
Manifesto
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günler öncesinden MANİFESTOSUNU AÇIKLAYACAĞINI ilan ettiğinde herkes gibi ben de meraklanmıştım.
Manifesto kelimesinin siyasal anlamda kullanıldığında,aklıma 170 yıl önce Marx ve Engels’in Komunist Manifestosu gelmişti.
Söz konusu manifesto, o güne kadar din baskısı altında boğulan halkın bilinçlenme sürecini düzenliyor ve işçi sınıfının iktidara yürüyüş yolunu aydınlatıyordu.
Sayın Erdoğan ve AKP kadrolarının bu manifesto sözcüğüne sarılması ilgi odağı olmuştu.
Siyaset yorumcuları da manifestonun, “Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük vaadlerini içereceğini” yazıyorlardı.
Sonunda beklenen gün geldi. Cumhurbaşkanı İstanbul İl Kongresinde günlerdir beklenen manifestosunu açıkladı.
Anayasa değişikliği ile yürürlüğe konulan CUMHURAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE geçişi düzenleyeceğini beklediğimiz MANİFESTO’yu iki gündür değişik kaynaklardan göster geçirmemize rağmen, beklentilerimize uygun açıklamaları bulamadık. Bize göre manifestoda, yeni anayasaya göre yapılacak seçimler sonunda oluşacak, kamu düzenine açıklık getirecek yol haritası yer almalıydı. Yeni dönemde, demokrasi, özgürlükler, sosyal refah nasıl olacak ? Yasama, Yürütme, Yargı nasıl birbirinden ayrı işleyecek? Yeni yapısıyla TBMM nasıl çalışacak? Ana hatlarıyla bunları manifestoda görmek istiyorduk. İç ve dış barışın, sosyal refahın nasıl sağlanacağının şifrelerini içermesini bekliyorduk.
Sayın Erdoğan’ın açıkladığı manifestonun ana hatlarını şöyle özetleyebiliriz;
Ekonomi ile ilgili olarak;
- 24 Hazirandan sonra, şahlanış ve yükselişin başlayacağı, seçimlerin Türkiye için milat olacağı,
- Demokrasi ve özgürlüklerin kullanılacağı,
- Milletin egemen olduğu tam bağımsız bir Türkiye’den yana oldukları,
- Muasır medeniyet seviyesine Türkiye’nin çıkarılacağı,
- Yerli otomobil ve savunma sanayinin hayata geçirileceği,
- Faizler, enflasyon ve cari açığın düşeceği,
- Kanal İstanbul ve Çanakkale köprülerinin bitirileceği,
- Yeni İstanbul Hava Limanının 29 Ekim’de faaliyete geçeceği,
- Türkiye Ekonomisinin büyüyerek, dünyaya marka ihraç edeceği,
- Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edileceği,
Dış Politika konusunda;
- Türkiye’nin küresel ve öncü güç olacağı,
- Avrupa Birliği konusunda kararlılığın sürdürüleceği,
- Dış politikada bağımsızlık ve milli çıkar ve milli güvenlik ilkelerinin korunacağı,
- Uluslar arası ilişkilerde eşitlik ilkesinin benimseneceği,
- Ulusal silah üretiminin devam edeceği, gerektiğinden zeytin dalı benzeri müdahelelerden kaçınılmayacağı,
Şeklinde özetlemek mümkündür.
Konuşmasında, yeni sistemle ilgili olarak;
Başbakanlık makamının kaldırılacağını,yürütme de cumhurbaşkanının kontrolü altına gireceğini, cumhurbaşkanına kararname çıkarma ve bütçeyi hazırlama yetkileri getirildiğini, Meclisin yasa yapmaya ve hükümeti denetleyeceğini, hükümetin etkili icraat yapacağını, yargının da bağımsız olarak görev yapacağını, bürokratik oligarşinin ortadan kalkacağını ifadeleri yer aldı.
Özetlediğimiz manifesto adıyla açıklanan hususların, salonda beklenen heyecanı yaratmaması üzerine, “AYAĞA KALKIN” talimatı ile salonda heyecan yaratmayı da başarmış oldu.
Ancak, Pazar gününden bu yana basında yer alan haber-yorumlara da baktığımızda, konuşmanın, 16 yıllık AKP iktidarının başarılarını sergilemekten çok, bu seçimi kazanalım her şey iyi olacak havasında olduğu ifade edilmektedir.
Manifesto denilince, ilk akla gelen yukarıda sıralanan vaatlerin nasıl yerine getirileceğine dair bir yol haritasıdır. Bu konuda bir açıklama yapılmadığı görülmektedir.
.Bütün bunlara rağmen, AKP yöneticileri ilk turda Sayın Erdoğan’ın yüzde ellibir üzerinde oy alacağına inanmaktadırlar.