Bakan Elvan’ın seçimi olarak görülen TÜİK yönetimine yapılan atamaların yerine iki hafta içerisinde bakanın tanımadığı yeni bir TÜİK başkanının atanması Elvan’ın etkinliğine vurulmuş önemli bir darbe olarak yorumlandı
ERSİN DEDEKOCA
Mart ayında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yönünden iki önemli gelişme yaşanmıştır. Bunların ilki, 15 gün önce vekâleten Kurum Başkanlığına getirilen yöneticinin değiştirilmesiydi.
İkinci önemli gelişme ise, TÜİK’in işsizlik hesaplamasını aylık baza çekmesi; klâsik işsizlik oranlarına yenilerini eklenmesi; daha yüksek sonuç veren oranlara “işsizlik” demek yerine başka tanımlar getirmenin tercih edilmesi şeklinde olmuştur.
Bu gelişmeler temelinde bu haftaki yazımızı anılan konuların irdelenmesine ayırdık.
TÜİK YÖNETİMİNDE DEĞİŞİKLİK
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan’ın 14 Şubat’ta vekâleten Başkanlık görevine getirdiği, Kurum bünyesinde yetişmiş, teknik bilgisi ve deneyimi konusunda herkese güven veren Ahmet Kürşat Dosdoğru’nun yerine 2 Mart’ta (15 gün sonra) Sait Erdal Dinçer atandı. Böylece AKP yönetimi süresince sekizinci başkan değişikliği yapılmış oldu.
Önceki Başkan Dosdoğru’nun başlattığı, kurumun şeffaflık ve saygınlığını artıracak adımların da yeni Başkan Dinçer tarafından iptal edilmeye başlandığı kamuya yansımaya başladı. Dosdoğru’nun açıkladığı güven artırıcı değişikliklerin başında “istihdam ve fiyat verileri konusunda birer danışma kurulu” oluşturmak gelmekteydi ve bunu “büyüme verileri konusundaki kurul” izleyecekti.
Ekonomi çevresinde konularında uzmanlığıyla bilinen akademisyenler ve araştırma kurumlarının temsilcileri bu danışma kurullarına alınmış, ilk toplantılarını da yapmışlardı. Çarşamba günü çıkan ve TÜİK tarafından yalanlanmayan söylentiye göre, danışma kurullarında yer alan akademisyenlere telefonlar açılarak, “yeni başkanın talimatıyla bu kurulların tasfiye edildiği” bildirilmiştir.
Diğer yandan, ekonomi çevrelerinde sevinçle karşılanmış olan ve Bakan Elvan’ın seçimi olarak görülen TÜİK yönetimine yapılan atamaların yerine iki hafta içerisinde, ilgili Bakan’ın tanımadığı yeni bir TÜİK başkanının atanması, “Elvan’ın etkinliğine vurulmuş önemli bir darbe” olarak yorumlandı.
YENİ İŞSİZLİK ORANLARI ve İSTİHDAM
Yeni bir metodolojiye geçerek işsizlik sayılarının aylık olarak açıklamaya başlayan TÜİK, “Ocak 2021 itibariyle işsizlik oranını”/dar tanımlı işsizlik oranı, mevsim etkisinden arındırılmış şekilde yüzde 12,2 olarak hesaplarken, “gerçek işsizlik” de yeni hesaplamada resmiyet kazandı.
Buna göre, uzmanların TÜİK’in itirafı olarak yorumladığı ve “zamana bağlı eksik istihdam”[1] ile “iş gücüne dahil olmayanların” da yer aldığı “gerçek işsizlik” rakamı ise yüzde 29,1 olarak açıklandı.
İstihdam verilerinin yeni yöntemi, Abdurrahman Yıldırım’ın ifadesiyle, bardağın yarısı dolu diyenlere de, yarısı boş diyenlere de, gerçeği görmek isteyenlere de kaynak sunacak niteliktedir.
TÜİK’in Ocak 2019-Ocak 2021 tarihleri arasında ve bardağın dolu / boş taraflarını betimleyen “mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler” grafiği aşağıya alınmış; yazımızın devamında açıklanmaya çalışılmıştır.
TÜİK 2021 Ocak ayından itibaren, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nün 19. Çalışma İstatistikçileri Konferansı kararlarına ve ilgili AB tüzüğüne uyum sağlamak amacıyla yeni düzenlemelere geçmiştir. Bu kapsamda Kurum’dan “10 Mart 2020 tarihinden Kasım-Aralık-Ocak aylarını kapsayan Aralık 2020 dönemi yerine, 2021 yılı Ocak ayı verileri yayımlanacaktır” açıklaması yapılmıştır.
Bir diğer anlatımla, “üçer aylık hareketli ortalamalar olarak aylık yayımlanan” işgücü istatistikleri, 2021 Ocak ayından itibaren “bağımsız aylık tahminler” olarak kamuya sunulacaktır.
Açıklanan “işsizlik oranı setinin” dört başlıkta toplandığını, bundan böyle isteyenin düşüncelerine göre kullanabileceği yeni bir veri setinin uygulamaya konulduğunu söyleyebiliriz.
Ocak 2019’a göre mevsimlik etkilerden arındırılmış işsizlik oranı, (yukarıdaki grafiğin en alttaki kırmızı çizgi ile gösterilen) bir yılda yüzde 12,8’den yüzde 12,2’ye; arındırılmamış verilerde ise yüzde 14.1’den yüzde 13.4’e düşmüştür. İşsiz sayısı da, arındırılmış verilerle 4.0 milyondan 3.8 milyon kişiye, arındırılmamış verilerde 4.4 milyondan 4.2 milyon kişiye inmiştir.
Yukardaki yıllık sayısal sonuçlar için, ekonominin durgunluğa girdiği ve karantinaların uygulandığı Covid-19 salgını altındaki son bir yılda, yüzde 1,8 oranındaki ekonomik büyüme yanında, işsizliğin bu verilerle gerilediği sonucuna varılabilir. Bir şekilde, bardağın dolu tarafını göstermek isteyenler için iyi malzeme olarak değerlendirilebilir.
Yeni yöntemde TÜİK, işgücüyle ilgili “bardağın boş tarafına ve gerçek durumunu” yansıtmak üzere, mevsimsel etkilerden arındırılmış “tamamlayıcı göstergelere” de yer vermeye başlamıştır.
– Bu bağlamda, yukarıdaki grafikte maviyle gösterilen alttan ikinci çizgi, “eksik istihdam” ile “işsizlerin” bütünleştirilmiş oranını vermektedir. Bu oran da yüzde 19,7 olup, son bir yılda 4.3 puan yükselmiştir. Bu veri, bardağın boş tarafının üzerinde duracaklar için destek olarak kullanılabilir niteliktedir.
– Sarı renkle gösterilen üçüncü grafik çizgisi “işsizler” ve “potansiyel işgücünün[2]” bütünleşik oranını anlatmaktadır. Ocak ayında yüzde 22.5 olan bu oran bir yıl önce 18.7 idi ve 3.8 puan artış göstermiştir. İşler kötüyü gidiyor diyecekler bu grafikten yararlanabilirler.
– En üstte yer alan mor renkteki ve altındaki bütün oranları içeren “atıl işgücü oranı” veya “geniş anlamda işsizlik” ise 2021 Ocak’ta ayında yüzde 29,1’e yükselmiştir. Söz konusu oran, bir önceki ay yüzde 28,4; Ocak 2020’de de yüzde 21,2 idi. Atıl iş gücündeki bir yıllık artış 7.9 puan yükselmiştir. Anılan “atıl işgücü oranı” zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşuyor ve istihdam verileri yönünden bardağın boş tarafını çok net olarak göstermektedir.
Atıl işgücü oranı veya geniş anlamda işsizlik konularında eklememiz gereken bir diğer gerçek de, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR)’in yaklaşık 10 yıldır, ILO metodolojisine dayanarak işsizlik hesaplaması yapıyor olduğudur. TÜİK’in atıl işgücü olarak açıkladığı veri DİSK-AR tarafından geniş tanımlı işsizlik olarak veriliyordu.[3] Bir diğer anlatımla bu sayılar, işgücü ve işsizlik istatistikleri uzmanları için sürpriz olmadı.
Son bir yılda 15 yaş ve üzeri nüfus 1.22 milyon artmıştır. Bunun yanında işgücüne katılımın 366 bin kişi azaldığı, istihdam edilenlerin sayısının da 154 bin düştüğü görülmektedir.
Ocak 2021’de 21.7 milyonu kadın ve 9.9 milyonu erkek olmak üzere “çalışabilir” durumdaki 31.6 milyon kişinin ise iş gücüne katılamadığı ve bunun da 1 yıl içinde 1.6 milyon kişi arttığı anlaşılmaktadır. İşgücüne katılma oranı ise yüzde 49,9 olarak gerçekleştir.
İşgücünün istihdamı konusundaki anahtar gelişme burada yatmaktadır. Şöyle ki, işe katılamayanların sayısındaki artış, bir yıllık nüfus artışından bile 400 bin kişi fazladır. Bunun anlamı da, iş gücüne katılmayanların sayısı, uzun bir aradan sonra ilk kez salgın döneminde iş gücüne katılanları geçmiş olduğu olgusudur. Daha bir yıl önce işgücüne katılanların sayısı daha fazlaydı.
Görüldüğü gibi dar ve geniş tanımlı işsiz sayısı arasındaki fark 6,5 milyon civarındadır. Bir başka ifade ile TÜİK, bu güne kadar işsizliğin yüzde 60’ını perdelemiş durumdadır.
Mart 2019 döneminde 9.1 milyon olan “kadın istihdamı”, 1.8 milyon sayısındaki “iş arayan kadın” sayısı ile birlikte “toplam kadın işgücü” 10.9 milyon, “işgücüne kadın katılım oranı” da yüzde 35,2 idi. (Bu oran Avrupa’nın en düşük kadın katılım oranlarına sahip İtalya ve Yunanistan’da yüzde 56 civarındaydı)
2019 baharından itibaren ters yönden esen rüzgârlar güçlendi ve kadınlar giderek işgücü piyasasından çekilmeye başladılar. Bir diğer anlatımla kadın işgücü, 14 ay gibi kısa bir süre içinde 10.4 milyona düşerken, işgücüne katılım oranı da yüzde 33,2’ye gerilemiştir. Keza son 20 ayda (Mart 2019-Kasım 2020) kadın istihdamında 9.1 milyondan 8.3 milyona, 800 bin kayıp yaşanmıştır.[4] İşgücüne kadın katılım oranı 20 ay içinde 4.8 puan kaybetmiştir.
İşsizlikteki artışın, kadınları işgücü piyasasından uzaklaştırmaya başlamış olması güçlü bir olasılık olup, bu büyük kaybın kaç yılda telafi edilebileceği ise bir bilinmezdir. Bu kayıplar bir yandan ekonomik kalkınma çabalarına zarar verdiği gibi, diğer yandan da yoksulluğu ağırlaştırmaktadır. Diğer yandan, zaten var olan “cinsiyet eşitsizliklerini” ise daha da derinleştirmektedir.
Sonuç olarak, perdelemenin kaldırılmasını enflâsyon oranlarının hesaplanması için de umduğumuzu söylüyoruz.
[1] Zamana bağlı eksik istihdam, “bir işi olan, ancak haftada fiili olarak kırk saatten az çalışmış ve mümkün olduğu takdirde daha fazla çalışma isteğinde bulunan” kişileri tanımlamaktadır.
[2] Potansiyel işgücü, “ne istihdamda ne işsiz olan çalışma çağındaki kişilerden; iş arayan fakat kısa sürede işbaşı yapabilecek durumda olmayanlarla iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa sürede işbaşı yapabilecek durumda bulunan” kişiler şeklinde tarif edilmektedir.
[3] Ersin Dedekoca, “İstihdam ve işsizlik gerçekleri”, Eskimiyen.com.,27.07.2020,