DOKUZUNC BÖLÜM
TEFTİŞE DOĞRU
Askerlik sonrası, Kayseri’den Ankara’ya taşındık. Esim, Ankara Doğumevinde yeni görevine başladı. Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü Ticaret Dairesi Başkanlığında Gümrük Servisinde, 5 kişi idik. Göreve başlarken, Bir yıldan fazla çalıştım burada. TEK, yurt dışından çok fazla makime ve yapılan yedek parça ithalatı olan bir kuruluştu. Burada gümrükleme işlerini yapan bir şubede çalıştım. Asıl amacım, bir teftiş kurulunda sınav kazanmaktı. Fırsat buldukça müfettişlik sınavları için ders çalışıyordum. İlanları takip ediyor, kariyer diye nitelendirdiğimiz kurulların sınav ilanları takip ediyordum. İki sınav geride kalmıştı. Başarılı olamamıştım.Bu arada, genel olarak sınavlara katılma kabul edilme yaş sınırına yaklaşıyordum. Siyasette ise, Demirel Başbakanlığında Milli Cephe Hükümeti iş başındaydı.
Bir yandan da sınavlara katılma kabul edilme yaş sınırına yaklaşıyordum. Tekel Genel Müdürlüğü, Türk Bayrağının dalgalandığı her yerde ünitesi bulunan, işletmeleriyle diğer üniteleriyle güçlü, dev bir kamu kuruluşu, Teftiş kurulu da beğenilen, kariyer bir kuruldu. Ankara’da da yazılı sınav yapıyorlardı.
Bu arada, 1976 yılının başında Babamın hastaneye yattığını öğrendim. Yanımda Türkiye Elektrik Kurumundan arkadaşlarım vardı. Güner, Hale, Faika, Nihal. Hastanede Babamın yanında olmak istiyordum. Sınav günü yaklaşmıştı. Babam, kendisinin iyi olduğunu Hastanede rahat bakılabilirim diye yatırıldığını söyledi telefonda. Fakat çok geçmeden Kardeşim, Babamızı kaybettiğimizi bildirdi. 18.Şubat .1976 . Hemen İstanbul’a hareket ettim. Ertesi günü Babamı toprağa verdik. Topkapı Mezarlığından Beyazıt’taki evimize gelirken yaşamım iki kat daha ağırlaşmıştı. Ama, hemen Ankara'ya dönüp Tekel Teftiş sınavlarına katıldım.
1976 yılı kışı çok sertti Ankara’da. Ankara Bira Fabrikası yemekhanesi soğuk mu soğuk. Sınav Kurulu ise hepsinden soğuk. Büyük bir ciddiyet içinde sorular soruldu, kağıtlar teslim alındı, Heyet İstanbul’a gitti. Müfettişlik sınavlarına hazırlık döneminde çalıştığım TEK, hayatımda önemli yer tutan bir Kuruluştur. İnanılmaz dostluklar, güzel arkadaşlıklar yaşadım. Hepsini özlemle anıyorum.
Nihayet sınavı kazandığımı, sözlü sınavın Mayıs ayında İstanbul’da yapılacağını bildiren yazı geldi. Bu arada, Beni, kendisinin Tekel Müfettişi olduğunu söyleyen bir kişi telefonla, Ankara Tekel Başmüdürlüğüne davet etti. Orada, yazılı sınavda da gördüğüm, Ahmet Hamdi arkadaşımızı da gördüm. Tekel Teftiş Kurulu’nun, yazılı sınavı kazananlar hakkında, yaşadıkları bölgelerde aile ve sosyal durumlarını yakından tanımak için çalışma yaptığını öğrendik. Son olarak bizimle mülakat yapan kişi, daha sonra çok seveceğim, anılarımda saygın bir ağabey olarak yer alan Başmüfettiş Ekrem Karpat Beydi.
Sözlü sınav için istenen belgeler vardı. Onları o tarihlerde sağlık sorunları nedeniyle İstanbul’a taşınmış olan Annem aracılığıyla, Bankalar Caddesi No: 48 Karaköy İstanbul adresine ulaştırdım. Burada Başkan Yardımcısı görevini yürüten Rahmetli Selçuk Erdem üstadım, Annemin anlattığına göre, birkaç kez yaşımı hesapladıktan ve parmak hesabıyla da doğruladıktan sonra evraklarımı teslim almıştı.
Sonunda, Karaköy’de halen İstanbul Valiliği Dernekler İl Müdürlüğüne hizmet veren, tarihi binanın 3. Katında, toplantı odası etrafında, büyük bir ciddiyetle oturan sınav heyetinin karşısındayım.
Ertesi günü listeler asıldı. Ve özlediğim gibi artık Müfettiş Yardımcısı olarak iş hayatıma devam edecektim.
O yıllarda, Tekel Genel Müdürlüğü yeni bir yapılanmada içinde olduğundan, Teftiş Kurulu yönetim kadrolarına verdiği destek nedeniyle, müfettiş gereksinimi fazla ve yeni muavinlerin hemen işe başlaması gerekiyordu. Sınavı kazanan müfettiş yardımcılarının atamaları yapılmış, Memur olduğum için çalıştığım Kurumdan nakil işlemleri nedeniyle benimki bekliyordu. Bir yandan bizim için düzenlenen Seminer başlamıştı. Selçuk Bey üstadım, atama yapılmasa da seminere katılabileceğimi söyledi. Her gün seminerden sonra , Unkapanı’nda bulunan Genel Müdürlük Personel Dairesi Başkanlığına gidiyor, atamamı izliyordum. Sonunda benim atamamda Bakan onayından geldi.
Seminer esas itibariyle, bir uyum kursu idi. Müfettişlerin, giyim kuşamlarına dikkat etmeleri, çantaları dışında yük taşımamaya özen göstermeleri gibi konularda bilgilendiriliyorduk. Cumhuriyetin ilk yıllarında maliye müfettişlerinin, Ankara – İstanbul tren yolculuğunda fötr şapkalarını çıkarmadan yolculuk ettiklerine kadar pek çok örnek dinledik.
Hem kurumla ilgili her türlü mevzuatı bilmek, her türlü evrakı tanımak, hem de memur ve işçilerle senli-benli olmamak zorundaydık. Turnelerde otelde veya sayıları az olan konuk evlerinde kalacaktık. Müfettişlerin mümkün olduğu kadar kalabalık yerlerde bulunması pek istenmezdi. Kenan Evren askeri yönetimi döneminde, tüm kamu müfettiş ve denetçilerinin sıradan otellerde kalmasını yasaklarmış, gerektiğinde Orduevlerinde kalmaları için genelge çıkarılmıştı.
Devlet Personel rejimi, kamu muhasebe ve maliyesi yanında, Kurum içi genelge ve talimatları da çık iyi bilmemiz için, her yeni kanun ve genelge mutlaka müfettişlere ulaştırılırdı. Tekel, kurumsal yapısı bakımından, tütün, tuz, alkol, alkollü içkiler, kibrit üretim ve satışı, bunların ham maddelerinin temini için uygulanan vesikalı alım sistemleri gibi çok geniş bir mevzuat bilgisi gerektiriyordu. Pek tabii olarak, ithalat ve ihracat konularına da ilgisiz kalamazdınız. Ayrıca, aynı Bakanlık bünyesinde olduğumuz için, Gümrük İdaresi bulunmayan pek çok yerde Tekel , gümrük işlerine de bakıyordu ve haliyle Tekel Müfettişleri, yakalanan kaçak eşya, terkedilen motorlu araç gibi işlemlerin denetiminden de sorumluydu.
Müfettiş, teftişin yanı sıra, bütün kamuda olduğu gibi, inceleme soruşturma görevleri üstlenir, gerektiğinde araştırma ve inceleme gibi kritik görevler de üstlenir. Buna karşılık Tekel Teftiş Kurulu her müfettişini, sırayla bilgi ve görgülerini artırmak üzere yurt dışına gönderiyordu. Bu da bir tercih nedeniydi.
Nerdeyse bir müfettişin mütemmim cüzü gibi, olmazsa olmazımız kabul edilen daktilo ve çanta demirbaşlarımız teslim edildi. Hatta, raporlarımızı yazacağımız kağıtlarımız bile özel başlıklı idi. Mühür, kıskaç ve çeklerimiz ve şifremiz özeldir. Şifremiz, gerektiğinde, Başkanlıkla haberleşmemizde gizliliği sağlamak içindir. Telgraf bile çeksek, şifre anahtarı olmadan anlaşılamazdı. Çeklerimiz çok özeldi. Seminerde Selçuk Erdem Üstadım, üzerine basa basa bu çeklerle tüm Tekel İdarelerinin veznelerinden, dilediğimiz zamanda dilediğimiz kadar parayı çekebileceğimizi söylemişti. Yıllar sonra bu uygulamanın İngiliz Yargıçları için yapıldığını öğrenmiştim. Bizim çeklerin, limiti yoktu. Yolluk, maaş, ikramiye tutarlarımızı kendimiz hesaplar, rakamı yazar imzalar vezneye gönderirdik. Son anına kadar Tekel Müfettişleri ödemeleri bu şekilde yapıldı ve son ana kadar hiçbir Tekel Müfettişi bu çekleri kötüye kullanmadı. İkinci olarak Mühür ve Kıskaç yine çok özeldi. Her müfettişin tanımlı numarasını içeren Mühürlerimizle, yazışmaları, raporları, önemli gizli postalarımızı mutlaka, numarası okunacak şekilde mühürlerdik. Kasa ve ambarların mühürlenmesinde, yine kırmızı mumla bu mührümüzü kullanır, ancak, mumla mühür altına alınması mümkün olmayan hallerde de kurşun ve tel yardımıyla Kıskaç kullanılırdı.
Bir aylık yoğun bir Seminer çalışması arkasından, bizlerin yetişme döneminde birlikte çalışacakları Müfettişler de belirlendi. Rahmetli Nahit Dilben ve Ben, o yıl Başkan Yardımcılığı görevini bırakacak, rahmetli Başmüfettiş Selçuk Erdem ile birlikte turneye çıkacaktık. Tekel Teftiş Kurulunun adil bir teftiş programı dağıtım sistemi vardı. Bu çerçevede üstadımın sırası Doğu – Batı olduğu için, yaz turnesi programında Bitlis, Muş devamında ise İzmir ve ilçeleri vardı. Başmüfettiş Hamdi Bayraktar Yardımcılık görevine getirilmişti
İstanbul’daki evimiz kirada olduğundan, Üsküdar’da bulduğumuz bir eve taşınmıştım. Eşim Üsküdar Ana ve Çocuk Sağlığında çalışacak, Bora’da yakında bir yuvaya devam edecekti. Ben ilk teftiş turnesi için uçakla Van’a oradan Bitlis’e doğru yola çıkıyordum.
DEVAM EDECEEK
Bitlis-Van