Suriye'de geçen yıl 1 milyon kişi daha evini bırakıp kaçmak zorunda kaldı ve ülkede yerlerinden edilenlerin sayısı 7,6 milyona (ülke nüfusunun % 40'ı) çıktı. Buna ek olarak 4 milyon Suriyeli de mülteci konumuna geçti.
Bölgemizde manzara-i umumiye.
İşte iç savaşın, kaosun takvimi:
Suriye: 4 yıl.
Irak: Çeyrek yüzyıl.
Libya: 4 yıl.
Yemen: 4 yıl.
***
Ortak yönleri: Saldırı altındalar.
Uluslararası bir saldırı.
İç savaşa sürüklendiler.
Parçalanma tehdidi altındalar.
***
Yıkıcılığın komuta merkezi: Batı.
Bölgesel taşeronlar: AKP Türkiye’si, Suudiler, Katar.
Sahadaki tetikçiler: İslamın sığ yorumcusu selefiler.
Yani: El Kaide türevi birçok örgüt. IŞİD’den El Nusra’ya saymakla bitmez.
***
Yıkıcılığa karşı bölgenin tavrı ortada. Devletler ve halklar direniyor. Ağır bedel ödeyerek...
***
Sahadaki üstünlük direnenlerde.
Son iki ayda: Bölgesel taşeronlar yeni hamle yaptı.
Sonuç ne olur?
Dünya ve bölge dengeleri diyor ki: Yine kazanamayacaklar.
Fakat: Riskler büyüdü.
Bir: İç savaşın maliyeti arttı.
İki: Süresini uzattı.
Üç: Ateşin yayılma ihtimali var.
***
Bölgemiz bölücülükten, yıkıcılıktan kurtulabilecek mi?
Her onurlu halkın cevabı bellidir: Elbette.
Nasıl: Direnerek.
Ne zaman: Şimdilik belirsiz.
Ciddi bölge kaynaklarım diyor ki: Bir hayli uzar.
***
Direniş cephesi ne yapıyor: Birliğini ve dirliğini savunuyor. Kanıyla, canıyla. Bir de ülkesinin servetiyle. Kazanmak için: Daha çok bedel ödemek zorundalar.
***
Oysa: Ülkemizin durumu farklı.
Adeta: İskender’in kılıcı Türkiye’nin elinde.
Tek hamlede bölgenin kaderini değiştirebilir.
Kendi kaderiyle birlikte.
***
Türkiye’nin rolü ne olabilir?
Savaşa girmesi, kan akıtması gerekmiyor.
Ahmet Davutoğlu’nun sevdiği rakamla söyleyeyim.
“Sıfır” bedelli bir tercih yeterlidir.
Yapacağı hamle basit: Türkiye-Suriye sınırını kapatmak.
Yani: Silah sokulmasına izin verilmeyecek.
Yabancı milislerin girişine, çıkışına “dur” denilecek.
***
“Sonuç” için 3 ay yeterlidir.
Suriye devleti ve halkı gereğini yapar.
Hiçbir terör yapılanması ülkede tutunamaz.
Ne IŞİD kalır, ne El Nusra.
Ne de PYD kantonları.
Bölge çapında “bütünleşme baharı” başlar.
***
AKP bunu yapabilir mi?
Maalesef: Kendisini kundakçılığa mahkum etmiş. AKP liderliği değişemiyor. Dönmek yerine, çıkmazını derinleştiriyor. Bu durumda iş millete düşüyor: Değişemeyeni değiştirmek.
Türkiye’nin rotasını barışa, bütünleşmeye çevirmek.
***
Önümüzde bir fırsat var.
Üç hafta sonra sandığa gidilecek.
Görev tanımı belli.
Bir: Kundakçı partiye de, bölücü partiye de dur demek.
İki: Bütünleşmenin karargâhını inşa etmek.
Yoksa: Kanla, canla bedel ödeyenler arasına biz de gireceğiz.
Rafet Ballı rafballi@gmail.com 16 Mayıs 2015 Aydınlık http://www.aydinlikgazete.com