Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında şunları kaydetti;
“İnsanlar arasında anlaşmanın, paylaşmanın, birlik ve beraberliğin teminatı olan dil, kültürlerin ve medeniyetlerin köşe taşı, gelenek ve göreneklerin nesilden nesile aktarılmasında en etkili araçtır.
Dünyanın sayılı dilleri arasında yer alan kadim dilimiz Türkçe, asırlar boyunca çok farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu topraklarda, milli kültürümüzün ve milli kimliğimizin oluşmasına vesile olmuştur.
Asya içlerinden Avrupa’nın ortasına kadar oldukça büyük bir coğrafyaya yayılan Türkçemiz, farklı şive ve ağızlara ayrılmasına rağmen, kardeş halklar arasında aramızda kurulan güçlü bağların temelidir.
Hoşgörünün, barışın ve sevginin dili Türkçemiz, ortak bir maziye sahip halklar arasında yıkılmaz gönül köprüleri kurmuştur.
Türkçemizin, sahip olduğu sözcük varlığının yanı sıra deyim, atasözü ve vecize hazinesi bakımından da dünyanın önde gelen dilleri arasında yer alması, milletimiz için bir gurur vesilesidir.
Atatürk'ün 12 Temmuz 1932'de kurduğu Türk Dil Kurumu (Türk Dili Tetkik Cemiyeti), Türk dilinin öz güzelliğini meydana çıkarmak ve onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek amacıyla çalışmalarına başlamış ve kuruluş işlemlerinin tamamlanmasının ardından yetkili kurullarını seçmek, gerçekleştirilecek çalışmaları belirlemek, yöntem üzerinde tartışmak amacıyla Atatürk’ün isteğiyle 26 Eylül - 5 Ekim 1932 tarihlerinde ilk kurultayını düzenlemiştir. 26 Eylül 1932'de başlayan 1. Türk Dili Kurultayı'na birçok bilim adamı, yazar, şair, gazeteci ve devlet adamı katılmıştır.
Birinci Türk Dili Kurultayı, Dolmabahçe Sarayı’nın Muayede (Bayramlaşma) Salonu’nda yaklaşık üç bin kişinin katılımıyla 26 Eylül 1932 günü saat 14.00’te Türk Dili Tetkik Cemiyeti Reisi Samih Rifat Bey’in konuşmasıyla açılır. Kurultay Başkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Kâzım Paşa, Yardımcılıklarına ise Maarif Vekili Reşit Galip ile Samih Rifat Beyler seçilirler.
Herhangi bir açış veya kapanış konuşması yapmayan Atatürk, Kurultay’ın bütün oturumlarına katılmış; bildirileri dinlemiş, oturum aralarında bildiri sahipleriyle sohbet etmiştir.
Kurultay’a her birinin okunması birkaç saat alan hatta bazılarının birkaç oturum sürdüğü yirmi bir bildiri sunulmuştur. Bildiri sunanlar arasında Samih Rifat, Saim Ali, Ahmet Cevat, Agop Martayan, Mehmet Saffet, Artin Cebeli, Hakkı Nezihi, Ragıp Hulusi, Hasan Âli, Raifpaşazade Fuat, Abdullah Battal, Bedros Zeki, Şeref, Faik Ali, Hüseyin Cahit, Uşşakizade Halit Ziya, İhsan, Ruşeni, Köprülüzade Fuat, Besim Atalay yer almaktadır.
Kurultay’da Türk Dili Tetkik Cemiyetinin tüzüğü kabul edilmiş, yetkili kurulları seçilmiş, yöneticileri belirlenmiş, Cemiyetin çalışmalarına yön verecek yedi maddelik “Çalışma Programı” da üyelerce benimsenmiştir. Türkçenin Sümer, Eti gibi en eski “Türk” dilleriyle gerek Hint-Avrupa, Sami dilleriyle karşılaştırmasının yapılması; karşılaştırmalı dil bilgisinin hazırlanması; Türk lehçelerindeki kelimelerin derlenerek önce lehçeler sözlüğünün, sonra da esas Türk sözlüğünün yapılması; Türk dilinin tarihî dil bilgisinin yazılması; yurt dışında yayımlanan Türk dili ile ilgili eserlerin toplanması, gerekli olanların Türkçeye çevrilmesi; bir dergi yayımlanması gibi maddeler yer almaktadır.
Kurultay, yapılan ateşli konuşmalar ve oy birliği ile alınan kararlarla âdeta bir bayram havası içinde geçmişti. Kurultay’ın sonlarına doğru bir önerge veren Halit Fahri Bey, Kurultay’ın açılış günü olan 26 Eylül’ün Dil Bayramı olarak kutlanmasını teklif etmişti. Bu teklif Kurultay katılımcılarınca da benimsenmiş böylece 26 Eylül ülkemizde Dil Bayramı olarak kabul edilmiştir.
Yabancıların Türkçe Hakkındaki Görüşleri
Alman dil bilimci Friedrich Maks Müller, “Türk dilini incelerken insan zekasının dilde başardığı büyük mucizeyi görürüz.” der ve Türkçe için şunları söyler: “Türk dilinin çekim biçimindeki hiç bozulmayan düzgünlük ve düzen, yapısından gelen kavrama kolaylığı, dilde yaratılan bu olağanüstü anlatım gücünü anlayabilenleri heyecana sürükler. Türkçedeki en ustalıklı yapı, eylem (fiil) yapısıdır. Hiçbir dilin anlatamadığı ya da ancak birçok sözcükle anlatmaya çalıştığı anlam inceliklerini, Türk dili tek bir sözcükle anlatabilir.”
Fransız Türkolog Jean Deny, “Orta Asya’nın doğal ortamından böyle bir dil nasıl çıkabilir?” diyerek şaşkınlığını dile getirir ve şunları söyler: “Türk dilini, biz ünlü bilginlerden oluşmuş bir kurulun ortak çalışma ürünü olarak görmek gerekir. Ancak böyle bir kurul bile Tatar bozkırlarında kendi içgüdüsüyle bu dili yaratan insan aklının yerini tutamaz. Türkçe eylem(fiil)lerde kendine özgü öyle bir özellik vardır ki, bunun bir benzerine Arian dillerinin hiçbirinde rastlanmaz. Bu özellik, yapım ekleriyle yeni sözcük oluşturma gücüdür”.
Türkçe; C.E.Bosworth’a göre “başka dillere karşı üstünlüğü olan, olağanüstü zengin ayırtılı (nüanslı) bir dildir”; Herold Armstrong’a göre “Türkçe, Arapçanın sertliğini kıran, Acemcenin tatlılığını taşıyan, açık ve net anlatımlı”; Khail Ganem’e göre, “sesli harflerin sessizleri bir yıldız kümesi gibi sarıp yumuşattığı; ses uyumu mükemmel, sade, tatlı, canlı ve atik” bir dildir.
Atatürk'ün Türkçe İle İlgili Sözleri
"Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını, çıkarlarını kısacası bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir."
"Türk demek, dil demektir. Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır."
"Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, alakalı olmasını isteriz."
"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil şuurla işlensin."
"Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır."
"Kesin olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin dili ve milli benliği bütün hayatında hakim ve esas kalacaktır."
"Zengin sözlüğümüzün toplandığı gün, milli varlığımız en kuvvetli bir dal kazanacaktır. Bizim milliyetçiliğimizin esası, dil birliğinin korunmasıyla mümkün olacaktır."
"Gaye, bugünkü ve yarınki Türk’ün medeniyetini kucaklayacak en güzel ve en ahenkli Türkçedir."
"Milli bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz."