Levent'te bir açılış törenine katılan İmamoğlu, “Size çok duymadığınız bir şey yapayım o zaman. Yarın sizi bir törenimize davet etmek istiyorum. ‘Temel atmama’ törenine davet ediyorum sizi. Şaka değil, yarın bir temel atmama törenim var gerçekten. Göreve geldiğimizde bizim önümüzde getirilmiş, dayatılmış, ihaleye çıkılmış, teklifler alınmış Silahtarağa’da hem de o Eyüpsultan’ın devamında ilçenin sınırlarında Haliç’in o güzel doğasını bütünleyen 130 binlik alanı kapsayan 70 bin metrekareye yakın kısmı orman olan bir arazide bir arıtma tesisi. Maliyeti 1 milyar 100 milyonun üzerinde. Arazi değeriyle beraber 1.5 milyarı aşan bir proje. Ekonomik sıkıntı bir kenara. Durdurduk. Çok projeyi böyle durdurduk aslında. Arkadaşlarıma araştırma yaptırtıyorum. Birçok projeye yaptık. Buna da yaptık. Gerek yok böyle bir yatırıma, böyle bir arıtma tesisine gerek yok. Ne yazık ki yok, 1.5 milyar” diye konuştu.
Açılış töreni sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan İBB Başkanı şöyle devam etti “Biz gıdanın üretiminden, vatandaşın evine varmasına kadar hangi tedbirleri biz alabiliriz noktasında arayış içerisinde olacağız. Bu konu tarım bakanlığına aittir deyip geriye yaslanmayacağız. Her türlü yaşamsal sorunlarını ilgi duymak zorunda olan bir belediyecilik anlayışı savunduk. O bakımdan başta kendi yerelinde köylerini güçlendirme… Bakın yakın zamanda Göçbeyli Köyüne gittim Pendik’te. Burada oldukça üst seviyede tarım üretimi var, seracılık var. Biz bu seracılığı o köyde, kentte geliştirmek yanı sıra o köyün içinde bir köy imarı oluşturmak… Nedir köy imarı? Orada üretilenlerin yine orada satılacağı ortamı sağlamak, orada üreten insanların yine kentin farklı noktalarında pazarlayabilme imkanlarını sağlamak, onlara pazarlarda ya da bu tür alanlarda yer vermek gibi bir çok paydaş var. İstanbul’un 151 kırsal köyü var. Bu köylerin büyük bir kısmına biz bu hizmeti götüreceğiz. O köyleri imar etmenin içinde kaldırımından, taşına, çocuk parkından, şehirden giden günü birlik alışveriş yapan insanların arabalarını park edeceği yere kadar altyapı sorunlarına kadar örnek köy modelleri oluşturacağız. Bunu bütün İstanbul’a yayacağız. Ama sadece bu yöntemle gıdayı ucuzlaştırma imkanımız yok. Tabi ki Türkiye’nin ekonomik durumunun da gıda etkisi var. Bugün yüzde 60’a yakın enerji zammından sonra ‘ben hiçbir şeye zam yapmıyorum deme şansına sahip değiliz. Fakat bir yandan gıdadaki erişimi, doğru üretimi, doğru yerde doğru üretime destek olmayı sağladığımız takdirde çok çok üst seviyede fayda sağlayacağımızı hissediyoruz. Bu konuda tarım daire başkanlığını kurma konusunda adımımızı attık.”