İstanbul'dan Tekirdağ'a doğru giderken, yolun iki tarafında Tekirdağ'ın kimliğine dair ipuçlarını görmek mümkündür. Yolun sol tarafı irili ufaklı tatil siteleri ile doluyken, sağ tarafında dönemine göre tarlalarda yoğun koyu sarı (kanola), yeşil (buğday) ve açık sarı (ayçiçek) hakim renk olarak görülmektedir. Biraz daha yukarı çıkıldığında Çorlu ve Çerkezköy ilçelerinin ise yoğun bir sanayi bölgesi oluşturduğu gözden kaçmamaktadır. Tekirdağ'ın tarım ve sanayi arasında kalmış bir il olduğu bu manzaradan hemen okunabilir.
Şehrin girişinde üzerinde biraz yeşillik ve birçok yeni yapılmış konutun yer aldığı tepeleri geçerken, sol taraftaki yazlık evler bir sayfiye şehrine geldiğiniz duygusunu uyandırmaktadır. Sahilde araçtan indiğinizde kokusunu hissettiren deniz, sağ tarafta tanıtımı iyi yapılmış olan Tekirdağ köftesi servis eden restoranlar, Mimar Sinan'ın yadigarı camii ve sol tarafta yeni hareketlenen Tekirdağ Limanı ile basit işletmeler hariç boş olduğu kanısına kapıldığınız kordon boyu göze çarpan başlıca öğeler oluyor. Hızla gelişmekte olan sanayi şehirlerinde genellikle görülen büyük alışveriş merkezleri, yoğun araç ve insan trafiği Tekirdağ'da henüz kendini hissettirmektedir.
Çorlu ve Çerkezköy'de yoğunlaşan sanayi bölgesinin etkileri Tekirdağ merkezine henüz yansımış değildir. Merkez Trakya'nın doğusundan daha çok, tarım yoğun olan batısının niteliklerini taşımaktadır. Şehirde sadece bir adet sinema, senede bir yapılan kiraz festivali, Değirmenaltı'nda ve şehir merkezinde konumlanmış restoran, bar ve eğlence merkezleri bulunuyor. Ne yazık ki, tiyatro ve benzeri sanatsal faaliyetler henüz şehirde yeterince gelişmiş durumda değildir.
Şehrin turizmde avantajlı konumda olduğu, günlük bir gezi sonrasında rahatlıkla fark edilebilir. Macarların milli kahramanı Rakoczi'nin sürgün evi; etnoğrafya müzesi; bir çoğu yıkılmaya yüz tutmuş eski evleri; harf inkılâbının ilk adımlarının atıldığı valilik binası; mavi bayrağa sahip ama sayfiye kenti konumundaki üzüm ve şarabı ile ünlenmiş Mürefte'nin bulunduğu Şarköy'ü; rüzgar sporlarına uygun yapısı, güzel manzarası ve tesis eksiklikleri ile Uçmakdere'si; el dokuması ürünleri ile Karacakılavuz'u; Çanakkale'deki muhteşem direniş için askerlerin ilk toplandığı yer 19. Fırkası ve diğer birçok tarihi ve kültürel varlıkları ile Tekirdağ bambaşka güzeldir. Bu güzelliklere rağmen turizm konusunda tanıtım ve altyapı eksiklikleri sonucunda sadece köftesini pazarlayabilmiş bir şehir Tekirdağ.
Tekirdağ'ın gelişimi için öncelikle altyapısının büyük şehre uygun hale getirilmesi, tarihi yapılarının kurtarılarak görücüye çıkarılması ve sosyal altyapı adına sosyal alanlar sunacak işletme ve kurumların ivedilikle oluşturulması ve geliştirilmesi kentin sıçramasını sağlayacaktır.