13 Ocak 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Eğitimi için 1930 yılında İstanbul'a gönderilen Denktaş, Fevzi Ati Lisesi'ne başladıysa da, Kıbrıs'a döndü ve liseyi orada bitirdi. 1941 yılında eğitimini Lefkoşa Kıbrıs Okulu'nda tamamladıktan sonra çeşitli görevlerde bulundu. Tercümanlık, memuriyet ve en son olarak da öğretmenlik yaptı.
British Council bursuyla İngiltere'de hukuk eğitimi gören Rauf Denktaş, mezun olduktan sonra Kıbrıs'a döndü ve avukatlık yapmaya başladı.
İngiltere'den döndükten sonra Kıbrıs Valisi tarafından kurulan Anayasa Konseyi'nde çalışan Denktaş'ın, sonrasında bu birimin kapatılması üzerine buradaki görevi sona erdi. Türk yetkililerin baskısı sonucunda Kıbrıs'ta bir Türk İşleri Masası kuruldu.
Ancak Türk İşleri Masası'nın uygulamalarını sürdürebilmesi için Başsavcılık kararı gerekiyordu, Kıbrıs'ta ise Başsavcılıkta Türk yoktu. Denktaş buradan ayrıldı ve daha az bir maaşla yardımcı savcı olarak göreve başladı. Kısa bir süre sonra da savcılığa terfi edecekti.
Rauf Denktaş, 1957'de İngilizlerin Ada'yı 5-10 sene içinde Rumlara vereceğini görünce, savcılıktan istifa etti.
Görevinden istifa etmesiyle, Kıbrıs'taki sorunlarla daha fazla ilgilenme fırsatı bulan Denktaş, aynı yıl içinde Türk Mukavemet Teşkilatı'nı kurmuştur.
EOKA'nın kanlı eylemleri sonrasında, Rauf Denktaş saldırılara karşılık verecek bir örgüt kurmayı planladı. Türkiye'den, böyle bir yapının eğitimini verebilecek düzeyde donanımlı kişiler adaya geldi.
Banka denetçisi sıfatı ile adaya gelen TMT eğitmenleri EOKA'nın saldırılarına karşılık verir, Kuzey Kıbrıs'ta birçok köyün basılmasının, insanların katledilmesinin karşısında duran örgüt olarak bilinir.
1958'de Rauf Denktaş önderliğinde Ada'daki Türk Mukavemet Teşkilatı'nın EOKA'ya karşı etkin bir rol üstlenmesinin ardından, Rum tarafı ortak bir cumhuriyet kurulmasına yakın gözükse de, 60'larda Enosis tehlikesi tekrardan ortaya çıkmıştır.
1964 Londra Konferansı'nda Denktaş istenmeyen adam ilan edildi ve Kıbrıs'a girmesi yasaklandı. 1967'de Türk direnişini örgütlemek için gizlice Kıbrıs'a geçerken yakalandı.
Türkiye'nin yoğun girişimleri sonucunda Denktaş serbest bırakıldı.
Kıbrıs Türkü’nü, azınlık olarak egemen ruma ezdirmeyip eşit haklarla bağımsız Kıbrıs devletinin kurucu üyesi haline getirme davasının, ancak Türkiye’nin desteğiyle mümkün olacağına inanan Denktaş o gün, o desteği tam olarak bulmuştu.
20 Temmuz 1974’ün Türkiye’deki mimarı Ecevit de o gün elde edilen sonuçta, ‘Enosis’e karşı direnen ve bütün bir cemaatin de direnmesini sağlayan Denktaş’ın büyük katkısı olduğunu açıkça ifade etmişti.
20 Temmuz 1974’ü gerçekleştirenler, aynı başarıyı barışı oluşturmakta gösteremediler.
Savaşta elde edemediklerini, uluslararası destekle müzakere masasında kapmaya çalışanlarsa karşılarındaki çetin ceviz Denktaş’ı, görüşme sürecinden dışlamak için karalama yolunu tuttular, sürekli aynı söylemi tekrarlar oldular:
-Barışın önündeki engel Denktaş’tır. o uzlaşmayı kabul etmeyip direniyor.
Oysa denktaş uzlaşmaya değil, teslimiyete karşı direniyordu.
Türkiye’nın desteği arkasında olduğu sürece de başarılı olacağını biliyordu.
Denktaş'ın karşı çıktığı Annan Planı, Cumhurbaşkanlığı görevini bırakmadan bir sene evvel referandumda kabul edilse de, Rumlar hayır dediği için kabul edilmeyecekti.