Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı ve sonrasında yaptığı Aydınlanma Devrimi kadar önemli bir başarısı da ülke ekonomisinde gerçekleştirdiği mucizedir.
1923’te Cumhuriyeti ilan eden Türkiye ne paraya, ne ulaşım yollarına, ne sanayiye ne de doğru dürüst tarıma sahiptir. Sıfırdan yeni bir devlet kurulsa yine iyi, Osmanlı’dan kalan borçlar ve Balkan Savaşları’ndan bu yana 10 yıldır cepheden cepheye koşup yorgun düşmüş yoksul bir ulus vardır.
Atatürk, işte bu Osmanlı’dan arta kalan borç, sefalet ve gelir gider dengesizliğinden; üreten, kendi kendine yeten ve hatta ihracat yapan bir Türkiye’yi çok kısa bir sürede yaratmıştır.
Şimdi okuyacaklarınız, bir liderin, dehası ile yarattığı ekonomi mucizesinin özetidir.
Osmanlı’dan genç Cumhuriyet’e kalan 13 milyon nüfus, ilkel bir tarım ve sıfıra yakın sanayidir. Madenlerin büyük bir çoğunluğu, limanlar ve demiryolları yabancıların elindedir. Ülkede 153 ortaokul ve lise, yalnızca 1 üniversite vardır. Ortaokullarda 543, liselerde ise 230 kız öğrenci okumaktadır. Kişi başına düşen gelir 4 liradır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devreden sadece 4 önemli fabrika vardır: ‘Hereke İpek Dokuma’, ‘Feshane Yün İplik’, ‘Bakırköy Bez’ ve ‘Beykoz Deri’ fabrikaları. 1915 istatistiklerine göre Osmanlı Devleti’nde 10 işçiden daha fazla işçi çalıştıran iş yeri sayısı sadece 282’dir ve bunların %85’i yabancılara aittir.
Memleketin tümü padişahın mülkü sayıldığından, çiftçi ürettiğinin %10’unu Aşar Vergisi adı altında yıllarca devlete vermiştir. 1925 yılında bu vergi kaldırılır. O yıl bütçenin tamamı 124 milyon ve bunun da 27.5 milyonu Aşar Vergisi’nden elde edilen gelir olmasına karşın genç Cumhuriyet vatandaşının sırtından bu yükü almıştır. Toprak artık padişahın değil milletindir.
Osmanlı döneminde 1888’den 1920’ye, 32 yılda köylüye verilen kredi 22 milyon lira iken, Cumhuriyet döneminin ilk 10 yılında (1923-1933) bu sayı 121 milyon lirayı bulmuştur.
1934-1938 yılları arasını kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın yapılması ile batılı ülkeler arasında belirli süreli ekonomik plan yapan ilk ülke Türkiye olmuştur.
TÜRK LİRASI DOLAR KARŞISINDA DEĞER KAZANMIŞTIR
1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152, toplam sanayi üretimi ise %80 artış göstermiştir. Kömürde %100, kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken, demir üretimi sıfırdan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır. Öyle ki, Türkiye dünyada krom üreticisi ve ihracatçısı ülkeler arasında ikinci sıraya yükselmiştir.
1938 yılına gelindiğinde 17 milyon nüfuslu Türkiye’de bütçe artık açık değil, gelir fazlası vermektedir. Şeker, çimento ve kerestede ülke ihtiyacının tamamı, yünlü dokumada ülke ihtiyacının yüzde 83’ü, pamuklu dokumada yüzde 43’ü, kağıtta yüzde 32’si, cam ve cam eşyada yüzde 63’ü ulusal tarım ve sanayi ile karşılanmaktadır.
1930’da 1 dolar 2.12 lira iken, Türk Lirası dolar karşısında değer kazanmış ve 1939’da 1 dolar 1.28 liraya gerilemiştir.
1924’te 15’i yabancılara ait 19 ulusal banka varken, 1938’de banka sayısı sadece 9’u yabancılara ait olmak üzere 39’a yükselmiştir. (10) Bu dönemde bankalarda mevduat 58 kat artmış, ulusal bankaların toplam mevduattaki payı %32’den %81’e çıkarken, yabancı bankaların payı %68’den %19’a düşmüştür.
2013 Haziran verilerine göre ise Türkiye’de faaliyette bulunan 49 bankanın 18’inin sermayelerinde yabancı egemenliği %99’dan fazladır. Daha düşük oranlarda olmakla birlikte 11 bankada mutlak, 6 bankada da etkin yönetim egemenliği yabancı sermayededir. (Toplamda 35 banka). Geriye kalan 14 bankanın 5’inde %100 devlet sermayesi egemenken, 9’unda ise yabancı sermaye azınlıktadır.
Atatürk döneminde; hastanesi, okulu, lojmanı, kütüphanesi, tiyatro ve sinema salonları, spor tesisi, araştırma geliştirme bölümü olan sosyal fabrikalar kurulmuştur.
Bu sosyal fabrikaların en güzel örneği Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’dır. 12.000 nüfusu olan Nazilli’deki bu fabrikada 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu yapılmıştır. Baloların düzenlendiği, haftada 6 kez film gösteriminin yapıldığı fabrikada, hem fabrika işçilerinin kurduğu tiyatro kulübü, hem de dışarıdan gelen tiyatro grupları oyunlar sahnelemiştir. Yine fabrika çalışanlarının oluşturduğu müzik grubu yemek aralarında dünya klasiklerini çalmış, çevre il ve ilçelere turnelere çıkarak da konserler vermiştir. Resim, heykel sergileri düzenlenen fabrikada, işçiler bir çok spor branşında da faaliyet göstermiştir.
NE BANKA BIRAKACAĞIZ, NE FABRİKA…
2002’de iktidara gelen AKP hükümetinin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan o Sümerbank için, ‘Sümerbank tarihten siliniyor. Elinde bir şey kalmadığı için ismini de kaldırıyoruz’ diyecektir.
“Ne banka bırakacağız, ne fabrika… Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız’ yine onun sözleridir.
SADECE KAYSERİ’DEKİ FABRİKADA 176 UÇAK ÜRETİLMİŞTİR
Cumhuriyet’in ilk 15 yılında birçok ulusal savunma sanayi kurum ve kuruluşu hayata geçirilmiştir. Bunların belli başlıcaları şunlardır:
1) Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2) Ankara Hafif Silah ve Top Tamir Atölyeleri (1924)
3) Gölcük Tersanesi (1924)
4) Şakir Zümre Fabrikası (1925)
5) Eskişehir Uçak Tamirhanesi/Fabrikası
6) Tayyare, Otomobil ve Motor Türk AŞ (TOMTAŞ, 1926)
7) Kayseri Uçak Fabrikası (1928)
8) Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1927)
9) Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
10) Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
11) Nuri Kıllıgil Tabanca, Havan ve Mühimmat Üretim Tesisleri (1930)
12) Barut, Tüfek ve Top Fabrikaları (1936)
13) Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936)
İkisi devlete, biri özel girişime ait üç uçak fabrikası kurulmuştur. Sadece Kayseri’deki fabrikada 1938’e kadar 176 uçak üretilmiştir.
İlk Türk deniz altısı yine bu dönemde imal edilmiştir. Atatürk zamanında Türkiye, dünyada uçak sanayisi olan 10 ülkeden biridir.
ABD’nin telkin ve istekleri doğrultusunda uçak üretiminden tamamen vazgeçeceği 1950’li yıllara gelmeden, Türkiye ilk yolcu uçağını da 1944 yılında üretmiş ve Danimarka ve Hollanda gibi ülkelere de ihraç etmiştir. Bugün dünya ekonomisinin devlerinden Çin’in ilk yolcu uçağını 2007’de üretebildiği düşünüldüğünde, Atatürk’ün dehası bir kez daha açıkça ortaya çıkmaktadır.
1924-1936 yılları arasındaki 13 mali yıl bütçesi kesin hesaplarının 2 yılı denktir , 9’u bütçe fazlası verirken sadece ikisi (Aşar vergisinin kaldırıldığı 1925 ve 1931) bütçe açığı vermiştir. 1938’e gelindiğinde, devletin Osmanlı borçlarından başka borcu kalmamıştır.
Atatürk döneminde dış desteksiz ve enflasyonsuz Türk ekonomisi yılda ortalama %6 büyümüştür. Atatürk sonrası ise dış destek ve enflasyonlu geçen yıllarda büyüme hızı yılda ortalama %4’ün altındadır.
Cumhuriyet tarihinde ekonomide 13 kez çift haneli büyüme oranı yakalanırken, bunun 7’si Atatürk döneminde gerçekleşmiştir.
Kemalist Ekonomi Modeli’nin yani altı oktaki devletçiliğin terk edilmesi sonrası ekonomimiz son 60 yılda 21 kez tıkanma noktasına gelmiş ve yabancıların ya da uluslararası kuruluşların desteği ile kurtarılmıştır.
AKP hükümetlerinin iş başında olduğu son 15 yılda 125 büyük özelleştirme yapıldı. Diğer küçük özelleştirmelerle birlikte toplam 62 milyar dolar gelir elde edildi. 80 yılda elde edilen Cumhuriyet eserlerini 10 yılda satıp açıklar kapatılmaya çalışıldı ama buna rağmen Türkiye'nin iki yakası bir araya gelmedi, geçen 10 yılda 170 milyar doları aşan bütçe açığı verildi. Üretim ekonomisi yerine tüketimi körükleyen politikalar sonucu, yapılan yollar, açılan köprüler, şehirlere dikilen devasa plazalar ülkemizdeki, 15 milyon asgari ücretlinin açlık sınırının altında yaşamasına çözüm olmadı. Türkiye'nin son 5 sene içerisinde 400 milyar dolar borçlandığını belirten ekonomistler borçlanmaların üreterek ödenebileceğini belirtiyorlar. Ekonomide bu kötü gidişatı gören hükümet yeni kaynak arayışlarına girdi. Bunun için de Türkiye Varlık Fonu kuruldu. Türkiye'nin kalan kamu kuruluşları da teminat gösterilmek üzere bu fona devredildi.
STRATEJİK KURULUŞLAR SATILDI
Vatandaşın ödediği vergilerle yapılan dev kurumlar, sanayi tesisleri, limanlar, kamu binaları ve arsaları arka arkaya satışa çıkartıldı.Kamuya ait varlıkların satışından 62 milyar dolar gelir elde edildi. Bu paranın bir kısmıyla İMF'ye olan 23.5 milyar dolarlık borç kapatıldı. Özelleştirme gelirleri AK Parti iktidarında ciddi artış gösterdi..1986-2002 döneminde toplam 8 Milyar dolar özelleştirme geliri elde edilirken, 2003-2015 döneminde bu tutar 61,8 Milyar Dolar'a erişti. Cumhuriyet tarihi boyunca elde edilen özelleştirme gelirlerinin yüzde 90'ı AK Parti döneminde elde edildi.
Özelleştirmeler yoluyla Türkiye'nin en büyük kamu kuruluşları satıldı. Stratejik öneme sahip çok sayıdaki kuruluşta uluslararası şirketler söz sahibi oldu.
2005'te TÜRK TELEKOM'un yüzde 55'i Arap sermayesi Ojer Telekom'a, TÜPRAŞ'ın yüzde 51'i 4.1 milyar dolara İngiliz Shell- Koç ortaklığına satıldı. 2006'da PETKİM'in yüzde 51'i 2 milyar dolara Azer Socar'a, TEKEL'in 6 adet sigara fabrikası 1.7 milyar dolara Hollanda merkezli British&American Tobacco'ya satıldı. TEKEL'in içki bölümünü 2003'te alan yerli Mey, 3 yıl sonra aldığı fiyatın 2,5 katına hisseleri ABD'li fon TPG'ye devretti. Fon 5 yıl sonra Mey'i özelleştirdiği fiyatın yaklaşık 10 katı fiyata İngiliz Diageo şirketine sattı.
ASLAN PAYINI ALDILAR
TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sı, THY'nin yüzde 26'sı, PETKİM'in yüzde 25'i, Halk Bankası'nın yüzde 17'si, Telekom'un yüzde 9'u borsada yabancı yatırımcılara satıldı. Ayrıca AKP hükümeti döneminde kamunun sahip olduğu limanlar, elektrik dağıtım şirketleri, araç muayene istasyonları ve fabrikalar özelleştirme ihaleleri yoluyla yabancıların eline geçti. Öte yandan, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu da el konulan bankaların sahiplerine ait şirketleri de yabancı yatırımcılara sattı. TELSİM'i İngilizler, Digiturk'ü ihalesiz Katarlılar alırken, Fon'un elindeki radyolar, fabrikalar vb. İşletmeler yabancı yatırımcıların oldu.
BANKALAR YABANCILARIN KONTROLÜNDE
Son 13 yılda yabancı şirketler başta kamu kuruluşları olmak üzere, finanstan enerjiye, sağlıktan eğitime, perakendeden gıdaya kadar birçok sektörde ağırlığını artırdı. Bankacılık sektörünün yüzde 50'si, sigortacılık sektörünün yüzde 70'i yabancı şirketlerin kontrolüne geçti. İlaç pazarında hali hazırda 106 yabancı şirket var ve pazar payları yüzde 70 düzeyinde. Akaryakıt sektöründeki yabancıların payı yüzde 65, doğalgazda yüzde 15 olurken, 2008'de sıfır olan elektrik piyasasındaki yabancı sermaye payı, yapılan özelleştirmelerin ardından yüzde 20 seviyesine çıktı.
İŞTE YIL YIL SATIŞ LİSTESİ
2003
Kayseri'deki Taksan, Bolu Gerede'deki Gerkonsan, SEKA'nın Balıkesir, Afyon, Kastamonu, Aksu ve Çaycuma işletmeleriyle Taşucu tersane alanı, TEKEL'in kaya tuzu tesisleri, Çeşme, Kuşadası, Trabzon ve Dikili limanları, Sümer Holding'in Merinos Halı Markası ve Adıyaman İşletmesi, Türkiye Zirai Donatım Kurumu'nun Sakarya işletmesi, İş Bankası C, Arçelik, Tofaş, Ünye Çimento ve Türkiye Kalkınma Bankası'na ait kamunun elindeki hisselerle 277 adet taşınmaz, 103 arsa ve 90 adet lojman.
2004
Tekel'in alkollü içkiler bölümü, Eskişehir Doğalgaz Şirketi (Esgaz), Artvin Murgul ile Kastamonu Küre'de bakır madeni çıkarıp işleyen Eti Bakır, Sivas ve
Malatya'daki Divriği Hekimhan Maden İşletmeleri, Bursa Doğalgaz Şirketi (Bursagaz), Amasya Şeker Fabrikası, Kütahya Tavşanlı'daki Eti Gümüş, Elazığ'daki Eti Krom, Antalya'daki Eti Elektrometalurji işletmeleri, Çayeli Bakır İşletmeleri, Kütahya Şeker Fabrikası, Türkiye Gübre Sanayi şirketine ait Gemlik ve İstanbul'daki fabrikaları ile Kütahya Gübre Varlıkları ve Şanlıurfa depoları arazisi, Sümer Holding'in Malatya, Bakırköy ve Diyarbakır işletmeleri, SEKA'nın Karacasu, Ardanuç ve Akkuş işletmeleriyle Ankara Alım Satım Müdürlüğü binası, EBÜAŞ'ın Samsun Soğuk Hava Deposu, Manisa Kombinası ve arsası, Sümer Holding'e ait Ortadoğu Teknopark şirketi, Çanakkale Deri, Malatya ve Tümosan işletmeleri, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri'ne ait Kalkınma Bankası hisseleri, TEKEL'in Tuzluca ve Sekili tuzlaları, Bursa İnelgöl'deki Kibrit Fabrikası, Kadadeniz Bakır İşletmeleri'nin Samsun İşletmesi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait Ankara ve Samsun feribotları, THY'nin 126 milyon dolarlık hissesi ile 375 adet taşınmaz ve lojman.
2005
Türk Telekom, TEKEL'in sigara bölümü, İstanbul Ataköy Turizm, Ataköy Otelcilik, Ataköy Marina ve Yat İşletmeleri, Konya Seydişehir'deki Eti Alüminyum Fabrikası, Kıbrıs Türk Hava Yolları şirketi, Adapazarı Şeker Fabrikası, Türkiye Deniz İşletmeleri'nin Karadeniz ve Turan Emeksiz gemileri ile şehir hatları hizmetleri ve gemileri, TEKEL'in Kristal Tuz Rafinerisi ile Kağızman Tuzlası, Sümer Holding'in İstanbul İmar Şirketi, Beykoz İşletmesi, makina ve teçhizatları, Türkiye Gübre Sanayi'nin Samsun Gübre Fabrikası ve Ordu Fatsa ile Tekirdağ depoları, DSİ, Bayındırlık Bakanlığı ve Karayolları'nın Kayseri Erciyes'teki sosyal tesisleri, Sümer Holding'in Aselsan'daki hissesi, Sarıkamış ve Tercan işletmeleri, Yeşilova Halı ve Battaniye Fabrikası, Emekli Sandığı'nın Kuşadası Tatil Köyü ile İstanbul Hilton Oteli, THY'nin USAŞ'taki hissesi, TOPRAŞ ve PETKİM'deki kamu hisselerinin bir bölümüyle 120 taşınmaz ile 41 adet arsa;
2006
TÜPRAŞ, Erdemir, Başak Sigorta ve Başak Emeklilik, TEKEL'in Kayacık, Yavşan ve Kaldırım tuzlaları, TEKEL'in ikiz kuleler olarak bilinen Ankara Başmüdürlük Binası ve Bodrum tesisleri, Emekli Sandığı'nın başkentteki Büyük Ankara Oteli ve Kızılay Emek İşhanı, İzmir'deki Büyük Efes Oteli, İstanbul'daki Büyük Tarabya Oteli, Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin Yakıt-2 gemisi, Çanakkale Şehir Hatları Hizmetleriyle 9 gemisi, THY'ye ait kamu hisselerinin bir bölümüyle 350 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2007
TCDİ- Deveci Maden Sahası İşletme Hakkı, TCDD Mersin Limanı, KGM İstanbul Levent Arsası, Sümer Holding- BUMAS, Araç Muayene İstasyonunun 1.-2. bölgesi, Emekli Sandığı Mülkiyeti Bursa Çelik Palas Otel, Türkiye Halk Bankası, 245 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2008
Petkim Petrokimya Holding A.Ş., Sümer Holding NİTRO-MAK Makine Kimya Nitro Nobel Kimya Sanayi A.Ş.'nin yüzde 33.5 hissesi, Tekel ve Sigara Sanayii İşletmeleri ve Ticareti A.Ş., Ankara Doğal Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'nin 9 santrali, Tekel ve Sigara Sanayi İşletmeleri'ne ait Pipo ve Nargile Markaları, Türk Telekomünikasyon ve 196 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2009
TEDAŞ Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş., TEDAŞ Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş., TEKEL Kastamonu Jüt İpliği Fab. Makine ve techizatı, TEDAŞ Konya Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. ve 140 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2010
TCDD'nin Samsun ve Bandırma limanları, TEKEL'in Çamaltı ve Ayvalık tuzlaları, Eskişehir Osmangazi, Çamlıbel, Uludağ, Çoruh, Yeşilırmak ve Fırat elektrik dağıtım şirketleri, Sümer Holding'in Antalya Barit ve Mersin Taşucu işletmeleriyle 205 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2011
Bayburt, Çemişgezek, Girlevik, Bünyan, Çamardı, Pınarbaşı, Sızır, İznik, Dereköy, İnegöl, Cerrah, Mustafakemalpaşa, Suuçtu, Çağ Çağ, Otluca, Uludere, Adilcevaz, Ahlat, Malazgirt, Varto, Değirmendere, Karaçay, Kuzuculu, Turunçova, Finike, Kayadibi, Besni, Derne, Erkenek, Kernek ve Kovada 1-2 akarsu santralleri, İskenderun Limanı, Trakya Elektrik Dağıtım şirketiyle 195 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2012
Acıselsan'ın yüzde 77 hissesi, PETKİM'in yüzde 10 hissesi, Kayseri Elektrik'in yüzde 20 hissesi, Beykoz'daki iskele ve rıhtım, Halk Bankası'nın yüzde 24 hissesiyle 192 adet daire, arsa ve taşınmaz.
2013
Galataport, Hamitabat Elektrik Üretim ve Tic. A.Ş., İstanbul Anadolu Elektrik, Boğaziçi Elektrik, Toroslar Elektrik, Araslar Elektrik, Dicle Elektrik, Vangölü Elektrik, Seyitömer ve Kangal Elektrik Santralleri, Yeditepe Beynelmilel Otelcilik ve Turizm Tic. A.Ş.'nin yüzde 15 D grubu, yüzde 11 E grubu hissesi, TEDAŞ'ın Tekirdağ, Muğla, Bilecik, Düzce, İstanbul, Denizli, Kocaeli'deki çok sayıda taşınmaz.
2014
Milli Piyango'nun şans oyunlarının özelleştirilmesi ihalesi 2015 yılına sarktı. Kemerköy ve Yeniköy Termik Santralleri, Kemerköy Liman Sahası. Yatağan Termik Santrali, TEDAŞ, TDİ ve Maliye'nin çok sayıdaki taşınmazı.
Haziran 2014’te Viyana’da yaptığı konuşmada Erdoğan: “Hani Gazi Mustafa Kemal, demir ağlara çok düşkün. Bunlar da onuncu yıl marşı yazmışlar. Orada ne diyor? Demir ağlarla ördük dört bir yanı. Nereye ördün yav? Ördüğün bir şey yok. Biz ördük biz. Bak, şu anda, o hani, raylarını bile on metreden fazla yapamayan bir Türkiye vardı. Biz şimdi yetmiş metre uzunluğunda ray imal ediyoruz. Onlar perçinle yapıyordu, biz şimdi kaynak sistemiyle yapıyoruz. Neden? İnsanımızın trenle yolculuk esnasında rahatsız olsun istemiyoruz. Tangır tungur gitmeyeceğiz. Böyle hiç gürültü yapmadan gideceğiz” demişti.
Demir ağları Mustafa Kemal mi ördü yoksa Tayyip Erdoğan mı, buna değineceğiz ancak perçin yerine kaynakla demir yolu yaparak tangur tungur gitmekten bizi kurtaran AKP hükümetine, iktidarları döneminde akıllı telefonlarla tanışmamızı sağladıkları için de teşekkür etmeden geçmek istemem. Nitekim Atatürk milletine bu olanağı sağlayamamıştır (!)
Önce demir ağ tanımı nerden geliyor, ona bakalım. 10. Yıl Marşı hazırlanıp kendisine sunulduğunda, marşı çok beğenmesine karşın tek mısrasını değiştirmiştir Atatürk. ‘Yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor’ sözlerini çıkartmış, yerine ‘Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan’ mısrasını yazmıştır.
Erdoğan: “Hani Gazi Mustafa Kemal, demir ağlara çok düşkün. Bunlar da onuncu yıl marşı yazmışlar. Orada ne diyor? Demir ağlarla ördük dört bir yanı. Nereye ördün yav? Ördüğün bir şey yok. Biz ördük biz” derken anlaşılan o ki o mısranın Atatürk’ün kaleminden çıktığını da bilmemektedir.
İşte o mısranın yazarı, demir ağları ören kişidir. Erdoğan yazanı da öreni de bilmemektedir.
TCDD’nin verilerine göre Atatürk döneminde yapılmış olan ana hat demiryolu 3.186 kilometredir. Ayrıca yine bu dönemde yabancı işletmelerin elinde olan bir o kadar uzunluktaki demiryolu da satın alınarak millileştirilmiştir. 2012 yılı itibari ile AKP hükümeti döneminde yapılan ana hat demiryolu ise 1.085 kilometredir.
AKP’li eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Atatürk’ün bu konudaki rekorunu itiraf etmiştir: “1923-1946 arasında bir yılda yapılan demiryolu uzunluğu 128 kilometreydi. 1946-2003 arasında bu oran yılda 11 kilometreye kadar düştü. 2003’ten sonra, şu anda yılbaşına düşen demiryolu yapımı 107 kilometreye ulaştı. Hala Atatürk döneminin rakamlarına ulaşamadık”.
Başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım. Geçelim…
Türkiye’de 1980 yılında 16 milyon büyükbaş, 50 milyon küçükbaş hayvan varken 2010 yılında büyükbaş hayvan sayısı 10 milyon 500 bine, küçükbaş hayvan sayısı ise 23 milyona geriledi.
2002'de ailelerin her yüz liralık gelirine karşı 4.7 lira borcu varken, bugün 55 lira borcu var. 2002 yılında kişi başına düşen dış borç 1.963 dolarken bu sayı 2014 yılında 4.900 dolar. 1975-2002 arasında devlet toplam 251 milyar dolar (yılda ortalama 9,29 milyar dolar) faiz öderken , 2002-2013 arasında 367 milyar dolar (yılda ortalama 33,36 milyar dolar) faiz ödedi.
2002’de, yani Cumhuriyet’in 80 yılının sonunda, Türkiye’nin 129 milyar dolar dış borcu vardı. 10 sene sonrasında, 2012’de, bu borç 337 milyar dolara çıktı. 2002’de kamunun 64 milyar dolar olan dış borcu 2012’de 103 milyar dolara, (32) yine 2002’de 43 milyar dolar olan özel kesimin borcu 2012’de 226 milyar dolara çıktı.
İç ve dış borç bu kadar artarken, 1986-2014 yılları arasında gerçekleşen yaklaşık 70 milyar dolarlık özelleştirmenin 62 milyar dolarlık kısmı, 2003-2014 yılları arasındaydı.
-Türkiye’nin ilk insansı robot fabrikası açıldı Konya – 2017
-Mitsubishi Electric Turkey Manisa Fabrikası açıldı -2018
-ODTÜ Tasarım Fabrikası açıldı – 2018
-Otosan’ın Yeniköy fabrikası açıldı – 2014
-Türkiye ve Balkanların en büyük et entegre tesisi İzmir’de açıldı – 2017
-Şişecam,Avrupa’nın en büyük ikinci tesisi Mersin’de açıldı yerli üretim güneş santrali – 2018
-TUSAŞ bünyesinde kurulan Türkiye’nin ilk Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi tamamlandı -2014
-Dünyanın En Büyük Soda Külü Üretim Tesisi Kazan Soda Elektrik Fabrikası Açıldı – 2018
-Türkiye’nin En Büyük Sanayii Tesisi Açıldı İzmit – 2014
-Avrupa’nın En Büyük Tıbbi Atık Sterilizasyon Tesisi Hizmete Açıldı İstanbul – 2016
-Türkiye’nin En Büyük Biyogaz Ve Elektrik Enerjisi Üretimi Tesisi Açıldı Aksaray – 2016
-Türkiye’nin En Büyük Biyoteknolojik İlaç Üretim Tesisini Hizmete Açıldı Abdi İbrahim – 2018
-Türkiye’nin ikinci büyük alüminyum kablo fabrikası açıldı Samsun -2016
-Dünyanın 3’üncü büyük fıstık fabrikası Siirt’te açıldı – 2017
-Ege Bölgesi’nin En Büyük Otomotiv Tesisi Açıldı – 2017
-Aksaray’da Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Tesisi – 2017
-Türkiye’nin En Büyük Yumurta Üretim Tesisi Akhisar’da Açıldı – 2013
***
Bunlar açılanların binde biri bile değil!!!
Sadece Nisan 2018’de benim duyduğum bazı büyük yatırım ve tesisler;
-Katar ile 5,2 milyar dolarlık yatırımla doğalgaz ve petrokimya yatırımı için protokol imzalanmış ve üretilecek ürünlerle Türkiye’nin yıllık ithalatı 1,4 milyar dolar azaltılacak,
-Aynı şekilde geçen ay Cezayirli enerji şirketi Adana’da 1 milyar dolarlık yatırım kararıyla petrokimya tesisi kurarak Türkiye’nin yıllık ithalatını yarım milyar dolar azaltacak,
-Yine geçen ay Proje Bazlı Teşvik Sistemi’nden faydalanacak Siirt Bakır A.Ş., 550 milyon dolarlık yatırımla kuracağı bakır izabe tesisiyle 1.5 milyar dolarlık bakır ithalatını ortadan kaldıracak,
-Pakistan’a 1,5 milyar dolarlık ATAK helikopteri satışı için anlaşma imzalandı, vs….