İslami kaynaklara göre, Hz. İbrahim’in Eşi Sare’den bir çocuğu olmuyordu (bazı rivayetlere göre 125 yıl). Allah’a yalvarır, dua eder. Kendisinin ve eşinin yaşlı olduğu bir zamanda mucizevi bir şekilde oğlu olur. Çocuk biraz büyüdüğünde, Hz. İbrahim peygamber rüyasında onu kurban etmesi gerektiğini görür. Oğluna “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunan şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” der. Peygamberlerin rüyaları normal insanların rüyalarından farklı olduğundan bu bir emir olarak kabul edilmiş ve Hz. İbrahim peygamber oğlunu kurban etmeye götürmüştür. Ancak Allah’ın emriyle bıçak çocuğu kesmez. Bu esnada Cebrail kucağında bir koç ile gelir. Bu imtihan başarı ile geçildikten sonra tüm İbrahimi dinlerde Zilhicce ayının 10. günü aynı şekilde kurban kesilerek kutlanan bayram olmuştur. İslam peygamberi, Hac gibi terk edilen İbrahim geleneği, tekrar hayata geçirmiştir.
Kurban Bayramı farklı dillerde ve farklı kültürlerde, kültürel etkilerle de, farklı isimlerle anılmaktadır. Arapça İyd-el Adha, Kürtçe İyd-a Qurbane şeklinde okunan tüm dünyada yaygın olan bir isimdir. Türkçede Kurban Bayramı olarak anılırken, Hindistan ve Pakistan’da bayrama genelikle Bakra Eid denir ki bunun anlamı “Keçi Bayramı”dır; bu ülkelerde sıklıkla kurban edilen hayvan keçidir. Bakra Eid Güney Afrika’da da kullanılan bir isimdir. Bangladeş’te kullanılan yaygın isimlerse Id-ul-Azha ve Korbani Id’dir. Türkçe ismine benzer bir şekilde Bosna-Hersek, Bulgaristan da Koç bayram, Arnavutluk’ta Kurban Bajram şeklinde anılır. Nijerya’da Babbar Sallah, Somali’de ve Kenya ile Etiyopya’nın Somalice konuşan bölgelerinde ise Ciidwayneey.
Kurban Bayramı Namazı
Bayram sabahı, Bayram Namazı kılınır ve Bayram hutbesi okunur.
Arefe günü sabah namazından itibaren her farz namazın arkasından aşağıdaki vacip olan teşrik tekbirleri bayramın son ikindi namazı da dahil olmak üzere yirmi üç vakitte getirir.
Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd
İnsanlık tarihi ile birlikte başlayan kurban ibadeti, Allah’a yaklaşmak anlamına gelir. Dinimizde ise Allah’a yakınlaşmak ve O’nun rızasını kazanmak için kesilen belli nitelikteki hayvana kurban denir. Akıllı, ergenlik çağma gelmiş ve zengin Müslümanlar kurban kesmekle yükümlüdürler. Kur’an-ı Kerim’de: “Rabbin için kurban kes.” (Kevser Suresi, 2. ayet) ayetiyle kurbanın vacip olduğu belirtilmiştir. Kurban, Kurban Bayramının ilk üç gününde kesilir.
Kurbanın eti genellikle üç parçaya ayrılır. Bir parçası Kurbanı kesen kişi ve ailesine, bir parçası dost ve akrabalara, diğer parça ise fakir ve yoksullara dağıtılır. Kurban derisi de fakirlere veya hayır kurumlarına verilir.
Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar; sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.
1. Müslüman olmak.
2. Akıllı olmak.
3. Ergenlik çağına gelmek.
4. Özgür olmak.
5. Yolcu olmamak.
6. Nisâp miktarınca mal veya paraya sahip olmak.
Kurban ibadeti toplumda sosyal dayanışma ve yardımlaşmaya vesile olur. Dinî bir görev olarak kesilen kurbanlar birçok yoksula ve hayır kurumlarına ulaşır. Kurban kesen bir kimse, kurban etini Müslüman kardeşleriyle paylaşır. Bu da toplumdaki kardeşlik ve dostluk bağlarını kuvvetlendirir. Kurban eti, Peygamberimizin (s.a.v.) tavsiyesi üzerine üçe bölünür. (Ebû Dâvût, Dahâyâ, 10.) Bir kısmı yoksullara dağıtılır, bir kısmı bayramda gelen misafirlere ikram edilir, bir kısmı da ev halkı için ayrılır. Kur’an-ı Kerim’de de bu konuyla ilgili şöyle buyrulur: “Onlardan hem kendiniz yiyin hem de ihtiyacını gizleyen ve gizlemeyen fakirlere yedirin…” (Hac suresi, 36. ayet.) Ülkemizde birçok hayır kurumu gerek yurt içinde gerekse yurt dışında kurbanları yoksullara ulaştırıp kardeşlik bilincini oluşturur. Kurban derileri ise evde kullanılabileceği gibi hayır kurumlarına veya fakirlere verilebilir. Ayrıca Kurban Bayramı sayesinde Müslümanlar sevdikleriyle bir araya gelir, mutluluklarını ve üzüntülerini paylaşır.
Türk Geleneğinde, gelin kızlara,nişanlılara kuran hediyesi geleneği vardır. Bazı yörelerimizde hala devam etmektedir.