Süt piyasasında yangın var. Besiciler iflasın eşiğinde. Baharın gelmesiyle süt üretimi arttı. Süt sanayicisi alım kapasitesini arttırmadı. Arz talep dengesi bozulunca sütün litresi 1 lira 20 kuruştan 60 kuruşa düştü. Süt köylünün, besicinin elinde kaldı. Süt fiyatının üretim maliyetlerinin altına düşmesini protesto eden köylüler, sütü yola dökmeye başladı. Süt stokları yığıldı. İhracat yapılamıyor, turizm bitti. Sanayici süttozu yaptırıyor, stoklar şişti. Türkiye’ye oranla, mazot, yem, saman, yonca, elektrik gibi üretim maliyetleri daha düşük ve devlet desteklemeleri daha yüksek olan dış ülkelerde süttozu çok ucuz. Bazı firmalar süt alımını durdurdu. Bazı firmalar ise aldığı sütün ücretini aylardır ödemiyor. KDV kalktı ama yem zamlandı Hükümet hayvan yeminden alınan yüzde 8’lik KDV’yi kaldırdı. Yem fiyatlarının ucuzlaması beklenirken, üretici firmalar, asgari ücretin artmasıyla personel ve işletme giderlerinin artmasını gerekçe göstererek, yem fiyatına yüzde 15 zam yaptı. Sütün ucuzlamasına rağmen, yem fiyatlarının yine tavan yapması, besiciye ikinci darbeyi vurdu. Besicilikte temel ilke olarak kabul edilen, “Satılan sütün ücreti, ineğin yediği yemin bedelini karşılamalıdır” ilkesi bozuldu. Besici, ineğe yedirdiği yemin bedelini, sattığı sütten karşılayamaz duruma düştü. Besici, şu anda maliyetinin altında ürettiği sütü satmaya çalışıyor ama alıcı yok. Tarım Bakanlığı çaresiz. Her ne kadar Tarım Bakanı Faruk Çelik, çözüm üretmeye çalışsa da, alınan önlemler, piyasalara çare olamadı. Tarım Bakanlığı et fiyatlarını indirmeye çalışması da besiciye ayrı bir darbe olarak algılandı. Bu filmi 2009’da da izlemiştik Besici açısından bakıldığında, yüksek yem fiyatı, ucuz süt ücreti ve etin ucuzlaması nedeniyle zarar eden sektör sürdürülemez hale geldi. Besici, sattığı sütün ücretiyle yem alamaz duruma düştüğünden, “zararın neresinden dönersen kardır” mantığıyla, süt ineklerini kasaba göndermeye başladı. Aynı filmi 2009’da izleyen besici, yüzbinlerce süt ineğini kasaba vermiş ve Türkiye’nin süt ineği sayısı yetersiz hale düşmüştü. Tarım Bakanlığı, hem süt veren hem de her yıl buzağı veren ineklerin sayısının yetersiz hale gelmesiyle, 2010 yılında Almanya, Fransa, Bulgaristan, Macaristan, Amerika, Yeni Zelanda’dan yüzbinlerce damızlık düve ithal ederek yabancı çiftçileri zengin etmişti. O film yine gösterime girdi. ‘Zarar ediyoruz, çare bekliyoruz’ Aydın Yenipazar’da 147 ineğiyle süt üretimi yapan Muharrem Tosun, içinde bulundukları durumu şöyle anlattı: “50 kiloluk bir torba inek yemi zamlanarak 48 TL’den 54 TL’ye çıktı. Yemin kilosu 1 TL 10 Kuruşa yükseldi. Sütün litresi ise 1 Lira 20 Kuruştan 60 kuruşa indi. Asgari ücret yükseldiğinden 4 çalışanda 1400 TL ek maliyet geldi. Herkes bilir ki 2 kilo süt alabilmek için ineğe 1 kilo yem yedirmek gerekir. Yani 30 kilo süt veren bir ineğe günlük 15 kilo yem, en az, 20 Kg. silaj, saman ve yonca yedirmek gerekir. Sütün litre maliyeti 1 TL 30 kuruşa yükselirken, satış ücreti 60 kuruşa kadar düştü. Sattığımız süt, ineğin yediği yem ve samanın bedelini karşılayamaz hale düştü. Köylü, daha fazla zarar etmemek için süt ineklerini kestirmeye başladı.” Eskiyörük: Suriyelilere süt içirelim TİRESüt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, “Baharda süt üretimi günlük 2-3 bin ton artınca fiyatlar düştü. Et Süt Kurumu, bu 2-3 bin ton fazlalığı piyasadan çekmeli. Süt tozu haline getirilmeli. Suriyeliler’e içirilmeli. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır uyguladığı gibi, sadece İzmir’de değil, Türkiye’nin her köşesindeki öğrencilerin tamamına süt içirilmeli. Sağlıklı bir nesil yetiştirmek için de bu gerekli” dedi. Eskiyörük, “Süt tozu ihracatına teşvik desteği verilmeli. Dünya süt tozu fiyatı 1,700 dolardan 1,400 dolara düştü. Tarım Bakanlığı, çiftçiliği, besiciliği sürdürülebilir politikalar uygulamalı. Avrupa’daki çiftçiyi para kazandıran politikalar uygulanmalı. Üretim maliyetleri düşürülmeli” diye konuştu. Devlet personele süt içirsin Denizli Hayvan Kooperatifi Üst Birlik Başkanı Mehmet Varol, resmi kurum ve kuruluşlarının, personeline verdiği öğle yemeklerinde süt, yoğurt, cacık, ayran, peynir gibi süt mamulleri tüketimine yardımcı olmalarını istedi. Varol, hayvancılık sektörünün ayakta durabilmesi için acilen alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı: Süt Kurumu acilen günlük 35 bin ton müdahale alımı yapmalı. İç tüketimin arttırılması amacıyla, başta büyükşehir belediyeleri ve diğer belediyeler olmak üzere, sosyal yardımlaşma kurumları, diğer kurum ve kuruluşlar, süt mamulleri tüketimini arttırmalı. Ülkemizdeki mültecilere ve diğer dış ülkelere para yardımı yerine, gıda, süttozu veya süt mamulleri yardımı yapılmalı. Acilen zorunlu, sözleşmeli üretime geçilmeli. Sütte ve diğer hayvancılık ürünlerinde desteklemeler arttırılmalı, Hazine’nin de koyacağı ek kaynak ile müdahale alımları için kaynak yaratılmalı.