Haberler, açık oturumlar, seçim meydanları tanzim satış haber-yorum-nutukları ile çınlıyor. Kuyruklarda bekleyen insanlar, muhtemelen kendilerine TV kanalının patronu tarafından verilen talimata uygun olarak muhabirin yönlendirdiği beyanatları büyük bir samimiyetle tekrarlıyor.
Bütün bunları izlerken düşünüyorum.
Neler oluyor? Niçin bunlar? Bu arada bir haber gözüme çarpıyor.
“TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu'nda görüşülmeye başlanan sebze ve meyve ticaretini yeniden düzenleyen kanun tasarısı, sera yatırımcılarını da yakından ilgilendiriyor”
Halen yürürlükte olan hal yasasında;
KANUN |
SEBZE VE MEYVELER İLE YETERLİ ARZ VE TALEP DERİNLİĞİ BULUNAN DİĞER MALLARIN TİCARETİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN Kanun No. 5957 Kabul Tarihi: 11/3/2010 Amaç ve kapsam MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, sebze ve meyveler ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını, malların etkin şekilde tedarikini, dağıtımını ve satışını, üretici ve tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunmasını, meslek mensuplarının faaliyetlerinin düzenlenmesini, toptancı halleri ile pazar yerlerinin çağdaş bir sisteme kavuşturulmasını ve işletilmesini sağlamaktır. (2) Bu Kanun, sebze ve meyveler ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların her ne şekilde olursa olsun alımı, satımı ve devri ile toptancı halleri ve pazar yerlerinin kuruluş, işleyiş, yönetim ve denetimine ilişkin usul ve esasları, uygulanacak yaptırımları ve bakanlıklar, belediyeler ile diğer idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarını kapsar. |
Toptancı hallerinin kurulması ve kapatılması
MADDE 3 – (1) Toptancı halleri; imar planlarında belirlenmiş alanlarda, halin sınıfına, büyüklüğüne ve işlem hacmine göre yönetmelikle belirlenen müzayede, depolama, tasnifleme ve ambalajlama tesisleri ile laboratuvar ve soğuk hava deposu gibi diğer asgarî koşulları taşıyan projeler çerçevesinde gerçek veya tüzel kişiler ile belediye sınırları içinde belediyeler, büyükşehir belediye sınırları içinde büyükşehir belediyeleri tarafından kurulur. Gerçek veya tüzel kişiler tarafından toptancı hali kurulması ilgili belediyenin iznine tabidir.
Toptancı hallerindeki işyerleri ile pazar yerlerindeki satış yerlerinin işletilmesi
MADDE 11 – (1) Belediye toptancı hallerindeki işyerleri, kiralama veya satış yoluyla işletilir. Ancak satılan işyeri sayısı, o haldeki toplam işyeri sayısının yüzde ellisini geçemez. Bu maddenin altıncı fıkrasındaki eylemlerin tespiti halinde satış işlemlerinin iptal edilip işyerlerinin geri alınacağına ilişkin olarak tapu kütüğüne şerh konulur ve bu şartların gerçekleşmesi durumunda taşınmazlar geri alınır. İşyerlerinin kiralanması veya satılması 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre yapılır. Kira süresi en fazla on yıldır. Bakanlıkça belirlenen esaslara uygun olması kaydıyla, kira süresi sona erenlerle ihaleye çıkılmaksızın yeniden kira sözleşmesi yapılabilir. Kira süresi sona erenler açılacak kiralama ihalelerine tekrar katılabilir. Bir yıldan uzun süreli kira sözleşmelerinde ikinci ve izleyen yıllar kira bedelleri, Üretici Fiyatları Endeksi oranında arttırılır.
Hükümleri yer almaktadır.
YENİ HAL YASASI NELER GETİRİYOR?
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın bu konudaki açıklaması şöyle;
“Şu anda üzerinde çalıştığımız bir taslak çerçeve. Bu konuda paydaşlarla birlikte hareket ediyoruz. Bir eyleme geçerken masa başında karar almıyoruz. Birlikte hareket ediyoruz. Üretici bölgesi hal tarafı ve tüketici bölgesi hal tarafı var. Ambalaj ve soğuk hava sistemleriyle ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Biz alt yapımızı hazırladık. Buralarda soğuk hava depoları olacak ve sadece sebze meyve değil et ve türevi ürünlerde saklanabilecek. Mevcut sistemin ne üreticiye ne de tüketiciye faydası var. Yeni sisteme geçtiğimizde herkesin memnun olacağı bir ortam oluşacak diye umuyoruz. Hal yasasının çıkması uzun sürmez ama uygulamasıyla ilgili süreç belli bir zaman alabilir. Şu anda pilot bölge çalışması yapıyoruz. Öncelikli İstanbul ve Ankara ayağını pilot düşünüyoruz.”
Bakan’ın bahsettiği paydaşlardan, Sera Yatırımcılara ve Üreticileri Birliği Başkanı da yeni yasa konusundaki açıklamasında;
"Yasa geçtikten sonra sera yatırımlarında patlama olacak. Çünkü 100'den fazla yatırımcı bu yasanın çıkmasını bekliyor." Demektedir.
Türkiye'nin yaklaşık 500 bin dekar sera varlığıyla kapalı alan bakımından dünyada 3. sırada bulunduğuna dikkat çeken Şentürk, "Bunların büyük bölümü ilkel seralar olduğu için yurtdışına ihracatta sıkıntı yaşanıyor. Bu alanlarda yetiştirilen sebzelerde kimyasal ve hormon kullanılmasından dolayı ilaç kalıntısı fazla çıkıyor. Seralar modernleştiği zaman bu sorunlar da ortadan kalkacak. Hem ürün kalitesi artacak hem de tüketici sağlıklı beslenecek." Demektedir. Şentürk'e göre, Yeni Hal Yasası'yla birlikte modern sera yatımlarının artması, tarımsal üretimin Avrupa standardına çıkmasında da büyük katkı sağlayacak diyen Şentürk ekliyor "Şimdiye kadar ciromuzun yüzde 14'ünü hale veriyorduk. Bu rakam gözümüzü korkutuyordu. Sera yatırımcıları olarak yasanın çıkmasını dört gözle bekliyoruz."
Tüketicinin daha ucuza ürün yemesi için direkt markete satış yapılmasından yana olduklarını vurgulayan Şentürk, hallerde kayıt altına alma adında çifte vergilendirme yapıldığını ileri sürdü. Şimdiye kadar tarıma köylü mantığıyla bakıldığını savunan Şentürk, "Bu anlayış, büyük sermaye şirketlerinin tarıma yatırım yapmasını engelledi. Sera işletmeleri zaten deftere tabiler, Kurumlar Vergisi ödüyorlar. Bunun yanı sıra hale rüsum ve komisyon bedelleri de ödüyor. İşletmeler bu konuda çok büyük sıkıntı yaşıyorlardı. Yasa, hem tüketiciye hem de sera işletmelerine büyük yarar sağlayacak." Şeklinde açıklamalarını sürdürüyor.
TANZİM SATIŞ ÇADIRLARI DEVREDE
Tam bu sırada, Bakan Bayraktar’ın “kabzımallarla mücadele”başlattığı görülmektedir.
Konu ile bilgisine başvurulan Çiftçi – Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem ise;“Bu tür popüler konuların tartışılması her zaman hoşa gitmiştir. Tartışmanın karmaşası içinde, iktidar esas yapmak isteğini hayata geçirmiştir. Bugün tanzim satışlarla iktidarın amaçladığı bir taşla iki kuş vurmaktır. Seçim öncesinde, üretici ve hal fiyatlarının altında ürün satarak propaganda yaparlarken; diğer yandan "Bakın işte, esas suçlu aracılardır ve hatta yeterli üretim yapmayanlardır" diyerek halleri şirketlere teslim edecek Yeni Hal Yasası'nın altyapısı oluşturmaktadırlar. Tanzim satışlar ortaya atıldığı ilk gün, altında yatanın asıl nedenin, yeni çıkarmak istedikleri Hal Yasası olduğunu biliyorduk” demektedir.
Edinilen bilgilere göre hallerin, belediyeler etkisinden çıkarılarak, şirketlere teslim edilmesi planlanmaktadır. Yeni Hal Yasası ile birlikte, şirketleşmenin önünü daha da açacak bir dizi karar alınacak. Hazine toprakları şirketlere kiralanacak. Küçük çiftçiler, üreticiler, köylüler de "sözleşmeli üreticilik" adı altında şirketlerin, gıda tekellerinin sistemine bağlanacağı ileri sürülmektedir.
Her şey planlandığı şekilde giderse, çiftçilik önemini yitirecek, tarlaya ekilecek ürünlerin cinsine, ekim zamanına, gübreleme ve sair ilaçlama benzeri kararlar şirketler tarafından verileceği bir sisteme geçilecektir. Konu ile ilgili uzmanlar, Devletin garantör rolü bile oynamadığı bu sistemde, çiftçilerin yaptıkları işe yabancılaşacağı, kendi toprağında işçi statüsüne geleceğini ileri sürmektedir.
BU GÜNLERE NASIL GELİNDİ?
Küresel gıda şirketleri tarafından öngörülen ve 1980 yılından sonra uygulanan Tarımda Dönüşüm Politikaları uygulandı. Çiftçiye destekleyen Devlet politikalarının zayıflatıldığı, ithalat yoluyla yurt içinde üretilen tarım ürünlerinin fiyatlarının baskı altında tutulduğu, üreten çiftçilerin zarar ettirilmeye başladığı, iflas ettikleri ve topraklarını ekmemeyi tercih ettikleri gözlenmektedir.
TÜİK verilerine göre toplam tarım alanları 2001 yılında 41 milyon hektar iken, 2017 yılında 38 milyon hektara geriledi. Tarımdaki istihdam 17 yılda 2.4 milyon azalarak 5.3 milyona düşmüş bulunmaktadır.
Bu gün tanzim satış kuyruklarında, dünün gıda üreticilerinin, çiftçilerin, kent yoksullarının bulunması kaçınılmazdır. Yetkililer tarafından tanzim satış uygulamasının geçici olduğu da vurgulanmaktadır. Büyük olasılıkla ülkemiz uluslararası gıda şirketlerinin denetimine girmek tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır.
ALTERNATİF POLİTİKA ÜRETİLMELİDİR
Bu gelinen noktada, muhalefet partilerinin, üniversitelerin, ekonomistlerin, üretici ve tüketici kuruluşlarının hızla bir alternatif model-politika üretmeleri kaçınılmazdır.
Bir ülkenin tarım politikalarının, küçük çiftçiler ve gıdaya ihtiyaç duyan halk tarafından ortak kararlarla belirlenmesi gerekir.