçimlere bir hafta kala hükümetten çekilmesinin, ikinci tura nasıl yansıyacağını hep birlikte göreceğiz… Peki bu seçimlerin ilk turda sonuçlanma şansı yok mudur?.. Hiç kimse bu soruya “vardır” yanıtını veremez… Seçimlerin sonucunu ikinci turda alabileceğiz… Dileğimiz; 11 adayın yarışacağı ilk turun huzur ve güvenlik içinde geçmesi; hiç kimsenin yasa dışı hareketlere yönelmemesi ve ortaya çıkacak sonuçlara herkesin saygılı olmasıdır... Gelecek hafta içinde bu kez ikinci tur seçimleri konuşacağız… En fazla oy alan iki adayın mesajlarına bakarak, yeniden sandık başına gidecek ve tercihimizi yapacağız… Bu seçimler Kıbrıs Türk toplumuna yakışan bir olgunluk içinde yapılmalıdır… Ayrıca Türkiye ile ilişkilere zarar vermemeye özen gösterilmelidir… Türkiye’siz bir KKTC olamaz… Bizler görevdeyiz Bizler Diyalog Medya Grubu olarak, oldukça yoğun bir seçim süreci geçirdik... Gazetemiz ve televizyonumuz, tüm partilere eşit mesafede durmak suretiyle, tarafsız ve bağımsız yayıncılığın nasıl yapıldığını herkese göstermiş oldu... Bugün ve yarın yine yoğun bir çalışma temposu bizleri bekliyor... Oy kullanma işleminin başlamasından itibaren ekiplerimiz görev başında olacak... Seçim yasaklarının sona ermesinden itibaren Yüksek Seçim Kurulu ve adayların merkezlerinden canlı bağlantılarla son gelişmeleri sizlere aktarmaya çalışacağız... Sonuçların netleşmeye başlaması sonrasında canlı telefon bağlantılarımız olacak... Sırası geldiğinde bizler de sonuçları değerlendirmek için stüdyoda olacağız... Önümüzde çetin bir süreç vardır... Seçim sonrasındaki sürece hazırlıklı olmalı, birlik ve beraberliğimizi korumalı; kırgınlıkları unutarak yeni bir sayfa açmalıyız... Tüm adaylara başarı dileklerimizi iletirken, Diyalog Medya’ya gösterilen büyük ilgi ve destek için şükranlarımızı sunuyoruz...
Diyalog Gazetesi
\________________________________________________________________
İKİNCİ YORUM.
BRT ADAYLAR GÖRÜŞMESİNEDEN
SERDAR DENKTAŞ
DENKTAŞ: “SEÇİLMEK İÇİN UĞRAŞ VERDİĞİNİZ MAKAMA NE KADAR ZARAR VERDİĞİNİZİN FARKINDA MISINIZ?
Bağımsız Cumhurbaşkanı Serdar Denktaş, Maraş konusunun Cumhurbaşkanlığı seçim malzemesi haline getirmenin alemi olmadığını vurgulayarak, Türkiye’den gelen su hattında yaşanan arızanın giderilmesi sonrası, teşekkür etmemiz gerektiğini, ancak bir adayın bütün bir olayı seçim malzemesi ve propagandası haline getirmesi nedeniyle yüreğimizden geçeni ağzımızdan söylemediğimizi ifade etti.
11 Ekim’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak adaylar BRT canlı yayınında izleyiciyle buluştu.
Programa, Başbakan ve UBP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Mustafa Akıncı, CTP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Tufan Erhürman, Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Kudret Özersay, Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı Serdar Denktaş, YDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Erhan Arıklı ve MDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Fuat Çiner katıldı.
Programda konuşan Bağımsız Cumhurbaşkanı Adayı
Programa başlamadan önce BRT’yi yayınlamış olduğu su videosundan dolayı kınayan Bağımsız Cumhurbaşkanı Serdar Denktaş ile Başbakan Ersin Tatar arasında Maraş konusunda zaman zaman gerginlik yaşandı.
Maraş’a araçla girmek için askere kimlik kartı bırakmak zorunda olduklarını belirten Denktaş, “o zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde mi değil midir? Bu sorunun cevabını versinler” dedi.
Maraş konusunun Cumhurbaşkanlığı seçim malzemesi haline getirmenin alemi olmadığını vurgulayan Denktaş, yapılanlardan devletin haberinin olmadığını belirtti.
“YÜREĞİMİZDEN GEÇENİ AĞZIMIZDAN SÖYLEYEMİYORUZ”
Yayından önce su ile ilgili güzel bir video yayınlandı. Videoda sekiz – dokuz aydır susuzluk çeken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gelen bir sudan bahsedildi. Bu işin halledilmiş olması için Türkiye'ye teşekkür etmemiz gerekir. Bir adayın bütün bir olayı seçim malzemesi ve propagandası haline getirmesi nedeniyle yüreğimizden geçeni ağzımızdan söyleyemiyoruz.
“BRT’Yİ KINIYORUM”
Bayrak Radyo Televizyon Kurumunun, bütün adayların katıldığı bir toplantıdan önce bunu yayınlamış olması çok da iyi niyetli değil. Bunu yayınlamış olmasını doğru bulmuyorum ve kınıyorum. Maraş konusu da su gibi bir aday tarafından seçim malzemesi haline getirilmiştir. Yazıktır insanımıza, yazıktır ve ayıptır! Türkiye ile olan ilişkilerimize de ayıptır...
“TÜM ADAYLARIN KARTLARINI AÇTIRDI”
Hakikaten söylenenler o kadar yanlış değilmiş. İnsanlara söyleniyor ve deniyor ki Maraş’ı açıyoruz. Kapalı Maraş'ı da açacağız, orayı da vereceğiz diyor. Benim anladığım budur. Palm Beach’in yanındaki sahil zaten açılalı 4 yıl oldu. Yapılan, o sahilin biraz daha genişletilmesi ileriye götürülmesidir. Maraş'ın böylesi bir seçim döneminde tartışılması, bütün arkadaşların düşüncelerini, hedeflerini, ne yapmak istediklerini açık açık ortaya koyması yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Çünkü Cumhurbaşkanı seçilecek kişi önce Bakanlar Kurulu, Meclis, Sivil Toplum Örgütleri, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Türkiye ile bütün bunları müzakere ile istişare edip, fikir birliği veya en azından büyük oranda konsensüs sağladıktan sonra adım atmalıdır. Biz şimdi açık açık bütün kartlarımızı daha hiçbir şey konuşmadan masaya açmış bir şekilde yarın oturacağız, dünya ile nasıl konuşacağız. Girerim, yaparım, oldubittiye getiririm diye düşünüyorsanız bunu yapamazsınız. Bunu hiçbir zaman yapamazsınız, böyle bir dünya yok!
“DEVLETİN HABERİ YOK”
Alemi var mıydı bunu Cumhurbaşkanlığı seçim malzemesi haline getirmenin? Seçilmek için uğraş verdiğimiz makama gelecek toplantılarla ilgili ne kadar büyük bir zarar verdiğinizin farkında mısınız? Sabah arkadaşlarımla konuştum diyorsunuz ama Türkiye’ye gittiğinizden başbakan yardımcısının, bakanlar kurulunun haberi yok. Cumhurbaşkanının, meclisin, devletin haberi yok. Türkiye’de, ben bu memlekette istediğimi yaparım mı diyorsun? Yapmaya kalktığında da farklı düşünceler ile ortaya çıkanları karşında görürsün...
“GİTTİN, SANA BİR ŞEY SÖYLENDİ YAPTIN”
Gittin, sana bir şey söylendi yaptın. Türkiye'nin burası ile ilgili ‘karar alalım arkadaşlar’ demesi halinde bu ülkenin sorumlu Başbakanının demesi gereken şuydu; ‘Sayın Cumhurbaşkanı çok teşekkür ederim. Kıbrıs'ta seçimimiz var. 10 gün sonra bitiyor, bu konuyu izin verirseniz 10 gün sonra el alalım.’ Aklının ucundan geçmiyor mu böylesine bir sorunlu bir makama aday olan bir insanın? Gittin, söylendi yaptın geldin. Peki ne kazandık hiçbir şey... Bu açılan yol ve genişletilen sahil, Kıbrıs Türk Halkına bir şey vermedi. Orada orduevinde kalan aileler arabasıyla o yoldan geçip plajına girebiliyor. Kıbrıs Türk Halkı ise 1,5 kilometrelik bir yolu yürüyerek plaja gidiyor. Sorarım bütün arkadaşlara; Ortaköy'den Gönyeli’ye giderken kimlik kartımızı mı bırakıyoruz bir yere? Ama oraya girerken kimlik kartımızı bırakıyoruz. O zaman Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde midir değil midir? Bu sorunun cevabını versinler.
-------------------------------------------------------------
BİZE GÖRE:
Her iki yorum da önemli.
Ancak, MARAŞ konusu üzerinde daha çok durulması, 46 yıldır kapalı Maraş hakkında hem Türkiye hem KKTC halkının ayrıntılı bilgilendirilmesi gerekir.
Marış'ta neler oluyor?
46 yıl neden beklendi?